1936 Berlin Olimpiyat Oyunları’nın açılış töreninde Kanada ve Fransa’nın Nazi selamı verdiği bir ahvalde, Hitler’le tanışmayı reddeden Halet Çambel’le Suat Fetgeri politik bir tavır sergilemişti. Medar-ı iftiharlarımız ayrıca Olimpiyat’a katılan ilk Müslüman kadın sporculardı...
Şaka gibiydi... Kanada ve Fransa Nazi selamları veriyor, Amerika kendi Yahudi sporcularını yarıştırmıyordu. Herhalde zamanın ruhu dedikleri böyle bir şeydi... 
Owens'ın profesyonel olmasıyla meydan Stoller'a kalmış, o da ertesi yıl pistlerin tozunu atmıştı. Glickman bir süre başka sporlarla uğraştıktan sonra basına geçiyor, yıllarca New York takımlarının sesi oluyordu. NBA'in ilk televizyon spikeri de oydu.
Otobiyografisinde Hitler’in ayağa kalkıp kendisine selam verdiğini söyleyen Owens, kendisini küçümseyenin Başkan Franklin D. Roosevelt olduğunu söylemişti. Seçim kampanyası nedeniyle efsane sporcuyu Beyaz Saray’a çağıramayan Başkan, bir telgraf bile çektirecek vakti bulamamıştı.
Berlin’den 19 yıl sonra Eisenhower tarafından onurlandırılan efsane, 1980’de vefat etmişti. Bir Olimpiyat'ta dört altın kazanan ilk Amerikalı atlet olan Owens, hasta yatağında Başkan Jimmy Carter’ın Moskova Olimpiyat Oyunları’nı boykot etmemesi için çalışmıştı. Çabası nafileydi.
Owens 1980'de öldüğünden, 1984 Los Angeles’ta onun başarısını tekrarlayacak Carl Lewis’i de görememişti. Atletizmde Amerika'ya tek Olimpiyat'ta dörder altın madalya kazandıran iki efsanenin çektirdiği şu tarihi kare unutulmazdı...
Son olarak efsane hakkında çekilen "Race" adlı filmi anımsatmalı ve tekrar aynı soruyla noktalamalı! Yoksa Jesse Owens dendiğinde, sizin de aklınıza Hitler mi düşüyordu...
