Tarih hocalarının hocası
Prof Dr. Halil İnalcık: Atatürk Tarihini Bilen, Kendine Güvenen Ulus Yaratmak İstiyordu.
Ve kitaplar ölümünden sonra maalesef yasaklandı! Şimdi de halimiz ortada.
2-Atatürk yaşasaydı, Anadolu uygarlığını Hint-arilere yada Yunan'a yamayan, yamyamların dünyasını başına yıkardı.
Bekleme artık bir Atatürk daha gelmesini! Hepimiz birer Atatürk'üz artık..🔽🔽🔽
3-Tarihe geniş açısından bakmak şart.
4-Taç Mahal'i yapan Türkler,
Divriği Darüşşifasını, Ulu camiini yapan Türkler,
Mısır'dan, İran'a, Türkistan'a kadar binlerce eseri yapan Türkler ama gel gör ki "bazı kriptolar!" Türklerin kültürünü bildiği halde açıkça düşmanlık ederler! Bunları ara sıra hatırlatmamız ondan...
5-OSMANLICI-ÜMMETÇİLERLE,
CUMHURİYETÇİ-ATATÜRKÇÜLERİN FARKI:

Akademik kitaplarını yayınlatamayınca, 'Selenge Yayınevi'ni kuran,
Arapça, Fransızca, İngilizce ve Rusça bilen, başta Özbekçe olmak Türk lehçelerinden de çevriler yapan Dr Ahsen Batur'un 1200 YILLIK SÜRGÜN'ü, özet;
6-'TÜRK DÜŞMANLIĞI'NIN 1200 YILLIK DERİN TARİHİ!
Türk milleti tarafından kurulan T.C. Devleti’nin anayasasındaki “Türk vatandaşlığı” tanımından rahatsız olan ittifakın kodları; Göktürklerin yıkılışından Türk Cumhuriyeti’nin kuruluşuna kadar “adsız” geçirdiğimiz 1200 yılda saklı.
7- * 1912’de Sebilürreşat dergisinde çıkan bir yazıda “Türk” kelimesinin kullanılması, dinsizlik, kafirlik sayılıyor.
* Türkleri “çoban köpeği”ne benzeten tarihçi Mustafa Naima Efendi ayrıca “nadan Türk, idraksiz Türk, çirkin suratlı Türk, mel’un Türk” olarak niteliyor...
8-* Mustafa Sabri Efendi, Türk’e Türklük benliğini vermek isteyenlere “soysuzlar” hakaretinde bulunuyor....

Daha yeni başladık, okuyunca inanamayacaksınız daha öncesinden biliyorum...
Kitap hakkında kısa bir bilgi de ekleyelim konu anlaşılsın.
9-Dr. Ahsen Batur’un “Türk Sözünün Hazin Serüveni” ni yazdığı yeni kitabı “1200 Yıllık Sürgün”, Göktürk Devleti’nin yıkılmasından Jön Türkler’in ortaya çıkışına kadar geçen sürede yaşanan “etnik hafıza kaybı” nı anlatıyor.
10-Kitap, özellikle Türklüğü tasfiyenin tartışmaya açıldığı bu günlerde, kimliksiz devletlerin akıbeti konusunda rehber niteliğinde.
Batur’un verdiği örneklerde, Orhun Abideleri’ndeki “Bey olacak evlatların Tabgaç halkına kul oldu; hatun olacak kız çocukların cariye oldu +++
11-+++Türk beyleri Türk isimlerini bırakıp Tabgaç beylerin Tabgaçca isimlerini alıp, Tabgaç'a bağlandı...” feryadıyla yıkılan Göktürkler’den itibaren Uygurlar, Karahanlılar, Gazneliler, Hazarlar, Selçuklular, Anadolu Selçukluları, Beylikler ve Osmanlılar dönemlerinde artarak +++
12-+++ devam eden “mankurtlaştırma” yı yönetenler devrin “aydın” sayılan isimleri; tıpkı bugünkü gibi!...
Türk'e Cahil, köpek, hilebaz! diyen aydınlarımız vardı!
ve hala var! hiç ders almayacak mıyız? İstiklal Harbi yapmak zorunda bırakılışımızdan!
13-İşte Batur’un “Türk’ün öcü gibi telakki edilmesini sağladılar” dediği tarihçiler, şairler, gazeteciler ve “öz yurdunda” Türk’e reva görülen hakaretlerin sadece bir bölümü,
14-* İbni Bibi, Türkler’den, “cahil Türkler”, “müfsid - - Türkmenler”, “çarıklı Türkmenler” diye bahsediyor.

* Kerimüddin Mahmud Aksaraylı Türkleri “Gözün karalığından daha kara olan Türk...”, “Türklerin... o dinsiz zümrenin...”, “mel’un Türkler” ifadeleriyle anıyor.
15-*Amasyalı Hüseyin b. Ali Fatih, “Tariku’l Edep” adlı çalışmasında “Türk” ve “Türkmen” i iki ayrı etnik grup gibi gösterip, bölüyor.

*Şair Baki “Türk ehlinin ey hace biraz başı kabadır” diye hakaret ediyor.

* Nef’i “Türk’e Hak, çeşmi irfanı haram etmiştir” diye aşağılıyor.
16-*Türkleri “çoban köpeği” ne benzeten tarihçi Mustafa Naima Efendi ayrıca “nadan Türk, idraksiz Türk, çirkin suratlı Türk, mel’un Türk” olarak niteliyordu!
17-*Gelibolululu Mustafa Ali, Mevaidü’n Nefais’te “Anadolu, Karaman ve Rum ülkesi adlarını alan pasaklılar halkı elbette kır adamıdırlar. Bunlar, aralarında güzel ve sevimli olanı az görünen, çeşit biçimde çirkin kimselerdir.” diyordu!
18-* “Etrak-ı Bîidrak” lafının mucidi Hoca Sadettin “hilebaz Türk”, “akılsız Türk”, “aptal Türk”, “kudurmuş kurt”, “aşağılık türediler”, “sırtlan”, “anlayışsız kaltaban” diye nefret kusuyordu! Soyu kuruyasıca...
19-* “Baban da olsa Türk’ü öldür” diyen Kadimi mahlaslı Hafız Hamdi Çelebi, Hz. Muhammed’in “Türk’ü öldürün kanı helaldir” dediği iftirasını yayıyor iddiasına dayanak yapıyordu!

* İzvornikli Arnavut Taşlıcalı Yahya, “soyu kuruyasıca Türk” diye mısralar düzüyordu!
20- * 1797-1802 yılları arasında Paris’te daimi elçiliğimizi yapan Moralı Seyyid Ali Efendi uygunsuz hareketlerde bulunan Çuhadır Ahmet’e “Türk-ü sutür” yani “hayvan Türk” yakıştırması yapıyordu!
21-* Tokatlı Aşık Nuri Türk’ü hayvana benzeterek şöyle diyor:
“Türk’ün dilberidir gayetle inat / Şehir dili bilmez lisanı kubat / Kelamında eder Türklüğün isbat / Hayvan gibi gözün diker samana!!”
22-*1912’de Sebilürreşat dergisinde çıkan bir yazıda “Türk”kelimesinin kullanılması, dinsizlik, kafirlik sayılıyor!
*1913 tarihli “Mecmua-i Ebuzziya” dergisinin 94. sayısında, “Bizim Türklüğümüz sembolizmden başka bir şey değildir,Türk falan değil sadece Müslümanız” deniliyordu!
23-*Bugün “Milli Eğitim Sistemi”ni “milliyetçilik”ten arındıranlar(!), dindar fakat “milli şuur yoksunu” nesiller yetiştirmeye girişenler gibi Prof. Ahmed Naim 1913 yılında yazdığı “İslamda Dava-i Kavmiye” adlı kitabında Türk’e karşı savaş açıp, “Türk’ün geçmişini bilmesine+++
24-...Prof. Ahmed Naim 1913 yılında yazdığı
“İslamda Dava-i Kavmiye” adlı kitabında Türk’e karşı savaş açıp, “Türk’ün geçmişini bilmesine, öğrenmesine lüzum ve ihtiyaç yok, gerekli olan şeriatı öğrenmektir” diyordu!
25-* 1919-1920 yıllarında şeyhülislamlık yapan ve AKP iktidarında adına vakıf kurulan Mustafa Sabri Efendi, Türk’e Türklük benliğini vermek isteyenlere “soysuzlar” yakıştırmasında bulunuyor. Dahası, tiksintiyle söz ettiği Türklüğünden istifa ediyor, şöyle diyordu:
26-“Yalnız Müslüman ve insan / Olarak kalmak üzere, Türklükten,/ Şeref ve izzetimle istifa / Ediyorum Allah’ın huzurunda / (...) Tövbe yarabbi tövbe Türklüğüme / Beni Türk Milletinden addetme!”
Hayalleri de şimdikiler gibi Ortadoğu değildi,
Hırıstiyan Roma İmparatorluğu idi!?..
27-Bir türlü akıllanamadılar ve çöküşe girdiler ama
Batış Yıllarında durum daha dramatiktir!
Şevket Süreyya Aydemir’in Suyu Arayan Adam’ında,
“Türk müsünüz” sorusunun cevabı hayli dramatiktir;
“Aman hocam, estağfurullah!” ...
28-Batur’un yazdıkları işte bu dramın 1200 yıllık tarihi:
“Osmanlı, Fatih’le birlikte artık bir anlamda Müslüman Roma İmparatorluğu idi. Doğu Roma’nın birçok temel kurumunu kendi bünyesinde kaynaştırmasının yanında, Türk, Fars, Arap kimliğinin de bir sentezini yapmıştı. +++
29-+++Bu sentezde şehirli hayata geçiş yapmayan göçebe Türk zümrelerine yer yoktu. (...) İki taraf arasında ilk uzaklaşma dille başladı.
30-Osmanlıca bir jargondu. Saray ve çevresindeki Osmanlı elit medrese kökenli oldukları ve medreselerde de Arapça ve Farsça eğitimi hakim olduğu için bu jargonu rahatça kullanıp anlıyordu, ama Anadolu halkı bu dili hiç anlamıyor, buna karşılık Yunus’u, Dadaloğlu’nu, Karacaoğlan’ı
31-...ama Anadolu halkı bu dili hiç anlamıyor, buna karşılık Yunus’u, Dadaloğlu’nu, Karacaoğlan’ı ve Ahi ocakları başında bulunanları, Geyikli Baba’yı, Baba İlyas’ı... çok iyi anlıyordu. Çünkü aynı dili konuşuyorlardı.
32-Osmanlı, milli değil siyasi bir yapıydı... Sentezdi. Bu sentezde Hıristiyanı, Arabı, Acemi vardı, yalnızca Türk yoktu. Bir başka deyişle saray içine ve çevresine yerleşen bu kozmopolit elit tabaka, oluşan nimet ve refah dairesinin içine Türkleri sokmak istemiyordu!
33-Bu şer dairesinin içinde herkes kimliğini vurgulayabilirdi... Yeri geldiğinde Rum’u Rum, Acem’i Acem, Arabı Arap, Arnavutu Arnavut olduğunu söyleyebilirdi, yalnızca Türk ” Türk “ olduğunu söyleyemezdi. Bunun Kuran’a ve şeriata ters olduğu öğretilmiş, +++
34-+++din alimlerince böyle söylenmişti. Başkalarına helal olan şey, Türk’e haramdı. Çünkü Türk demek, Yecüc-Mecüc demekti ve bu konu başta tesfirlerde ve bazı uydurma hadislerde defalarca işlenmişti.” düşün ki: “Vatan” demekte yasaktı!
35-F. R. Atay “vatan” ve “millet” siz büyümenin ne demek olduğunu, Batur’un da kitabına aldığı “Batış Yılları” nda şöyle anlatıyor:
“Kendime ilk defa ne zaman Türk dediğimi pek hatırlamıyorum. Bizim çocukluğumuzda Türk, kaba ve yabani demekti. İslam ümmetinden ve ’Osmanlı’idik!
36-İlmihallerde baş dersimiz ’Din ile Milliyetin bir olduğunu’ öğrenmekti... Vatan sözü yasaktı. Onu ben büyüyüp de Namık Kemal’i okuduğum günlerde kitapta gördüm. Kulağımla ancak Meşrutiyet’te duydum. Padişah kulları idik.
37-Okul çıkışlarında her akşam sıraya girer ’Padişahım çok yaşa’ diye bağırırdık... Okullarda da Arab’a Arap, Arnavut’a Arnavut, Rum’a Rum, fakat kendimize Osmanlı derdik..”
Batur, Mehmet Akif Ersoy’u da “Din ile milliyetin bir olduğunu savunanlar” arasında sayıyor:
38-“İstiklal Marşı gibi muazzam bir şiiri yazan Akif’e elbette şükran borçluyuz, ama onun da gerek o zamanki ve gerek günümüzdeki bazı dogmatik fikirli Müslümanlar gibi, etnik mensubiyetle ırkçılığı aynı şey kabul etmeleri, +++
39-+++insanın milliyetine vurgu yapmakla İslam’a aykırı bir şey yaptığını düşünmeleridir. Bu düşünce iledir ki Akif, aynen şu beytleri yazmıştır:
40-Hani milliyetin İslam idi... kavmiyyet ne
Sarılıp sımsıkı dursaydın a, milliyetine
Arnavutluk ne demek? Var mı şeriatta yeri?
Küfrolur başka değil... kavmini sürmek ileri...”
41-Akif’in
“En büyük düşmanıdır ruh-u nebi tefrikanın / Adı batsın onu İslam’a sokan kaltabanın!” diyerek hedef aldığı Ziya Gökalp ise Türk’ün “Vallahi Türk değilim” demeye itildiği günleri şöyle tarif ediyor:
“Bu milletin yakın zamana kadar kendisine mahsus bir adı yoktu. +++
42- ... “Bu milletin yakın zamana kadar kendisine mahsus bir adı yoktu. Tanzimatçılar ona: ’Sen yalnız Osmanlısın. Sakın başka milletlere bakarak sen de milli bir ad isteme! Milli bir ad istediğin dakikada Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılmasına sebep olursun’ demişlerdi!
43-Zavallı Türk, vatanımı kaybederim korkusu ile, ’Vallahi Türk değilim. Osmanlılıktan başka hiçbir içtimai zümreye mensup değilim’ demeye mecbur edilmişti.”
44-Yürü var gel ya Arap’tan ya Acem’den,
Türk’e bütün bu hakaretleri sıralayanlar Selçuklu ve Osmanlı Sarayları’nda el üstünde tutulur, Türk devletine yön tayin edecek mevkilere yükseltilirken bu milletin evlatlarının “konumu” nu şöyle özetliyordu şair Mesihi:
45-“Mesihi gökten insen sana yer yok!
Yürü var gel ya Araptan ya Acemden!” ...
46-Babinger’den yaptığı alıntıda, F.Sultan Mehmed’in Acem sanarak Yedikule’de tekke olarak kullanması için bir Rum kilisesi armağan ettiği Tokat’lı Le’ali’nin Acem olmadığını öğrenince manastırı geri alıp maaşını da kestiğini ...
47-...ve 2. Selim’in de şehzade 3. Murat’ın yanına verdiği iki gencin Türk olduklarını öğrenince işten çıkarttığını aktaran Ahsen Batur, Sultan Süleyman’ın son dönemlerine kadar Türk olanlara “devlet” te görev verilmediğini de hatırlatıyor.
48-Batur’un kitabında altını çizdiği önemli ayrıntılardan biri de Osmanlı’ya diplomat, yönetici ve bürokrat yetiştirmek için kurulan Enderun’a Rum, Ermeni, Bulgar, Hırvat, Boşnak vs. alınırken bu “akademi” nin kapısının Türkler’e kapatılmış ve devletin asli sahiplerinin+++
49-...Enderun’a; Rum, Ermeni, Bulgar, Hırvat, Boşnak vs. alınırken bu “akademi” nin kapısının Türkler’e kapatılmış ve devletin asli sahiplerinin bir anlamda “cehalete” mahkum edilmesi. Türkler’e “savaşta ölmeye yarar” gözüyle bakılması ayrı bir trajedimizdir!
50-Türk’ün 1200 yıllık sürgününü anlattıktan sonra bugünü de analiz eden Batur, AKP ile Osmanlı arasında Türklük açısından hiçbir fark olmadığını ileri sürdükten sonra şöyle yapıyor kitabının finalini:
51- “Peki, AKP ve temsil ettiği zihniyet Türk kelimesini sürgüne göndermeyi başarabilir mi?
Hiç sanmıyorum...
Osmanlı’nın 600 yılda başaramadığı şeyi, gelip geçici hükümetler hiç başaramazlar...”
52-“Ahmet Vefik Paşa, Bursa Valisi iken (1880) ilçeleri teftişe çıkıyor. Paşa, uğradığı bir ilçede, halkla sohbet ederken, etnik kökenlerini soruyor; aldığı cevaplar konuştuklarının Çerkez, Arnavut, Boşnak, Gürcü vb. olduklarını gösteriyor. Sorduğu soruya utanarak, +++
53-...Sorduğu soruya utanarak, cevap vermek isteyen bir ihtiyara, ” hangi milletten “ olduğunu ısrarla söyletmek isteyince, o, bir kabahat ifşa ediyormuş gibi ürkek, titrek bir sesle, ” Ben Türk’üm efendim “ diyor. ...
54-Bunun üzerine Paşa ” Niçin sıkılıyor saklanıyorsun? Türk olmak kabahat mi? Bak ben de Türküm “ diyor.
O titrek ihtiyar birden canlanarak, ” Sahi sen de Türk müsün? Demek Türkten Paşa da olurmuş ha “ diye sevinç ve hayretle karşılık veriyor!”
55-Suriyeli bir paşanın ağzından Hasan Cemal’in dedesi Cemal Paşa’nın “Türklük” le imtihanı:
“Bir akşam Dımaşk eşrafından birinin köşkünde idik. Salonda ben, ev sahibi, Enver Paşa ve Cemal Paşa vardı.
56-Sohbet şuradan buradan devam ederken bir ara Cemal Paşa ” Eğer damarlarımdan birinde Türk kanının dolaştığını bilsem, onu kerpetenle yolar alırdım “ dedi. Enver Paşa buz kesti ve hemen ayağa kalkıp sert adımlarla evi terk etti.”
57-ADINI SÖYLEMEKTEN KORKMAYAN 7 HÜKÜMDAR:

Türk Tarihi boyunca “Ben Türk’üm” diyebilen iki devlet ve yedi hükümdar belgeleyebilmiş Ahsen Batur. O iki devletten biri Göktürkler, diğeri de Mustafa Kemal’in kurduğu Türkiye Cumhuriyeti.
58-Göktürklerin yıkılışından Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna kadar geçen 1200 yıllık “sürgün” sırasında Türklüğünü inkar etmemiş o “hükümdar” lara gelince;
59-“Bi’dat tanımadıkları için Tanrı bugün Türkleri yüceltmiştir (...) Türklerin idarecileri, katipleri ve memurları hep Horasanlı olmalıdır ki, Türklerin işleri bozulmasın...” diyen Selçuklu Sultanı Alparslan.
60-Kendisine elçi olarak gelen şeyhin okuduğu hadisi dinledikten sonra “Ben Türk’üm ve Arapçayı az bilirim” diyen Harezmşah Muhammed,
61-“Biz kim emîr-i Türkistan, melik-i Turanız. Biz kim halkların en kadimi, Türk’ün baş boğunumiz” diyen Emir Timur,
62-Bir Türk alfabesi hazırlayan (dil elden gidiyor diyen Nakşibendilerin gazabına uğrayan) Babür,
Türk alimlerin yetiştirdiği idealist bir “Türkçü” olan Genç Osman,
63-Türkçe bilmeyen Tunuslu Hayreddin Paşa’ya “Paşa paşa ben Türküm ve Türk kalacağım” diyen Abdülhamid,
64-Ve “Ferganalı, Buharalı, Taşkentli, Akşabatlı, Kaşgarlı, Almatılı, Bişkekli, Düşanbeli, Urumçili de aynı vatanın evladıdır. Sonuçta aynı atanın çocuklarıyız. Düşmanın oyununa gelmeyelim ve ölene kadar Uluğ Türkistan davasına hizmet edelim. Ben Buhara emiri, Özbeklerin Mangıt++
65-Düşmanın oyununa gelmeyelim ve ölene kadar Uluğ Türkistan davasına hizmet edelim. Ben Buhara emiri, Özbeklerin Mangıt boyundan sayılırım ve gerçek Türküm...”diyen Buhara Emiri Said Halim Han.

Daha fazlasını öğrenmek isteyenlere
TÜRK'ün 1200 YILLIK SÜRGÜNÜNÜ tavsiye ediyorum.

• • •

Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh
 

Keep Current with Sakalar İskitler(Gizlenen Eski Anadolu Halkı)

Sakalar İskitler(Gizlenen Eski Anadolu Halkı) Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

PDF

Twitter may remove this content at anytime! Save it as PDF for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video
  1. Follow @ThreadReaderApp to mention us!

  2. From a Twitter thread mention us with a keyword "unroll"
@threadreaderapp unroll

Practice here first or read more on our help page!

More from @Saka_larr

Jan 2
Osmanlı tahtında Sultan 2. Mahmut oturuyor.
Osmanlı-Rus savaşı sürüyor.

Osmanlı ordusunun Tuna garnizonlarında ekmek yok!
Çünkü ekmeği yapacak UN yok, Buğday yok!

Osmanlı, ünlü Yahudi banker Rothschild’e başvurur.
Rothschild, gerekli buğdayı satın alıp Osmanlı’ya verir.
Osmanlı devleti, aldığı buğdayın ancak yarı parasını ödeyebilir...

Yıl: 1834
Osmanlı tahtında Sultan 2. Mahmut oturmaktadır.
Yunanlar Osmanlı’ya başkaldırmış, savaşmış ve bağımsızlıklarını kazanmışlardır.

Ayrıca, Osmanlı devletinin Yunanlara tazminat ödemesi karalaştırılmıştır...

Osmanlı’nın tazminat ödeyecek parası yoktur, hazine boştur.

Osmanlı yine banker Rothschild’e başvurur.
Rothschild’in bir temsilcisi İstanbul’a gelir, sözü edilen parayı öder, Osmanlı’ya borç yazılır.

Yıl: 1853–1856
Osmanlı tahtında Sultan Abdülmecit oturmaktadır...
Kırım Savaşı sürmektedir...

Osmanlı ordusunun silaha ve mühimmata ihtiyacı vardır, ama bunları alacak parası yoktur...

Osmanlı, yine banker Rothschild’e başvurur.
Rothschild aracı olur, Osmanlı’ya 10 milyon 514 bin 976 kuruş borç verip
40 bin tüfek,
2 bin şişhane,
10 milyon fişek ve 50 milyon kapsül alınır.

Yıl: 1855
Osmanlı tahtında Sultan Abdülmecit oturmaktadır.
Zaten kasasında parası olmayan Osmanlı’nın, Kırım Savaşı sırasında masrafları çok artmıştır.
Çok acele ve çok büyük paraya ihtiyacı vardır.
Osmanlı yine banker Rothschild’a başvurur.

Osmanlı, istediği borç karşılığı Mısır vergisi, İzmir ve Şam gümrüklerinin gelirlerini teminat olarak gösterir, yani ipotek ettirir, Patlak büyür.

Rothschild bu teminatlarla yetinmez. Çünkü Osmanlı devleti, aldığı buğdaydan kaynaklanan borcun yarısını hâlâ ödememiştir.

İşte bu nedenle Rothschild; İngiltere ve Fransa’nın kefil olması koşuluyla Osmanlı’ya borç vermeyi kabul eder.
Osmanlı devletine 5 milyon Sterlin borç verir.

Yıl: 1891
Osmanlı tahtında Sultan 2. Abdülhamit oturmaktadır.
Hazinede para yoktur.

Bir kez daha banker Rothschild’e başvurulur.
Rothschild; yüzde 4 faizle, ödeme süresi 60 yıl olan, 6 milyon 316 bin 920 Sterlin borç verir.

Yıl: 1894
Osmanlı tahtında Sultan 2. Abdülhamit oturmaktadır.
Hazine tam takırdır.

Borç için yine banker Rorhschild’e başvurulur.
Rorhschild, yüzde 3,5 faizle 8 milyon 212 bin 340 Sterlin borç verir.

Borcun geri ödeme süresi 61 yıldır.
Osmanlı bu borcu yıllık 330 bin Sterlin taksitlerle ödemek üzere borç senetleri imzalar.

Tarih: 1 Kasım 1922
Türkiye Büyük Millet Meclisi, Osmanlı saltanatına son verdi,

Tarih: 17 Kasım 1922
Son Osmanlı Padişahı Vahdettin, bir İngiliz savaş gemisiyle İstanbul’dan kaçtı.

Tarih: 24 Temmuz 1923
Lozan Antlaşması imzalandı...
Genç Türk devleti, Osmanlı devletinin borçlarını yüklendi.

Bu borçlar arasında banker Rorhschild’den alınmış borçlar da vardı.

Lozan Antlaşması’nın ilgili hükümleri gereğince, banker Rorhschild’den alınmış olan borçlar Rothschild Ailesi’ne ödendi...

Değerli Dostlar,
Kamu maliyesi uzmanı Dr. Mahfi Eğilmez, Osmanlı’nın borçlarını hesapladı.

2013 yılının kurlarına göre, Osmanlı devletinin toplam borcu 500 MİLYAR DOLAR tutuyordu.

Bu borcu, büyük devrimci Atatürk’ün önderliğinde “Yeniden Doğan” Türk milleti ödedi...

Değerli Dostlar,
Bu yazının kısa özeti şudur:
Yıkılıp giden Osmanlı’nın 500 MİLYAR DOLAR borcunu, Osmanlı’nın aşağıladığı Türk halkı ödedi.

Bu gerçeği, Osmanlı palavralarıyla kandırılmak istenen halkımız, özellikle de gençlerimiz hiç akıllarından çıkarmamalıdırlar
çünkü bugünde borç beşyüzü aştı, ödeyecek bir Atatürk daha yok, akıllı olun, halı(devlet) altımızdan kayıyor...Image
1-Osmanlı'dan Devraldığımız Borçlar
Mahfi Eğilmez

1923'de batılı ülkelerin ortalama kişi başına geliri 6000 dolar, Türkiye'nin aynı standartlara göre düzeltilmiş geliri ise 700 dolardı.

Osmanlı İmparatorluğu'nda ilk yurtdışı borçlanma Padişah Abdülmecid tarafından 1854 yılında Kırım savaşını finanse etmek için alınmıştır. Tutarı 3,3 Osmanlı altın lirasıydı. Bu borçlanmanın ardından peş peşe borçlanan Osmanlı İmparatorluğu borçlarını ödeyemeyecek duruma gelince borç veren batılı ülkeler bu borçları tahsil etmek için, 1881 yılında, kendi temsilcilerinin yönetiminde, Düyunu Umumiye idaresini kurdurmuşlardır. Böylece Osmanlı İmparatorluğu mali yönetimini başkalarına teslim etmiştir. Osmanlı İmparatorluğunun dağılmasından sonra bu borçlar Lozan Antlaşmasıyla imparatorluğu oluşturan ülkelere ilgisine göre paylaştırılmıştır.

Lozan Antlaşmasına göre toplam 161.603.833 altın liralık borcun 105.553.623 liralık kısmı yani 1912 öncesi borçların % 62si, 1912 sonrası borçların % 77'si Türkiye'ye kalmıştır. 1928 yılında borçların ödenme takvimini belirlemek üzere Paris'te toplanan borç meclisi toplantıları sonucunda imzalan Paris Sözleşmesiyle Türkiye Cumhuriyetine düşen Osmanlı borçlarının toplamı faizler de dahil olmak üzere 107.528.461 milyon altın lira olarak yeniden belirlenmiş ve ödeme takviminin sonu da 1955 yılı olarak tespit edilmiştir. 

Lozan Antlaşması'na öngörülen serbest ticaret zorunluluğunun da 1929 yılında süresinin dolmasıyla birlikte Türkiye ithalat kısıtlamaları ve devletçi ekonomi politikası izlemeye dönmüştür. Bu dönüşü ithal ikamesi politikası, KİT'lerin kuruluşu, sanayi planları (yani planlı ekonomik kalkınma modeli) ve Türk Parasının Kıymetini Koruma mevzuatı izlemiştir. 

Türkiye'nin 1929 krizinin yarattığı ortamı da ileri sürerek Osmanlı borçlarının hafifletilmesi, aksi taktirde bu borçların ödenmeyeceği yolundaki başvurusu üzerine borçlar meclisi toplantıları 1930 yılında yeniden başlamış ve borçların miktarı, Türkiye'nin indirim talepleri ve geri ödenme şekli tekrar ele alınmıştır. Üç yıl süren toplantılar sonucunda 1933 yılında imzalanan Paris Sözleşmesiyle Türkiye'nin ödemesi gereken Osmanlı borçları tutarı 8.578.343 altın liraya düşürülmüştür. Böylece Türkiye'nin ödeyeceği Osmanlı borçları yüzde seksen oranında hafifletilmiş oluyordu. 

Osmanlı'dan devralınan 107,5 milyon altın lira tutarındaki toplam borcun yüzde sekseninin silinmiş olması büyük bir diplomatik başarı olarak kabul ediliyor. 

Bu borçların ödenmesi 1954 yılına kadar sürdü. Osmanlı İmparatorluğu ilk dış borçlanmayı 1854 yılında yaptığına göre bu borçların tasfiyesi 100 yıl sürmüş oluyor. 

Bu şekilde tasfiye edilen borçlar bankaların ve çeşitli kuruluşların ellerindeki tahvillerden doğan alacaklardı dolayısıyla kişilerin ellerindeki tahviller ve tutarları bu anlaşmaların dışında kalıyordu. O nedenle bu tahvillerin ve faizlerinin Osmanlı borcu olarak tek tek ödenmesine 1990'lı yılların sonuna kadar devam edildi.   

Kaynak:
Hayri R. Sevimay, Cumhuriyete Girerken Ekonomi, Osmanlı Son Dönem Ekonomisi, 1995.
Ali Yavuz, Başlangıcından Bugüne Türkiye'nin Borçlanma Serüveni, SDÜ Fen Fakültesi, Sosyal Bilimler Dergisi, Aralık 2009, sayı: 20, ss.203 - 226

Gürbüz Arslan, Osmanlı Devletinin Dış Borçları ve Yeniden Yapılandırma Süreci (1930 - 1933), International Journal of History, Vol. 7, Issue 4, December 2015.

mahfiegilmez.com/2011/12/osmanl…Image
2-TTK E. Başkanı Prof dr Metin Hülagü'ye göre(ki Osmanlıcıdır)
1903 yılında Sultan 2. Abdülhamid dünyanın en zengin 3. Padişahıdır. Ancak Anadolu'daki Türkler de o derece fakir ve sefildir.
Sultan vereceği senetlerle Duyunu Umumiye'yi kurdurmayabilirdi..
Read 6 tweets
Dec 16, 2024
İtalyan ve Alman Bilim insanları sonunda Etrüsklerin sırrı çözdüler. Buna göre;
Etrüskler, Genç Neolitik ve Tunç Çağı'nda, yaklaşık MÖ 6000'den MÖ 3500'e kadar Bozkırdan bölgeye göç eden Turanilerdir. Biz deyince ırkçı oluyoruz onlardan okuyun.
greekreporter.com/2024/08/16/dna…

Bugün kullandığımız Latin abc'yi ilk bulanlardır ETRUSK'ler, Etrüskler tarih sahnesinde " Ön Türkler " olarak biliniyor. Latin abc runik tamgalardan ( harf ) geliştirilmiştir..

Cumhuriyet'in ilk dönemlerinde latin abc'ye geçiş sürecinde Başbuğ M. Kemal ATATÜRK'e neden latin abc diye sorulmuş. O da latin abc'nin öz de TÜRK abc'si olduğunu söylemiş, alfabrmizin adına da yeni Türk Alfabesi demiştir.

#SonDakika #karyağışı
2-Fethiye Sarper Erdemgil: Dünyayı yöneten Türk Geni: R1-B
ngazete.com/fethiye-sarper…
Read 19 tweets
Nov 21, 2024
Türk; Yavuz Sultan Selim'e göre, eşek idi…

Türk; Koçi Beye göre, mezhepsiz ecnebiydi…

Türk; Hoca Saadettin Efendi'ye göre, leşti, hilebazdı, aşağılıktı…

Türk; Naima'ya göre, azgındı, çirkindi, kabaydı, cahildi…

Türk; Nef-i'ye göre, Allah'ın irfan pınarını yasakladığıydı…

Türk; Baki'ye göre, kabaydı…

Türk; Hafız Çelebi'ye göre, baban bile olsa öldürülmesi gerekendi…

Türk; Sadrazam Kuyucu Murat'a göre, başı vurulması gerekendi…

Türk; Aksaraylı Kerimettin Mahmut'a göre, hunhar köpekti. Me'lundu…

Türk; Merzifonlu Seyyit Abdurrahman Eşref'e göre, eşsiz bir gaddardı…

Türk; Gelibolulu Mustafa Ali'ye göre, pasaklıydı, çirkindi…

Türk; Taşlıcalı Yahya'ya göre, soyu kuruyasıca idi…

Türk; Büyükelçi Moralı Çuhadır Ahmet'e göre, hayvandan farkı olmayandı…

Türk; Tokatlı Nuri'ye göre, şehir dili bilmez hayvandı…

Türk; Şeyhülislam Mustafa Sabri'ye göre, tiksinti duyulandı…

Türk; Vahdettin'e göre, dini, soyu sopu, yurdu belirsiz, cahiller sürüsüydü…

Siniriniz bozulmasın devam etmeyeyim!

Osmanlı…

– Ermenilere, “Millet-i Sadıka”…

– Araplara, “Kavm-i Necip”..

– Rumlara, “Romalı” anlamına gelen “Romeos” derken Türkler'i böyle aşağıladı.

Peki, Türk kendini nasıl görüyordu?
İşte Türk'ün hali; +++
2-++“İlk ders beni şaşırtmıştı. 

Bu bölük, o zamanki milletin bir parçasıydı. Hepsi de Anadolu köylüleriydi. Biz Anadolu köylüsünü dindar, mutaassıp bilirdik. Halbuki bu gördüklerim sadece cahildiler...

Fakat asıl şaşkınlığım ikinci derste oldu. Daha ilk sual cevaplarda anlaşıldı ki, bu askerler yalnız hangi dinden olduklarını değil, hangi milletten olduklarını da bilmiyorlardı.

‘Biz hangi milletteniz' deyince her kafadan bir ses çıktı:

‘Biz hangi milletteniz' deyince her kafadan bir ses çıktı:

‘Biz Türk değil miyiz' deyince de hemen, ‘Estağfurullah' diye karşılık verdiler.

Türklüğü kabul etmiyorlardı.

Halbuki biz Türk'tük. Bu ordu Türk Ordusu'ydu. Türklük için savaşıyorduk...

Asırlarca süren maceralardan sonra son sığınağımız ancak bu Türklük olabilirdi.

Fakat ne çare ki bu “biz Türk değil miyiz?” diye sorunca “Estağfurullah” diye cevap verenlerin görünüşe göre Türk demek Kızılbaş demekti.(…)

Dininde, milliyetinde birleşmiş olmayan bu bölük, dersler ilerledikçe görüldü ki, devletin şeklini, devletin adını, padişahın ismini, devletin merkezini, başkumandanını ve onun vekilini de bilmemektedir.

Hele iş, vatan bahsine dönünce büsbütün karıştı. Kısacası, vatanımızın neresi olduğunu bilen yoktu. Yahut da bütün bilgiler, belirsiz, köksüz, şekilsiz ve yanlıştı…”

Şevket Süreyya Aydemir (1897-1976),  öyküsünü yazdığı “Suyu Arayan Adam” kitabında böyle anlattı Türkleri…

VATANDAŞLIK BAYRAMI

Falih Rıfkı Atay (1894-1971), 

“Batış Yılları” adlı eserinde kendi kuşağını Osmanlı'nın son çocukları olarak tanımladı:

“Kendime ilk defa ne zaman ‘Türk' dediğimi pek hatırlamıyorum. Bizim çocukluğumuzda ‘Türk', kaba ve yabani demekti.

İslam ümmetinden ve Osmanlı idik. İlmihallerde baş dersimiz ‘din ile milliyetin bir olduğunu' öğrenmekti.

‘Vatan' sözü yasaktı. Onu ben büyüyüp de Namık Kemal'i okuduğum günlerde kitapta gördüm. Kulağımla ancak Meşrutiyet'te duydum.

Biz padişah kulları idik.

Okul çıkışlarında her akşam sıraya girer, ‘Padişahım çok yaşa' diye bağırırdık…”

Buraya kadar yazdıklarımın kuşkusuz amacı var:

Mustafa Kemal de, Osmanlı'nın son kuşağındandı. Türk'ün, Osmanlı iktidarı tarafından nasıl aşağılandığını yaşadı.+

Osmanlı münevverlerinin Babıali'de “Türk” sözünü Arap aksanıyla ifade ederek “Terk” diye yazdıklarını unutmadı. (“Terk” sözcüğünün çoğulu Arapçada “Etrâk” demekti; ve Türklere, “İdrâki biidrak” -anlayışsız Türkler- diyorlardı!)

Oysa…

Türk; Atatürk'e göre, yıldırımdı,

Oysa…

Türk; Atatürk'e göre, yıldırımdı, kasırgaydı, dünyayı aydınlatan güneşti. Bu sebeple…

96 yıl önce…

Tarih: 23 Mayıs 1928.

TBMM, 1312 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu'nu kabul etti. Böylece…

Asırlardır hor görülen Türk, yurttaşlık payesiyle onurlandırıldı.+

Osmanlı ile Cumhuriyet farkı buydu…

Bugünlerde…

“Osmanlıcı” geçinen kimi AKP'liler, Ekrem İmamoğlu'nun “Türk” değil, “Rum” olduğunu ima ederek onu aşağılamaya çalışıyor!

Demek ki artık…

“Türk”, Osmanlı'da olduğu gibi aşağılanan-horlanan değildi.

Zamanın ruhu değişmişti: Türk; uluydu, yüceydi…

Atatürk başarmıştı.

Vatandaşlık Bayramınız kutlu olsun.

Alıntı kaynak:
Soner Yalçın: Rum mu dediniz?  Sözcü Gazetesi
sozcu.com.tr/rum-mu-dediniz…Image
3-Bu yazıyı yazalı 10 yıldan fazla olmuş. Milyonlarca insan belki de ilk defa Kürtleşen Türkmenleri öğrenmişti. Hala güncelligini koruyor.
turkiye.net/yelpaze/konuk/…
Read 4 tweets
Nov 1, 2024
--Amerikalı gazeteci:
Niye değiştirdiniz milletin alfabesini diye soruyor Atatürk'e.
--Atatürk'ün cevabı:
Hayır milletin değil, 10 bin kişinin alfabesini değiştirdim. Doğru alfabeyle de millete de okuma yazmayı öğrettim.
1-Tarih boyunca Türkçe'nin kaydedildiği alfabeler 18 tanedir.
(Dilbilimci Prof Dr Ahmet Buran hocadan alınmıştır) @AhmetBURAN4 Image
@AhmetBURAN4 2-Yıllarca aklımızla alay edercesine bir gecede alfabe değişti de dedemizin mezar taşını okuyamıyorum dedi malum zırtolar, kütüphaneye gidipte hiç bir şey okuyamıyorum dedi aynı zırtolar! Peki bunlar Osmanlı'da alfabe tartışmalarını? Bal gibi biliyorlar..
altayli.net/osmanlida-alfa…
Read 7 tweets
Oct 31, 2024
MHP Ankara eski il yönetim kurulu üyesi Mehmet Sakarya’nın kaleminden..!!!

BİZ UYUDUK…!?

ABD 2002 yılında ülkemizi işgal ettirdi. Kime mi..!?

T.C. kimliği taşıyan, fakat aslında fanatik Türk düşmanı olan mollalara..!?

Hafızanızla zaman tüneline girin, Yaşadıklarımızı bir film gibi seyredin! Hafızın şiir okuması ve göstermelik kodese aldırılması… Ahmet Özer ...Image
1- Mağdura bu millet bayılır… ABD yani CIA bizi bizden iyi tanır…

Ben o sırada MHP Ankara İl yönetimindeydim. Bahçeli ani kararla istifa ettirildi, Hükümet yıktırıldı. İstifa haberi geldiğinde, İl yönetimi toplantıdayız, Dedim ki,

“Herkes intihar edebilir, Genel başkanımız da siyaseten intihar etmiştir, yalnız partiyi de peşinden sürüklemiş, onu da öldürmüştür”Image
2- Başkan Yaşar Yıldırım kireç gibi oldu.
“Abi ipimizi çekiyorsun” dedi…
“Başkan” dedim “benim ipim yok, 1966 yılından beri bu hareketin içindeyim.Her düşündüğümü söylerim… Rahmetli Başbuğumun döneminde de böyleydim”

Dediğim çıktı, Bahçeli’nin İsifasıyla hükümet yıkıldı, seçime gidildi… MHP barajın altında kaldı… Arapçı, daha doğrusu ABD’nin adamları kazandı… ABD, FETÖ, CIA, Yerli işbirlikçileri elele verdi, önce askeriyeyi çökerttiler…Image
Read 20 tweets
Oct 21, 2024
Türkiye'de neden hiç kimse;
Saka Torunuyuz, Hun Torunuyuz, Göktürk torunuyuz
Uygur torununuyuz,
Avar, Hazar, Kıpcak torunuyuz demiyor da
sadece Osmanlı torunuyuz diyor?
Yani mesele Türklük ise Sakalar/İskitler, Partlar, Hunlar'dan başla saymaya.
Yok eğer mesele hükümdarlık ise Uygurlar hükümdarlığın
kralı yaptı...

Herkes neden sadece Fatih'in, Selim'in torunu oluyor..??
Neden hiç kimse, Targıtay'ın, Alper Tunga'nın, Tomris Hanin, Kabaç Han'ın, Teoman Han'ın. Mete Han'ın. Atilla'nın. Kürşat'ın. Gültikin'in Bilge Tekin'in Osman Batur'un. Şeyh Şamil'in torunuyum demiyor...
Osmanlı'dan başka devlet mi bilmiyorlar yoksa..??Image
2-Bu Osmanlı torunuyum diyenler arasında İlk Turan İmparatorluğunu bilen var mı? Ya da
Kavimler göçü sonrası Avrupa'da kurulan ilk Türk devletini bilen var mı..??
Balamir Kağan'ı tanıyan var mı aranızda eyyy Türkçü geçinen Osmanlıcılar..
Yani mesele tarihe sahip çıkmaksa İskitleri, Asya ile, Avrupa Hunları, Ak Hunları, Doğu Anadolu ve İran'da kurulan ve tam 652 sene hüküm süren KaraHunlar Devletini bilen var mı?

Daha geriye gidersek yine Doğu Anadolu bölgesinde 4 bin yıl önceden var olan Ön Türk Devleti Türki Krallığını bileniniz var mı? Hattileri, Turukkuları,
Veya Samsun'daki İskitleri, yine Doğu Roma-Bizanstan 1500 yıl önceki İstanbul'daki Oy Bil devletini, ön Türkçe adı Astan Bulin (Bolig) şehrini, Atatürk neden Konstantinopolis'ten İstanbul'a çevirdiğini biliyor musunuz? ... Beşiktaş Metro kazılarında ortaya çıkan Kurganlar ve altınların sahipleri Rum Yunan Ermeni değil Ön Türklerdir. Kamlık İnancı'nın Atalar Kültü inancı gereği Altınlar , Elbiseler, Giysiler, Kılıç, At veya Eşleriyle birlikte gömülüyordı ve bu inanç sadece eski Türklerde vardı.

Yani Neden sadece Osmanlı..?? Saltanat ile yönetildiği için mi..??
Avarları, Hazarları tanıyan var mı aranızda.??
Hazar Türk devleti bugünkü Rusya'dan daha büyüktü..
Belki adını bile duymadınız.. Niye ille de Osmanlı..
Harfleri Arapçayı Farsçayi anımsatıyor diye mi..??Image
3-Sizin Türklükle, Tarihle ilginiz yok..
Sizin, yobazlıkla ilginiz var..
Geri kalmışlıkla, Sizi yönetenleri şatafatlı hayatlarıyla,
Yalakalıkla ilginiz var...
Mesela tarihe sahip çıkmaksa Osmanlı'dan daha büyük devletlerde var tarihimizde...hemde gerçekten Türk'e hizmet eden devletler...
Oğuzlar, Türgişler, Karluklar...
Neden hiç Karahanlı, Kıpçak, Gazne, Selçuklu torunuyuz diyen yok..
Memluk(Kölemen) Türk devletini "Devletü't Türkiyye" adını duyan var mı aranıza..??
Ya İhşidleri, Eyyübileri, Tulunoğlu Türk Devletlerini bilen var mı aranızda? Ya da bunların hikayelerini bilen..??

Siz sadece takke, cübbe, sakal seviyorsunuz..
Bu yüzden Osmanlı torunuyuz diyorsunuz..
Tarihte övünülecek çok daha büyük devletler çok daha büyük kahramanlar varken neden sadece Osmanlı..??
Siz dinciligi seviyorsunuz.. Dine bağlı gericiliği seviyorsunuz.. Pedofili seviyorsunuz! Bu yüzden sadece Osmanlı'yı biliyorsunuz..

İskitlerden, Partlardan, Hattilerden, Subarlardan Ak veya Kara Hunlardan, Avarlardan, Etrüsklerden haberiniz yok..
Bir tek Osmanlı biliyorsun ama onu da yanlış biliyorsun..
Hadi tanışın gerçek Osmanlıyla bari...Image
Read 6 tweets

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just two indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3/month or $30/year) and get exclusive features!

Become Premium

Don't want to be a Premium member but still want to support us?

Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal

Or Donate anonymously using crypto!

Ethereum

0xfe58350B80634f60Fa6Dc149a72b4DFbc17D341E copy

Bitcoin

3ATGMxNzCUFzxpMCHL5sWSt4DVtS8UqXpi copy

Thank you for your support!

Follow Us!

:(