Soru: Erdogan rejimi ve ortaklarinin sebep olduklari hukuksuzluklari duyurma, mucadele etme adina sosyal medyada ciddi caba gosteriliyor.
Sizce gosterilen cabalarin en buyuk eksigi nedir?
(kiymetli bir konu. cevabinizi paylasirsaniz memnun olurum.)
Ilk tvitteki soruya verilen cevaplar buyuk oranda ayni problemleri isaret ediyor.
Tutarli ve istikrarli sonuc alabilmek icin saglikli plan gerekir, saglikli plan icin de once problemin dogru tanimlanmasi.
Genel anlamda bugun karsilasilan sosyal, siyasal, askeri, hukuki yonleri olan kompleks bir problemdir.
Kompleks problemleri basitce tanimlamak mumkun olmadigi gibi, basit cozumleri de yoktur.
O yuzden herkesin baktigi yerden problemi farkli tanimlamasi anormal degildir.
Ulkede yasanan hukuksuzluklar ve magduriyetlere karsi gosterilen bireysel ve kollektif cabalarin en buyuk eksigi, problemin uluslar arasi arenada yeterince anlatilmamasi, uluslar arasi aktorlerin olayin farkli boyutlari ile bilgilendirilememesi, bunun sistematik yapilmamasidir.
Sistematik caba basitce, ayni sesin daha gur bir sekilde tekrar etmesi degildir.
Sesin daha gur olmasinin sonuc aldigi yerler de vardir mutlaka ama her zaman degildir.
Bu durumlarda ya yontem degistirilmeli ya da cesitlendirilmelidir.
Ornek olarka AIHM'e ulkedeki hukuksuzluklar ile ilgili daha fazla basvuruda bulunmanin simdiye kadar alinabilen sonuctan fazlasini getirecegini beklemek rasyonel degildir. Yani yontem yetersizdir.
AIHM'in kulagini tikadigi istikametten daha yuksek sesle bagirmak sonuc getirmez.
AIHM icin yapilabilecek sey, kulagini tikayamayacagi bir istikametten magduriyeti duyurmak olabilir mesela.
Bu noktada bir donem NATO'da yildizi parlayan ama cabuk sonen bir yaklasimdan bahsedeyim.
Etki odakli harekat (effect based operations)
Bu konsept kisaca operayondaki eylemlerin hedefte istenen etkiyi olusturmaya katki saglayacak sekilde, belki farkli mihverlerde ama esgudum icerinde planlanmasini ve icra edilmesini iceriyordu.
Napolyon'un yaptigi bunun tek boyutlu sekliydi aslinda.
Dogrudan AIHM'e gitmenin yaninda farkli mecralari ile uluslar arasi aktorler uzerinden ulasilsaydi, AIHM bu kadar pervasizca Erdogan rejiminin yaninda duruyor olamazdi muhtemelen.
Fikir vermesi acisindan ornek vereyim.
Uluslar arasi yeterliligi ve sayginligi olan bir kurum tarafindan aslinda 15 Temmuz'un ne olup ne olmadigi konusunda kapsamli bir rapor hazirlanmasi saglanabilirdi.
Farkli inisiyatiflerle olayin farkli yonleri icin farkli kurumlar ile calisilabilirdi.
Uluslar arasi sayginligi olan kurumlarin bu sekilde ortaya koyacagi seffaf ve guvenilir raporlar da kullanilarak konuyla ilgilenen gazeteciler, akademisyenler ve burokratlar bulunduklari ortamlardaki meslektaslarini (ozellikle gazetecileri) bilgilendirebilir ve ++
bu insanlardan konuya ilgi duyan, detayli ogrenmek arastirmak isteyen yabancilarin adim atmasina imkan verebilirdi.
Boylece olayin tarafi olmayan tarafsiz aktorlerin gozuyle konu incelenebilir ve uluslar arasi kamuyouna aktarilabilirdi.
Burda Turk gazetecilerin Ingilizce yayin yapmalarindansa yapanci gazetecilerin yapacaklari yayinlar cok daha etkili olabilirdi.
Gerci iki alanda da zayif kalindigi acik. Ruzgarin tersten esmesi realiteyi degistirmiyor.
Butun bu yazili calismalar roportajlar, belgeseller, arastirma calismalari ile desteklenebilirdi.
Olayin gercekte ne olduguna dair yazili ve gorsel calismalar olgunlastikca, onlardan da istifade ederek siyasi aktorlerin kapisi calinabilir, madalyonun diger yuzu anlatilabilirdi.
Butun bu uluslar arasi arendaki calismalardan sonra ve o calismalarin da destegiyle AIHM gibi karar verici kurumlarin kapisi calinabilir, mevcudiyet sebebi olan degerlere uygun hareket etmesi cok sesli olarak talep edilebilirdi.
Etki odakli harekat orneginden kastim budur.
Sonuc almak icin herseyi dogru yapmak ile basarili olmak ayni seyler degildir.
Hersey dogru yapilsa bile uluslarasi konjonktur gibi sebeplerden dolayi basarili sonuc alinamayabilir.
Bugun icin yapilabileceklerin cogunluk itibariyle yapildigini soylemek zordur.
Bu tur adimlari atmak icin elde pek cok dayanak, kapisi calinabilecek pek cok uluslar arasi aktor ve gercegin ortaya cikarilmasi gereken pek cok konu vardir.
Isin ozu su: AIHM gibi harekete gectiginde kiymeti harbiyesi olacak kurumlarin uzerinde etkisi olabilecek dis aktorlere ulasmak ve mumkun bu aktorlerin adim atmasini saglamak hedeflenmelidir.
Yapancilara derdinizi anlatma degil, yabancilarin sizin derdinizi anlatmasi lazim.
Boyle bir noktaya gelebilmek icin elde yeterli seviyede kaynak ve girisim lazimdir.
Mesela 15 Temmuz veya ulkenin mevcut durumu ile ilgili kapsamli sayilabilecek calismalari olan gazeteciler neden yapanci basinda boy gostermezler?
Bu savasta esas muharebe alani uluslar arasi arenadir. Ic kamuoyunda herkesin pozisyonu net. Hukuksuzluklara sessiz kalanlar, bilmediklerinden susuyor degiller. Bilincli bir tercih yaptilar. Yolun gittigi yere kadar tercihlerinde israr etmeleri sasirtici olmaz.
Ic kamuoyunda bugun yapilabilecek en etkili sey, cogunlukla sanal alemde olsa bile, guclu bir farkindalik ve organize hareketlerle hukuksuzluklar konusunda iktidarin daha fazla savrulmasina engel olmak olabilir.
Bir gün iktidarın maceralarının peşinden ülke çatışma ortamına sürüklenir ve TSK'nın gerçek durumu ortaya çıkarsa, bu hale nasıl geldik diye sormayın diye önden yazmış olayım.
Hepsi gözünüzün önünde oldu ve sessiz kaldınız.
1. Yolsuzlukları paçalarından taşan bir iktidar, koltukta oturmaya devam etmenin yolunu devlet organlarını tam kontrol altına alma ya da etkisizleştirmeye karar verdiğinde başladı herşey.
17-25 Aralık ile cin şişeden çıkmış oldu.
2. İktidarın yapmak isteyip de yapamadıklarına çözüm, 'Allah'ın bir lütfu' olan 15 Temmuz ile geldi.
Diğer devlet kurumlarında yaşanan AKP'leşmenin TSK için de uygulanmasına uygun şartlar oluşturulmuş oldu.
15 Temmuz ile fiili safhası başlayan ve Gülen cemaatini bitirme gibi görünüp aslında rejim inşasını içeren hukuksuzluk sürecinin uzamasının temel sebebi nihai hedefin hatalı tanımlanmasıdır!
Yaşananlar 'rejim kurma' ve 'cemaati bitirme' gibi iki farklı hedefe aynı anda ulaşma üzerine temellendirilmiş durumda ve yapılanların iki hedefe birlikte ulaştıracağına inanılıyor.
Bir noktada bir sivil toplum örgütünü toplum hayatından silmek için kurulu düzeni ortadan kaldırmak şart olabilir. Ya da yeni bir rejim kurabilmek için bürokraside buna engel olabilecekleri ortadan kaldırmak, sistemden temizlemek gerekebilir.
15 Temmuz'da darbeyle yargılananların büyük çoğunluğunun mesaiye çağrılanlar olduğu bir vakadır. Yani nettir, gerçektir.
Birliklerden gelen telefon veya mesaj ile mesaiye giden askerlerin, darbe eylemi sayılabilecek olaylara karışmasalar bile müebbet hapis cezaları ile içeride olmaları da vakadır, nettir.
Kendilerine önceden tevdi edilmiş bir vazifeyi ifa için planın parçası olarak bilinçli bir şekilde mesaiye gitmedikleri ve orada planlı işler yapmadıkları, olayları anlamaya çalıṣtıkları ya da etraftan birilerinin söylediği birliğin güvenliği gibi işleri yaptıkları da vakadır.
1. Erdoğan hiç kimsenin beklemediği kadar oy kaybetmiş durumda. Bu partiler mevcut şekli ve tabanıyla AKP'nin iktidara geldiği 2002 seçimlerine girseydi, AKP ilk üç partiden birisi olamazdı!
2. MHP için çalınan oy oranı, AKP için çalınandan çok daha yüksek!
Erdoğan'ın stepnesi olmanın ötesinde bir fonksiyonu kalmamış Bahçeli ile MHP'nin yüzde 10 alması fantastik filmlerde olabilecek bir sonuç!
3. CHP, 2019 yerel seçimler dahil, önceki seçimlerden tam anlamıyla dersini almış değil. Kılıçdaroğlu hem sahaya sürdüğü 11 ile hem de kriz yönetim performansı ile başarısız olmuştur.
Kılıçdaroğlu'nun Erdoğan'dan önce koltuğu kaybetmesi olasıdır!
Erdoğan'ın kötülük potansiyeli konusunda uyarılarımı iturma organından anlayanlar!
Ülkenin yeniden yaşanabilir hale gelmesini en az sizin kadar istemediğimi mi zannediyorsunuz?
Bugün ülkenin normalleşmesine yönelik adım tabiki seçimden muhalefetin galip çıkmasıdır ama karşıda iktidar için binlerce insanın ölmesini faydalı gören birisi var.
Kafanızı kumdan çıkarın!
Görevliyseniz tabiki oylara sahip çıkın.
Bu seçimin sonunda sevinç yaşamak mümkünse bile henüz zamanı değil.
''Vur deyince vurmanın, öl deyince ölmeninde zamanı gelecek" cümlesi kalabalığın tezahüratı neticesinde heyecenla söylenmeyecek bir cümledir. Sıradan bir halk da böyle tezahür yazmaz zaten.
Öncelikle Hulusi Akar'ın iyi bir konuçmacı olmamakla beraber, ağzından çıkanların ayarsız olmadığını söyleyerek başlayalım.
Yani ortamın heyecanıyla düşünmeden ağızdan dökülen ifadeler olması düşük ihtimal.
Hazırlık bir konuçmanın parçası da değil ancak hem kitlenin hem de Hulusi Akar'ın zihninin bir köşesinde yer etmiş bir konu olduğu açık.
Kimse savunma bakanına vur de vuralım diye tezahurat yapmaz durduk yere.