Türk Dil Bayramı kutlu olsun🇹🇷
Bu bayramın kısaca tarihini yazacağım: 1) 10 Temmuz 1932: Atatürk, Tarih Kurultayı üyelerini Çankaya Köşkü'ne çağırır. Kurultay çalışmalarının değerlendirildiği bu toplantıda dil sorununun nasıl çözüleceği de tartışılır.
2)Atatürk görüş alışverişinde bulunduğu konuklarına, "Dil işlerini düşünecek zaman da gelmiştir. Ne dersiniz?" diye sorar.
Öneri sevinçle karşılanır.
Atatürk, "Öyle ise Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti gibi ona kardeş dil cemiyeti kuralım. Adı Türk Dili Tetkik Cemiyeti olsun" der.
3)Atatürk, Türk Tarih Kurumu'nda olduğu gibi, bu yeni derneğin de koruyuculuğunu kabul eder. Derneğin tüzüğü düzenlenir.
Sami Rifat başkan, Ruşen Eşref genel yazman, Celal Sahir sayman, Yakup Kadri de üye olarak saptanır. #TürkDilBayramı
4)Samih Rıfat, 12 Temmuz 32'de kuruluş için İçişleri Bakanlığına başvurur. Tüzüğü, amacı, kurucuların kimlikleri açısından derneğin kuruluşunda bir sakınca bulunmadığı saptanır.
Ve Türk Dili Tetkik Cemiyeti, 13 Temmuz 1932'de Ankara Halkevi'ndeki odasına taşınır. #TürkDilBayramı
5)Her inanç ve kökenden yurttaşların "İlk Türk Dili Kurultayı"nın doğal üyesi olduğu gazetelerde duyurulur. İlk Kurultayın konukları salt aydınlar, dilciler, yazıncılar değildir özetle. Samih Rifat (hasta olmasına rağmen) 26 Eylül 1932'de Dolmabahçe Sarayı'nda ilk Kurultayı açar.
6) 9 gün süren Kurultayda, Türk Dili Tetkik Cemiyeti'nin nasıl çalışacağı, konuları saptanır. Böylece dilde devrim süreci başlar.
Kurultayın son günü Halit Fahri Ozansoy, her 26 Eylül'ün Dil Bayramı olarak kutlanmasını önerir ve öneri oybirliğiyle kabul edilir. #TürkDilBayramı
7) 18-23 Ağustos 1934'teki 2. Kurultayda Cemiyetin adı Türk Dili Araştırma Kurumu olur.
1936'daki 3. Kurultayda Türk Dil Kurumu adını alır.
1951'de Kurumun amaç maddesi, "dil araştırmaları devrimci bir anlayış ve bilim metotlarına uygun yapılmaya çalışılacak" olarak değişir.
8) Bu ilk yapısal değişikliğin ardından 1982 Anayasası ile Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu; Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu çatısına alınır.
Atatürk'ün vasiyeti: "Her sene nemalanan mütebaki miktar yarı yarıya, Türk Tarih ve Dil Kurumlarına tahsis edilecektir."
Özetle böyle. Atatürk'ün vasiyeti korundu mu? Bıraktığı her şey gibi, vasiyeti de korunmadı. Kurduğu TDK ve TTK'nun kimlikleri, amaçları yok edildi. Onları da yeniden canlandıracağız elbet!
Ve Türkçe muazzam bir dil, dilimizi korumamız dileğiyle #TürkDilBayramı kutlu olsun!
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Medeni Kanun'un 94. Yıldönümü kutlu olsun!
Bugün bizim için çok önemli.
17 Şubat 1926'da İsviçre Medeni Kanunu örnek alınarak TBMM'de kabul edildi ve 4 Ekim 1926 tarihinde yürürlüğe girdi. Türk kadını artık erkekler gibi eşit yurttaş oldu. Sadece kendine ait oldu ve özgür kaldı.
Türk Medeni Kanunu ile:
*Ailede kadın-erkek eşitliği sağlandı.
*Resmi nikâh zorunluluğu getirildi.
*Tek eşle evlilik esası getirildi.
*Kadınlara, istedikleri mesleğe girebilme hakkı tanındı.
*Mahkemelerde tanıklık yapma, miras ve boşanma konularında kadın-erkek eşit oldu.
Ve Türk Medeni Kanunu’nun doğal sonucu olarak, kadınlara siyasal alanda haklar tanındı:
1930’da belediye seçimlerine katılma hakkı.
1933’te muhtarlık seçimlerine katılma hakkı.
1934’te milletvekili seçme ve seçilme hakkı!
Emeği geçen herkese ve bilhassa Atatürk'e minnetle.
"Dağlarda tek tek ateşler yanıyordu
Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki
şayak kalpaklı adam
nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden
güzel, rahat günlere inanıyordu
ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında,
birdenbire beş adım sağında onu gördü..." (Nazım H.)
"...Sarışın bir kurda benziyordu.
Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
Yürüdü uçurumun başına kadar,
eğildi, durdu.
Bıraksalar
ince, uzun bacakları üstünde yaylanarak
ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak Kocatepe’den Afyon Ovası’na atlayacaktı...” Nazım Hikmet #BüyükTaarruz
8 Ağustos 1915'te Anafartalar Grup Komutanlığına atanan Mustafa Kemal komutasındaki kuvvetler 9 Ağustos 1915’te Anafartalar'da düşmana saldırır. 10 Ağustos 1915’te ise İngilizlerin 8 Ağustos’ta ele geçirdiği Conkbayırı, taarruzla alınır. Ve memleketin işgali böylece önlenir...
Mustafa Kemal taarruzdan önce askerlere şöyle der: "Askerler! Karşımızdaki düşmanı mağlup edeceğimize hiç şüphe yoktur. Fakat siz acele etmeyin. Evvela ben ileri gideyim. Siz, ben kırbacımla işret verdiğim zaman hep birden atılırsınız..." #10AğustosAnafartalarZaferi
Mustafa Kemal: "... Bir saniye sonra düşman siperleri içinde gökyüzüne yükselen bir sesten başka bir şey işitilmiyordu. Allah, Allah, Allah… Düşman silah kullanmaya vakit bulamadı. Boğaz boğaza kahramanca mücadele sonunda ilk hatta bulunan düşman tümüyle imha edildi.”
Minnetle🙏
Mustafa Kemal: "Lozan, Türk ulusuna karşı yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşması ile tamamlandığı sanılmış, büyük bir yok etme eyleminin önlenişinin belgesidir. Osmanlı tarihinde eşi görülmemiş bir siyasal utku anıtıdır!"
Kutlu olsun, ilelebet! #LozanBarışAntlasması
Türkiye'nin tapusu #LozanBarışAntlaşması'nın 97. yaşı kutlu olsun! Atatürk ve İsmet İnönü'ye saygıyla🙏 Lozan ile Osmanlı Devleti'nin sona erdiği resmen kabul edilmiş, Türkiye Cumhuriyeti devleti varlığını dünyaya kabul ettirmiştir! Lozan olmasa Ayasofya'da namaz kılınamazdı.🇹🇷
Nutuk'ta Lozan Barış süreci:
21 Kasım 1922'de Lozan Konferansı genel toplantısı yapılır, Türkiye'yi İsmet İnönü temsil eder. Lozan, iki dönem ve 8 ay sürer. Görüşmeler ateşli ve tartışmalı geçmektedir. Mustafa Kemal, "Lozan'da 3-4 yıllık değil, yüzyıllık hesaplar görülüyor" der.
Ah! Bir genç kadın daha yok edildi. Ve bu ülkede kadınların her türlü şiddetten korunması için imzalanmış İstanbul Sözleşmesi kaldırılmak isteniyor. Güvende olmamız için birinin kızı mı olmak lazım? İstanbul Sözleşmesi için herkes ayağa kalkmalı burada, bilmeyene anlatmalı.#Yeter
İstanbul Sözleşmesi'nin tam adı Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi'dir.
11 Mayıs 2011'de İstanbul'da imzaya açıldığı için adı İstanbul Sözleşmesi'dir. Türkiye sözleşmeyi onaylayan ilk ülkedir. (14 Mart 2012)
Özel olarak kadınlara (kızlara) yönelik şiddeti hedef alan ilk Avrupa sözleşmesidir. İstanbul Sözleşmesi’nin en önemli özelliği; biyolojik, hukuki, ailevi bağ olup olmadığına bakılmaksızın kadına yönelik her türlü şiddetin önlenmesi ve mücadeleye ilişkin standartlar öngörmesi.
Kitabın son dönemecindeyim ama en delirtici yer.🤯 Fesli hain, derin tarihçi müptezeller, tarihçi adlı yalancılar, kadın olmasına rağmen adeta sevgilisi terk etse Atatürk'ten bilecek tuhaf kadınların söylemleriyle beynim yandı yanacak. İnşallah okursunuz da bu sıkıntıya değer🤪
Uyku nedir unuttuğum son üç ayda, stresten dişlerimi normalden daha ne kadar sıktıysam, dişimin birini de bir şey yerken kırıverdim iyi mi? Tam da bu dönemde süper oldu, yakında buluşacağız üstelik! (O SÜRPRİZ) Okumanız şart oldu, resmen arızalandım bu kitap uğruna, hayırlısı🙃😝
Aklım yarınki duruşmadayken bir de yeniden bir zamanlar kutsal metin gibi okunan Radikal'deki yalanları okumak zorunda olmanın ne demek olduğunu bilemezsiniz, zaten de bilmeyin. Huni takmadan bir bitirsem, bir bitirsem, çok az kaldı.👻🤒🤢