❗Asya mallarının Avrupa’ya ulaşmasında kilit rol oynayan Süveyş Kanalı, geçtiğimiz haftalarda Evergreen şirketininin dev gemisinin karaya oturmasıyla gündeme gelmişti.
❗Kanalın kapanmasına ve gemi geçişinin durmasına yol açan bu olay sonrası küresel deniz ticareti felç oldu.
❗Süveyş Kanalında yaşanan durum neticesinde Asya’dan gelen ürünlerin Avrupa pazarına ulaşamaması nedeniyle bir çok üründe kıtlık çekileceği gündeme geldi.
❗Ayrıca kazanın günlük 9,6 milyar dolarlık bir zarara yol açtığı da tahmin edilmiştir.
❗Küresel ekonomiyi büyük oranda zarara uğratan bu olay karşısında Süveyş’ten geçen rotaya alternatif başka ticaret yolu projeleri ön plana çıkmıştır.
❗Arktikten geçen Kuzey Buz Deniz Yolu, Kuzey Koridoru süreyi ve mesafeyi kısaltması nedeniyle alternatiflerin başında yer alsa da Türkiye’yi de içine alan “Orta Koridor” da gündeme gelen diğer bir hattır.
❗Çin’in “Bir Kuşak Bir Yol” projesinde de yer alan bu güzergah, İpek Yolu üzerinde Çin'den başlayarak Orta Asya ve akabinde Anadolu üzerinden Avrupa'ya ulaşmaktadır. Türkiye jeopolitik konumu nedeniyle bu yol üzerinde kilit bir rol üstlenmektedir.
❗Yapımları tamamlanıp hizmete açılan Marmaray, Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Kars-Bakü Demiryolu, bu rotanın faaliyete geçirilmesi bakımından önemli dönüm noktaları olmuştur.
❗Güzergah üzerindeki ülkelerdeki Çin yatırımlarına da bakıldığında bu ticaret yolunun yakın gelecekte etkin olarak kullanıma geçme ihtimali yüksektir.
❗Modern İpek Yolu'nun diğer yollara göre kar payı da göreceli olarak daha yüksektir.
❗Çin’den çıkan bir konteyner kuzeydeki rotayı kullanarak 10 bin km’lik yolu 15-20 günde tamamlar ve Avrupa'ya ulaşır.
❗Türkiye’den geçen rota ise mevcut yolun 7 bin km’ye ve sürenin 10-15 güne inmesini sağlamaktadır.
❗Kuzey Buz Denizi de mevcut yolu yaklaşık 13 bin km'ye düşürmektedir. Bu bağlamda Türkiye'den de geçen Orta Koridor, zaman ve maliyet bakımından en kazançlı ve güvenli yol olarak karşımıza çıkmaktadır.
❗İlerleyen dönemde bu yolun dünya ticaretinde ön plana çıkması Türkiye'nin küresel ticaretteki konumunu ve önemini artıracaktır. #baudegs#baumags#ortakoridor#mavivatan
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
İran; Suriye, Lübnan ve Filistin topraklarındaki vekil güçleri vasıtasıyla İsrail ile sık sık karşı karşıya gelmektedir. Tarihsel süreç içerisinde husumetli olan Ortadoğu’nun iki düşman devleti İran ve İsrail arasındaki çekişme günümüzde denizlere de sıçramıştır.
Uzun zamandır birbirlerinin gemilerine saldırılar düzenleyen iki devlet, bu eylemlerini halen sürdürmektedir. Şubat 2021 tarihinde Umman Körfezi’nde seyir halinde olan İsrail’e ait bir yük gemisinde patlama meydana gelmiştir. Patlamada herhangi bir can kaybı yaşanmamıştır.
ABD Eski Başkanı Donald Trump ve İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz, patlamadan dolayı İran’ı suçlamış ve Tahran’ın gemiyi hedef aldığını iddia etmiştir. İran ise tüm bu suçlamaları “şiddetle” reddederek İsrail’in İran’ı hedef göstermeye çalıştığını belirtmiştir.
İnşası 10 yıl önce başlayan, Etiyopya’daki Mavi Nil Nehri üzerine kurulan Rönesans Barajı, Etiyopya, Mısır ve Sudan arasında ciddi tartışmalara neden olmaktadır.
Etiyopya, üretilen hidroelektrik enerjinin 110 milyon insanın enerji ihtiyacını karşılamak için hayati önemde olacağını söylüyor.
Sudan ise projenin sel riskini artırabileceğinden ve Nil Nehri barajlarının güvenli çalışmasını etkileyebileceğinden korkuyor.
Şu an dörtte üçü tamamlanmış olan baraj konusunda Sudan Hükümeti, Etiyopya'nın barajı koordine etmeden doldurması ve işletmesi durumunda ülke nüfusunun yarısından fazlası olan en az 20 milyon insanın durumdan olumsuz etkilenebileceğini söylüyor.
BAUDEGS Gönüllü Araştırmacısı Soner Atakan ERTÜRK'ün hazırlamış olduğu "DOĞU AKDENİZ VE ARKTİK" isimli çalışma ve çalışmaya dair önemli noktalar aşağıda sunulmuştur. baudegs.com/dogu-akdeniz-v…
❗Coğrafyalar farklı olsa bile, devletler arasındaki söylem benzerliği ve tez ortaklıklarının uluslar arası alanda sunabileceği fırsatlar büyüktür.
❗Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki haklı iddialarında sahada üstünlük ve çevre devletlerle ilişki kurmasının yanında, Doğu Akdeniz üzerinde kendileri için nüfuz alanı yaratmaya çalışan uzak coğrafyadan devletler ile ilişki kurmasının sağlayacağı diplomatik faydalar...
"Tarihin Sonu" isimli teziyle öne çıkan ünlü yazar Francis Fukuyama, Türk İHA/SİHA'larına dair detaylı bir inceleme yazısı yayımladı.
Yazıda özetle;
❗"Türkiye, kendi İHA/SİHA'larını geliştirdi ve bu İHA/SİHA'ları askeri başarıya dönüştürdü."
❗"Libya, Suriye, Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki Dağlık Karabağ Savaşı'nda ve k"endi sınırları içinde PKK'ya karşı mücadelede de bu İHA/SİHA'lar kullanıldı."
❗"Türkiye bu süreçte Rusya, Çin veya ABD'den daha fazla o yeteneğine sahip büyük bir bölgesel güç haline geldi."
❗"İHA/SİHA'lar, Türkiye'nin 2020 yılında bölgesel bir güç olarak yükselişini teşvik eden çok iş yaptı."
Amerikan Deniz Kuvvetleri’nin “Department of the Navy Unmanned Campaign Framework” isimli İnsansız Araçları Raporu ve BAU DEGS Genç Gönüllü Araştırmacı Şafak Yıldırım'ın bu raporu özetleyen Bilgi Notu aşağıda sunulmuştur. baudegs.com/amerikan-deniz…
ABD Deniz Kuvveleri envanterini, insansız savunma sistemlerine entegre etmeye devam ediyor! ABD'nin temel stratejisi; robotik, otonomi ve insan-makine takımlaşması olarak özetlenebilir!
İnsansız deniz araçlarına odaklanan ABD'nin, ana odaklarından birisi % 100 otonom olması hedeflenen botlar ve gemi projelerinden oluşuyor.
Kesintisiz takipli insansız gemi (ACTUV) ve Deniz Avcısı projeleri de savunma stratejilerinin önemli projelerinden birisi olarak öne çıkıyor.
Rusya'nın Arktik Bölgesi'nde Varlığını Genişletiyor.
Rusya 1 Nisan 2021 tarihinde, 2015 yılında BM Kıta Sahanlığı Komisyonu’na yapmış olduğu başvuruda yer alan Arktik bölgesi deniz alanlarını yaklaşık 705.000 km2 arttıracak şekilde iddialarını genişletecek bir başvuruda bulundu.
Rusya'nın mevcut ve yeni iddiaları aşağıda ifade edilmiştir:
Deniz yataklarının Rusya ana karasına bağlı olduğunu gösteren çalışmalarla yapılan başvuru sonucunda ortaya çıkan harita, üzerine düşünmeyi gerektirmektedir çünkü Rusya’nın iddiaları mevcut durumda olan tartışmalı alanları büyütmekte, Kanada’ya ve Danimarka’ya kadar ulaşmaktadır.