Anadolu'nun son İskitler (Selçuklular) tarafından fethini hep Selçuklu kaynaklarından okuduk, bu kitapta ise dönemi yaşayıp tanık olan (Gürcü,Ermeni,Romalı/Bizanslı tarihçilerin) gözünden okuyup, öğreneceksiniz. Hiç bitmesin istediğim bir kitap oldu. TEŞEKKÜRLER @ProfDrTellioglu Image
1-"Ermeni Tarihi" isimli eserinde Selçuklular için İskit tabirini kullanan Ermeni tarihçi Genceli Kiragos idi. ...
NOT: anlayan anlamayana anlatsın bunu...
2-Bizans İmp. Komnenos'un damadı asker-tarihçi Nikephoros Bryennios; TARİHİN ÖZÜ adlı eserinde, Alparslan ile Diogenes'in yaptığı anlaşmaya Bizans'ın uymaması ve Diogenes'in öldürülmesi üzerine Alparslan, Anadolu'yu fethedin talimatı verdi der, YANİ; Anadolu İşgali Hukukidir der.
3-Nikephoros'un eşi Anna Komnena'da, Selçuklular Anadolu'da ilerlerken PEÇENEK ve NORMANLARIN BALKANLARDAKİ faaliyetlerini de ayrıntılı olarak aktarıp, Romalıların nasıl iki ateş arasında kaldığını anlatır.
1081'deki Dragos Anlaşması'nın hangi şartlar altında oluştuğunu da yazar.
4-Babasının tahta oturduktan sonra ülkeye düzen verdiğini de anlatan Anna, bunlar olurken barbar olarak andığı Selçukluların babasına nasıl yardım ettiğini de yazmaktan geri durmaz. Yine; Babasına duyduğu hayranlığı ve yaptığı işleri yazarken Türklerin yardımıyla kargaşalara son+
5-++ verdiğini yazarken, Selçukluların, Malazgirt Zaferi'nin hemen ertesinde Trabzon'u fethettiği gibi başka hiç bir kaynakta geçmeyen kayıtlar, Anna'nın ne kadar mahrem bilgilere ulaştığını ve onun sayesinde pek çok gerçeğin karanlıkta kalmaktan kurtulduğunu gösterir.
6-Romalı tarihçilerden TARİHLERİN ÖZETİ eserini yazan ZONARAS ile, Türklerin Anadolu'ya tekrar ve güçlü bir şekilde geri dönüşünü anlatırken hiç bir kaynakta geçmeyen bilgileri veren SKYLİTZES'den bir çok konu aydınlanmaktadır.
Tuğrul Beyin 1054 seferiyle Pasinler Savaşı hak.+++
7-en geniş bilgiyi vermesi onu da önemli kılar.
Tuğrul Bey'in amcasının oğlu Hasan'ın ZAP SUYU civarında Roma ordusu tarafından pusuya düşürülerek öldürülmesini ve ertesi yıl gerçekleşen PASİNLER SAVAŞI arasındaki ilişkiyi kurabilen tek tarihçidir. (Aynı zamanda üst bürokrattır)
8-Anadolu'nun yeniden fethine ait Hıristiyan kaynakları içerisinde meselelere en soğukkanlı yaklaşan tarihçiler Süryanilerdir. Çünkü onlar Selçuklularla Romalılar arasındaki mücadelede taraf olmamışlardır.
Meseleyi ele alırken Türk korkusuyla veya Roma sempatisiyle yazmazlar.
9-Bu açıdan emsalleri içerisinde en objektif duruş Süryani tarihçilerdir demek mümkündür.

Süryani Mihail, Anadolu'nun fethine tanıklık yapan en önemli şahitlerden biridir. Türkleri çok iyi tanıyan Mihail, Göç Destanını bile farklı bir versiyonla kitabında yayınlamıştır.
10- Mihail, Selçukluların Anadolu'daki faaliyetlerini 1050'de Malatya'yı kuşatmalarıyla başlatır.
Geç dönem Süryani kaynakları içerisinde yer alan Ebu'l Faraç Tarihi, Anadolu'nun fethini en iyi tasvir eden eserlerin arasında yer alır.
11- 1243'te Antakya'da Hıristiyanlığı benimseyen Gregory Ebu'l Farac, Malatyalı bir Yahudi olup 1226'da doğmuştur.
22 yıl Hülagû'nun yanında kalması Ebu'l Farac'ın şöhret bulmasında büyük rol oynamıştır. Arap ve Fars kaynaklarından yararlanması ise diğer Hıristiyan kay. yoktur.
12-Ebu'l Faraç tarihinde, Ermeni ve Romalı tarihçiler gibi dini abartma ve tepeden bakma yoktur.
Anadolu'nun fethini kronolojik bütünlük içinde en iyi takip edilecek eserlerden biridir.
13-Ebu'l Faraç Tarihi,
Çağrı Bey'in Anadolu keşfi ve dönüşte Tuğrul Bey'e söylediği sözler vesilesiyle Doğu Anadolu'nun siyasi ve askeri konumu hakkında başka kaynaklarda geçmeyen önemli değerlendirmeler yapar.
14-1037'de Yabguluların Doğu Anadolu'daki faaliyetleriyle Türklerin bölgeye yeniden geldiğini bildiren Ebu'l Farac, 1043'ten itibaren Selçukluların bölgede faaliyete başladığını yazar, Tuğrul Bey'in D. Anadolu seferini etraflıca aktarır.
15-Ve yine; 1058'de Malatya'nın ele geçirilmesi gibi başka tarihçilerin üzerinde fazla durmadığı olaylara dikkat çeker. Abartıdan kaçınıp yalın gerçekleri aktarması, dönemi objektif yansıtması tarih açısından fevkalade iyidir.
16-Yine; Selçukluların Kafkaslardan ilerleyişini en iyi Gürcü kaynakları aktarır. Daha Büyük Selçuklular ortaya çıkmadan önce Türkmenlerin, Kafkasya ve Anadolu'daki faaliyetlerini Anonim K'art'lis Chovreba (Kartli Hayatı) efraflıca aktarır.
17-Özellikle Malazgirt Zaferinden sonra bölgede kurulan Türk Beyliklerine ayrıntılı yer verir.

Anonim K'art'lis Chovreba dışında Kral David (1089-1125) dönemindeki,
"Kralların Kralı David'in Tarihi" adlı eser de, Anadolu'nun fethi sırasında Kafkasya'daki durumu anlamaya yarar.
18-Eser özellikle Kıpçakların faaliyetleri dönemin tanıklarıyla anlatılırken, 786 'dan itibaren Melikşah'ın Gürcü seferine kadar olan dönemi de anlatır.
Bu eserden Selçukluların Gürcüler üzerindeki faaliyetleri izlenebilir.
19-Çağrı Bey'in keşif seferleri Anadolu'nun fethine ilk adımdır.
Bu seferin gerçekleşmesindeki temel sebep, Gaznelilerle Karahanlılar arasında sıkışıp kalan Oğuzların Kınık Boyuna mensup Türkmenlere yurt bulmaktır.
20-Samanoğullarıyla ittifak yaparak bu arzularına kavuşan Kınıklar, Samanoğullarının yıkılmasından sonra onları ortadan kaldıran Karahanlılar ve Gazneliler tarafından baskı altına alınmıştı. İşte bu baskıdan kurtulma ve boyuna yurt bulabilmek amacıyla Çağrı Bey sefere çıkmıştı..
21-1016 da başlayıp 1021'de biten bu seferden sonra Selçuklular Anadolu'nun kendilerine yurt olabileceğini anlamışlardı.
Çağrı Bey'in seferi hakkında en ayrıntılı bilgiyi Süryani tarihçi Ebu'l Farac veriyor...
22-Devam ediyor/2. Bölüm

Ermeni ve Roma kaynaklarına göre, Doğu Anadolu'da Selçuklu/İskitli/Türkmen/Yabgulular tehlikesi belirince Ermeni kralı Senekerim kederlenir ve Roma imparatorundan daha güvenli yer isteyip topraklarını takas etmek isteğini bildirir. Bu talep kabul görür.
23-İmparator, Fırat boylarından Sivas'a kadar olan yerleri ona bırakacağını bildirmiştir. İki taraf arasında yapılan anlaşma icabınca Senekerim, 1022 yılında 10 şehir, 72 kale ve 4.000 köyü boşaltarak maiyetindeki 14.000 kişiyle birlikte iç Anadolu'ya doğru göçmüştür.
24-Bölge 1023'ten itibaren Nikephoros Komnenos komutasındaki Roma kuvvetleri tarafından korunmaya başlanmıştır. Böylece Çağrı Bey'in akınından önce Van bölgesinde bulunan Ermeniler İç Anadolu'ya göç etmek suretiyle bölge tarihinden çekilmişlerdir.
25-Sultan Mesut zamanında Gazneliler ile yapılan savaşlarda güçlenen Selçuklular,
nihayetinde 1040'da yapılan "Dandanakan Savaşı" sonrası kurdukları "Büyük Selçuklu Devleti", Doğu Anadolu'dan Ermenilerin çekilmesi üzerine Roma imparatorluğuyla karşı karşıya gelmiştir.
26-1045'te Gence önlerindeki ilk karşılaşmayla Romalılar (Bizans) ile Selçukluların Kafkasya ve Doğu Anadolu için hakimiyet mücadelesi başlamış oldu.
Esasen bu mücadele çok uzun zamandan beri devam etmekteydi. Sadece şimdi aktörler değişmişti.
(Daha önce Medler, Sasanî, +++
27-+++Müslüman Araplarla Helenler ve Romalılar arasında geçen iktidar çekişmesinin tarafı değişmiş, doğuda rakip olarak Selçuklular ortaya çıkmıştı.)
Selçuklara karşı direnecek gücü olmayan bölge halkları da (Gürcü, Ermeni) Roma İmp. ile işbirliği yapmak yoluna gitmişlerdi...
28-Gürcü, Süryani, Roma ve Ermeni tarihçilerin naklettiğine göre Ermeniler prensleri sürekli bölgenin güçlü aktörleriyle işbirliği yapmışlar ama kendi içlerinde de hiç bir zaman birlik kuramadılar. Ermeni derebeyleri rakip güçlerle işbirliği yaparak kendilerini korumayı umdular.
29-Bu politika Ermeniler arasında Roma, Abbasi ya da İran yanlısı grupların ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır.
NOT: en az bin yıl öncesinden bahsediyoruz ama bölgede bir Kürt varlığının esamesi bile okunmuyor. Roma, Süryani, Gürcü, Ermeni kaynakların hiç birinde geçmiyorlar.
30-Roma imp Ermenileri iç bölgelere alınca, oralara atadığı komutanlar yardımıyla Gürcülere sefer düzenleyip Trabzona kadar olan bölgeyi, Oltu ve çevresini de Roma imp katmıştır.
Konstantinos Monomakhos'un bu politikayı devam ettirmesi sonucu 1045'te Ani'nin ele geçirilmesiyle++
31+++Doğu Anadolu'daki Ermeni prenslikleri Romalılar tarafından ortadan kaldırıldı.
O yüzden Türkler Anadolu'ya girdiğinde karşılarındaki muhatap Doğu Roma İmparatorluğu (Bizans) idi.
32-Çağrı Bey'in keşif seferi sırasında (1016-1021) karşılaştığı Ermeni prenslikleri artık yoktu.
Bir yandan bağımsızlıklarını kaybetmeleri, diğer yandan yurt değiştirmeleri, bölgedeki Ermeni halkının da kimyasını bozmuştu.
Ermeni tarihçilere göre Roma imp anlaşıp Sivas ve +++
33-+++ havalisine gidip yerleşmeleri Doğu Anadolu bölgesini savunmasız bırakmış, Roma da, bölgeye atadığı Hadım edilmiş komutanlar ve korkak paralı askerlerle bölgeyi yeterince iyi savunamamıştır. Bu yüzden Romalılara da kızgınlıkları olduğu Ermeni kaynaklarına yansımıştır.
34-Ve yine; Romalıların MONOFİZİT ERMENİ ve GÜRCÜLERİ, DİYOFİZİT İSTANBUL KİLİSESİNE bağlama çabası da büyük tepkiye sebep olmaktaydı.
Romalılar, Ermeniler, Gürcüler iç kavgalarıyla boğuşurken bölgeye Selçukluların gelmesiyle kerhen de olsa bir ittifak yapmak zorunda kaldılar.
35-Zira Selçukluları, Hıristiyanlığı ortadan kaldıracak bir düşman olarak kabul ettikleri gibi Çağrı Bey'in keşfi sırasında çok güçlü olduklarını da görmüşlerdi.
36-Haliyle bütün bu olumsuzluklara , tüm yaptıklarına rağmen Romalıların yanında yer alarak Hıristiyanlık temelinde işbirliği yapmayı en doğru yol olarak gördüler. Ermeni, Süryani ve Gürcü tarihçilerinin bu olanlardan etkilenmemesi de imkansızdı...
Abartılarının sebebi buydu.
37-1045'te Gence önünde Romalılarla Selçuklular karşılaştığında Ermeni ve Gürcüler de müttefiklerinin yanında yer almıştır.
İmparator Konstantinos Monomakhos, Şeddadilerin hakimiyetindeki Dovin şehrine Gürcü Prensi Liparit komutasında bir ordu yollamıştı. Tuğrul bey Romalıların,
38-+++bu hamlesine karşı amcası Arslan Yabgu'nun oğlu Şihâbu'd-Devle Kut'almış önderliğünde bir orduyu bölgeye yollayarak Kafkasya ve Anadolu'ya yönelik hassasiyetini göstermişti.
39-Kut'almış o sırada Diyarbakır-Musul havalisinde faaliyet gösteren Yabgulu Oğuzlarını da yanına alarak bölgeye doğru harekete geçmiştir. Gence surları önüne geldiğinde Gürcü ve Ermenilerle takviye edilmiş Roma ordusuyla karşılaşmış ve onları büyük bir bozguna uğratmıştır.
40-Selçuklular ile Romalılar arasındaki bu ilk çatışma Kafkasya'nın ve Anadolu'nun fethi açısından büyük önem taşımaktaydı.
1045'te Türkistan'dan çok sayıda askerin ülkelerine geldiğini yazan Aristakes, onların "arslan gibi hızlı ve güçlü, yaylarının gergin, oklarının sivri +++
41-olduğunu, atlarının da bir kartal sürüsüne benzediğini" ifade ederek duyduğu korkuyu eserinden anlamak mümkündür.
Selçuklulardan daha önce bölgede varlıklarını hisssettiren ve Ermenileri bir kaç kez ezen Türkmenler için de Ermeni tarihçinin tasfirleri aynıdır.
42-1045'te Roma imp Konstantinos'un Ermenilerce kutsal sayılan Ani şehrini almasına öfkeli Ermeniler, Gence'de Roma ordusuna komutanlık eden Ermenileri yazarken, Rum/Roma ordusunun büyük bir bozguna uğradığını da çekinmeden ve etraflıca yazmıştır.
43-Savaşta Başkomutan Wahram Pahlawuni ile oğlu Grigor'un hayatını kaydettiğini de Aristakes yazar. Bu savaştaki yenilgi üzerinde de Roma imp 'na ağza alınmayacak en büyük hakaretleri eder. Bunda hem yenilginin hemde Ani şehrinin Ermenilerden alınmasında yatan derin öfke vardır.
44-Ve yine; Rum ordusu şehri almayı başaramışken babası GAGİK'le yapılan anlaşma gereği onun ölümünden sonra şehri Romalılara bırakma sözünü yerine getiren oğlu bir daha kente geri dönmeyince, ahali de Ani'yi Romalı General Baragamanos'a teslim etmiştir.
45-Teslimden önce halk, eski krallarının mezarlarında gözyaşı dökerek, BAGRATLI Hanedanı için ağlamış, kendilerine ihanet eden yöneticilerine lanetler yağdırmış, daha sonra da çaresiz vaziyette Roma kumandanına mektup yazarak şehri teslim ettiklerini bildirmişlerdi.
46-Buradan anlaşılmaktadır ki; Ermenilerce büyük öneme sahip olan Ani şehrinin Bağratlılar tarafından Rumlara/Romalılara bırakılması hiç bir şekilde kabul görmemiştir.
47-ANADOLU'DAKİ İLK BÜYÜK ZAFER: PASİNLER SAVAŞI

Anadolu'nun fethinde dönüm noktası olaylardan birisi, İbrahim Yınal'ın 1048'deki Pasinler'de (Erzurum) Rum ordusuna karşı kazandığı zaferdir.
48-Bu savaş hakkında en ayrıntılı bilgi dönemin önemli Romalı tarihçilerinden SKYLİTZES'in kayıtlarında yer alır.
Romalı tarihçi, 1047'de Zap suyu civarında Selçuklu ordusunun yenilmesi ve tuzağa düşen Hasan Bey'in ölmesinin Tuğrul Bey'i çok üzdüğünü yazar.
Bunun üzerine,
49-Türklerden ve Deylemlilerden oluşan 100.000 kişilik büyük bir ordu hazırlatır ve üvey kardeşi İbrahim Yınal'ı bu ordunun başına geçirerek Romalılar üzerine yollar. Bu ordu büyük bir başarı gösterip, Rum ordusunun ittifakı olan güçlü İber birlikleri komutanı Liparit'i esir alır
50-Komutan Liparit'i geri almak için Roma imp büyük para ganimet vb şeyler teklif eder. Ama Tuğrul bey biz alacağımızı aldık sizde dersinizi diyerek Liparit'i bedelsiz ve büyük paralar da verip harçlıklayıp geri gönderip azat eder.
51-Roma imp da yanına ulaşan Liparit'e makamlar ve armağanlar vererek onurlandırır.
Bu olaydan sonra Romalılar ve Selçuklular arasında elçiler gönderilerek diplomatik ilişkiler kurulduğunu ATTALİATES'in eserinden öğreniyoruz.
52-Attaleiates, bazı Oğuz gruplarının Rum ülkesine akınlar yapmayı sürdürdüğünü, Sultanın da bu unsurların kendine bağlı olmadığını beyanla yapılanları tasvip etmediğini söyleyerek kendisini haklı çıkarmaya çalıştığını da yazar. Bunlar muhtemelen YABGULULAR olmalıdır ki +++
53-+++ onların Tuğrul Bey'e bağlı olmadığı doğrudur.

ZONARAS, Selçuklu ordusunun 100.000 gibi kalabalık bir sayıya ulaştığını yazarken hem de ilk olarak NİKEPHOROS BRYENNİOS'un yazdığı savaşın sebebinden bahseder.
Zonaras'a göre İbrahim Yınal, bir yıl önce Anadolu'da +++
54-+++fetihler yapmakla görevlendirilen ancak Romalılar tarafından pusuya düşürülerek öldürülen Tuğrul Bey'in amcazadesi olan Hasan'ın intikamını almak üzere HASANKALE'ye gelmişti...

Bu bilgiler Ermeni ve İslam kaynaklarınca da doğrulanmaktadır.
55-ÇÖKÜŞÜN BAŞLANGICI: ERZEN ŞEHRİNİN KAYBEDİLİŞİ
(Erzen=Siirt/Kurtalan)

Erzen'in kaybedilmesi ve tahrip edilmesi Ermeniler için bir milattı, "Ermenistan'ın mahvolmasının başlangıcıydı. Bundan sonra şark milleti seneden seneye devamlı bir suretle mahvedildi" der URFALI MATEOS.
56-Xlll. Yy da yaşamış bir diğer Ermeni tarihçisi, eserinde Erzen'in kaybedilmesini anlatırken, öncüleri gibi Selçukluların kentte büyük yıkım yaptıklarını, şehirdeki yedi yüz kiliseyi tahrip ettiklerini ve büyük zenginlik elde ettiklerini yazar.

Çarpıcı bir örnek vererek;
57-Selçuklular, sadece Korepiskopos Davit'in evinden 40 deve ve 80 öküz tatafından ancak taşınabilen bir hazine götürmüşlerdi der.
(NOT: demek ki din adamları her dönem Karun gibi zenginmiş, dinin adı da hiç mühim değilmiş.)
58-Ermeni tarihçi ÇEMİÇYAN,
Erzen için verdiği bilgi de, Erzen'in nüfusunun 300 bin ve 800 kilisesi olduğunu yazar.
O da, Erzen'in kaybedilişinin Ermenileri moral olarak çökertmiştir der.
59-Çemiçyan'a göre 300 bin kişilik Erzenin 140 binini Selçuklular yok etmiştir. O da, şehri ve Ermenileri koruyamayan Roma imp öfke kusar.
Eserinde, Roma imparatorunun bölgeye yeterince önem vermediğinin altını çizer.
60-Ve Yine;
Süryani tarihçi MİHAİL,
1050 yılındaki, 3.000 kişilik bir Türkmen grubu o senenin kışında ciddi bir direnişle karşılaşmadan MALATYA'yı teslim alıp yağmaladıklarını yazar.
61-Ancak ganimeti götürürken Batman/SASON civarında kar fırtınasına yakalandıklarını ve bunların büyük bir kısmı soğuktan ve açlıktan kırılmış, kalanlar da etraflarını kuşatan Sasonlular tarafından öldürülmüştür der.
62-MİHAİL'in verdiği önemli bir başka bilgi de,
1056'da, Roma imp MİKHAEL zamanında Türkmen akınları dolayısıyla Doğu Karadeniz ahalisi daha güvenli yerlere göç ettirilmiş olduğunu öğreniyoruz. İmp'un yolladığı at ve arabalarla Hıristiyanlar denizin öbür kıyısına nakledilirken++
63-+++ onların boşalttığı yerler de Türklerin eline geçmekteydi der.
64-Devam edecek.
65-Tuğrul Bey, Doğu Anadolu seferiyle ilk kez Anadolu'yu tanıma ve keşfetme şansına sahip olmuştu. Çevre illeri aldıktan sonra 8 günlük kuşatmayla Erciş'i de teslim almış, şehri teslim eden Ercişliler Sultana, Malazgirt'i zapt ederse tüm Ermenilerin kendisine tabi olacağını+++
66-söylediğini ve bunun üzerine Tuğrul Bey'in de Malazgirt Kalesini kuşattığını ama almadığını yazan Aristakes, bunun sebebini de, Selçuklu araç gereçlerini etkisiz hale getiren şehrin Romalı komutanı, Surlarda gedik açan büyük mancılıkları da bir sıvı ile yakarak kullanılmaz +++
67-+++hale getirdiği için başarısızlık kaçınılmaz olur ve Tuğrul bey çok üzülür İran'a geri döner. Ermenilerin de bu duruma çok sevindiklerini yazar Ermeni tarihçiler.
68-Ermeni tarihçilerin Türkmen ve Selçuklu fetihleriyle ilgili yaklaşımı da ilginçtir.
Bir kısmı Romalıları yukarıda anlatılan gerekçelerle suçlarken, bir kısmı da Ermenilerin dinden uzaklaşıp sapıttıkları için Tanrı Ermenileri cezalandırmak için Türkleri gönderdiğini yazarlar.
69-1057'de Malatya'da,
1059'da Sivas'ta yaşananlardan sonra Ermeni tarihçi Mateos'un ilk önce Romalılardan umudunu kestiğini aşağıdaki satırlardan anlıyoruz.
70-Şöyle der Mateos;
''Ermeni milletinin, Türk askerlerinin öksüzlüğün, yalancı hamilerin ve korkak Grek milleti yüzünden çektiği ızdırapları kim birer birer tasvir edebilecektir? Çünkü onlar (yani Grekler), Ermeni milletinin kumandanlarını kendi ev ve eyaletlerinden çıkarıp+++
71-+++götürmüşler ve Ermenistan'ın krallık tahtını devirmekle askerin ve kumandanların desteği olan suru kendi elleriyle yıkmışlardı.
Kaçmayı kendileri için bir zafer ve kahramanlık addeden bu Grekler, kurdu görür görmez kaçmaya başlayan kötü çobanlara benzediler...
72-Grekler, Ermenistan kalesini tamamen yıkmak işinde büyük gayretle çalıştılar ve İranlılar tekrar taarruz ettikleri vakit kazanılan zaferleri kendilerine mal ettiler! onlar utanmaksızın hadım kumandanlar ve harem ağası askerlerle Ermenistan'ı müdafaa etmeye çalıştırlar...
73-Urfalı Mateos'un fazla bir yorum gerektirmeyen bu satırlarda, Rumlara karşı beslenen umutların nasıl yok olduğu, Selçuklular karşısındaki çaresizlik çok açık ve edebi bir üslupla dile getirilmekteydi.
74-Urfalı Mateos'un bu satırları, aynı zamanda, Ermeni prenslerinin Türklere karşı savaşmaktan korkup yurtlarını Roma imp ile takas edip boşaltmasının ve Roma/Bizans imp güvenmenin bedelini acı bir şekilde ödeyeceklerinin de, pişmanlığı ve acı bir itirafıdır.
75- Özetle, Tuğrul Bey döneminde Anadolu'nun fethine yönelik çok önemli faaliyetler yürütülmüştü. 1048 de kazanılan PASİNLER ZAFERİ ve ardından yapılan akınlar Romalıların Doğu Anadolu'daki savunma hattına önemli darbeler vurmuştu ama Anadolu'daki siyasi hakimiyet Alparslan ile++
76_++Alp Arslan döneminde gelişen olaylarla hız kazanacaktır. ..
77-Tuğrul Bey'in ölümünden sonra Selçuklu tahtını ele geçirmek üzere Arslan Yabgu'nun oğlu Kutalmış, Çağrı Bey'in oğlu Alp Arslan ve Tuğrul Bey'in halefi olarak başa geçen Çağrı Bey'in diğer oğlu Süleyman arasında bir mücadele oldu. Bu mücadeleyi kazanan Alp Arslan oldu ve +++
78-+++ ikinci Selçuklu hükümdarı olarak iktidara geldi.
O, tahta oturduktan kısa bir süre sonra Kafkasya seferine çıktı. 1064 Şubat ayında Tiflis'ten batıya doğru ilerlemeye başlayan Selçuklu hükümdarı ciddi bir direnişle karşılaşmadan Nahcivan'a kadar olan bölgeyi ele geçirdi.
79-Alp Arslan buradan Ermeniler için çok önemli bir şehir olan Ani'ye yöneldi. 16 Ağustos 1064'te Ani şehrini de fetheden Alp Arslan, Ermenileri de moralman tamamen çöketmiştir.
80- Erzen'den sonra Ani'nin de kaybedilmesi hem Romalıları ürkütmüş hem de Ermenilerin Romalılara karşı güvensizliğini açığa vurmuştur.
81- Ani'nin kaybedilmesiyle ilgili olarak Xl. yüzyılın tarihçileri Aristakes ve Mateos'tan geç dönem Ermeni kaynaklarına kadar ayrıntılı bilgi bulmak mümkündür.
Aristakes, 1045'te Kral Gagik'i, ölümünden sonra Ani'yi kendilerine bırakmaya ikna eden Roma imparatorunu hain olarak,
82-++ nitelemekte ve şehrin Ermenilerin elinden çıkmasını hiç unutmadıklarını yazmaktaydı.
1064'te ise onbinlerce askerini toplayan Selçuklu hükümdarının Ani'yi kuşattığını, uzun süren çarpışmalardan sonra büyük kayıplar veren Ermenilerin daha fazla dayanamadığını, +++
83-+++şehri savunanların iç kaleye çekilirken kargaşa oluştuğunu ve kentin düştüğünü yazar.
84-Urfalı Mateos, Ani'de Alp Arslan'ın katliam yaptığını yazarken, Anili Samuel 1064'te şehrin Alp Arslan'ın eline geçtiğini, kadın ve çocukların esir alındığını yazar katliamdan bahsetmez.
Çamiçyan da Samuel gibi Ani şehrinin kaybedilişini anlatırken diğer kaynaklardan daha+++
85-+++yalın bir dil kullanır.
onun tasvirinde en öne çıkan, kenti idare edenleri sayıp Sulçukluların, şehri Rum yöneticilerden aldığını aktarır.
86-Dük ünvanlı Bagarat ve yardımcısı Gürcü Gregory,
Alp Arslan şehri kuşattığında Ani'yi idare etmekteydi. Yerli soylular büyük bir gayretle şehri savunmakta iken bu ikisinin yanlış idaresi yüzünden kargaşa çıkmış ve Selçuklular bu yüzden kente girebildi der Çemiçyan.
87- Mikhael Attaleties ve Skylitzes Ani'nin kaybedilişi ile Roma imparatorluğunun Doğu Anadolu'daki askeri gücünün büyük darbe aldığının altını çizerler.
Burada tarihe çok ilginç bir olay da geçer...
88-Mateos ve onu takip eden pek çok Ermeni kaynağı, Ani şehrinin düşmesinden sonra Selçuklu kuvvetlerinin Kars'a yöneldiğini, ancak bölgedeki Ermeni Prensi Gagik'in büyük bir oyun yaparak şehrin idaresini eline aldığını yazarlar. Gagik'in bu ilginç oyununu Simbat şöyle aktarır.
89-Alp Arslan Gagik'e elçi göndererek teslim olmasını istemişti. Elçi huzura vardığında, Gagik'i yas elbiseleri giymiş vaziyette bulur.
Böyle giyinmesinin sebebini sorduğunda, Gagik, Sultan Tuğrul öldüğünden beri matem tuttuğunu ifade etmiştir. Haber, Alp Arslan'a ulaştığında...
90-Alp Arslan şehre gelerek Gagik ile görüşür ve onun Kars'ı idare etmesine izin verir.
Böylece Selçuklu Devleti içerisinde Ermeniler de idareci olarak görev yapmaya başlamıştır.
91-Çok müstahkem bir mevkide bulunan Ani'nin düşmesinden sonra Selçuklular G. D. Anadolu'ya seferlerini artırmış, Romalılarla çeşitli kereler savaşmışlar, Urfa ve Antakya'nın fetih planları içerisinde olduğunu ortaya koymuşlardı. Bu seferlerde Ermeniler Romalıları suçlarlar yine.
92- Mayıs 1067'de İmparator Konstantin Dukas'ın ölümünden sonra Anadolu büyük bir Selçuklu akınına maruz kaldı. Maaşları düzenli ödenmeyen Roma ordusu Selçuklular karşısında hiç bir varlık gösteremeyince de...

(Romanos Diogenes'in (1068-1071) Doğu Seferiyle Devam Edeceğim)
93-Şimdiye kadar okuduğumuz Malazgirt Zaferinin nasıl kazandığına dair bilgiler varken öncesine ve sonrasına dair hemen hiç bir bilgi okumamıştık. İşte bu kitap bu eksik olan bilgileri veriyor hem de Fethedilenlerin tarihinden.
94-Özetle; Doğu Roma İmp. Konstantinos Dukas'ın ölümü üzerine, Andronikos Dukas'ın onun yerine geçmesi beklenirken İmparatoriçe Evdoksiya (Eudokia) ile evlenerek Romanos Diogenes İmp. olmuştu. (Bunun ağır sonuçları Malazgirtte yaşanacaktı...)
95-Anadolu seferi hazırlıkları yapıp Selçuklulara ağır bir ders vermek isteyen Diogenes'in, Anadolu ordularına başkomutan olarak atadığı Manuel Komnenos,
Alp Arslan'ın azılı muhalifi Emir Erbasan'a Sivas dolaylarında yenilip esir düştü...
96- Lakin Komnenos, Erbasan'ı Alp Arslan'a karşı işbirliği yapmaya ikna edip, esaretten kurtulup Emir Erbasan'ı da yanına alıp İstanbul'a götürdü.
Erbasan, Romalılara sığınıp işbirliğine girmişti. Amacı Alp Arslan'ı Romalılarla bir olup yenip, Selçuklu tahtını ele geçirmekti...
97-İstanbul'dan çıktıktan sonra kaldığı çadırın direklerinin kırılması, atlarının yanması gibi bir sürü olumsuz olayla karşılaşan Diogenes, Sivas'a gelene kadar kendisinin ve ordusunun morali bozuktu. Sivastan Erzurum'a yönelen Diogenes, ordusunun yarısını da Ahlat'a gönderir...
98-Bryennios komutasındaki bu ordu Selçuklulara yenilip esir düşer. Haber Roma ordusunun moralini iyice bozar...
26 Ağustos 1071 de Selçuklu ordusundan toptan intikam almak için Alp aarslan'ın karargahının bulunduğu Malazgirt'e yönelen Diogenes burada da büyük bir ihanete uğrar.
99-Ordusundaki Hıristiyan Türk askerleri, Uzların, Peçeneklerin karşı tarafa geçmesiyle ilk sarsıntıyı yaşayan imparatora en büyük ihaneti ise tahtında gözü olan rakibi, ihtiyat kuvvetleri komutanı Andronikos Dukas yapar...
100-Andronikos Dukas, darbe yiyen ordunun sol tarafını toparlayıp destek vermek yerine, geri çekilip, Diogenes'in yenildiği şayasını da yayınca ordu dağıldı, sağ tarafı toparlamak için dalan Diogenes ise Selçuklulara esir düştü...
101-Alp Arslan, Diogenes'e yine bir İmp. gibi davrandı, onunla yemek yedi ve sonra da şartsız teslim edip yanına kuvvet de katıp İstanbul'a geri yolladı. Lakin, Diogenes, yolda öğrendi ki İstanbul'da darbe olmuş, kendisine ihanet eden rakibi
Andronikos Dukas imparator olmuştu...
102-A. Dukas, İstanbul'a dönmek için Amasya'da yolda olan Diogenes'in üzerine kuvvet yolladı. Diogenes bu kuvvetlerden korunmak için Adana'ya kaçsa da, orada da yanına ulaşan imp elçilerine manastıra kapanacağına dair söz vererek anlaşma yapıp teslim olmuştur...
103- Teslim olan Diogenes, İstanbul'a götürülürken Kütahya civarında kör edilmiş daha sonra da hayatını kaybetmiştir.
Diogenes'e yapılan bu muamele en çok Alp Arslan'ı üzmüş ve Anadolu'yu Romalılardan alma yemini etmiştir... Anna Komnena'nın bahsettiği olay budur.
104-Burada ilginç bir kaç kent ismi detayı vereyim;
Romalılardan asırlarca önce Sakaların bir kolu olan Hattilerin Hattuşaşlıların kenti olan Çorum, Tokat, Niksar gibi şehirlere Romalılar Yunan isimleri vermişlerdi. Örneğin; Niksar'a Neokaisareia, yine Maraş'a Germanikeia, +++
105-Malatya'ya Meliténe, İskenderun'a Alexandros,
Yine tarihi Saka/İskit kenti Denizli/Honaz bölgesine de Khones ismini vermişler. O dönem Roma hakimiyetine geçen Anadolu'nun eski yer isimlerini Romalılar Yunanca'ya çevrilmiştir.
106-Eski çağlar saklı kalmak kaydıyla...son bin yıldır Anadolu'nun kesintisiz ve tek hakimi olan Türkler de bu Yunanca isimleri ancak Cumhuriyetin kuruluşunda Türkçe isimlerle değiştirmeyi akıl edebilmişti! O da Başbuğ Atatürk sayesinde tabi.
107-Cumhuriyet idaresi bu Ermenice ve Yunanca isimleri Türkçeleriyle değiştirince sorun olmamıştı ta ki son 15 yıla kadar! Ama Atatürk'ün yaptığı tüm devrimlerden eahatsız olan kripto yöneticilerimiz bundan da rahatsız oldular!!!
108-Hatırlarsanız, Güroymak olan Türkçe ismini, Norşin ismiyle değiştirmek için! Ankara'dan Bitlis/Güroymak'a gidip kendi elleriyle Norşin ismini çakan "AB-Dullah Gül" adında bir  Cumhurbaşkanımız bile olmuştur! ...
Üstüne yorum yapmayayım lafın tamamı deliye denirmiş çünkü...
109-Roma tarihçileri (Nikephoros, Anna, Zoranas, Skylizes, Attaliatesi, Psellos), Gürcü (Kartlis'i),
Süryani (Mihail ve Gregory Ebul Farac Tarihi) Ermeni Kiragos, Çemiçyan, Urfalı Mateos gibi dönemin tarihçilerinden Anadolu'nun Fethini okudunuz
@ProfDrTellioglu hocamıza tşk ler

• • •

Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh
 

Keep Current with Sakalar İskitler(Gizlenen Eski Anadolu Halkı)

Sakalar İskitler(Gizlenen Eski Anadolu Halkı) Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

PDF

Twitter may remove this content at anytime! Save it as PDF for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video
  1. Follow @ThreadReaderApp to mention us!

  2. From a Twitter thread mention us with a keyword "unroll"
@threadreaderapp unroll

Practice here first or read more on our help page!

More from @Saka_larr

Nov 21
Türk; Yavuz Sultan Selim'e göre, eşek idi…

Türk; Koçi Beye göre, mezhepsiz ecnebiydi…

Türk; Hoca Saadettin Efendi'ye göre, leşti, hilebazdı, aşağılıktı…

Türk; Naima'ya göre, azgındı, çirkindi, kabaydı, cahildi…

Türk; Nef-i'ye göre, Allah'ın irfan pınarını yasakladığıydı…

Türk; Baki'ye göre, kabaydı…

Türk; Hafız Çelebi'ye göre, baban bile olsa öldürülmesi gerekendi…

Türk; Sadrazam Kuyucu Murat'a göre, başı vurulması gerekendi…

Türk; Aksaraylı Kerimettin Mahmut'a göre, hunhar köpekti. Me'lundu…

Türk; Merzifonlu Seyyit Abdurrahman Eşref'e göre, eşsiz bir gaddardı…

Türk; Gelibolulu Mustafa Ali'ye göre, pasaklıydı, çirkindi…

Türk; Taşlıcalı Yahya'ya göre, soyu kuruyasıca idi…

Türk; Büyükelçi Moralı Çuhadır Ahmet'e göre, hayvandan farkı olmayandı…

Türk; Tokatlı Nuri'ye göre, şehir dili bilmez hayvandı…

Türk; Şeyhülislam Mustafa Sabri'ye göre, tiksinti duyulandı…

Türk; Vahdettin'e göre, dini, soyu sopu, yurdu belirsiz, cahiller sürüsüydü…

Siniriniz bozulmasın devam etmeyeyim!

Osmanlı…

– Ermenilere, “Millet-i Sadıka”…

– Araplara, “Kavm-i Necip”..

– Rumlara, “Romalı” anlamına gelen “Romeos” derken Türkler'i böyle aşağıladı.

Peki, Türk kendini nasıl görüyordu?
İşte Türk'ün hali; +++
2-++“İlk ders beni şaşırtmıştı. 

Bu bölük, o zamanki milletin bir parçasıydı. Hepsi de Anadolu köylüleriydi. Biz Anadolu köylüsünü dindar, mutaassıp bilirdik. Halbuki bu gördüklerim sadece cahildiler...

Fakat asıl şaşkınlığım ikinci derste oldu. Daha ilk sual cevaplarda anlaşıldı ki, bu askerler yalnız hangi dinden olduklarını değil, hangi milletten olduklarını da bilmiyorlardı.

‘Biz hangi milletteniz' deyince her kafadan bir ses çıktı:

‘Biz hangi milletteniz' deyince her kafadan bir ses çıktı:

‘Biz Türk değil miyiz' deyince de hemen, ‘Estağfurullah' diye karşılık verdiler.

Türklüğü kabul etmiyorlardı.

Halbuki biz Türk'tük. Bu ordu Türk Ordusu'ydu. Türklük için savaşıyorduk...

Asırlarca süren maceralardan sonra son sığınağımız ancak bu Türklük olabilirdi.

Fakat ne çare ki bu “biz Türk değil miyiz?” diye sorunca “Estağfurullah” diye cevap verenlerin görünüşe göre Türk demek Kızılbaş demekti.(…)

Dininde, milliyetinde birleşmiş olmayan bu bölük, dersler ilerledikçe görüldü ki, devletin şeklini, devletin adını, padişahın ismini, devletin merkezini, başkumandanını ve onun vekilini de bilmemektedir.

Hele iş, vatan bahsine dönünce büsbütün karıştı. Kısacası, vatanımızın neresi olduğunu bilen yoktu. Yahut da bütün bilgiler, belirsiz, köksüz, şekilsiz ve yanlıştı…”

Şevket Süreyya Aydemir (1897-1976),  öyküsünü yazdığı “Suyu Arayan Adam” kitabında böyle anlattı Türkleri…

VATANDAŞLIK BAYRAMI

Falih Rıfkı Atay (1894-1971), 

“Batış Yılları” adlı eserinde kendi kuşağını Osmanlı'nın son çocukları olarak tanımladı:

“Kendime ilk defa ne zaman ‘Türk' dediğimi pek hatırlamıyorum. Bizim çocukluğumuzda ‘Türk', kaba ve yabani demekti.

İslam ümmetinden ve Osmanlı idik. İlmihallerde baş dersimiz ‘din ile milliyetin bir olduğunu' öğrenmekti.

‘Vatan' sözü yasaktı. Onu ben büyüyüp de Namık Kemal'i okuduğum günlerde kitapta gördüm. Kulağımla ancak Meşrutiyet'te duydum.

Biz padişah kulları idik.

Okul çıkışlarında her akşam sıraya girer, ‘Padişahım çok yaşa' diye bağırırdık…”

Buraya kadar yazdıklarımın kuşkusuz amacı var:

Mustafa Kemal de, Osmanlı'nın son kuşağındandı. Türk'ün, Osmanlı iktidarı tarafından nasıl aşağılandığını yaşadı.+

Osmanlı münevverlerinin Babıali'de “Türk” sözünü Arap aksanıyla ifade ederek “Terk” diye yazdıklarını unutmadı. (“Terk” sözcüğünün çoğulu Arapçada “Etrâk” demekti; ve Türklere, “İdrâki biidrak” -anlayışsız Türkler- diyorlardı!)

Oysa…

Türk; Atatürk'e göre, yıldırımdı,

Oysa…

Türk; Atatürk'e göre, yıldırımdı, kasırgaydı, dünyayı aydınlatan güneşti. Bu sebeple…

96 yıl önce…

Tarih: 23 Mayıs 1928.

TBMM, 1312 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu'nu kabul etti. Böylece…

Asırlardır hor görülen Türk, yurttaşlık payesiyle onurlandırıldı.+

Osmanlı ile Cumhuriyet farkı buydu…

Bugünlerde…

“Osmanlıcı” geçinen kimi AKP'liler, Ekrem İmamoğlu'nun “Türk” değil, “Rum” olduğunu ima ederek onu aşağılamaya çalışıyor!

Demek ki artık…

“Türk”, Osmanlı'da olduğu gibi aşağılanan-horlanan değildi.

Zamanın ruhu değişmişti: Türk; uluydu, yüceydi…

Atatürk başarmıştı.

Vatandaşlık Bayramınız kutlu olsun.

Alıntı kaynak:
Soner Yalçın: Rum mu dediniz?  Sözcü Gazetesi
sozcu.com.tr/rum-mu-dediniz…Image
3-Bu yazıyı yazalı 10 yıldan fazla olmuş. Milyonlarca insan belki de ilk defa Kürtleşen Türkmenleri öğrenmişti. Hala güncelligini koruyor.
turkiye.net/yelpaze/konuk/…
Read 4 tweets
Nov 1
--Amerikalı gazeteci:
Niye değiştirdiniz milletin alfabesini diye soruyor Atatürk'e.
--Atatürk'ün cevabı:
Hayır milletin değil, 10 bin kişinin alfabesini değiştirdim. Doğru alfabeyle de millete de okuma yazmayı öğrettim.
1-Tarih boyunca Türkçe'nin kaydedildiği alfabeler 18 tanedir.
(Dilbilimci Prof Dr Ahmet Buran hocadan alınmıştır) @AhmetBURAN4 Image
@AhmetBURAN4 2-Yıllarca aklımızla alay edercesine bir gecede alfabe değişti de dedemizin mezar taşını okuyamıyorum dedi malum zırtolar, kütüphaneye gidipte hiç bir şey okuyamıyorum dedi aynı zırtolar! Peki bunlar Osmanlı'da alfabe tartışmalarını? Bal gibi biliyorlar..
altayli.net/osmanlida-alfa…
Read 7 tweets
Oct 31
MHP Ankara eski il yönetim kurulu üyesi Mehmet Sakarya’nın kaleminden..!!!

BİZ UYUDUK…!?

ABD 2002 yılında ülkemizi işgal ettirdi. Kime mi..!?

T.C. kimliği taşıyan, fakat aslında fanatik Türk düşmanı olan mollalara..!?

Hafızanızla zaman tüneline girin, Yaşadıklarımızı bir film gibi seyredin! Hafızın şiir okuması ve göstermelik kodese aldırılması… Ahmet Özer ...Image
1- Mağdura bu millet bayılır… ABD yani CIA bizi bizden iyi tanır…

Ben o sırada MHP Ankara İl yönetimindeydim. Bahçeli ani kararla istifa ettirildi, Hükümet yıktırıldı. İstifa haberi geldiğinde, İl yönetimi toplantıdayız, Dedim ki,

“Herkes intihar edebilir, Genel başkanımız da siyaseten intihar etmiştir, yalnız partiyi de peşinden sürüklemiş, onu da öldürmüştür”Image
2- Başkan Yaşar Yıldırım kireç gibi oldu.
“Abi ipimizi çekiyorsun” dedi…
“Başkan” dedim “benim ipim yok, 1966 yılından beri bu hareketin içindeyim.Her düşündüğümü söylerim… Rahmetli Başbuğumun döneminde de böyleydim”

Dediğim çıktı, Bahçeli’nin İsifasıyla hükümet yıkıldı, seçime gidildi… MHP barajın altında kaldı… Arapçı, daha doğrusu ABD’nin adamları kazandı… ABD, FETÖ, CIA, Yerli işbirlikçileri elele verdi, önce askeriyeyi çökerttiler…Image
Read 20 tweets
Oct 21
Türkiye'de neden hiç kimse;
Saka Torunuyuz, Hun Torunuyuz, Göktürk torunuyuz
Uygur torununuyuz,
Avar, Hazar, Kıpcak torunuyuz demiyor da
sadece Osmanlı torunuyuz diyor?
Yani mesele Türklük ise Sakalar/İskitler, Partlar, Hunlar'dan başla saymaya.
Yok eğer mesele hükümdarlık ise Uygurlar hükümdarlığın
kralı yaptı...

Herkes neden sadece Fatih'in, Selim'in torunu oluyor..??
Neden hiç kimse, Targıtay'ın, Alper Tunga'nın, Tomris Hanin, Kabaç Han'ın, Teoman Han'ın. Mete Han'ın. Atilla'nın. Kürşat'ın. Gültikin'in Bilge Tekin'in Osman Batur'un. Şeyh Şamil'in torunuyum demiyor...
Osmanlı'dan başka devlet mi bilmiyorlar yoksa..??Image
2-Bu Osmanlı torunuyum diyenler arasında İlk Turan İmparatorluğunu bilen var mı? Ya da
Kavimler göçü sonrası Avrupa'da kurulan ilk Türk devletini bilen var mı..??
Balamir Kağan'ı tanıyan var mı aranızda eyyy Türkçü geçinen Osmanlıcılar..
Yani mesele tarihe sahip çıkmaksa İskitleri, Asya ile, Avrupa Hunları, Ak Hunları, Doğu Anadolu ve İran'da kurulan ve tam 652 sene hüküm süren KaraHunlar Devletini bilen var mı?

Daha geriye gidersek yine Doğu Anadolu bölgesinde 4 bin yıl önceden var olan Ön Türk Devleti Türki Krallığını bileniniz var mı? Hattileri, Turukkuları,
Veya Samsun'daki İskitleri, yine Doğu Roma-Bizanstan 1500 yıl önceki İstanbul'daki Oy Bil devletini, ön Türkçe adı Astan Bulin (Bolig) şehrini, Atatürk neden Konstantinopolis'ten İstanbul'a çevirdiğini biliyor musunuz? ... Beşiktaş Metro kazılarında ortaya çıkan Kurganlar ve altınların sahipleri Rum Yunan Ermeni değil Ön Türklerdir. Kamlık İnancı'nın Atalar Kültü inancı gereği Altınlar , Elbiseler, Giysiler, Kılıç, At veya Eşleriyle birlikte gömülüyordı ve bu inanç sadece eski Türklerde vardı.

Yani Neden sadece Osmanlı..?? Saltanat ile yönetildiği için mi..??
Avarları, Hazarları tanıyan var mı aranızda.??
Hazar Türk devleti bugünkü Rusya'dan daha büyüktü..
Belki adını bile duymadınız.. Niye ille de Osmanlı..
Harfleri Arapçayı Farsçayi anımsatıyor diye mi..??Image
3-Sizin Türklükle, Tarihle ilginiz yok..
Sizin, yobazlıkla ilginiz var..
Geri kalmışlıkla, Sizi yönetenleri şatafatlı hayatlarıyla,
Yalakalıkla ilginiz var...
Mesela tarihe sahip çıkmaksa Osmanlı'dan daha büyük devletlerde var tarihimizde...hemde gerçekten Türk'e hizmet eden devletler...
Oğuzlar, Türgişler, Karluklar...
Neden hiç Karahanlı, Kıpçak, Gazne, Selçuklu torunuyuz diyen yok..
Memluk(Kölemen) Türk devletini "Devletü't Türkiyye" adını duyan var mı aranıza..??
Ya İhşidleri, Eyyübileri, Tulunoğlu Türk Devletlerini bilen var mı aranızda? Ya da bunların hikayelerini bilen..??

Siz sadece takke, cübbe, sakal seviyorsunuz..
Bu yüzden Osmanlı torunuyuz diyorsunuz..
Tarihte övünülecek çok daha büyük devletler çok daha büyük kahramanlar varken neden sadece Osmanlı..??
Siz dinciligi seviyorsunuz.. Dine bağlı gericiliği seviyorsunuz.. Pedofili seviyorsunuz! Bu yüzden sadece Osmanlı'yı biliyorsunuz..

İskitlerden, Partlardan, Hattilerden, Subarlardan Ak veya Kara Hunlardan, Avarlardan, Etrüsklerden haberiniz yok..
Bir tek Osmanlı biliyorsun ama onu da yanlış biliyorsun..
Hadi tanışın gerçek Osmanlıyla bari...Image
Read 6 tweets
Oct 15
Osmanlı Türk Devleti ise Neden Türklerin Bundan Haberi Yoktur!?

✍🏻 Bahtiyar Aydın

gundemarsivi.com/osmanli-turk-d…Image
1-Osmanlı Türk Devleti ise Neden Türklerin Bundan Haberi Yoktur!?

15 Ekim 2024

Osmanlı Devleti Türk Devleti ise:

1. Neden Osmanlı’da Müslüman Türkler fakir, gayrimüslimler zengindir? Yunan Ord. Prof. Dr. Dimitri Kitsikis: “Batılılar bizi kışkırtana kadar Osmanlı’yı, Ermeniler, biz (Yunanlılar) ve diğer devşirmeler yönetiyordu.”  x.com/Saka_larr/stat… 

2. Neden Anadolu’daki Türkler İstanbul’a (o zamanki adıyla Konstantinopolis) gitmek için bulunduğu şehrin eşrafından, ağasından, beyinden, borcu olmadığına ve geri döneceğine dair iki kefilli muhtesip vizesi istenirken, bu vize Yunandan, Ermeniden, Yahudiden ve diğer gayrimüslimlerden istenmezdi?Image
2-
3-Neden Boğaz’ın iki yakasındaki yalılarda, köşklerde, Marmara Denizi’nin çevresindeki yalılarda, köşklerde bir tane Müslüman Türk yaşamıyordu?

4. Neden Osmanlı Bankası dahil 12 bankanın sahipleri Yunan, Ermeni vb. iken Türkler bankada işçi olarak bile çalışamıyordu? Duruma istisnai bir tepki olarak Ziya Paşa Ziraat Bankası‘nı (Memleket Sandıkları) kurmuş, sonra da Ziya Paşa Taif’e (Arabistan’da) sürgün edilip zindanda boğdurulmuştu!

5. Neden Anadolu’da doktor, eczacı, hatta köy bakkalları bile Yunan veya Ermeniydi?

6. Neden Türkler 10 yıl, hatta 15 yıl askerlik yaparken, Osmanlı vatandaşı Yunan ve Ermeniler askerlikten muaf tutulmuştu? Bu durumun ticaret, sanat ve her türlü faaliyetten Türklerin dışlanmasına yol açtığı bilindiği halde sürdürülmüştür!?

7. Neden Osmanlı’da Tanzimat aydınları, “Bu alfabe bizi cahil bıraktı, Latin alfabesine geçelim,” diye İlbasan kongreleri düzenliyorlardı?

Zaten tapu daireleri, telgraf ve saraydaki bazı yazışmalar ve mektuplar Latin alfabesiyle yapılıyor, örneğin 1795 tarihinde Hatice Sultan’ın mimar sevgilisine yazdığı mektup Latin alfabesiyledir. (Resmi ekte)
Durum böyle iken, Anadolu’daki Türkmen-Oğuzlara, Müslüman Türklere neden Arap ve Fars harfli uyduruk Osmanlıca dayatılmıştır?Image
Read 5 tweets
Aug 20
Jandarma görmesin diye Kuran-ı Kerim’leri tarlalara saklardık...

Atatürk döneminde jandarmalar köy köy gezip kimlerin Kur’an okuduğunu kontrol ediyor ve “Sen misin din dersi veren?” diyerek hocaları alıp götürüyormuş.

Tamamen hayal ürünü olan bu anlatıyı belgelerle çürütelim ve Atatürk döneminde dini kitapların okutulmasından bahsedelim. Lütfen sonuna kadar dikkatle okuyun.

Birazdan belgeleriyle göreceğiniz üzere Atatürk, Kuran-ı Kerim'i ve din kitaplarını yasaklamak bir tarafa, hem askerler için hem köylüler için ayrı ayrı din kitabı hazırlatmıştır. Köylerde her evde mutlaka bir Kur’an-ı Kerim ve din kitabı bulundurulması için resmî adımlar atmıştır. Okullarda din ve Kuran-ı Kerim dersleri okutulmuştur. Başlıyoruz.Image
1⃣- Askere Din Kitabı

26 Mart 1925’te Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak, Diyanet İşleri Başkanlığından askerlerin İslam dinini öğrenmeleri için kışlaların uygun yerlerine asılmak maksadıyla ayet-i kerime ve hadis-i şerif yazılı levhalar hazırlanıp gönderilmesini ve askerlere okutulmak üzere bir din kitabı hazırlanmasını istemiştir. Bunun üzerine Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Ahmet Hamdi Akseki tarafından görmüş olduğunuz Askere Din Dersleri kitabı hazırlanmış ve silah altındaki tüm askerlere okutulmaya başlamıştır.Image
Image
2⃣- Köylü Din Dersleri Kitabı

1928 yılında köylümüzün İslam dinini layıkıyla öğrenmesi için yine Ahmet Hamdi Akseki tarafından Köylüye Din Dersleri adlı bir kitap yazılmıştır. Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından bu kitabın köylülere ulaştırılmasının sağlanması için müftülüklere talimat verilmiştir.Image
Read 11 tweets

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just two indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3/month or $30/year) and get exclusive features!

Become Premium

Don't want to be a Premium member but still want to support us?

Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal

Or Donate anonymously using crypto!

Ethereum

0xfe58350B80634f60Fa6Dc149a72b4DFbc17D341E copy

Bitcoin

3ATGMxNzCUFzxpMCHL5sWSt4DVtS8UqXpi copy

Thank you for your support!

Follow Us!

:(