İbrahim, üç dinin babası olarak kabul edilir; Yahudilik, Hıristiyanlık, İslam
Ishmael, İbranice'de Ish-Maal'dir ve Sanskritçe'de Ish-Mahal 'Büyük Siva' anlamına gelir.
Isaac, İbranice'de İshak ve Sanskritçe'de Ishakhu'dur, bu da Siva'nın Arkadaşı
gelir. "
Hepsinden en şaşırtıcı olanı, İbrahim'in kendisinin adıdır, bu da İbrahim'in bir Naga Kralı - Ab Ram'dan başka bir şey olmadığı anlamına gelebilir - aslında 'yüceltilmiş yılan' anlamına gelir. #Abraham#Ram
Zerdüştlük de Vedalardan geliyor olabilir . Ateş kültü benzerlikler taşıyor, Vedik Soma, Zerdüştlükte Homa oldu.
Cennet ve cehennem kavramı ve abrahamik dinlerin iyiye karşı kötülüğü doğrudan zerdüştlükten alınmıştır. #Soma#Homa
......
The source of all religions is Vedas :
DÜNYA Boyutu ( yarı ışıklı alem ) tam ortada yer alıyor ;
Bizimki 14 lokas -7 daha yüksek, 7 daha düşük olan bir Kozmostur. Bunun gibi, Iswara'nın ( Tanrı, Allah, God) kusursuz bir şekilde ilahi güçle yarattığı ve yönettiği milyarlarca Kâinat vardır. #Loka#Boyut
ÇSEL GÖK KUBBENİN TEPESİNE YÜKSELİM
Tanrı'nın varlığı ancak saflaşmış bir kalple hissedilebilir.
Sözü edilen bu derece saflaşmış bir kalpte bulunan Tanrı'nın var olduğuna dair yoğunlaşmış hisler yani ışık dolu iman; zaman içerinde tekamülüne ve en sonunda da nihayetine ulaşır.
Böylelikle günü gelen ve hak eden saflaşmış bir ruh; yüreğin içerisinden başlayarak başın tepesindeki sonsuzluğa açılan tarifsiz içsel bilinç patlamasını yaşar.
Bu durum, çeşitli ruhani kültürlerde değişik tanımlamalarla anılır; sırattan geçme, içsel kıyamet, içsel miraç,
içsel cihadın sonucuna varma, kendine hakimiyet ve arınmada nihayete erme, Nirvana’ya ulaşma, Samadhi’ye ulaşmak, kundalini uyanışı, belkemiğinde saklı özün uyanışı vb gibi.
Kozmik yumurta- Rahim ( Hiranyagarpa) misali ki aynı ruhsal kodlamaları değişik biçimlerde ( din-mezhep-ekol) şekil değiştirerek ortaya çıkartan.
Paskalya yumurtası ( içimizdeki Mesih'in ortaya çıkması, Halkın içinde Mesih bilincinin canlanması) misali.
Evet yazılanlar üzerinde tefekkür etmek da fayda var. Özellikle aydınlanmış kişinin bir su damlası, kristal gibi saydam bir hale gelerek anonim bir hale dönüşmesi.Yani kişilik kumaşının tüm renklerini, biyografik olayların ana sebeplerini ( din, ırk, karakter. vs)geride bırak
Yüksel ( ruhsal bedeninle ) ki senin için yükselmenin bir sınırı yoktur misali ancak çok yükselme yanarsın ( bedenle bağın kopabilir tepe çakradan devam eden) çok alçalma çarparsın sözünü de aklımızın bir köşesinde bulundurmakta fayda var ;
Birlik Bilinci / 7. çakraya yükselim hakkında ;
......
.....
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Müslüman kardeşler ( İHVAN ) = HAMAS sayılır çünkü ipleri aynı yere bağlanıyor .
MÜSLÜMAN KARDEŞLER MASON KARDEŞLERDEN GELMEKTEDİR VE CİHAT İLE DİNCİLİK EMPERYALİZME HİZMET EDEN APARATLARDAN İBARETTİRLER;
Müslüman Kardeşler’in cihat teorisyeni Seyyid Kutub’a (1906-66) ait yeni bir biyografi kitabı yayınladı. Kitapta üstadın el-Tac el-Mısri (« Mısır’ın Tacı ») Dergisinde 23 Nisan 1943 tarihli « Masonluğu neden seçtim? » başlıklı bir makalesi yer alıyor.
Makale Kutub’un Amerika’ya yolculuğu ve Müslüman Kardeşler’e katılması öncesinde yayınlandı.
Geçmişte birçok yazar iki cemaatin (Müslüman Kardeşler ve Masonlar) üyeliğe kabul törenleri arasındaki benzerlikleri ortaya koymuştu, ama Seyyid Kutub’un Mason oluşuna ilişkin ilk kez kanıt sunulmaktadır.
O dönem Mısır Locaları doğrudan İngiliz gizli servisleri tarafından kontrol ediliyordu. Kral Faruk da Mason idi.
1928 de Mısır da İngiliz / Alman şövalyeler- masonlar ( MI6-BND) tarafından kurulan Müslüman kardeşlerin Türkiye uzantısı Milli görüş ( radikal dincilik ve radikal milliyetçilik) karışımı olan bir kitle ki şaşıracak bir şey yok.
Israil'i de bizzat Ingiliz-Alman Sovalyelerle kuran Mekke Serifi Hüseyin, Kudüs Müftüsü Amin al Husseini, Ibn Saud ve Wahabilerdir. Arap aleminin basina Vatikan'a bagli kripto sovalyeler gecirilmistir. Turkiye'de durum farkli değildir.
Kişilerden değil de Sonuçtan yola çıkarsak eğer cihadist islamın batıya ve sömürgeciliğe hizmet ettiği ortada çünkü cizvit ve masonlar semavi dinlerin kontrollünü ele geçirmiş durumdalar.
Alıntıdır.
Müslüman Kardeşler ( İHVAN) terörist ilân edilebilir mi?
1- Müslüman Kardeşler bir dini grup değil ama siyasi cemaattir. Kurucularının birçoğunun ilişki içerisinde olduğu Avrupa’daki mason locaları örneğine göre örgütlenmişlerdir. Üyeleri çeşitli yasal siyasi partiler ve cihatçı gruplar içerisinde mücadele etmektedir. Usame bin Ladin’den Ebubekir el-Bağdadi’ye kadar, cihatçı önderlerin istisnasız olarak tamamı Cemaatin fiilen ya da eski üyesidirler.
Çatışma sanıldığından çok daha derindedir. Başlangıçtaki sloganlar, Suriye Arap Cumhuriyeti’ne, ya da Devlet Başkanı Beşar Esad’a yönelik değildi, Suriye medeniyetinin bizzat kendi ruhunu hedef alıyordu. Dünyada benzeri olmayan çok inançlı bir topluma son verilmesi ve Müslüman Kardeşler’in ilkelerine uygun bir yaşam tarzının dayatılması söz konusuydu.
Suriye’deki olaylar bir iç savaş gibi sunulmuşken, hiç kuşku yok ki ortada bir ideolojik çatışma söz konusudur. 2011’deki gösterilerin önde gelen iki sloganı şunlardı:
- « Allah, Suriye, Özgürlük! » (bu son sözcük Batılı siyasal özgürlüğü değil ama şeriatı uygulama özgürlüğünü tanımlamaktadır).
- « Hıristiyanlar Beyrut’a, Nusayriler mezara! »
Müslüman Kardeşler’in ideolojisi eylemleri ikiye ayırmaktadır: kendine göre Allah tarafından onaylananlar ve yine Onun tarafından yasaklananlar . Bunun devamında da dünyayı ikiye ayırmaktadır: Allah’ın hizmetkarları ve düşmanları. Son olarak, Allah’ın onayladığı eylem kavramını kabul edenleri yüceltmekte ve diğerlerinin ise katlini teşvik etmektedir.
Bu ideoloji, Suudi imamlar, Türk ve Katar hükümetleri tarafından vaaz edilmektedir (her ne kadar bugün Cemaati mahkum etseler ve onun yerine kraliyet ailesini tercih etseler de). Bu ideoloji sadece Suriye’deki savaşta değil ama aynı şekilde dünyanın her yerinde gerçekleştirilen cihatçı saldırılarda da iş başındadır.
Dolayısıyla ABD’nin Suriye’de barış yapmaya hazır olduğunu varsaysak bile barış, ancak Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun ya da en azından Güvenlik Konseyi’nin Müslüman Kardeşler’in ideolojisini açık bir şekilde mahkum etmesiyle mümkün olabilir. Sonuç olarak Suriye’de barış Libya, Irak ve Afganistan’daki mevcut durumu büyük ölçüde rahatlatacak ve uluslararası terörizmin güç kaybetmesine katkıda bulunacaktır.
ABD’li bir akademisyenin açıkladıkları ise bu probleme alacakları pozisyonun iyi bir özeti oluyor:
“…Müslüman Kardeşlerin şu anki yapısını yansıtan en iyi örnek, Sosyalist Enternasyonal olur. Birbirini tanıyan ve ideolojik olarak yakın hisseden, tecrübelerini paylaşan…”
Devasa Bir Yapıya Tek Bir Örgüt Muamelesi Yapılamaz
Aynı bu şekilde bir yaklaşımla yazıya devam ediyor McCants ve Wittes. Temel argümanları, Müslüman Kardeşler ağında olduğu varsayılan grupların tek tek ele alınıp içlerinde teröre bulaşmış olanlar varsa sadece onların terörist ilân edilmesi gerektiği. Tabi bunu söylerken Müslüman Kardeşlerin Filistin uzantısı addedilen Hamas’ı ya da Suriye’deki Müslüman Kardeşler uzantısı grupları zikretmeleri, yazarlarımızın da ABD müesses nizamının bu gruplara dair yaklaşımından sıyrılmadıklarını gösteriyor. Fakat bu kısmı bir kenara bırakıp sıraladıkları örneklere baktığımızda mantık kurgularının ve yaklaşımlarının isabetli olduğunu görüyoruz.
Dolayısıyla, bu ideolojiye isnat edilebilecek suçların teşhir edilmesi ve yargılanılmasına ihtiyaç varken bir « genel af »tan söz etmek tehlikelidir. İkinci Dünya Savaşının sonunda Nazizmin fikir babaları ve alegorileri nasıl yargılandıysa, bugün de bu ideolojiyi yayanların yargılanması gerekir. Ve bunun, geriye dönük metinlerin kullanıldığı Nüremberg’ten farklı olarak hukuk devletine saygı içerisinde yapılması gerekir. Şunun iyi anlaşılması gerekir: önemli olan kişilerin cezalandırılması değil, ama etkisiz hale getirilmesi için bir ideolojinin anlaşılmasıdır.
2- Suriye ancak Müslüman Kardeşler ideolojisine karşı mücadele çevresinde yeniden inşa edilebilir –yani tüm insanların eşit olduğunun ve tüm dinlerin saygıya layık olduğunun onaylanması– .
Müslüman Kardeşler Cemaati Birleşik Krallık’ın desteğinden yararlandığı ve yararlanmaya devam ettiği sürece , liderlerini yargılamak mümkün olamayacaktır. Önemli olan bu düşünceleri ve doğrudan yol açtıkları suçları kamuoyu önünde teşhir etmektir.
İslam radikalizminin en etkili ideologlarından biri de Seyyid Kutb’dur (1906-1966). Öğretmen eğitimi alan Kutb, Eğitim Bakanlığında müfettişlik yaparken Amerika’ya gönderilmiştir. Kutb, Müslüman Kardeşler örgütüne l951 yılında katılmıştır. Bu tarih ABD’den dönüşünün bir yıl sonrasıdır. Kendisi bu tarihi “1951’de doğdum” diye niteler. Nasır’a yapılan başarısız suikasttan sonra tutuklanır ve 25 yıl ceza alır. 1964’te Irak lideri Abdul Salem Arif’in arcılığı ile serbest bırakılır. 1965’te ikinci bir suikast girişimi sonunda idama mahkum edilir ve l966’da idam edilir.
Seyyid Kutb, bağnaz bir Mustafa Kemal düşmanı olarak tanınır. Ona göre, Batılı güçler M. Kemal’i İslamdan kurtulmak için öne sürmüşlerdi. Öteki İslam ülkeleri Türkiye örneğini izlemedikleri için Nasır’ı desteklemişlerdi.
DİNDARLAR İLE LAİKLERİ BİRARADA OLMAZ
Seyyid Kutb, dindarlarla laiklik taraftarlarının aynı toplumda yaşamalarının olanaksız olduğunu söylüyordu. Dolaysıyla, Müslümanlar, öncelikle bu tür yönetimleri devirmekle yükümlüydüler. Komünizm tanrıtanımazdı, demokrasi ise, Tanrı nizamının gaspedilmesiydi. Bütün bunlar cahiliyenin göstergeleriydi. Tanrının yerine insanlığa tapmaktı. Muhammet zamanında “cahiliye” bilgisizlikten kaynaklanıyordu, şimdiki cahiliye ise Tanrıya bilinçli başkaldırıştı. (Karen Armstrong, The Battle for God, s.239)
Kutb, laiklerle dindarların aynı toplumda birarada yaşayamayacağını söylüyordu. Bu nedenle de, Müslümanların laik devlete karşı başkaldırmaları gerektiğini savunuyordu. Demokrasi de ona göre Batı icadıdır, ulusçuluk da. İslamı yozlaştırmak için kullanılmaktadır. Esas olan İslam dünyasının bir halife yönetiminde biraraya getirmektir. Dünya ümmeti ırka, ulusal değerlere değil, yalnızca inanca dayanmaktaydı ve dünya inananlar ve inanmayanların iki ayrı dünyası değildir. Bütün dünya inanmayanlarla dolu olduğu için dar-ul harptır, cihat bütün dünyayı kapsar.
Onlara göre örtünmeyen bir kadın “canlı bir şehvet” davetiyesidir. “Bu ahlaksız kadınların çıplak bedenlerinden fışkıran ihtiras alevleri insanlığı yakarak küle çevirecektir.” Kutb “insanlık bugün büyük bir genelevde yaşıyor” diyor. Bunu kanıtlamak için“basına, filmlere, moda gösterilerine, güzellik yarışmalarına, dans evlerine, şarap barlarına, yayın istasyonlarına bakmak yeter.” (Fi Zilal el Kuran, aktaran Armstrong, s.240)
BEGOVİÇ İZLEYİCİSİYDİ
Bosna islamcıların lideri Aliyah İzzetbegoviç, Kutb’un bağnaz izleyicilerinden biriydi. 1970 yılında yayınladığı İslami Bildirge’de“moderistlerin başarısızlığının simgesi, reformlarıyla Türkiye’yi ancak ‘üçüncü sınıf bir ülke’ yapmış olan Atatürk’tür.”(Giles Kepel, Cihad s.471.)
Başında da değinildiği gibi, Mısır’ı anlamak, Ortadoğu’yu anlamak: Mısır’ı çözmek Ortadoğu’yu çözmektir.
Mısır, evrensel bir boyut kazanmış olan İhvan (Müslüman Kardeşler) hareketinin merkezi olma özelliğini koruyor. Stratejik yaklaşımlara ilişkin değişik yaklaşımlar göstermesi, değişik adlar alması doğaldır. Ama temel amaç değişmemiştir.
“Terör” de tıpkı “demokrasi” gibi, amaca ulaşmanın bir aracı olarak algılandığına göre, “hür ve demokratik” seçimle iktidarı ele geçirmenin ne sakıncası olabilir ki? O nedenle “gömlek değiştirmenin” tam da zamanıdır. “Ilımlı İslam gömleğine”Washington’un fazla bir diyeceği yok. İştahla sahneye sürülen bir Türkiye örneği var!
Bir ülke özgürleşmek istiyorsa eğer Vatikan-Cizvit- Tapınakçılar ile onların kullandığı farmasonları ve alt açılımları olan tarikatları, ajanları ve her görüntü şekil altındaki gizli ordularını yenmeyi başarmalıdır diyor;
Godfather filmindeki italyan mafyasının patronu ve Yıldız savaşlarındaki Dart Vader tiplemesi Papalığı temsil ediyormuş ;
Vatikan din şirketinin ve Papalığın sahibi olan derin avrupa kraliyeti ki siyonizmi ve nazizmi de yaratanlar onlarmış . Kudüste evrensel katolik kilisesinin kurulabilmesi için müslümanlar ( şia faşistleri ) ile yahudilerinin ( Talmud faşistlerinin ) birbirlerini yok etmelerini tezgahlar eşliğinde bekliyorlarmış. The creators of Zionism and Nazism which are the royal and noble families want a holy war centered around Jerusalem between Talmudic-Fascists and Shariah-Fascists and then to rebuild their Universal-Catholic Canon temple in Jerusalem out of that chaos.
ALLAH kelimesinin kökeni Mısır Ay tanrısı LAH tan mi geliyor sorunsalı ki LAH ın başına EL ( Tanrı) belirtecinin eklenmesi ile ( Tanrı Lah - EL Lah ) ortaya çıkmış ve ses uyumu sonucunda AL LAH’a dönüşmüş zaman içerisinde ; en.wikipedia.org/wiki/Iah
Kuran’ın kendisi Ay’a secde etmeyin diyerek ( Fussilet 41:37) Allah’ın kökensel olarak Ay tapıncı ile ilişkili olabileceği teorisini zayıflatmış eğer ki bu ayet sonradan eklenmediyse ;
Eski bir MI6 istihbarat subayının dünyayı yönettiği kanaatine vardığı 300 ler meclisi hakkında yazdığı kitabın önsözü; Gördüklerim beni İngiliz ve Amerika Birleşik Devletleri'ni kontrol eden ve yöneten gücün ne olduğunu ortaya çıkarmaya yöneltti . cia.gov/library/abbott…
Bu tarz gizli cemiyetlere aşinaydım;
as the Royal Institute for International Affairs (RIIA), the Council on Foreign Relations
(CFR), the Bilderbergers, Trilaterals, the Zionists, Freemasonry, Bolshevism, Rosicrucianism and all of the spinoffs of these secret societies.
Ama 1969'da Amerika Birleşik Devletleri'ne geldiğimde, St.
John of Jerusalem, Roma Kulübü Alman Marshall Fonu, Cini Vakfı,
Yuvarlak Masa, Fabianistler, Venedik Kara Asaleti, Mont Pelerin Derneği,
Cehennem Ateşi Kulüpleri ve diğerleri burada en iyi ihtimalle tamamen bilinmiyordu,
Zapsu 3.50 den itibaren beyninizin hacklenebileceği teknoloji geliyor demişti zaten ki aşı görünümlü gen değiştirme zorbalığı ve 5G olayını da ekleyerek düşününce olayın ciddiyeti daha iyi anlaşılır ..!