27 Aralık 1939 tarihinde saat 02:00 sularında meydana gelen yüzey dalgası büyüklüğü 7,9, Richter ölçeğine göre büyüklüğü 7,2 olan Erzincan merkezli deprem sonucunda toplam 32.962 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, yaklaşık 100.000 vatandaşımız da yaralanmıştı.
Oluşan çok şiddetli yer sarsıntısının etkisiyle -çoğu kerpiçten yapılan- 116.720 bina yıkılmıştı. 1939 Erzincan Depremi, sadece Erzincan’ı değil tüm ülkeyi etkilemiş ve toplam alanının 1/20’sinde hasara yol açmıştı.
Sosyal medyadaki paylaşımlarda hapishanedeki mahkumların depremin ardından enkaz yardım çalışmalarına katılmaları şartıyla gündüzleri serbest bırakılmaya başlandığı ve hiçbir mahkumun kaçmadığı belirtilmişti.
Ancak paylaşılan anlatı ile gerçekler arasında nüans mevcut.
Tutuklu ve hükümlülerin depremin ardından yardım çalışmalarına katılması sürecinde yanlış algılanan husus, mahkumların serbest kalma anıyla ilgili.
Kaldıkları cezaevi yıkılan mahkumlar depremin hemen ardından kaçma fırsatları bulunduğu hâlde kaçmamışlardı.
Tutuklu ve hükümlülerin serbest bırakılmalarının kaynağı savcının aldığı karar değildi.
Meydana gelen şiddetli depremin ardından şehirde ayakta kalan az sayıda bina arasında Erzincan Cezaevi yer alamadı.
Cezaevi binasının aldığı ağır hasarın etkisiyle yıkılmasıyla birlikte mahkumların bazıları yaşamını yitirirken geri kalanı serbest kalmıştı.
Tek duvarı dışındaki tüm duvarlarının yıkıldığı aktarılan hapishane nedeniyle bazı mahkûmların vefat ettiği, ekseriyetinin ise açıkta kaldıkları; ancak, hiçbirinin kaçmadığı bir gazetelere yansımıştı.
Erzincan Hapishanesinden sağ kurtulan tutuklu ve hükümlüler, kurtarma çalışmalarına önemli katkı sunmuştu.
Bu yönde dönemin yayınlarında birçok anlatıya erişmek mümkün.
Yıkılan Erzincan Cezaevi’nden sağ kurtulan mahkûmların enkaz kurtarma faaliyetlerinde çalıştıkları ve akşam sayıldıkları basına yansımıştı.
Erzincan savcısı tarafından yıkılan hapishaneden sağ kurtulan mahkumlara ailelerine yardım etmek üzere izin verildiği de basına yansıyan haberler vasıtasıyla anlaşılmaktadır.
Zelzelenin yol açtığı enkaz altından can kurtarmak için cansiparane efor sergileyen mahkûmların cezaları TBMM'de kabul edilen kanunlarla affedilmişti.
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Başlangıçta belirtmek gerekir ki, video ya da görsel doğrulamak için her daim geçerli bir altın kural ya da yöntem mevcut değil. Karşılaşılan duruma bağlı farklı yöntemler denenebiliyor.
Sıkça başvurulan yöntem: videodan kesitleri arama motorlarında aratıp, izlerini sürmek.
Esasen, video doğrulama için mevcut kısıtlar ışığında izlenilen temel teknik, tersine görsel aramaya dayanıyor.
Mobil cihazlar üzerinde görsel inceleme yaparken (i) tarayıcılar ya da (ii) bu amaç için geliştirilmiş özel bir uygulama vasıtasıyla ilgili internet siteleri kullanılabilir.
Google önbellekteki paylaşımlarında bahse konu provokatör hesabın, kendini "Milli Hesaplar" olarak niteleyen profiller içinde yer almaya çalıştığı görülüyor.
Moğollar adlı müzik grubu, 2009 yılında çıkardıkları Umut Yolunu Bulur adlı albümde, sözlerinin Can Yücel’e ait olduğu belirtilen “Çaya Kaç Şeker” adlı bir parçaya yer vermişlerdi.
İşin garibi, şiir Can Yücel’in değil Elif Şebnem Akal’a aitti.