Thread by @muhittinakgul

CÜZDAN DUASI(!)
Gün geçmiyor ki, delinin biri kuyunun birine taş atıp da, insanları özellikle de Müslümanları arkasına takmasın. Ramazan Ayının başında da benzeri bir haber ortaya atılmış, sesten, kıyametin kopmasından vs. bahsedilmişti. Şimdilerde de CÜZDAN DUASI(!) diye başka

2. uydurma bir haber dolaşmaya başladı.
Habere göre:
1. “Ramazan Ayının son cuması sela ile ezan arasında yapılmaktadır. Ramazanın son cuma günü Sala okunduktan sonra; Araf süresi 10.ayeti ve Sad süresinin 54. ayeti birlikte Arapça olarak yazılarak kullandığınız cüzdan içine

3. para konulan kısma konur ve oradan bir daha ki seneye kadar hiç çıkartılmaz. Senesi dolunca da aynı zamanda değiştirilir, yani yenisi yazılıp eskisi suya atılır.”
Mü’min olarak bir haber duyduğumuzda, öncelikle onun kim tarafından söylendiğine bakarız. Sonra gerçekten haberi

4. aktaran kişi doğru mu söylüyor, söylediği şey kaynağından mı ona bakarız? Hele ki bu haber, dinle ilgili ise, öncelikle dinin temel kaynaklarına başvururuz. Selim akla uygunluğunu inceleriz.
Belirtilen habere bakınca:
1. Malesef hiçbir kaynak bulunmamaktadır.

5. 2. Yazı kendi içinde hatalarla doludur.
a. Bir defa Kur’ân’ın süresi yoktur, sûreleri vardır. Yani haberi yazan ya da yayanlar, süre ile sûre arasındaki farkı bile bilememektedirler.
b. Cuma ile sala arası denmektedir ki, o zaman böyle bir haberi Allah Resûlü’nün söylemiş

6. olma imkanı yoktur. Çünkü Allah Resûlü zamanında sala uygulaması bulunmamaktadır. Bu uygulama çok sonraları ortaya çıkmıştır. Hicri 700 yıllarında Memluk Sultanı tarafından ilk defa başlatılmış, daha sonra ki yıllarda da diğer ezanların peşi sıra okunagelmiştir.

7. c. Âyetlerin yazılarak cüzdan içine konulmasından, hatta bu âyetlerin, para konulan kısma vurgusu yapılarak, adeta iş iyice çığırından çıkarılmıştır. Zira bilindiği üzere Allah Resûlü döneminde cüzdan gibi bir araçtan ziyade paralar keselere konulmaktadır. Kimlik, kredi kartı

8. benzeri şeyler olmadığı için, cüzdanın günümüzdeki bölmeleri gibi bölmesi yoktur. Yani haber, tam bir masabaşı kurgusudur.
3. A’raf Sûresi ile Sâd Sûresi’nden âyetlerin yazılmasından bahsedilmektedir ki, mealleri aşağıdadır:
“Şu bir gerçektir ki ey insanlar, Biz sizi dünyaya

9. yerleştirip orada size hakimiyet verdik! Orada sizin için birçok geçim vasıtaları yarattık. Ne kadar da az şükrediyorsunuz!” (A’raf Sûresi 10).
“Gerçekten bu, Bizim ihsan ettiğimiz bir nasiptir ki onun asla biteceği yoktur.” (Sâd 54).
Görüldüğü üzere âyetlerin muhtevasında

10. böyle bir durumu gösterir, herhangi bir anlam bulunmamaktadır. Aksine geçim kaynaklarına dikkat, sebeplere müracaat ve çalışmaya teşvik vardır.
4. Böyle bir bilgi, Kur’ân’ın diğer âyetleriyle de çelişmektedir.

11. Zira Kur’ân’da açıkça insana ancak çalıştığı vardır (Necm Sûresi 39) denilerek, tembellik ve miskinlik değil, aksine sa’y ve gayrete yönlendirilme vardır.
5. Kur’ân’ın kendisine geldiği Allah Resûlü ve en yakın arkadaşları, çarşıda pazarda olmuş, ticaretle uğraşmış ve

12. şartlara göre hep çalışma hayatının içinde bulunmuşlardır.
6. Aynı zamanda Resûlullah (s.a.s.):
“Öyle günahlar vardır ki, onlara namaz, oruç, hac ve umre dahî kefaret olamaz.” buyurmuş; sahabîler ise: “Ey Allah’ın Resûlü! O günahlara kefaret olacak nedir?” diye sormaları

13. üzerine de Hz. Peygamber (s.a.s.): “Maişet talebi peşinde çekilen sıkıntı ve kederler.” şeklinde cevap vermiştir. (Taberânî, M. Evsat, 1/38).
Görüldüğü üzere çalışma, gayret etme ve bu uğurda sıkıntılara maruz kalma, Cenab-ı Hakk katında önemli bir değere sahiptir.

14. Aynı zamanda haberde açıkça insanlar tembelliğe sevkedilmekte, çalışmadan âyeti cüzdana koymakla zenginliği bekleme öne çıkarılmaktadır ki, bu da Allah Resûlü’nün söz ve uygulamalarına terstir. Zira Allah Resûlü (s.a.s.) bir rivayette:

15. Ey Rabbim, tembellikten sana sığınırım.” (Buhârî-Müslim) buyururlarken, daha uzun bir rivayette ise:
“Allah'ım! Âcizlikten, tembellikten, korkaklıktan, ihtiyarlayıp ele avuca düşmekten ve cimrilikten sana sığınırım. Kabir azabından sana sığınırım. Hayat ve ölüm fitnesinden

16. sana sığınırım.” (Müslim, Zikir 50) buyurmuşlardır. Buna göre değil bir âyeti bir yere yazıp beklemeyi, oturmayı ve çalışmadan tembel tembel bir yerde beklemek, aksine bunun, Allah’a sığınılacak bir tehlike olduğunu vurgulamışlardır.
Rızık için dua edilmez mi?

17. Elbette edilir. Mesela her namazın sonunda okuduğumuz: “Ey bizim kerim Rabbimiz! Bize bu dünyada da iyilik ve güzellik ver, âhirette de iyilik ve güzellik ver ve bizi cehennem ateşinden koru” İşte bunlar kazandıkları şeylerin hayır ve bereketlerini fazlasıyla görürler.”

18. (Bakara Sûresi 201-202) âyetleri bize bu konudaki duanın nasıl olduğunu göstermektedir.
Ayrıca Allah Resûlü: “Allahım! Bana helal rızık nasip ederek haramlardan koru! Lütfunla beni Sen’den başkasına muhtaç etme!” (Tirmizî) sözleriyle, yine rızıkla ilgili nasıl bir dua

19. yapmamızı bizlere öğretmiştir. Ancak ne Kur’ân ve ne de sahih sünnette, çalışmadan, vesilelere müracaat etmeden, tembelce oturup yahut âyetleri yazıp cüzdanlarda taşımayla, zenginliğin artacağına dair bir nas bilmiyoruz.