Ümit Doğan Profile picture
May 9, 2020 11 tweets 3 min read Read on X
Zübeyde Hanım öldüğünde Atatürk emir eri Ali’ye sordu:

“Bir haber var mı?”

“Şifre geldi ama çözülmedi” cevabını alınca:

-Annemin öldüğünü biliyorum, dedi. Bir rüya gördüm. Yeşil tarlalarda annemle dolaşıyordum. Birden bire bir fırtına çıktı, anamı alıp götürdü."
#AnnelerGünü ImageImage
1- Atatürk, annesinin mezarı başında şunları söyledi:

“Zavallı validem bütün millet için mefkûre olan İzmir’in mukaddes topraklarına vücudunu vermiş bulunuyor. Arkadaşlar, ölüm yaratılışın en tabii bir kanunudur. Fakat böyle olmakla beraber bazen ne hazin tecelliler arz eder.
2-Burada yatan validem, zulmün, cebrin bütün milleti felaket uçurumuna götüren keyfi bir idarenin kurbanı olmuştur. Abdülhamit devrinde idi. 1905 yılında mektepten henüz kurmay yüzbaşı olarak çıkmıştım. Hayata ilk adımı atıyordum. Fakat bu adım hayata değil, zindana tesadüf etti.
3-Hakikaten bir gün beni aldılar ve despot idarenin zindanlarına koydular. Orada aylarca kaldım. Validem bundan ancak hapishaneden çıktıktan sonra haberdar olabildi ve derhal beni görmeye koştu. İstanbul’a geldi. Fakat orada kendisiyle ancak üç beş gün görüşmek nasip oldu.
4-Çünkü despot idarenin casusları evimizi sarmış ve beni alıp götürmüşlerdi. Validem ağlayarak arkamdan takip ediyordu. Beni sürgün yerime götürecek olan vapura bindirirlerken benimle görüşmekten men edilmiş olan validem,gözyaşlarıyla Sirkeci rıhtımında terk edilmiş bulunuyordu.
5-Sürgün yerinde geçirdiğim mücadeleler onun hayatını ıstıraplar ve gözyaşları içinde geçirtmiştir.
Mütareke zamanında Anadolu’ya geçtiğim vakit, validemi mustarip bir halde İstanbul’da terke mecbur olmuştum.
6-Yanımda kendisinin refakatime verdiği bir adamım vardı. Bunu Erzurum’dan İstanbul’a gönderdiğim zaman validem, bu adamın yalnız olarak geldiği için benim hakkımda padişah tarafından verilmiş olan idam kararının infaz edildiğini zanneylemiş ve bu zan kendisini felce uğratmıştı.
7-Padişah ve hükümetin ve bütün düşmanların daima baskı ve işkencesi altında kalmıştı. Evi bin türlü sebep ve vesilelerle basılır ve aranır, kendisi rahatsız edilirdi. Validem 3,5 senelik bütün gece ve gündüzlerini gözyaşları içinde geçirdi.Bu gözyaşları ona gözlerini kaybettirdi
8-Validemin kaybından şüphesiz çok üzgünüm. Fakat bu üzüntümü gideren ve beni teselli eden bir husus vardır ki, o da anamız vatanı yok olmaya götüren idarenin artık bir daha dönmemek üzere yokluk mezarına götürülmüş olduğunu görmektir.
9-Validemin kabri önünde ve Allah’ın huzurunda yemin ediyorum, bu kadar kan dökerek milletin elde ettiği hâkimiyetin muhafazası için gerekirse validemin yanına gitmekte asla tereddüt etmeyeceğim. Milli hâkimiyet uğrunda canımı vermek, benim için vicdan ve namus borcu olsun.
10- Tüm detaylar Anatürk’te.

m.trendyol.com/sepetim?referr…

• • •

Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh
 

Keep Current with Ümit Doğan

Ümit Doğan Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

PDF

Twitter may remove this content at anytime! Save it as PDF for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video
  1. Follow @ThreadReaderApp to mention us!

  2. From a Twitter thread mention us with a keyword "unroll"
@threadreaderapp unroll

Practice here first or read more on our help page!

More from @tsumut71

Nov 21
"Atatürk döneminde camiler ahır yapıldı." diyen Cem Küçük, iyi okuyun. Tabi, gerçeğin peşinde iseniz.

Birkaç gazete kupürü bulup "Atatürk camileri satmış, ahır yapmış" derseniz, karşınıza Menderes, Demirel hatta Turgut Özal imzalı cami satış belgelerini koyarım. "Demirel cami satmış, Özal cami satmış" demek zorunda kalırsınız. Atatürk'e yaptığınız gibi, bu da iftira olur. Yanlıştır. Menderes'i ayrı tutuyorum, çünkü onun zamanında İstanbul'da gerçekten bir cami kıyımı yaşandı.

Tarihçi değilsiniz, tarihi olayları yorumlama yetiniz yok. Ben anlatacağım, siz dinleyip gerçeği öğreneceksiniz.

Ders başlasın.

1⃣- Son günlerde öyle bir anlatılıyor ki, sanırsınız Atatürk ve İnönü işi gücü bırakmışlar, milletin ibadet etmesini engellemek için camileri kapatmışlar, bir de saygısızlık ederek adeta dinden intikam alır gibi camileri ahır yapmışlar. Utanmadan camilerin genelev yapıldığını söyleyenler bile var.
2⃣- Diyanet İşleri Başkanlığı verilerine göre Osmanlı’dan Cumhuriyet’e devredilen Cumhuriyet’e devredilen cami sayısı 12.036 olmakla birlikte bunlardan kaçının ayakta veya kaçının harap olduğu bilinmemektedir
3⃣- Ancak Karesi Mebusu Vehbi Bey 21 Şubat 1925 tarihli “Memlekette adım başına bir mescit, Anadolu’nun birçok yerlerini gözünüzün önüne getiriniz, sokak başında bir mescit, adım başında bir mescit fakat hepsi harabe… (...) Kapısı kapalı, örümcekler, hatta köpekler yatar.” sözlerinden Osmanlı'dan kalan camilerin pek çoğunun harabe durumda ve kullanılamaz halde anlaşılmaktadır.
Read 24 tweets
Nov 20
📢MENDERES'İN YIKTIĞI CAMİLER (ARŞİV BELGELERİYLE)

1⃣- Menderes 1956'da "İstanbul'u yeniden fethediyoruz" sloganıyla imar çalışmalarını başlattı. Özellikle trafiği rahatlatmak için başlatılan bu faaliyetin sonunda tarihi eser katliamı yaşandı.Image
Image
2⃣- İmar çalışmaları kapsamında belirli güzergahlar üzerinde kalan yapı ve arsalar istimlak edildi. Belgede istimlak edilen yerlere dair belediye raporunu görüyorsunuz. Image
Image
3⃣- İstanbul'u yeniden inşa edeceğini iddia eden imar planı dahilinde pek çok cami ve tarihi eser yıkıldı.

Nevfidan Kadın Vakfı'na ait bir caminin imar faaliyetleri kapsamında yıktırılıp yola dahil edildiği ve belediyeye satıldığına dair arşiv belgesi. Image
Read 16 tweets
Nov 16
Madde Madde Abdülhamid Gerçekleri
(Sonuna kadar dikkatle okuyunuz)

1⃣- Okuyucularım bilirler. Üzerinde çalışmadığım, yeterli bilgi sahibi olmadığım konularda yazmamaya, fikir beyan etmemeye özen gösteririm. Sultan Abdülhamid konusunu araştıran, bu konuda kitap yazan bir tarihçi olarak adı sık sık siyaset sofrasına meze edilen II. Abdülhamid hakkında bir iki cümle yazmak istiyorum.Image
Image
2⃣- 1940’lı yılların sonuna kadar devam eden olumsuz Sultan Abdülhamid algısının bu tarihten sonra yavaş yavaş kırılmaya başladı. Son yıllarda ise durumun tam tersine döndüğünü, Sultan Abdülhamid adının gereğinden fazla yüceltildiğini, onun bir devlet adamının ötesinde fevkalade bir şahsiyet olarak bizlere sunulduğunu görüyoruz.
3⃣- Sultan Abdülhamid, Osmanlı’nın buhranlı bir zamanında tahta geçmiş, her padişahın yapması gerektiği gibi yaparak devletinin toprak bütünlüğünü korumaya çalışmış ancak bunda başarılı olamamış bir hükümdardır.
Read 28 tweets
Nov 14
Atatürk'ün din, Allah ve Hz. Muhammed hakkındaki sözleri.

1⃣-Müslüman bir toplumu Atatürk’ten soğutmak için kullanılacak en iyi malzemenin “din olgusu” olduğu muhakkaktır. Atatürk’e karşı bilinçli ve sistemli bir şekilde yürütülen kara propagandanın, dolayısıyla Cumhuriyet tarihi hurafelerinin en büyük ayağını tahmin edeceğiniz üzere Atatürk’ün dini inancına yönelik iftiralar oluşturur. “Atatürk’ün Müslüman olduğunu veya İslam düşmanı olmadığını ispata ne gerek var?” dediğinizi duyar gibiyim. Atatürk’ün Müslüman olup olmaması önemli midir? Ben de sizler gibi düşünüyorum. Bana göre hiç ama hiç önemli değildir. Ben onun vatana, Türk milletine ve bütün insanlığa yaptığı hizmetleri önemsiyorum.

Bununla birlikte görmezden gelemeyeceğimiz bir gerçek var. Maalesef şer odakları Atatürk’ün dinî inancı üzerinden, özellikle dindar insanlarımızı etkilemeye çalıştılar. Uzun yıllardır bunu yaptılar ve açık söylemek gerekirse başarılı da oldular. Atatürk’ün İslam dinine zarar verdiği, ibadet etmeyi yasakladığı yönündeki hurafeler bu şer odakları tarafından ortaya atıldı ve milyonlarca insanımız yalanlarla kandırılıp Atatürk’ten ve yakın tarihimizden soğutuldu. Özellikle tarikatların elindeki genç nesiller bu söylemlerle zehirlenip birer Atatürk karşıtı olarak yetiştirildi.

Atatürk’ün dostlarına yazdığı mektuplar, resmî makamlara gönderdiği yazılar, halka yaptığı konuşmalar ya da basına verdiği demeçler; bunların tamamı onun Allah inancına dair izler taşımaktadır. Birlikte inceleyim.

Devamı için bir sonraki tviti okuyunuz.⬇️Image
2⃣- "Bakalım Allah ne gösterecektir? İnşallah dönüş nasip olursa size günlerce anlatacak hikâyelerimiz var."

(Trablusgarp’tan Salih Bozok'a yazdığı mektup. 15 Kasım 1911)Image
3⃣- Cenab-ı Hakkın yüce yardımına sığınarak yarın düşmana taarruz eylemek niyetindeyim."

Çanakkale Savaşı’nın en ateşli günlerinde, 30 Nisan 1915’te emri altındaki kumandanları Kemalyeri’nde toplayan Atatürk, onlara Allah’ın yardımına sığınarak bu gece taarruza kalkmak istediğini bildirir:

“Karşımızda bulunan düşmanı mutlaka ölerek denize dökmek lazım olduğu kanaatindeyim. İçimizde ve komuta ettiğimiz askerlerde Balkan utancının ikinci bir safhasının görmektense burada ölmeyi tercih etmeyenlerin bulunacağını katiyen kabul etmem. Bu gece katılacak taze kuvvetlerle Cenab-ı Hakkın yüce yardımına sığınarak yarın düşmana taarruz eylemek niyetindeyim.”Image
Read 22 tweets
Nov 12
Atatürk'ün sansürlenen mektubu ve çok tartışılan "İkra, Bismi, Rabbi" meselesi.

1⃣- Atatürk’e din üzerinden saldıranların en büyük dayanaklarından birisi Tevfik Bıyıklıoğlu'na yazdığı mektuptaki ifadelerdir. Bir kaç maddeyle açıklayacağım, sizler de sonuna kadar okuyun lütfen.

Mektupta geçen ifadeler şu şekilde, ancak öncesi ve sonrası var.

"Arabistan Yarımadası’nın kumsal çöllerinden; (ikra, bismi, Rabbi) safsatasını esas tutmuş olan Araplar, uygar dünyada, bilhassa Türk zengin uygar bölgelerinde bu ilkel ve cahiliyet devrinin simgesi olan ilkeye dayanarak yapmadıkları tahrifat kalmamıştır."Image
2⃣- Atatürk, 1931 yılında liselerde okutulmak üzere akılcı ve bilimsel nitelikte yeni ders kitapları hazırlatılmasını istemiştir.

Kitapların İslam tarihi ile ilgili bölümlerinin yazılması işini de Türk Tarih Kurumuna, o zamanki adıyla Türk Tarihi Tetkik Cemiyetine vermiştir.

Cemiyet, İslam tarihi ile ilgili bölümleri hazırlamak üzere Mısır’daki ünlü El Ezher Camii ve Üniversitesi mezunu Zakir Kadiri’yi görevlendirmiştir. Kadiri, ders kitapları için hazırladığı “İslam Tarihi” ve “Türklerin İslam’daki Yeri” konularını, Camii Ezher Medresesi şeyhlerinin kabul ettiği Arap milliyetçiliği düşüncesine göre hazırlamıştır.

Atatürk, Zakir Kadiri’nin hazırladığı bölümlerde Arap milliyet­çiliğine ve bilim dışı değerlendirmelere yer verildiğini görüp buna itiraz etmiş ve bazı düzeltmelerin yapılmasını talep etmiştir. Ancak düzeltmeler istediği şekilde yapılmayınca öfkelenerek, fotoğrafta gördüğünüz cemiyet başkanı Tevfik Bıyıkoğlu’na çok sert bir mektup yazmıştır.

Aslında Atatürk meşhur “Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan yapana sadık kalmazsa değişmeyen hakikat, insanlığı şaşırtacak bir mahiyet alır.” sözünü de bu mektupta kullanmıştır.Image
3⃣-Atatürk akıl ve bilimi göz ardı ederek yazılan, Arap milliyetçiliği ve dinsel bilgilere dayanan yanlı bir İslam tarihi anlatısının liselerde okutulmasına karşı çıkmıştır. Uyduruk tarih yazmayı, hiç yazmamaya tercih etmiş ve Tevfik Bıyıkoğlu’na ateş püskürmüştür:

“Tevfik Beyefendi!
Zakir Kadiri’nin ahmakçasına notlarını düzeltirken bu noktalara da dikkat buyurunuz. Bu münasebetle yüksek heyetinizin başkanı bulunan size hatırlatırım ki, yeni dünya ufuklarına açacağınız yeni tarih semasında dikkatli olunuz. Sonradan, uydurma bir eser meydana getirerek ardından pişman olmaktansa, hiçbir eser meydana getirmemek beceriksizliğini itiraf etmek daha iyidir. İlim alanında şüpheli olmak Mısır’ın Camii Ezher’i mezunlarına inanmaktan daha iyidir.
(…) Her şeyden önce kendinizin dikkatle ve itina ile seçeceğiniz belgelere dayanınız. Bu belgeler üzerinde yapacağınız incelemede her şeyden ve herkesten önce kendi karar verme yetinizi ve ince Millî süzgecinizi kullanınız. Sizi büyük hedefe ancak bu görüşlerden kıskanç olmak ulaştırabilir. Yoksa dünyanın bin bir şarlatanı ve bin bir milletin tarihşinas yaşayan sokak politikacısının ve bunları yüksek ölçekte temsil eden Camii Ezher kaçkınının oyuncağı kılar!

Bana bu kadar söz söyleten nedeni açıklayayım:
Camii Ezher kaçkınını bulan sizsiniz. Eseri diye, Ankara’dan ayrıldığım son gün önüme koyduğunuz örümcek Arap yazılı paçavraları okuduğunuz zaman derhal itirazımı serdetmiştim. Bunu nazarı dikkate alacağınızı vaat etmiştiniz! İncelemenizden sonra bana verilen yazılar o kadar sersem ve cahil ve Camii Ezher kaçkını bu adamın mahsulü olduğunu gördüm ki, sizi rencide edecek bir söz söylemeden bu paçavralar üzerinde yeniden çalışmaya mecbur oldum. Bu sözlerimi sizi utandırmak için yazmıyorum. Bu yazılarımı, bundan sonraki mesainizde dikkat ve intibah dersi olması için yazıyorum. (…) Tarih yazmak tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan yapana sadık kalmazsa, değişmeyen hakikat, insanlığı şaşırtan bir hal alabilir. Siz buna razı mısınız?”Image
Read 5 tweets
Nov 9
Atatürk'ün son yolculuğuna dair nadir fotoğraflardan oluşan bu tweet serisini lütfen sonuna kadar inceleyin değerli dostlar.

Gözleriniz dolacak, boğazınız düğümlenecek.

1⃣- Tarih 19 Kasım 1938. Atatürk'ün aziz naaşı Dolmabahçe Sarayı'nda. Cenaze namazının kılınması bekleniyor.Image
2⃣-Atatürk'ün aziz naaşı Dolmabahçe Sarayı'ndan çıkarılıyor.Image
3⃣-Aziz naaşın bulunduğu tabut, Gülhane Parkı'na götürülmek üzere top arabasına konuluyor.Image
Read 30 tweets

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just two indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3/month or $30/year) and get exclusive features!

Become Premium

Don't want to be a Premium member but still want to support us?

Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal

Or Donate anonymously using crypto!

Ethereum

0xfe58350B80634f60Fa6Dc149a72b4DFbc17D341E copy

Bitcoin

3ATGMxNzCUFzxpMCHL5sWSt4DVtS8UqXpi copy

Thank you for your support!

Follow Us!

:(