son iki günde paylaştığım verilerle ilgili kısa bir açıklama yapmam gerektiğini düşünüyorum... (DM yoluyla gelen sorular nedeniyle)
liste oluşturmamın nedeni bağlantıları belirlemek... yani organizasyonun şablonunu çıkarmak... bu tür organizasyonlarda "köprü"ler olur...
yani
listeme aldığım yaklaşık 6000 kişi...
veya medyadan 400-450 kişi...
bunlar "3T Organizasyonu"na dahil demek değil...
daha doğrusu organik bağı var denemez...
bu benim ciddiyetime de yakışmaz...
böylesine gizli bir operasyonun bilgisi 6000 kişide olamaz...
var desem komik olur
3T operasyonunun 3T 2011'de başladığını düşünmüyorum
bugün itibarıyla sona erdiğini de... "cemaat"in başındaki iblis ve üyelerinin başat aktörler olamayacağını da müteaddid defalar yazdım...
FETÖ örgüt ismi ise tamam... PDY ile anlamlı
sırf cemaat kastediliyorsa bence yanlış
benim iddiam, bu operasyonun bir uluslararası örgütün faaliyeti olduğu yönünde...
bana göre sevk ve idare istihbarat teşkilatlarında idi... halen de öyle... gelecek 15-20 yıl da öyle olacak...
finansmanı ise bahis kartelleri ve bazı fonlara ait...
(bahis karteli=bankalar)
eğer trilyonlarca dolarlık bahis fonlarını kullanan firmaların ortaklarını/kontrol eden ile/ incelerseniz dünyanın büyük bankaları (Almanya, ABD, Faransa, RUS) olduğunu görürsünüz...
hangi istihbarat teşkilatları diye merak edenler şu kritere göre fikir oluşturabilir
"3T Operasyonu"nda kullanılan yerel aktörler şu anda nerede ve kimler koruyor?
İblis F. Gülen nerede?
Z. Öz nerede?
F Seçen nerede?
H. İ Koca nerede?
bu operasyon bir istihbarat konsorsiyumudur... en basit, herkesin anlayacağı emare de budur...
bu bir gizli operasyon...
bir ağ yapılanması...
(örümcek ağından esinlenilerek literatüre girmiştir)
benim gibi, sadece açık kaynaklardan faydalanarak öngörülerde bulunan kişiler için "organizasyon"u tanımlamaya çalışanlar için elbette tek yol kalıyor...
operasyonun en bariz ataklarında faal görünen isimleri not etmek...
sonra bu isimleri açmak...
çalıştığı kurum veya firması, ortakları, aile fertleri, yurt dışı bağlantıları...
isimlerden hareketle köprüleri bulmak...
ve bu bilgilerle analiz yapmak, durumu anlamak...
operasyonun ataklarında rol alan kişilerin tamamı organizasyonun elemanı demek benim ciddiyetime yakışmaz... mantıklı da olmaz...
ilk yılki listemde 100' kadar medya mensubu vardı... bu listeyi şöyle okuyordum: bunlardan 2-3 kişi organizasyonun temsilcisiyle bağlantılı olabilir
isimlerin önemi yok derken bunu kastediyorum...
ilk yıl medyada en aktif isimleri düşünün:
E Toroğlu, A Çakar, S Ulueren gibi...
bunların organizasyonla organik bağı olduğunu iddia etmek saçma olur... sadece ilişkileri araştırılıp aradaki organik bağı olanlar deşifre edilebilir
aynı durum TFF'de görevli olan, sonra ĞŞ'de istihdam edilenler için de geçerli... bu kişilerin nasıl yönlendirildiği önemli... yani yüz kişilik tablodan "sağma" ve "sağlama" yoluyla bir kişi yakalnırsa başarı sayılır...
sonra o bir kişinin diğer operasyon grubuyla bağına bakılır
paylaştığım verilere bu açıdan bakmanızı öneriyorum...
aksi halde işe yaramaz...
çünkü bu tür organizasyonlarda faaliyet sürerken, diğer yandan geride bırakılan izler silinir...
ağ her bir parçası duruma göre sökülüp atılmaya uygundur!!!! o nedenle ağ yapılanması çözülemez
organizasyon binlerce kişi kullanabilir...
bunları bazılar "temsil yetkisi" olanlardır...
köprü görevi olanlar vardır...
bunların çevresi; fırsatçı, işgüzar, menfaatçi, varsa kinci, durumdan vazife çıkaran figürlerle donatılır...
hatta, organik bağı olanlar bu şekilde gizlenir.
bu açıdan,
Mehmet Arslan nasıl herkesi devre dışı bırakıp sayfa yaptırdı,
Kaan Ark neden konferans düzenledi? sürekli Mehmet Berk'i övdü...
Baransu, Çakar, Toroğlu, Ulueren vb için pek çok örnek siz de yazabilirsiniz.
ilk yıl (2011) ben sürekli medya raporları paylaşıyordum...
bana bazı tepkiler ulaştı...
"medya mı bu operasyonu yaptı" vs gibi...
bunu yazıp, söyleyenler de süreci büyük tutkuyla izleyen, çok iyi Fenerbahçeliler idi...
diğer şaklabanları olsa ciddiye almazdım
ben şöyle bir şey yaptım...
(hatırlayan olacaktır)
4 Temmuz 2011'den başlayarak gazetelerin 1. sayfalarını tek tabloda topladım...
topluca görmek her zaman iyidir...
sonra diğer günleri de derledim...
bütün gazetelere aynı manşetleri attırmak sıradan işmiş gibi algılanamaz
medya sahipliği bağlamında; ticari-ideolojik-siyasi eğilim gibi kriterlerle bir küme oluşturduğunuzda; aynı kümedekiler ortak hareket edebilir... 4-5 küme varsa ve hepsi aynı manşeti atıyorsa... işte bu başka bir güç gösterisidir...
ülkemizde yaşanan buydu...
o dönemde bazı medya kuruluşu sahipleri ve spor müdürleriyle, kendi konumumun imkanıyla konuştum...
nasıl bütün gazeteler aynı manşetlerle çıktı diye sordum...
önce şöyle dendi:
-bir operasyondan aynı bilgiler geliyorsa editörle ne yapabilir?
peki, bütün editörlere aynı bilgiler geliyordu savunmasının doğru olduğunu varsayalım...
neden hiç birisi durumu sorgulamadı?
neden hiç birisi soru sormadı?
tek merkezden gelen bilgileri sorgulamadan yaydı?
isimler önemli...
ancak sadece bağlantıları yakalamak için...
böyle yorumlarsanız harcadığım zaman israf olmamış sayılır...
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
levent gültekin'in sıkıntısı ne?
4 Temmuz 2011...
operasyondan 1.5 ay önce "gerekçe"leri oluşturan delilleri, bir dostu kendisine dinletmiş veya göstermiş...
O zaman Cenk Açık ismiyle yazıyordu... 23 Şubat 2012'de köşesinde kendisi açıkladı)
(Ben futboldan anlamam ama…makalesinin virgülüne dokunmadan alıntılıyorum) gazeteciler.com/kose-yazisi/ce…
"Futboldan anlamam. Çok istememe rağmen bir takım tutup o takımın taraftarı da olamadım. Sanırım bu saatten sonra da olamam.
Hayatımda stadyumda izlediğim ilk maç, bir dostumun daveti üzerine gittiğim Galatasaray'ın Danimarka'da oynadığı UEFA ligi final maçıdır."
3T Operasyonunu planlayan, finanse eden ve profesyonel bir ekiple son yılların en büyük algı manipülasyonu projesini başlatan (halen süren/sürecek olan) ORGANİZASYON muazzam direnişten sonra hedefler belirlemişti... (Kaos Projesi-2012'de 12 madde halinde yazmıştım)
organizasyon hemen hemen bütün hedeflerini "vurdu"... bunların arasında sonuçları açısından en acı verici olan ( o yıldaki metni hatırlayanlar için: fay hatları kısmı) taraftarın karşıt/destekçi şeklinde bölünmesiydi... gelinen durumu görüyorsunuz, her gün örneklerini yaşıyoruz
bir zaman önce "en büyük sponsorumuz taraftarımız" kampanyamız vardı... manipülatör, bu tür durumlarda sloganlaşmış vakalarda umutları büsbütün kırmak için agresif hücumlar yapar... bizim sloganımızı gördükten sonra "en büyük ............ taraftarımız" uygulamasına geçmişlerdi
3T şike operasyonu değildir...
Bahis şikesini ülkede kurumsallaştırma projesidir...
yukarıdaki cümleyi sayısız defa yazmışımdır...
aşağıdakini de...
3T operasyonunu "Kaos Projesi"ni planlayan, profesyonel kadrolarla uygulayan "ORGANİZASYON"u bahis kartelleri fonlamıştır, halen de devam etmektedir...
ve artık ülkemizde kök salan organizasyon için de:
"ORGANİZASYON" uluslararası bir ağ yapılanmasıdır. hükumetler, bağlı istihbarat toplulukları, bankalar (bahis sistemi ortaklığı ile), fonlar, enerji yatırımcılarından oluşmaktadır. Yerel aktörlerden hizmet satın almaktadır.
bu konuda çok yazdım... tekrar tekrar edip sıkmamak için kısa tutuyorum. 3T asla bir şike operasyonu olmadı... uluslararası bir konsorsiyum (istihbarat, fonlar, bankalar, bahis kartelleri) planladı ve uyguladı... hedef siyasidir! 25-30 yıllık stratejik istihbarat projeksiyonudur
siyasi "uluslararası manipülasyon" operasyonunu dikkatlerden kaçırmak için "spor ve şike"yi seçtiler... bu bir "karşıt/destekçi" algı manipülasyonu projesidir... Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım'ın hedef alınmasının asıl nedeni budur... ülkedeki doğal karşıtların zihnini yönlendirmek
konu Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım olduğunda "doğal karşıt" pozisyonu alan kalabalığın zihnine "spor/şike" ile kamufle edilmiş virüsleri yerleştirmek son derece kolaydır... tabi çok milyar dolarlık medya "satın alma" fonu varsa... bahis kartellerinin fonksiyonu budur...
yaşanan rezillliği daha iyi açıklayacak bir yol yok
"Son 3 günde MHK'de yaşananlar Dallas dizisinde hatta Watergate skandalında bile yaşanmadı. Serdar Tatlı, MHK'yi kurarken tüm üyelerden peşinen imzalı istifa dilekçelerini almış. Yani herhangi bir üyeyi, o üye istemese bile görevden alma şansı olsun diye böyle bir yola gitmiş"
"Tatlı'yı göreve getiren televizyon yorumcusu ona akıl verdi. Dedi ki, "Oğlum, bir safra at, gaz al…" Yani üçüncü dünya ülkelerinde bile göremeyeceğimiz bir yöntemle Serdar Tatlı, Metin Tokat'ı istifa ettirtti."
9 Ekim 2015
Kumpas çöktü, oyun bitti...
... yargılanan tüm şahıslar için önceki hükmün iptaline ve beraatlarına karar verildi, böylece Fenerbahçe 4 yıl üç ay süren onur mücadelesini kazandı." fenerbahce.org/haberler/sozde…