Türkçülüğü ırkçılıkla karıştıranlara Atatürk'ün şu sözüyle cevap vermek isterim;
"Gerçi bize milliyetçi derler. Ama, biz öyle milliyetçileriz ki, işbirliği eden bütün milletlere hürmet ve riayet ederiz. Onların milliyetlerinin bütün icaplarını tanırız."
"Hümanizm" gibi ütopik olan ve egoya dayalı ideolojilerin ateşli temsilcileri Türkçülüğü ırkçılıkla karıştırır.
Bu tarz ideolojiler aşırı romantizm içerir. Milli benliğini unutan bir millet, yok olur. Bu maalesef, hayatın ve tarihin bize öğrettiği bir gerçektir.
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Roma parasına güven o kadar yüksekti ki, imparatorluk sınırları dışında dahi insanlar denarius olarak ödeme almaktan memnunlardı. 1.yüzyılda Roma paraları, en yakın Roma lejyonunun binlerce km uzak olduğu Hindistan'da bile değişim aracı olarak kullanılıyordu.
Hintlilerin denarius'a ve üzerindeki imparator resmine o kadar büyük bir güveni vardı ki, yerel hükümdarlar kendi paralarını bastırdıklarında denarius'u üzerindeki Roma imparatorunun portresine kadar taklit ettiler !
"Denarius" tüm madeni paralar için kullanılan bir isme dönüştü
...ve halifeler de bunu Arapçaya çevirerek "dinar"ı bastılar.
Lidya tipi para basma alışkanlığı Akdeniz'den Hint Okyanusu'na doğru yayılırken, Çinliler bronz para ve işaretsiz altınla gümüş külçelere dayalı biraz daha farklı bir para sistem geliştirdi. ++
Homunculus argümanına göre; beynimizde vücudumuzun küçük bir versiyonu yaşar. Bu minyatür versiyon gözlerimizden yansıyan görüntüleri yorumlar. Kartezyen tiyatro ile yaygınlaşan bu görüşe göre; ... ++
...içimizdeki sesin kaynağı “küçük insan” anlamına gelen homonculus’un sesidir.
Kulağa romantik gelen bu argümanın kuşkusuz gerçekle hiçbir ilgisi yoktur. İnsan beyni, birbirine bağlı milyarlarca nörondan oluşan son derece karmaşık biyolojik bir organdır. ++
Geleneksel açıklamalara göre içimizdeki ses, vicdanımızın sesidir. Hatta bazen filmlerde insanın iç sesi ile girdiği diyaloglar, melekler ve şeytanlarla tasvir edilir.
Kuşkusuz bu yorumların da gerçekle hiçbir ilgisi yoktur. Psikolojide içimizden yükselen bu sese “iç ses” ya da
Deneye ve ayrıntılarına girmeden önce, fotoğrafa bakıp bir değerlendirme yapalım. Fotoğrafta üst taraftaki canlı bir tilkidir. Alt taraftaki köpek benzeri, ufak canlılar da, ... ++
...üstteki tilkinin soyundan gelen tilkilerdir. Ancak iki canlı arasındaki farklılıkları ilk bakışta bile görmek mümkündür.
Tilkilerle haşır neşhir olmuş biri, bu hayvanların insanlara asla yaklaşmadığını, kolayca korktuğunu ve genel bir avcının özelliklerine uygun olarak ...++
...sivri kulaklara, pek fazla hareket etmeyen bir kuyruğa, uzun bir ağza sahip olduğunu bilecektir.
Peki, nasıl oluyor da bu tilkinin, bu "vahşi avcı" konumundan çıkarak, köpekler gibi insanlarla oynayan bir hale nasıl getirilebilmesi mümkün oluyor? ++
Yaygın bir biyomekanik kuramına göre penguenlerin uçmaya yarayan aerodinamik kanatları, yüzmeye daha uygun olan hidrodinamik kanatlara evrilmiş ve bu yüzme adaptasyonları uçma adaptasyonlarına mâl olmuştur.
Penguenlerin uçmayı bırakıp, karada pek ağır hareket ettikleri halde soylarının tükenmemesinin sebebi, Güney kutbu yakınlarında karasal yırtıcı olmamasıdır.
Kuzey kutbunda yaşayan ve penguenleri andıran alkgiller familyasının üyeleri uçma yetilerini kaybetmese de, ... ++
...penguenler gibi suda avlanma becerilerinin bir bedeli olarak, tehlike anında uçmadan önce biraz koşmak zorunda kalmışlardır.
Bilim insanlarına göre penguenlerin evrimi düşünülenden daha önce, dinozorlar döneminde başlamıştır.
Avustralya ekosisteminde yaşanan en önemli değişim konusunda bazı araştırmacılar türümüzü aklamaya çalışır ve suçu (bu tip durumlardaki tipik günah keçisi olarak) iklime atarlar. ++
Yine de Homo sapiens'in tamamen suçsuz olduğuna inanmak oldukça zordur. İklim bahanesini zayıflatan ve atalarımızı Avustralya'nın en büyük faunasını bitirmekle suçlayan üç tür kanıt mevcuttur.
Öncelikle her ne kadar Avustralya'nın iklimi 45 bin yıl önce değiştiyse de, ... ++
...bu o kadar da büyük bir değişiklik değildi. Dolayısıyla da yeni iklim koşullarının bu derece büyük bir yok oluşa yol açması mümkün değildir.
Günümüzde hemen her şeyi iklim değişikliğiyle açıklamak çok yaygın bir tutumdur. ++
Sıcaklık sabitleşti, asit yağmurları nötrleşti ve bitki örtüsü geri döndü. Artık, Dünya'daki hayatın %95'inin yok olmasının ardından arazi yeni türlerin ortaya çıkmasına hazır.
Son ayarlamalar yapıldı, artık onların ortaya çıkma vakti... ++
Nihayet Dünya, tam 160 yıl boyunca tüm gezegene hakim olacak ama isimleri asla kutsal kitaplarda geçmeyecek olan otoriteye sahne olmaya hazır.
Onlardan önce ve sonra, kimse gezegene öyle egemen olmadı; Dinozorlar...