ak parti'nin yükseliş döneminin ardından erime başladı. güç kaybediyor. parti içi gerilimler ve koltuk kavgaları var. erdoğan sonrası şahsi bekası için hazırlık yapanlar var. başta süleyman soylu geliyor. barış atay'a saldırıyı da içerecek şekilde yorumlarımı paylaşmak istiyorum.
soylu ak partili değildi. erdoğan'a sert muhalefet edenlerdendi. gülen'in kanalında hararetle gülen'i savundu (gerçi iktidarda olup zamanında bunu yapmayan yok gibi). ayrıca kürt sorununda siyasi çözüm, hdp'nin önünün açılması ve anadilde eğitim gibi düşünceleri dile getiriyordu.
soylu, 2012 eylül'de ak parti üyesi oldu ve üye olur olmaz genel başkan yardımcısı unvanı verildi. ilk seçimde milletvekili yapıldı. ilk hükümette bakanlık koltuğuna oturtuldu. haliyle tüm muhalif söylemler değişti. bunların hepsi önceden konuşulmuş kimi pazarlıkların ürünüydü.
soylu içişleri bakanı yapıldığında çözüm süreci bitmişti. barış ve diyalog terk edilmiş, baskı ve şiddet tercih edilmişti. soylu'nun acımasız savaşçı imajı böyle şekillendi. "yeni türkiye'de mhp'ye yer yok, chp'ye katılsın" diyen soylu, zamanla aşırı milliyetçilerin gözdesi oldu.
soylu hiçbir zaman erdoğan'a tam teslim olmadı. biat görüntüsü verse de hep kendi gücünü artırmayı gözetti. bu konuda çok da başarılı oldu. sadece şahsi kariyer hedefleri için mi bunu yapıyordu yoksa devlet içinde bir odağın temsilcisi miydi? bilemiyorum. ikincisi daha muhtemel.
soylu ile neredeyse aynı dönemde berat albayrak holding ceo'luğunu bırakıp açıktan siyaset alanına girdi. oğul'dan umudu kesen erdoğan damat'a yönelmişti. o da soylu gibi hemen bakan yapıldı. böylece soylu ve albayrak arasında hiçbir zaman gizleyemedikleri bir rekabet başlamıştı.
şimdilerde hem berat albayrak hem süleyman soylu erdoğan sonrası için ciddi hazırlıklar yapıyor. ikisi de doğal lider değil. ikisi de sentetik. ama doğal olarak sivrilen başka kimse olmadığı için taraflar bu iki isim ardında şekilleniyor.
soylu'nun gücü nerede? birçok alanda çalışmalar yapıyor ama bence en önemlisi, uzun yıllardır yürütttüğü içişleri bakanlığının avantajıyla, polis ve jandarma gücünü doğrudan kendisine eklemlemeye çalışıyor. özellikle son zamanlardaki gelişmeleri kendimce böyle yorumluyorum.
soylu, gülistan doku'nun şüphelilerini korudu çünkü polis ailesiydi. kadıköy'de bir kadına saldırıp görevden alınan polisleri göreve iade etti. uzman çavuş musa orhan'ı tecavüz iddialarına rağmen sahiplendi. hepsinde ana dürtü, teşkilata sahip çıkıp onların desteğini korumaktı.
soylu, üzerinin çizilmesi halinde, emniyet ve jandarma teşkilatının erdoğan'ın "emir erleri" olmasınının kolay olmayacağını göstermek istiyor. bu yüzden en çok onların taleplerini karşılıyor. polise ve jandarmaya "ağır suçlar işleseniz bile yanınızdayım" mesajı veriyor. mecbur.
tam bu aşamada barış atay onu çok rahatsız etti. "tecavüzcüyü savunduğunu hep hatırlatacağız" demesi soylu'yu öfkelendirdi. çünkü mecbur kaldığı bu hatanın farkındaydı ve hep hatırlanacak olması fikrine tahammül edemedi. yıpranacağını düşündü. bu nedenle barış atay'ı hedef aldı.
türkiye (ve muhtemelen dünya) tarihinde pek rastlanılmayacak bir şekilde bir içişleri bakanı bir milletvekiline, bütünüyle temelsiz bir şekilde, "tecavüzcü" dedi. "dikkat yakalanma" dedi. aynı gün milletvekili saldırıya uğradı. karşımızda bakanlık değil de, mafya var gibiydi.
barış atay enteresan biri. evet sert bir dili var. bu açıdan kendime yakın hissetmiyorum. ama asla geri basmıyor. bedel ödese de bildiğini okuyor. bu açıdan çok saygı duyuyorum. milletvekili olduktan sonra başka rollere bürünmüyor. hep yaptığını daha güçlü bir şekilde yapıyor.
barış atay, saldırıyı duyurmamayı tercih edebilirdi. korkabilirdi. ama o tetikçileri çok umursamayıp saldırının ardındaki ismi ifşa etti. soylu'nun o gece öfkeyle sebep olduğu (veya organize ettiği) saldırı başına bela oldu. soylu yıpranmak istemedi. başka araçları devreye soktu.
soylu'nun "gerektiğinde" kullandığı ve ak parti içinde bile "soylu medyası" olarak bilinen internethaber sitesinde manipülasyon girişimleri oldu. bu sitenin başındaki hadi özışık, soylu'dan "dostum" diye bahsediyor. muhtemelen finansörlük boyutu da var.
iktidardan soylu'ya beklenen destek gelmedi. tbmm başkanı ve ak parti grup başkanvekili barış atay'a saldırıyı kınadı. aktroller soylu için hizaya girmedi. hem işin aslını az çok biliyorlardı hem sorsak "partiye zarar veriyor" derlerdi. bence aslında soylu'dan rahatsızlardı.
öyle ki, soylu'nun danışmanı fevzi sevgili bu durumu erdoğan'a şikayet etti. soylu'nun yalnız bırakıldığını söyledi.
ben böyle gözlemliyorum böyle yorumluyorum. bakalım süreç nasıl ilerleyecek. erdoğan'ın soylu'yu tamamen dışlama gibi bir lüksü yok. muhtemelen sentetik bir destek organize edilecek.
