Güzel #İşkodrâ !! #Rumeli'nin çiçeği ıhlamur kokulu şehri, #Üsküdar'ın isimdaşi idi (Scutari) Çoğumuzun ismini bile bilmediğimiz yada unuttuğumuz Rumeli'den en son çiktiğimiz kale ve bir Vatan topragi idi !! 108 yıl once bugün veda ettik
Kaybının 108. yılında (22-23 Nisan 1913 ) güzel hatıraları ile yad ederken başta #İşkodra Müdafii Şehit Hasan Rıza Paşa olmak üzere tum.şehitlerimizi Rahmet ve saygiyla.aniyorum..
108 yıl önce #İskodra'ya veda 22-23 Nisan 1913 Balkan Harbinde Rumelide'ki son toprağımız İşkodra'da (Arnavutluk) Osmanlı Yönetiminin sonu ;
Karadağ Kralı Nicholas şehri Esat Toptani'den teslim alıyor
(1913 Illustrated London News)
Ermeni yazar Aram ANDONYAN Balkan Savaşlarını konu alan Balkan Harbi Tarihi” adlı eserinden, Arnavutluk’un #İşkodra Şehrinin Osmanlılarca kahramanca ve cansiperane şekilde savunulmasına vurgu yapar “Savaşçı Karadağlılar, kendilerine layık bir hasım buldular.
Bütün tanıklar tasdik ederler ki Karadağ cephesinde çarpışan Osmanlı kuvvetleri görevlerini layıkıyla yaptılar ve talihsizlik anlarında bile İmparatorluk ordusuna şan ve şeref kazandırdılar.
İşkodra’nın 6,5 ay süren savunması Osmanlı Ordusu için bir şeref tacıdır tek başına cesaret ve kahramanlığa âşık Kral Nikola bile, kızı İtalya kraliçesine yazdığı bir mektupta bunu itiraf etmiştir.” demiştir.
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Siyasal bir söylem ve yalandan ibaret olan 1915 olaylarıyla Her 24 Nisan ısıtılıp gündeme getirmeye çalışanların asıl amacı üzeri bir duvar gibi örülmeye çalışılan bir gerçek olan bizim bile hatırlamadığımız 144 yıl önce bugün (24 Nisan 1877) 93 harbi ile başlayan 5 milyon
soydaşımizin canına ırzına malına malolacak bununla birlikte yerinden yurdundan vatanindan edecek 19 yy başlarindan ilk Sırp isyanları ve ilerdeki isyan ve katliamlara örnek teşkil edecek 1821'deki Yunan isyani, 93 harbi ile Balkan Harbi katliamlari ve soykırmlarıdir
Asil soykırim ve katliam 1804'den 1912 kadar olan süreç içinde isyanlar ve 144 yıl önce bugün başlayan 93 harbi ile 1912 deki Balkan harpleri neticesinde Balkanlarda Türklere karşı yapılmiştir..
"Bizim sanatımızın mertebesinden, milletimizin ululuğundan en ufak bir şüphemiz yoktur ki başkalarının ağzına bakalım. Böylece en temiz ve saf şekilde sanat ifadesine erişen millet, çapraşık yollara giremez. Ezelden, büyük nimete erişmiştir; onun kadrini bilmelidir"
Büyük Türk mimar-mühendisi ve mimarlık tarihi araştırmacısı Ekrem Hakki Ayverdi'yi vefatının 37.yılında rahmet ve saygı ile anıyorum
Osmanlı nın Kendini En İyi İfade Ettiği Sanat Kolu Mimaridir
''Abideleri seviyor musunuz? Seviniz; çok seviniz. Eğer üstünde durmadınız, onlarla bir alış – veriş kurmadınızsa kalb gözünüzü açınız; abidelerle konuşmayı öğreniniz. Bunun için lüzumu kadar temas imkânı hazırlayın.
Tüm Çocuklarımızın 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun
Turgut Özakman'dan bir çocuk hikâyesi ;
Sakarya Savaşlarının ilk günleriydi. Ordumuz bazen zor zamanlar yaşıyordu. Tam bir ölüm kalım savaşı idi. Vatan savunmasında çok büyük kayıplar veriliyordu.Sakarya
boylarında zor zamanlar yaşanıyordu. Sakarya boylarında ordumuz bozulsa Ankara'yı kaybedecek, belki de her şeyi kaybedecektik.
İstanbul büyük bir heyecan içinde savaşın sonunu bekliyordu. İngiliz işgaline rağmen İstanbul Hilâl-i Ahmer Şubesi(Kızılayı), kendiliğinden İstanbul’da
birkaç yerde Anadolu’ya bir yardım kampanyası başlattı. Toplanan yardımlarla askerlere silah, cephane temin edilecekti.
Bu bir vatan savunmasıydı.
Yardım toplanan Hilâl-i Ahmer Şubelerinin önünde uzun kuyruklar oluşuyor, herkes gönlünden ne koparsa veriyordu.
Bulgarlar, 3 Kasım’da Çorlu’yu, 6 Kasım’da Tekirdağ’ı işgal eder. Hedef Çatalca üstünden Çarigrad’dır (İstanbul). “Osmanlı ordusu kalıntıları, kovalanmadıkları için”, rastgele yönlere yayılırlar. “Kırlarda, ovalarda 100.000 kaçan asker
yürüyor, dolaşıyor, ‘Ekmek! Ekmek!’ diye bağırıyordu. Korkunç kâbus –açlık- kahrediyordu”. Yenilenler, “aç, tok yürümek zorundaydı. IV., I. ve II. Kolordular, sürü manzarasını taşıyordu. Ne amir vardı, ne emir. Askerler silahlarını atmışlardı. Çoğu, o müthiş soğukta, postallarını
bile çıkarmıştı, aralıksız sağanak altında yalınayak yürüyordu. Çünkü çamura bulanmış olan postallarının ağırlığını o batak yollarda çekmeye takatleri yoktu. Bütün çevre köy ve kasabaların sakinleri de arabaları, eşyaları, hayvanları ve çocuklarıyla İstanbul’a akın ediyorlardı..
108 yıl önce bugün 2 Kasım 1912 #Uzunköprünün işgali
“Dört balkan ülkesinin birleşerek, osmanlı devletine karşı 1912 Ekim ayı başlarında seferberlik ilan ettiklerini gazetelerden öğrendik. yöremiz halkında büyük bir telaş görünüyordu. halk otuz üç yıl önceki rusların yaptıkları
işkence ve kötülüklerini unutmamıştı. bulgarların bunlardan daha acımasız olduklarını çok iyi biliyorlardı. özellikle bulgaristan’dan gelen göçmenler bunların kötülüklerini daha abartılı bir şekilde anlatıyorlardı. halk büyük bir moral çöküntüsü içinde idi. ben de edirne’de annem
ve babamla görüşmek için 18 ekim 1912’de trenle edirne’ye gittim. iki gece kaldım. uzunköprü’ye döndüğümde, tüm uzunköprü halkının anadolu’ya geçmek üzere hazırlandıklarını gördüm. 20 ekim 1912’den itibaren de edirne ile tren bağlantısı kesildi.
uzunköprü-keşan yolu anababa günü
Yahya Kemâl’in Üsküp’te iken 5 farklı evde kaldığını biliyor musunuz?
1. Şairin validesi merhume Nakıye Hanım’ın annesi olan Âdile Hanım’a ait olan ve İshakiye Mahallesinde “karaağaçlar altında” bulunan, Ahmet Âgah’ın doğduğu ev.
2. Nakıye Hanım’ın genç yaşta vefatının ardından, İbrahim Naci Bey’in yeni bir evlilik yapmasından dolayı ailenin taşındığı Vardar’ın karşı yakasındaki Muhacir (Macir) Mahallesi’nde yer alan kiralık ev.