1- Diyor ki “Z kuşağına anlatın kuyrukları, sıraları, batırılan paraları..”
Anlatalım..
Sevgili Z kuşağı, 20 yıl önce askıda ekmek yoktu. İnsanlar ucuz ekmek sırasına girmiyor, siyasiler de halk ucuz ekmek almasın diye kırk dalavere çevirmiyordu.
2- Evet hastanelerde sıra vardı ama devlet kendi hastanesini kendi yapıyor, yandaş müteahhitlerine, halkı hasta garantisi gösterip hazineden milyarlar aktarmıyordu.
3- Siz doğmadan önce gitmediğimiz hastaneye, geçmediğimiz köprüye, bilmediğimiz uçağa, girmediğimiz tünele para ödemiyorduk.
4- Küçülmeye ‘eksi büyüme’,
yokluk kuyruğuna ‘varlık kuyruğu’ demiyorduk.
Daha kötüsü korkmuyorduk.
Bizi o kuyruğa sokanları savunmuyor aksine yazar kasa atarak hükümete hesap soruyorduk.
5- Sadece ‘biz bize’ değil kendi kendimize de yetiyorduk. Domatesin hastalıklısını, hayvanın deli danasını yemiyorduk. Çiftçi tarıma, tarım toprağa küsmemiş, samanı dışardan almamıştık.
6- Üstüne basa bana ‘yerli ve milli’ diyen adamlar, yerli tohumu yasakladığında ilkokulda, Türkiye tarihinde ilk kez şeker ithal ettiğinde lisedeydiniz.
7- İzmir’deki havalimanı da Sivas’taki üniversite de anneniz babanızla tanışmadan önce kurulmuştu ama ‘biz yaptık’ diyen siyasiler de yoktu o yalanı çılgınca alkışlayan partizanlar da!
8- Siz doğduğunuzda kendi aşımızı yaptığımız Hıfzısıhha Enstitümüz vardı. 2011’de kapatmasalardı bugün Çin’in, Almanya’nın kapısında aşı dilenmek yerine dünyaya aşı satıyor, ‘oramıza buramıza cip takacaklar’ diye korkmadan yerli aşımızı vuruluyor olacaktık.
9- Bakan çocuklarının evinde yazar kasa, ayakkabı kutularında da para yoktu.
Bugün 20 milyar olan SGK zararı siz doğduğunuzda 2 milyardı.
11- Babalar gibi satarız” dediklerinde kundaktaydınız.
Sonra SEKA’yı, TÜPRAŞ’ı, PETKİM’i, şeker fabrikalarımızı, çimento fabrikamızı, bankaları, limanları, madenleri, santralleri sattık.
Onların yerinde yeller eserken altında tam bir katliam yaptık..
12- Siz doğmadan önce elin oğlu gelip “13 bin ağaç keseceğim” deyip 200 bin ağacı kesmiyor, ağaç için, toprak için, su için direnmiyorduk. Cerattepe’de, Kazdağları’nda, Uzungöl’de Kirazlıyayla’da düşmana siper olur gibi savaşmıyorduk.
13- Sattırmayacağız derken hain, kestirmeyeceğiz derken vandal olmamıştık.
Komşu komşuya düşman olmamış, birbirini ‘terörist’ diye ihbar etmemiş, ‘kalkışma olsa da şu kadar komşuyu götürürüz’ diye nefret kusmamıştık.
14- Çocuklara toplu tecavüz edilmiyor, ‘araştırma önergesini’ gülerek reddeden siyasiler, mağdura sarılmaları gerekirken birbirine sarılıp “Bir kere olmuş” diyen bakanı tebrik etmek için sıraya girmiyordu.
15- Kimse kafamıza çay atmamış, “Bir takla at da göreyim” dememiş, ilaç isterken dilenci gibi elimize para sıkıştırmamış, kadının gülmesi, giyinmesi, çalışması hiç bu kadar kafaya takılmamış, her gün bir kadının öldürülmesi normalleştirilmemişti.
16- O zaman da yerli uçağımız, yerli arabamız, yerli uzay mekiğimiz yoktu ama ‘hangarda’, ‘yollarda’, ‘göklerde’ diye hayal satanlar da yoktu. Televizyonumuz da vardı, bulaşık makinemiz de çamaşır makinemiz de arabamız da hatta arabaya alacak benzin paramız da.
17- Kimse nara atarak dünya lideri olmamış, hiçbir Cumhurbaşkanınıza “Ahmaklık etme” diye mektup yazılmamış, hiçbir Cumhurbaşkanımız başka bir devlet başkanı kapısında yarım saat bekletilmemişti.
18- Velhasıl.. Yazarken bu kadar düşünmez, farklı düşünmekten de eleştirmekten de korkmazdık.
Ama sen korkma, düşün..
19- Düşün.. 386 sanayi kuruluşunu Cumhuriyetin ilanından on yıl sonra 1087’ye çıkartan bu milletin 2021’de elinde ne kaldı?
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
1-Kayserili genç çiftçi Ömer Dede, yıllardır hayvan içme suyu sorununu belediye,kaymakamlık,valilik ve vekillerle çözemeyince “Ben bu ülkenin vatandaşı değil miyim? Derdimi Japonya mı çözsün?” diyerek derdini Japon Büyükelçiliğine yazdı. Japonlar Dede’yi büyükelçiliğe davet etti.
2- Yıllar önce Erciyes’ten kendi imkanlarıyla hayvanlarına su getiren Ömer Dede’nin borularını Orman İşletmenin greyderleri ezmiş. ‘Zarar karşılanacak’ denilse de karşılanmayan çiftçi, kendi imkanıyla 45 bin TL verip boru almış ama bu kez ‘Ebatları mevzuata uygun değil’ denilmiş
3- Dede, “O halde siz yapın. Çünkü siz kırdınız” dediğinde bu kez çiftçiden yapılacak işin masrafını karşılaması istenmiş. KASKİ, Kayseri Orman Müdürlüğü, valilik, bakanlık, vekiller.. Çalmadık kapı bırakmayan çiftçi, destek beklerken köstek olan yetkililere kızmış..