🛑İki gün sonra 30 Ağustos Zafer Bayramı. Kurtuluş Savaşında yedi düvele karşı savaşan kadınlara bir hayranlık duydum oldum olası. Az bilinen ama muazzam bir kadından bahsedeceğim bugün.
Adı; Gördesli Makbule.
1902 yılında doğmuş. Ailesi Manisa'da tanınan bir aileymiş. (1)
Çiftlikleri ve tarım arazileri varmış.
Küçük Makbule çocuk yaşlarda ata binmeyi ve silah kullanmayı öğrenmiş ve daha 12 yaşında bir kuzuyken babası Abdullah Efendi'yi kaybetmiş.
1920'de 18'ine bastığında Ustrumcalı Halil Efe ile evlenmiş. Karı-koca Yunan işgaline seyirci
(2)
kalamamış ve akıncı olup beraber dağlara çıkmışlar.
Yunan ordusunun 15 Mayıs 1919'de İzmir'i işgalinden sonra Ankara'ya doğru ilerlemesi üzerine Gördesli Makbule Kuvayi Milliye emrine girip çete savaşlarına katılmış. Bu dönemde Yunan kuvvetlerine akınlar yaparak ağır
(3)
kayıplar verdirmiş. Bazı çete kuvvetlerine komutanlık etmiş.
Akıncı Çetelerine komutanlık eden İbrahim Ethem Bey (soyadı kanunundan sonra Akıncı soyadını almış) Gördesli Makbule Hanım'ı şöyle anlatmış;
''Kendisi siyah pantolon, ceket ve uzun bir manto giyer, ayağında
(4)
daima çizme ve başında da siyah başlık ve olur. Savaşırken yalnızca gözlerini meydanda bırakır. Kısa bir Japon filintası taşır ve güzel bir doru ata biner ve daima müfrezenin dümdarı (artçısı) olarak kalırdı''
Mustafa Kemal'e hayranlığıyla tanınan
(5)
Makbule Hanım 17 Mart 1922'de Akhisar Kocayayla'da Yunanlılar tarafından başından vurularak şehit olmuş. Şehit düştüğünde henüz 21 yaşındaymış.
İbrahim Ethem Bey, Makbule Hanım'ın cenazesinde ağlayarak şu konuşmayı yapmış:
"Henüz 21 yaşında olan genç Gördes kızımın
(6)
gür ve kumral saçları başından ileri yerlere uzanmış, zalimi düşman kurşununun akıttığı kanı bu uzun saçlar üzerine bir nur gibi akmış, bırak hayata doymak, hayatın zevkini henüz tatmaya bile başlamamış ve sadece savaş görmüş gözleri yarı açık, süzgün ve
(7)
ağlar bir vaziyette...''
Ben bu ülkenin Anadolu kadınlarına hayranım...
30 Ağustos sadece bir Bayram değildir.
Türkiye Cumhuriyeti'nin tapu senesine kanla atılmış bir imzadır.
(8-Son)
Senedine
Olacak.
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
♈️Brokoli bir süper besin.
Burası tam ve kesin.
Neden?
Çünkü içinde sulforophane diye bir molekül var.
Bu madde özellikle sülfürik besinlerde yüksek miktarda bulunur, en çok da brokoli de var.
Peki brokoli nasıl yenmeli?
İçindeki sulforophane nasıl çok daha fazla aktive
(1)
edilir?
Sos kullanılabilir mi?
Nasıl pişirilir?
Nasıl yenilirse sağlığa en etkili olur?
Tamamen bana ait bir yöntem var, anlatayım, herkes faydalansın.
1)Brokoli önce bıçakla küçük parçalara doğranır.
videodakine oranla daha fazla yaralıyorum.
Bu şekilde ne kadar uzun süre havayla temas ederse o kadar çok sulforophane aktive olur. (Şüphesiz bekletmeyi abartmamak lazım)
2)Sonra daha önce kaynatılmış su üstünde buharda en fazla 5 dakika pişirilir ve dışarı alınır.
Şimdi en
(3)
♈️1744'te İskoçya'da presbiteryen din adamları Alexander Webster ve Robert Wallace ölen din adamlarının dul ve yetimlerine ödenek sağlayabilmek için bir hayat sigortası fonu oluşturmaya karar verirler.
Bunun için de kilise üyelerinin her birinin gelirlerinin ufak bir kısmını
(1)
fona aktarmasını, fonun da bu parayı yatırımlarda kullanmasını planlarlar.
Bir papaz öldüğünde dul eşi fondan kâr payı alacak ve böylece hayatının geri kalanında rahatça yaşayacaktı.
Fonun tüm giderlerini ödeyerek rahatça varlığını sürdürebilmesi amacıyla her papazın ne kadar
(2)
ödemesi gerektiğinin hesaplanması gerekiyordu.
Bunun için Webster ve Wallace'ın her yıl tahminen kaç papazın öleceğini, geriye kaç dul ve yetim kalacağını ve dulların ölen kocalarından yani papazlardan sonra ortalama kaç yıl daha yaşayacaklarını hesaplamak zorundaydılar.
(3)
♈️Uzun zamandır yazmayı düşündüğüm bir konuyu yazayım.
Çok uzun zamandır öncelikle kanser özelinde olmak üzere tonlarca makale, podcast, kapalı oturumlar vs. okuyorum, katılıyorum ve izliyorum.
Sürekli düşündüğüm bir konu vardı ve artık bundan eminim.
Dünyanın tüm sağlık
(1)
sistemine, tedavi şekline, kullanılması gereken ilaçlara vs. bilim karar vermiyor.
Sigortacılık, Sigorta endüstrisi, Sigorta şirketleri karar veriyor.
Seneler önce ilk gençlik yaşlarımda Jacques Attali'nin bir kitabını okumuştum ve kitapta çok şaşırdığım 'gün gelecek tüm
(2)
dünya düzeni sigorta endüstrisinin şekil verdiği finans endüstrisi tarafından sağlanacak.' cümlesi giderek anlam kazandı.
Özellikle hayat sigortası veya emeklilik sigortası satan şirketler sizin ne zaman öleceğinizi hesap ederek hatta bunun için bir uzman takımı yetiştirerek
(3)
♈️Sauerkraut (Alman lahana turşusu), probiotic deposu.
Daha önce bir kez yazmıştım, bir daha yazmamı istediler.
Yazayım.
Sauerkraut gerçek bir doğal probiyotik deposudur.
Önce turşu yapacağınız lahanayı seçerken çok sert olmasına dikkat etmelisiniz.
Sonra çok geniş bir kaba (1)
ince ince doğrayınız.
Üstüne kaya tuzu ekleyiniz.
Mutlaka kaya tuzu olmalı.
Hiç su eklemeyiniz.
Elinizle biraz karıştırıp bekleyiniz.
Sonrasında hamur yoğurur gibi yoğurmaya başlayınız.
Sertçe ve sıkarak yoğurun.
Lahanalar giderek suyunu salmaya başlayacaklardır.
Tekrar edi- (2)
yorum; asla su koymayınız.
Lahanalar sularını saldıkça giderek yumuşarlar ve daha da çok su salarlar.
Yoğurmaya devam ediniz.
En sonunda çıkan su bütün lahanaları örtecek hale gelir.
Sonrasında lahanaları suları ile birlikte bir cam kavanoza doldurunuz.
Ben bazen bir kaç
(3)
♈Bodrum...
Hayatımda gördüğüm en güzel yerlerden biriydi.
Gerçek bir tabiat harikasıydı.
Akvaryum misali koyları vardı.
Begonvillerin anavatanı değildi ama begonvillerin memleketi olarak nam saldı.
Süngerleri meşhurdu.
Kalesi dillere destandı.
1974'den beri oradaydım.
(1)
Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir Kabaağaçlı' nın dizinde otururken çekilmiş küçüklük fotoğrafım var.
Siyah beyaz...
Gümbet'in sazlık, bataklık olduğu dönemi bilirim.
Güzelim bir bekaretin, şaheser bakir bir masumiyetin her geçen yıl para, şehvet, doldur boşalt, kullan at,
(2)
bulduğuna yapıştır turizmi, süngerinden banyo lifi, balığından çiftlik üret, Bodrum mavisi boyalı pencereli sakız beyazı Bodrum evlerinde açılmış küçük ama temiz, aile pansiyonculuğunu herşey dahil resort otelciliğe kurban et sürecini izledim.
Küçücük bir kasabayken
(3)
🛑İbobop kuşunun hikayesini yazacağımı söylemiştim.
Tam zamanıdır.
Şimdi...
İbobop kuşu vardır bizim oralarda.
Neye benzediği pek bilinmez ama çok bilinen bir hikayesi vardır.
Dilden dile de dolaşır.
Herhangi bir yerde yazılı da değildir.
Belki de ilk ben yazıyorum.
İbobop
(1)
kuşunun yavruları olmuş. Yavruların gözleri kapalı, tüyler yoluk, ağızlar sürekli aval açık annelerinden gelecek yemi beklerler yuvada.
Yuva rahat, güvenli.
Her şey yolunda yani.
Zamanla gözler açılmış, tüyler çıkmış, semirmişler palazlanıyorlar yavaştan,
farketmişler ki
(2)
yuvada kesif kötü bir koku var.
Anlamamışlar önce.
Gel zaman git zaman çözmüşler durumu.
Yuva "bok" kokuyor.
Bir tanesi toplamış cesaretini ve anne İbobop kuşuna demiş ki;
-Anne bu yuva çok kötü bok kokuyor.
Annesi cevaplamış;
-Peki evladım, o zaman başka bir yuva yapayım
(3)