Mevlevi tarikatma mensup bir ustanm çıraklığı ile başlayan ve sonunda Üzeyir Garih gibi pek çok önemli ismin şeyhi olan biri o.
Küçük Hüseyin Efendi’nin dervişanmdan bir isim ise Münir Ertegün (Washington Büyükelçisi)…
Münir Ertegün’in oğlu Ahmet Ertegün ile Ömer Fevzi Mardin’in yeğeni Arif Mardin biliyorsunuz ortaklar.
Bu arada Küçük Hüseyin Efendi’nin şeyhinin Ömer Fevzi Mardin olduğunu da hatırlatmak gerekiyor. Hatta bu iki ismi Rauf Orbay’m tanıştırdığı da…
İlginç bir bilgi daha: Münir Ertegün lIsrih Araştırma Vakfı’nı 1994 yılmda ABD Dışişleri eski Bakanı ve Yahudi politikacı Henıy Kissenger açtı.
Münir Ertegün’ün ağabeyi ise Özbekler Tekkesi şeyhi Ata Efendi’ydi.
İngiliz belgelerinde Ozbekler Tekkesi’nin Kurtuluş Savaşı yıllarında İngiliz İstihbaratma bilgi verdiği yazıldı.
Şeyh Ata Efendi’nin torunu kim?
Ali Taran…
Peki Küçük Hüseyin Efendi’nin müridi Üzeyir Garih ile Harun Hoca (Aaron Kandiyoti) tanışıyorlar mıydı?
Cevap, bir bilgi: Harun Hoca’nm Selanikli müridi Hakan Uluğ, Üzeyir Garih’i anma gecesinde İbranice ilahiler söyledi…
Bu arada Harun Hoca 28 Haziran 1993’te öldü ve cenaze namazmı Cerrahi Tarikatı şeyhi kıldırdı.
.
Ömer Fevzi Mardin ve Mustafa Aziz Çınar’m yanına defnedildi.
Bu arada Cerrahi tarikatının ABD’deki tekkesinin şeyhinin de bir Yahudi dönmesi olduğu,biliniyor..
Yazı Alıntılardan oluşmuştur.
Araştırmacı Yazar Soner Yalçın Beyaz Müslümanların Sırrı Efendi – 2 kitabında Garih’in mezarını yaptırdığı ve periyodik olarak ziyaret ettiği Küçük Hüseyin Efendi’nin ders aldığı Şeyh Cevdet Efendi’nin Yahudi dönmesi olduğunun,
Hüseyin Vassaf’ın Sefine-i Evliya kitabında (2. cilt, s. 334.) yazılı olduğunu belirtiyor.
Soner Yalçın yukarıda bahsettiğimiz zincirin bir diğer halkası Nakşibendi şeyhi Harun Hoca’yı ve tarikatçılığını ayrıntılı olarak anlatıyor.
Hoca’nın asıl adı Aaron Kandiyoti.
Aaron Kandiyoti’nin ailesi İspanya’dan Türkiye’ye göç etmiş Sefarad Yahudisi. Aaron 1931 yılında Çanakkale’nin Gelibolu İlçesinde doğuyor, daha sonra İstanbul’a geliyor ve İstanbul’a geldikten sonra Müslümanlığı kabul ediyor, Harun adını alıyor.
Aaron Kandiyoti Müslüman olduktan sonra Arusi Tarikatı’nın şeyhi Aziz Çınar Efendi’ye bağlanıyor. Sonra, teyzesi aracılığıyla Edirne Yahudi cemaatinden Anna’yla Beyoğlu Zülfaris Sinagogu’nda evleniyor.
Söylenenlere göre Anna’nın ailesi yoksul olup drahoma (başlık parası) vermemek için kızlarının Harun Hoca’yla evlenmesine izin vermişlerdi.
Anna Kandiyoti Harun Hocayla evlendikten sonra dinini değiştirmiyor ama girdiği yeni çevreye uyum için, ‘Handan’ adını kullanıyor.
İsmini değiştiriyor ama inancını hiç değiştirmiyor. Harun Hoca’yı Yahudi cemaati dışlıyor, ailesi ise İsrail’e göç ediyor. Harun Hoca zaman zaman İsrail’e ailesini görmeye gidiyor.
Belki de Yahudi cemaatinden dışlanmanın ve ailesinin de uzak bir ülkeye taşınmasının etkisiyle Harun Hoca, kendine Mason Geometri Locası’nda yeni bir çevre yaratıyor. Müslüman kimliğini almak için gittiği doğum yeri Çanakkale’ye de, bu mason locasının üstad-ı muhteremi götürüyor,
Harun Hoca ilginç bir kişilik, başına kırmızı bir takke giyiyor ve bütün dergahları dolaşıyor. Dergah olarak kullandığı evinin bir odası, genellikle İstanbul ve İzmir’in zengin aileleriyle dolup taşıyor.
Yemekler kadınlı erkekli yeniliyor, aynı odada zikir yapılıyor.
Bu törenlere bazen şarkıcı Çelik’in annesi de katılıyor, güzel sesiyle ilahiler söylüyor. Gelmediği zamanlar sesinin olduğu kasetler dinleniyor.
Kitapta Harun Hoca ile ilgili anlatılan bir efsane ise son derece ilginç:
Arusi Şeyhi M. Aziz Çınar vefat ederken, Harun Hoca’ya verilmesi için son icazetini halifesi Celal Efendi’ye bırakmış.
Fakat Celal Efendi, “Yahudi dönmesi”e icazet mi verilir’ diyerek vermemiş. O gece Celal Efendi vefat etmiş.
Diğer Halife Bahaeddin Efendi korkusundan bu icazeti Harun Hoca’ya ulaştırmış! Harun Hoca da bu icazetle Arusi şeyhi olarak tasavvuf aleminde yerini almış.
Soner Yalçın kitabında bir başka iddiayı da naklediyor: Harun Hoca Doktor Nâzım’ın torunu Tülin Hanım’ın şeyhidir!
Tülin Hanım, Harun Hoca adına İzmir Doğançay köyüne bir aşevi yaptırmış. Dr. Nazım yakın tarihimizin önemli simalarından birisi.
Osmanlı döneminde iki kez idama mahkum edilip affedilmiş ancak Cumhuriyet döneminde üçüncüsünden kurtulamamış.
Soner Yalçın birinci “Efendi Beyaz Türklerin Büyük Sırrı” kitabında Yalçın Küçük, İlgaz Zorlu, N. Rıfat Bali, Gani Gönüllü, Hrant Dink ve Mehmet Şevket Eygi’nin makale, kitap ve sitelerde Doktor Nâzım’ın Sabetayist olduğunu yazdıklarını ancak,
Yahya Kemal Beyatlı’nın Doktor Nâzım’ın babasının Selanik Türklerinden olduğunu belirttiği anlatıyor.
Yani Dr. Nazım’ın Sabetayistliği konusunda tam bir fikir birliği olmadığı anlaşılıyor.
Üzeyir Garih ve Harun Hoca’nın ikisi de masondu.
Peki Küçük Hüseyin Efendi’nin müridi Üzeyir Garih ile Harun Hoca (Aaron Kandiyoti) tanışıyorlar mıydı? Yalçın bunun kesin yanıtını veremiyor sadece bir bilgi veriyor:
Harun Hoca’nın müridi, daha önce İsrail’deki gazinolarda program yapmış olan Selanikli Hakan Uluğ, Üzeyir Garih’i anma gecesinde İbranice ilahiler söylüyor.
Bu arada Harun Hoca 28 Haziran 1993’te ölür ve cenaze namazını Nureddin Cerrahi Tarikatı şeyhi Sefer Dal Efendi kıldırır.
Küçük Hüseyin Efendi’nin (ölm. 1930) halifesi şeyh Ömer Fevzi Mardin (ölm. 1965) ve Mustafa Aziz Çınar’ın (ölm. 1979) yanına defnedilir.
Namazı kıldıran şeyhin bağlı olduğu Cerrahi tarikatı ile ilgili ilginç bir bilgi:
Tarikatın California’daki Dergahı’nın başındaki Şeyh Ragıp aslen Amerikalı. Yahudi olarak doğmuş ve yıllar sonra Müslüman olmuş Yahudi dönmes, eski adı Prof. Dr. Robert Frager.
New York’taki dergah toplantılarına, çevredeki kiliselerden, sinagoglardan da temsilciler, gruplar katılıyor.
Aralarında papazlık ve hahamlıktan gelip müslüman olan dervişler de dikkat çekiyor.
Küçük Hüseyin Efendi’nin halifesi Arusi şeyhi Ömer Fevzi Mardin üzerinde epeyce durmak gerekiyor. Çünkü ilişkilerin ucu sonunda önemli bir isme, Fethullah Gülen’e kadar uzanıyor.
Küçük Hüseyin Efendi ile ilgili anlatılan karemetler de çok meşhurdur.
Şeyh uçmaz mürid uçurur lafı tam da bu adam için geçerlidir.
Yakın tasavvuf tarihinin en önemli adamlarından bir tanesi..
1:05:20 den itibaren küçük Hüseyin Efendi nin kerametlerini anlatıyor.
Anlatan Nezih Uzel
Tarikatlar ve Tasavvuf konusunda önemli uzmanlardan.
Özbekler Tekkesi'nde Kani Karaca İbranice İlahiler söylerken kayıt yapan kişi.
2015 de vefat etti.
Karacaahmet Mezarlığında yatıyor.
Dişçi koltuğunda başlayan muhabbet
Üzeyir Garih'in babası ile, Küçük Hüseyin Efendi arasında geçen, sadece 'özel' kimselerin bildiği bir hatıra: Dişçi koltuğunda başlayan ve Üzeyir Garih'e miras kalan dostluk..
Mehmet Esat Bülkat veya Esat Paşa (18 Ekim 1862, Yanya - 2 Kasım 1952 İstanbul)
Balkan Savaşları sırasında Yanya'da gösterdiği savunma ve direnişi ile tanınan Esat Paşa,
Çanakkale Savaşı'nın da kahramanlarındandır.
Düşman kuvvetlerinin boğazı geçip İstanbul'a varmasını önleyen komutanlardan biri olmuştur.
Hacettepe Üniversitesi sanat tarihi bölümü öğretim üyesi Filiz (Çalışlar) Yenişehirlioğlu'nun kendi soyağacından yola çıkarak Türk diplomasi ve siyaset hayatına damgasını vurmuş Yanyalı ailelerin hikayelerini anlattığı şu yazıdan alıntı:
Zafer Rabia Edirne'nin oğlu Osman bey'in düğün haberi:
Mes'ud bir evlenme istanbul Rıhtım İşletme idareleri murakıbı Cemal Tekeli'nin torunu ve Yozgad meb'usu avukat Emin Draman'ın kızı Gönül'le Edirne müdafii merhum Şükrü Paşa'nın oğlu kimyager,
Diplomat Mühendis Osman Şükrü'nün düğünleri dün akşam Perapalas salonlarında her iki tarafın güzide dostları ve akrabası huzurile tes'id edilmiştir. Yeni evlilere saadetler dileriz.
Rasim Öztekin vefat etmiş yakınlarına ve sevenlerine başsağlığı diliyorum.
T.B.M.M. 1.2.3. Dönem Milletvekillerinden Miralay Rasim Celalettin Öztekin'in oğlu Atilla Fazlı beyle ile Bitlis Valisi Hüseyin Hüsnü Paşa'nın torunu Şükran hanım'ın oğullarıydı Rasim Öztekin..
Notlar :
Ziya Çarmıklı - Rasim Öztekin - Manyasizadeler - Hasan Hüsnü Paşa
Artvinli ünlü işadamı Ziya Çarmıklı'nın dünürü Belkıs Morova'nın dayızadesi Sabiha Barlı'nın kızı Esin İncealemdaroğlu,
Son Halife Sultan Abdülmecid'in kızı Darüşşehvar Sultan'ın Haydarabad (Hindistan) Nizamı ile evliliğinden dünyaya gelen Keramet Jah'ın eşidir.
Sabiha Barlı'nın diğer kızı Ayşe hanım'ın görümcesi , Kadir Has'ın kayınbiraderinin oğlu Ali Germirli'nin eşidir.
Diyarbakır ovasını dolaşırken tuhaf bir olayla karşılaştım : Diyarbakır'ın Köprü köyünde bir öğretmenle tanıştım.
Öğretmen 1920'lerde Balkanlardan göç etmiş, Köprü köyünü kurmuş, köyünün öğretmeniydi.
Çok güzel Kürtçe konuşuyordu. "Kürt müsün?" diye sordum.
Çok güzel Kürtçe konuşuyordu. "Kürt müsün?" diye sordum.
"Yok, göçmenim" dedi. Köye girdik, hep Kürtçe konuşuyorlardı. Türkçe biliyorlardı da yarım yamalak.
1865 Kozanoğlu başkaldırısında, yenilgiden sonra Türkmenler, dediklerine göre binlerce çadır Diyarbakır'a sürülmüşlerdi.
"Nerede bunlar?" diye öğretmene sordum.
"Var, dedi, istersen gidelim, bunlar sekiz köy hiç Kürtçe bilmezler." Öğretmenle birlikte Büyük Kadıköyü'ne gittik.