Konu, dünyayı bilmenin öneminden açılmışken, dünyayı en iyi anlatan grafiklerden birini sizlerle paylaşmak isterim. Böylelikle hem dünyanın hem de Türkiye'nin geleceğini daha iyi kavrayabileceğimizi düşünüyorum. Grafiklerle aranız yoksa bile, hiç çekinmeyin; öyküsünü anlatacağım+
Burada paylaşacağım grafikler, 1945'ten günümüze uzanan ve artık düşüşe başlayan ABD Dünya-Hegemonyası döneminde 'Çelik Üretimi' grafikleri. Çelik üretimi, sanayileşmenin tek göstergesi olmasa da en önemli göstergesi kabul edilebilir. Ayrıca; demir, kömür, çimento vb. üretim ++
istatistiklerinde/grafiklerinde de çok benzer bir eğilim ortaya çıkıyor: Çin'in bütün dünya ülkelerini gölgede bırakan ve önlenemeyen yükselişi. Bu öyle bir yükseliş ki diğer ülkeler arasındaki farkları görünmez kılıyor alttaki bütün eğriler düzleşiyor. İşte, Çin'in bu gelişim ++
eğiliminin dünyanın önümüzdeki 30 yılının en büyük ekolojik, sosyo-ekonomik, siyasi ve askeri problemi olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle, Çin'in ve Dünya'nın çelik sanayi incelemek tüm problemleri incelemek için uygun bir seçim. Çelik Sanayinin son 10 yılı incelendiğinde Çin'in ++
mutlak egemenliği göze çarpıyor. Dünya çelik üretimindeki payı %50'lere varmış durumda. En yakın rakipleri Hindistan (%6), Japonya (%5), ABD (4.5) civarında seyrediyor. Bir başka deyişle, Çin diğer üretim/sanayi dalları gibi, ağır sanayide de tüm rakiplerine yalnızca 'liderlik' +
etmiyor, onları mutlak anlamda 'domine' ediyor. Çin, 2010-2019 arasındaki 10 yıllık dönemde ABD'nin 1946-2019 arasındaki 73 yıllık dönemde ürettiğinden daha fazla çelik üretti. (Çin 7,975,100 Bin Metrik ton - ABD 7,037,847 Bin Metrik Ton). Veya ABD'nin aynı dönemdeki üretiminin +
yaklaşık iki katı kadar çelik üretti.(13,077,343 Bin Metrik Ton). Bunun da önemli bir kısmı (yaklaşık 11 Milyar Metrik Tonu) son 20 yılda gerçekleşti. Türkiye ile karşılaştıracak olursak, bugünün dünya 8.'si Türkiye'nin 1946'dan 2019'a toplam çelik üretimi (723,439), Çin'in 2012+
üretiminin biraz altında. (724,700) Kısacası, dev Çin ejderhası toprağı eşeliyor, kömürü yutuyor, demiri eritiyor, ve tüm dünyaya çelik püskürtüyor. (Çelik İhracat-İthalat grafiklerini sonra paylaşacağım.) Peki, bu noktaya nasıl gelindi? Aslına bakarsanız, İkinci Dünya-Savaşı ++
bittiğinde ve ABD kapitalist dünyada 'mutlak hegemonya'sını kurduğunda, amiyane tabirle, 'Çin'in esamasi okunmuyordu. En baştaki, grafiğimizi iki döneme (1945-1980 ve 1980-2019), karşımıza şöyle bir tablo çıkıyor: Kapitalizm'in 'Altın Çağı' olarak adlandırılan bu dönemde, ABD ++
1800lerin sonunda ele geçirdiği çelik üretimindeki öncülüğünü 1970lerin krizine kadar sürdürdü. Kuzey Batı Avrupa'daki diğer 'merkez' kapitalist ülkeler de kriz dönemine kadar çelik üretimini nispeten doğrusal bir biçimde arttırabildiler. Merkez ülkeler arasındaki en büyük ++
başarıyı gösteren ülke ise Japonya'ydı. Nitekim, grafikte de görüleceği üzere, Japon ve hatta Alman demir-çelik ve otomotiv sanayilerinin ABD'ye tekrar rakip olmalarının 'Altın Çağ'ın sona ermesinde önemli bir etken olduğu yazılmıştır. Buna karşın, Türkiye ve Kore gibi birinci +
grup küçük Yarı-Çevre ülkelerde, ve, Hindistan (ve Çin'i de dahil edebiliriz) büyük Yarı-Çevre ülkelerde sanayileşme, başta çelik üretiminde olmak üzere çok yavaş ilerliyordu. Çin'de 1960'lardaki 'Büyük İleri Atılım' ve 'Kültür Devriminin' çalkantılarının izlerini de yukarıdaki++
grafikte görmek mümkündür. Buna karşın, ABD başta olmak üzere kapitalist dünyaya karşı en büyük meydan okuma, SSCB'den geliyordu. Sovyetler planlama yoluyla istikrarlı bir biçimde çelik üretimlerini arttırdılar ve 1970'lerdeki büyük krizle birlikte ABD'yi de geçip dünya lideri ++
oldular. 1970lerdeki kriz, gerçekten, geç kapitalizmin tarihinde de, ABD hegemonyasının tarihinde de önemli bir dönüm noktası idi. 1980'ler ve 1990'lardaki pek çok düşünür, ABD hegemonyasının artık düşüşe geçeceğini savundu. Bazıları yerine Japonya'nın geçeceğini öne sürdü. ++
Bazıları, yerine bir dünya devletinin kurulacağını iddia etti. Bazıları tüm ulus-devletlerin ortadan kalkacağını ve adem-merkezi bir yapı ortaya çıkacağını savundu. Bir başka grup ise devletlerin dönüşüm geçireceğini ve bazı alanlarda sermaye karşısında güçlenip bazı alanlarda ++
zayıflayacağını savundu. Küreselleşme tartışmaları dediğimiz bu tartışmaların kuşkusuz burada hepsine yer vermem mümkün değil. Kuşkusuz, devletler dönüşüm geçirdi. Ama, ABD hegemonyası da dönüşüm geçirmekle birlikte, "güçlü kuvvetli"ydi. Ben bu döneme 'Göreli Hegemonya' dönemi ++
diyorum. ABD, 2000'li yılların ortalarına kadar, demir-çelik'teki liderliği Japonya'ya kaptırsa da, dünya sanayi üretiminde liderliğini sürdürdü. Bir başka deyişle, küreselleşme süreci 'ticarileşme' ve 'finansallaşma'dan ibaret değildi. Bu süreçler kuşkusuz büyük ölçekte yaşandı+
Ancak, ABD'nin ekonomik gücünün önemli bir bölümü hala sanayisine dayanıyordı. Buna karşın, Kuzeybatı Avrupa'daki merkez ülkeler değişen ölçekte sanayilerini yitirdiler. Doğrusal yükseliş yerini, ya yatay seyire ya da düşüşe bıraktı. Burada en çarpıcı örnek elbette Birleşik ++
Krallık'tı. Thatcher döneminde uygulanan 'Neo-Liberal' politikalarla "Sanayi Devrimi"nin merkezi İngiltere ve Birleşik Krallık, tamamen sanayi'ni yitirdi, ve, ticaret ve finans merkezine dönüştü. Bu elbette ekonomik bir süreç olduğu kadar politik de bir tercihti. Thatcher'ın ++
muhafazakar+neo-liberal birleşimine en büyük tehditi kömür, çelik, otomotov işçileri oluştuyordu. Grevler kırıldı, sosyal güvenceler ortadan kaldırıldı. Kıta Avrupasında, Fransa ve Almanya'da ise sanayi ortadan kalkamadıysa da yükselişi durdu ve yatay seyretti. Böylelikle, ++
Türkiye ve Güney Kore gibi küçük yarı-çevre ülkelerin çelik üretiminde onları yakalamaları mümkün oldu. Bugün, Türkiye uluslararası siyasette Avrupa'nın klasik büyük güçleri -Fransa, İngiltere ve Almanya'ya, 'kafa tutabiliyorsa', bunun arkasında özelde (ağır) sanayindeki genelde+
de Gayri Safi Yurtiçi Hasılasındaki "denkleşme" veya kapanan makas aranmalıdır. Buna karşın, Türkiye'yi dünya ölçeğinde değerlendirirken yine 3 önemli soruyu sormalıyız 1) Türkiye, dünya nüfusunun yaklaşık %1'inden biraz fazlasına, dünya Gayri Safi (Dünyaiçi) Hasılasının da ++
%1'inden biraz azında sahiptir. Yani, Dünya Kişi Başına Gelirinin Ortalamasının biraz altına sahiptir. Ana akım İktisatçılarının "orta gelir tuzağı" dediği bu durumdan neden kurtulamamaktadır? Neden, dünya gücü olmak şöyle dursun, vasat (ortalama) bir ülke konumundadır? ++
2) Bununla ilişkili olarak, 1946'da çok daha iyi koşullarda başladığı Güney Kore'ye neden 1970'lerde hem sanayi üretiminde hem GSYH'de hem de kişibaşı GSYH gibi ekonomik (ve başka sosyal, insani) göstergelerde geçilmiştir? 3)ABD ve Hindistan gibi devlerin bile Çin'e ezildiği bir+
Bir dünya’da Türkiye nasıl bir gelecek beklemektedir? Merkez ve Küçük Yarı-Çevre Ülkelerdeki çatallanmalardan, genel olarak kapitalist dünya-ekonomisinin gelişimine ve Amerikan dünya-hegemonyasının ikinci (göreli hegemonya) dönemine dönersek, tabii, bu dönemdeki en önemli ++
dönüşümlerden biri de SSCB'nin çökmesidir. İlginç bir biçimde, Sovyetler de sonunda 1970lerdeki krizden etkilenmiş gibi görünmektedirler. Bunun bir nedeni olarak, 1970lerin ortasından itibaren ABD'de ile tarım ticaretine tekrar başlanması ve SSCB'nin kapitalist dünya-ekonomisine+
daha güçlü bir biçimde eklemlenmesi (entegre olması) düşünülebilir. Bu da aslında, Wallerstein'in SSCB'nin aslında her zaman dünya kapitalizminin bir parçası olduğu, ülkelerin ayrılma (de-linking) strateji ile belirli dönemlerde kalkınma sağlayabilecekleri yönündeki tezlerini ++
güçlendirmektedir. Her koşulda, Sovyetler'de de 70'lerin sonunda çelik üretiminde artış hızı düşmüş ve üretim yassılaşmış, ve sonunda komünizmin çökmesiyle birlikte çelik üretimi de çökmüştür. Buna karşın, kapitalist Rusya, zamanla toparlanarak, bugün dünyanın en büyük 5. ++
çelik üreticisi konumundadır. 1980-2019 arası Çelik üretimi grafiğini, Çin'i hariç tutarak tekrar incelersek, aslında ortada çok da 'acayip' bir durum yokmuş gibi görünmektedir. ABD ve Japonya öncü çelik üreticileri olmuşlarsa da, üretimleri yataylaşmıştır. Kuzey Batı Avrupa'da++
yataylaşma ve düşüş dikkat çekicidir. Hindistan, bu ülkeler arasında, büyük doğal kaynakları ve nüfusuyla sonunda liderliğe yükselmiştir. Güney Kore ve Türkiye de, kendi boyutları içerisinde önemli gelişim göstermişlerdir. ++
Asıl, 'anomali', ilk paylaştığım grafikten beri vurguladığım, Çin'in yükselişidir. Sadece, 1980-2019 dönemini gözönünde bulundurusak aşağıdaki gibi bir tablo karşımıza çıkıyor. Toplumbilimlerinde, pek de görmeye alışık olmadığımız, 'üstsel yükseliş' ve ya ona yakın bir gelişim.++
Aslında, buna benzer yükselişi, ABD de Britanya Hegemonya'sının düşüşe geçtiği ve kendisinin Alman İmparatorluğu ile dünya-hegemonyası için rekabete girdiği geç 19. y.y.'de göstermişti. (Bu grafiği daha önce paylaşmıştım tekrar paylaşıyorum.) Ancak, ABD'nin geçmişteki ve Çin'in++
bugünkü gelişimi arasında önemli farklar vardır. 1) ABD'nin yükselişi, ancak, İç Savaş ve 1873 Krizi sonrasında başlamıştır. Dolayısıyla, Britanya Hegemonyası'nın düşüş krizinin sonrasında belirginleşmiştir. Çin'in yükselişi ise ABD'nin hala sanayide üstünlüğünü koruduğu bir ++
dönemde gerçekleşmiştir. 2) ABD, hem Britanya'yla hem de Almanya'yla arasındaki farkı on yıllar içerinde açabilirken, Çin 10 yılda açmıştır. Başka bir deyişle, Çin'in eğrisi çok daha diktir. Hatta, ivmelenerek devam edeceği izlenimi vermektedir. Bunun olup olamayacağı, hem ++
gezegen hem de insanlık için en büyük sorudur. Bunların da ötesinde, Çin'in 2000'lerin başında yaptığı gibi Hindistan'ın da 'eğriyi' büküp bükemeyeceği önemli bir sorudur. Bu iki ülke arasındaki ayrışma, her ne kadar 1970 krizine ve 1980lerin yeniden yapılanmasına dayanıyor gibi+
gözükse de aslında, doğrusal ayrışmanın üstsel ayrışmaya dönüşmesi 2000lerin başındadır. Hindistan da doğrusal büyümeden üstsel büyümeye geçebilir mi? Bunun, gezegenin doğal yaşamı, kaynakları, ve insanlık için etkileri neler olur? Nitekim nasıl Britanya Dünya-Hegemonyası düşüşe+
geçerken, nasıl yerine geçmek için ABD ve Almanya rekabeti ortaya çıktıya, bugün de ABD'nin düşüşünde yerine geçmesi en olası adaylar Çin ve Hindistan'dır. Bu savımı, bugün sizlerle paylaştığım çelik üretimi grafikleri ile desteklediğim gibi, daha önce paylaştığım GSYİH ++
ile de desteklemiştim. Onlardan da birini tekrar paylaşıyorum. Tabii, "Korona Salgının" geleceğe yönelik projeksiyonları altüst ettiğini ve Çin'in liderliği hızlandırdığını hatırlatmakta yarar var. Son olarak, kapitalist dünya-ekonomisinin gelişimi artık gezegenin ve insanlığın +
sınırlarını zorlamakta, onlar için "varoluşsal" tehdit oluşturmaktadır. Gezegenin, tüm doğal-insani kaynaklarını yutan rekabet, kimi orta sınıf aydınlarının sandığı gibi 'eğitim'le, 'bilinç'lenmeyele, 'ağaçlandırma kampanyaları'yla, ortadan kalkmayacaktır. Kapitalist sınıflar ve+
devletler arasındaki büyük rekabet, insanlığı, hayvanları, doğal yaşamı, tümden gezegeni yıkıma ve yokoluşa götürmektedir. Sayılar ortadadır: yukarıda tartıştığım çelik üretimi istatistikleri bile yeterince korkutucuyken, unutulmamalıdır ki, çelik üretimi yalnzca çelik üretimi ++
değildir. Bunun için, aynı zaman (iklim değişikliğine neden olan karbon bazlı kaynaklar başta olmak üzere) gezegenin enerjisi, milyonlarca insanın madencilikten, sanayiye emeği harcanmaktadır. Her ne kadar kendileri de büyük ekolojik ve insani yıkımlar yaratmış olsa da Sovyet ++
deneyiminin de Çin deneyiminin de tek olumlu göstergesi planlı bir ekonominin insanların refahını arttırabileceğidir. Ancak, bu demokratik yollarla olmalıdır.
@CagdasUngor @SinanTankutGlhn @AxelCorlu @umitak @onur_ulas_ince @CihanTugal @radicalecology @ZiyaOnis Sayın Hocalarım, sizler ne düşünürsünüz? Çok teşekkür ederim.

• • •

Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh
 

Keep Current with Çağrı İdiman

Çağrı İdiman Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

PDF

Twitter may remove this content at anytime! Save it as PDF for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video
  1. Follow @ThreadReaderApp to mention us!

  2. From a Twitter thread mention us with a keyword "unroll"
@threadreaderapp unroll

Practice here first or read more on our help page!

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just two indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3/month or $30/year) and get exclusive features!

Become Premium

Too expensive? Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal Become our Patreon

Thank you for your support!

Follow Us on Twitter!