2016’daki seçim öncesi “seçilen kişi rektör atanmalıdır, dışarıdan atama olmaz” diyen ama sonra kendisi atanınca görevi kabul eden Mehmed Özkan’a sinirliyim. /1
2016’daki atama sonrası protestoların ortasında gidip yeni rektörle görüşen ve istifa etmesini isteyemeyenlere, hatta dönüp “Oh tamam, Mehmed Hoca da bizim gibi, kültürü korumaya söz verdi” diyerek onun savunuculuğunu yapanlara sinirliyim. /2
Öğrenciler Albert Long Hall’da protesto ederken “Beterin beteri var, en azından şimdilik çok şeye karışmıyorlar” diyerek öğrencileri susturan sözde muhalif hocalara sinirliyim.
(İşlerini kaybetmekten korkmalarını anlıyorum, ama yalancı samimiyete sinirliyim) /3
Kendime de sinirliyim.
Kimliğimin önemli bir parçası atfettiğim Boğaziçililiği korumak için mezunlar derneği (BÜMED) gibi kitle örgütlerine katılmadığım veya onları arayıp baskı kurmadığım için. /4
Şimdi protesto zamanı.
Bir şey değişeceğinden değil, tepkinin büyüklüğünü göstermek ve daha cüretkâr adımlar atılmasının önüne geçmek için.
Daha da önemlisi, bir gün düzen değiştiğinde “geçmişte doğru şeyi yapmış olmak” ve kültürü kaybetmemek için./5
Çünkü şu an ne kadar karanlık olursa olsun, Boğaziçi ve tüm saygıdeğer kurumlar bir gün tekrar aydınlığa kavuşacak.
Kültürü yeniden inşa etmek için ortak hafızayı doğru oluşturmak lazım. /SON
Bir süredir yayınladığım 25 Yıl Sonra podcast serimin yeni bölümü yayında! (Link profilimde)
Bu bölümde 2020 yılına hızlı bir bakış attım. Bu yıldan neler öğrendim ve 2021 için kendime ne gibi sorular sordum?
Herkes için faydalı olması dileğiyle.
Tweet serisi 👇 /1
Başlamadan önce 2020’de ilerleyebilenlerden biri olarak çok şanslı olduğumun farkındayım.
İşimden kendi isteğimle ayrıldım, yüksek lisans için yurt dışına taşındım, ve ben ve yakınlarım virüsle temas etmemeyi başardık. Sevdiğim kadına evlenmeyi teklif ettim ve nişanlandık!
/2
2020’ye dönüp bakınca kendim ve birçoğumuz için 5 ana öğrenim ve hikaye görüyorum. Teker teker ve kısa kısa bahsedeceğim. /3