*Atatürk 1922′de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 130. toplantısının birinci oturumunda yaptığı konuşmada Türklerin kökeni hakkında şöyle diyordu:
* Efendiler,
Bu insanlık dünyasında en az yüz milyonu aşkın nüfustan oluşan büyük bir Türk milleti vardır ve bu milletin yeryüzündeki genişliği oranında tarih alanında da bir derinliği vardır.
Türk milletinin kökünün dayandığı Türk adındaki insan, insanlığın ikinci babası Nuh Aleyhisselam’ın oğlu Yâfes’in oğlu olan kişidir.”
* Çok şükür ki, ALLAH bu lütfü Türklere vermiştir. Gerçekten de Türkler inananlara karşı son derece mütevazı, onlara saldıran inançsızlara karşı son derece amansız olmuşlardır.
Haçlı seferlerine karşı koyanlar sam Araplar değil, Türklerdi, Sam Araplar, Selçukluları arkadan vurmuşlar, haçlıların işini kolaylaştırmışlardı. Haçlılar bu suretle Kudüs’ü ele geçirip Müslümanları katletmişlerdi. (1098)
820 sene sonra 1. dünya savaşında sami Araplar yine Türk’leri arkadan vurmuşlar, ve Lavrence’in peşine takılarak ülkelerini batılılara adeta peşkeş çekmişlerdir. (l918)
* Bu ihanet sonucunda İngiliz orduları mukaddes topraklara; Kudüs, Mekke, Medine’ye hükmedecek şekilde Arabistan’da söz sahibi oldular.
Daha sonra İngiliz, Fransız ve Amerikalılar Irak, Suriye, Filistin, Mısır, Libya, Cezayir, Tunus’u ve bu ülkelerin sahip olduğu zenginlikleri aralarında bölüştüler.
Hatta Rus ihtilalini bahane ederek Gürcistan, Ermenistan, Azerbaycan’a Kafkasl'ara el attılar. Eğer Türkler, emperyalist haçlı istilalarına karşı direnip galip gelmeseydi; bütün zengin kaynaklarımız giibi kutsal topraklarımızın yanı sıra İslam da elden gidebilirdi.
* 700 yıllık Endülüs’te bir tek Müslüman bırakmayan batılılar zaten bu amaçlarından hiç bir zaman vazgeçmemişlerdir. İslam bu yobazlara bırakılamayacak kadar mükemmel bir dindir"
* Türkler, Nuh peygamberin oğullarından Yâfes’in Türk adlı oğlunun neslindendir.
“Türk milletinin kökünün dayandığı Türk adındaki insan, insanlığın ikinci babası Hz. Nuh Aleyhisselam’ın oğlu Yâfes’in oğlu olan kişidir.”
* Türk kelimesinin yazılı olarak kullanılması ilk defa MÖ 1328 yılında Çin tarihide “Tu-Kiu” şeklinde görülmektedir.
* Türk adının tarih sahnesine çıkışı MS VI yy’da kurulan Göktürk İmparatorluğu ile olmuştur.
Orhun kitabelerinde yer alan “Türk” adı daha çok “Türük” şeklinde gösterilmektedir. Bundan dolayı Türk kelimesini Türk Devlet’inin ilk defa resmi olarak kullanılan siyasi teşekkülün Göktürk İmparatorluğu olduğu bilinmektedir.
Göktürklerin ilk dönemlerinde Türk sözü bir devlet adı olarak kullanılmışken, sonrada Türk milletini ifade etmek için kullanılmaya başlanmıştır.
* MS. 585 yılında Çin İmparatorunun Göktürk Kağanı İşbara’ya yazdığı mektupta “Büyük Türk Kağanı” diye hitap etmesi,
İşbara Kağan’ın ise Çin İmparatoruna verdiği cevabi mektupta “Türk Devlet’inin Tanrı tarafından kuruluşundan bu yana 50 yıl geçti” hitapları Türk adını resmileştirmiştir.
* Orhun Kitâbeleri’nde Türk sözü daha çok “Türk Budun” şeklinde geçmektedir.
Türk Budun’un ise Türk Milleti olduğu bilinmektedir. Dolayısıyla Türk adı bu dönemlerde o boylardan kavimlerden gelen büyük bir topluluğa mensubiyeti belirleyen bir kavim olarak görülmektedir.
Yani Türk soyuna mensup olan bütün boyları ve toplulukları ifade etmek üzere milli bir isim haline gelmiştir.
Hz. Nuh’un Semavi kutsal kitaplara göre 3 tane oğlu vardır, bunlar: Sam, Ham( Kenan ), Yafes.
Tekvin’e göre üç temel soy Nuh’un bu üç oğlundan meydana geldi.
* Yafes, Yafesi soyu kabiesi
* Ham, Hami soyu kabilesi
* Sam, Sami soyu kabilesi toplumların ataları oldu.
Nuh’un ilk torunları
* Yafes’in oğulları:Turk, Gomer, Magog, Madai, Javan, Tubal, Meshech ve Tiras.(Türk kavimler)
* Ham’ın oğulları: Cush, Mizraim, Put, Caanian ve Aamelikan ( yahudi kavimler )
* Sam’in oğulları: Elam, Asshur, Arpachshad, Lud ve Aram, ( Arap- kavimler )
Yafes’in oğullarının dağıldığı coğrafyanın tümünde Türk boyları göze çarpmaktadır.
- “ve gemiden çıkan Nuh’un oğulları Sam, Ham ve Yafes idiler. ve bütün yeryüzüne yayılanlar bunlardan oldu… _Kenan’ın atası Ham, (bir gün) babasının çıplaklığını gördü, kardeşlerine söyledi…
(utanan) Sam ile Yafes babalarının çıplaklığını örttüler…”
-“ve Nuh dedi:‘Kenan lanetli olsun!..kardeşlerine kullar kulu olacaktır! Sam’ın Allah’ı Rab, mübarek olsun ve Kenan ona kul olsun! Allah,Yafes’e genişlik versin!.Sam’ın çadırlarında otursun!. ve Kenan ona kul olsun!..’”
Hz. Nuh'un bu söylediklerini hem Tevrat'ta hem de Kuran'ı Kerim'de belirtildiği gibi Sam’ın oğulları yani Araplar zamanı geldiğinde Yafes’ in oğulları yani Türklere sığınmışlardır.
Ham, eski Kenan diyarı diye nitelendirdikleri ve yıllardır gizli işgal altındaki Filistinlilerin Filistin'de (İsrail) halkının yaşadığı yer olarak iddia eden Yahudiler bu coğrafyaya sahip çıkarlar… ancak Tevrat’tan ve Kuran'ı Kerim'den anladığımıza göre,
kendi Peygamberlerini dahi katleden bu kabile lanetlenmiş ve diğerlerine kulluk etmeye mahkum edilmişlerdir. Kenan, Seba, Babil, Amelikan, Akad halkı ve kral Nemrud bu kabileden gelenlerden olmadır.
Dinler tarihi gerçekleri araştırıldığında tarihi gelişmeler bu laneti gerçek yapmıştır.
Hz.Nuh'un 3.oğul Yafes ise, bütün Türk boylarının atasıdır.
Görüldüğü gibi, hadislerden ve Kur’andan önceki zamandaki Tevrat’ta da en büyük iltifata mazhar olmuş Yafes'in kabilesi Türklerdir.
Hz. Nuh’un, en sevgili oğlu Yafes için ettiği dua, çok derin mânâlıdır ve olduğu gibi gerçekleşmiştir.
"İslam Yobaza Bırakılamayacak Kadar Mükemmel Bir Dindir" ATATÜRK
Türkler gerçekten de 900 yıllarından itibaren Hz. Peygamberin manevi değerlerini istilalara ve işgallere karşı korumak için Araplar’ın çadırlarında, ülkelerinde oturmaya başlamışlardır.
Yine aynı tarihlerden başlıyarak Türk boyları, Hıtay’ı, Hindistan’ı, Kuzey Afrika’yı ve Avrupa’yı hakimiyetlerine almışlardır.''
* Hz. Muhammed s.a.v sorarlar:
- “ Mevali nedir ya Resulullah?..”
- “Onlar sizin azadlılarınızdır. Yani Faris yönünden gelecek olan bir kavimdir ki, şöyle diyecekler: ”ey Araplar, siz fazla taassuba kaçtınız.”
- “siz bunlara gereği gibi hak tanımazsınız, sizinle hiç kimse birlik kurmayacaktır!”
Bu hadisteki Mevali, Arap olmayan Faris, İran dır. Faris yönü, Horasan dır.
Gelen kavim ise, Türklerdir.
*Şu halde Türkler, Nuh tufan’ından beri var olan, ilk devleti kuran, dünyanın en eski dilini kullanan ve hem Tevrat’ta, hem de Kur’an ı Kerim'de övülmüş, dünyanın dört bir yanına yayılmış bir Millettir.
Görüldüğü gibi Türk, bir ırkın adı değil binlerce yıldır var olan şanlı bir Milletin adıdır.
* Ne Mutlu Türk'üm Diyene Demek İşte Bu Nedenledir
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!
* Gazi Mustafa Kemal Atatürk
Kaynak: "Atatürk ve Kayıp Mu Kıta"
Sinan Meydan
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
16 büyük devlet kurmakla övünürüz. Ancak, bunları nasıl yıktığımızı tartışmıyoruz. Tartışmadığımız için de, elimizdekinin benzer kaderi paylaştığını göremiyoruz.
Kurduğumuz devletler üç aşamalı şekilde varlığını sürdürmüş ve sonlanmış. Kuruluş ve gelişme. Durağanlık. Gerileme ve Yıkılma.
Kuruluş ve gelişme aşaması.
Türkler ilginç bir millet, devlet kuruyor. Türklerin yönetimde egemen olduğu dönemde, devletlerimiz hızlı bir gelişme sürecine giriyor. Büyüyor ve İmparatorluğa dönüşüyor.
KÜRT HALK HEYETİNİN LOZAN’A GÖNDERDİĞİ TARİHİ MEKTUP
Bu günlerde(Lozan Konferansı görüşmeleri sırasında) İngiltere yetkili kurul başkanı Lord Curzon’un Kürtlere bağımsızlık verilmesi fikrini ortaya atarak,Kürtlerin koruyucusu tavrını takınmasını,hayret ve şaşkınlıkla karşıladık.
Biz Kürtler, Turan neslinden bir kavimiz. Milli hatıralarımız ve özelliklerimizden dolayı Türkler bize “yiğit ve cesur” anlamına gelen “Kürt” ismini vermişlerdir.
Kürt adıyla anılan ve büyük hizmetleri geçen kahramanların isimlerinin yaşaması amacıyla Deminan, Hayderan, Kureyşan ve Lolan gibi isimler Kabile ve aşiretlere verilmiştir. Bu aşiretler bugün anavatanın Doğu Türklerini oluşturmaktadır.
1800'lü yılların başında Napolyon, Mısır'ı işgal etmek için donanmasıyla İskenderiye'yi kuşattı. Ancak, kıyı bölgesine çıkartma yapıp, oradan bir adım öteye ilerleyemedi.
Kahramanca direnen ve savaşan Mısır halkı, Napolyon'a bir adım daha attırmıyordu..
Napolyon zora düşmüştü.
Mısır içinden altınla devşirdiği işbirlikçilerini topladı ve sordu: Neden ilerleyemiyoruz?
İşbirlikçilerden biri cevap verdi: Efendim siz Hristiyansınız. Mısır halkı ise Müslüman. Bu nedenle sizi kabul etmiyorlar..
Ertesi gün Napolyon; Mısır halkına
" Besmele " ile başlayan bildiriler dağıtmaya başladı. İşbirlikçileri
" Napolyon Müslüman oldu " yalanını yaydı ve halk direnmeyi bıraktı..
Resmi özgeçmişine göre 1968 Ankara doğumlu. İlçesi belli değil. Anne ve babasının adı belli değil. Aslen nereliler belli değil.
Hangi ilkokul, orta okul, liseyi bitirdiği belli değil. Üniversiteye gitmiyor veya gidemiyor o da belli değil. Hatta sınava girip girmediği de belli değil. 1986 yılında Kara Kuvvetleri Muharebe Okulu’ndan mezun oluyor.
Ama Subay değil ASTSUBAY olabiliyor ancak.
Ama Kara Kuvvetleri Muharebe Okulu’na ne şekilde girdiği de belli değil, orayı nasıl tamamladığı da belli değil. Okul hayatının hiçbir alanına ilişkin bir başarı veya başarısızlık bilgisi elimizde yok.
Aselsan cinayetleri ve Tubitak cinayetleri diye anılan faili meçhul ölümler unutturuldu gitti.
Düşünün ki, ODTÜ ,Hacettepe ve Bilkent üniversitelerinin Elektrik elektronik bölümlerinden en iyi derecelerle mezun olan süper zeki mühendislerden en iyileri,
Aselsan'da ve Tübitak'ta çalışmaya başladılar. Bu mühendisler daha 30 yaşlarına varmadan başarılarının zirvesinde iken akıl almaz suikastlarla ortadan kaldırıldılar.
Burhanettin Volkan, Hüseyin Başbilen, Ünsem Ünal, Evrim Yançeken, Ercan Kuruoğlu, Mustafa Aytekin, Zafer Oluk, Hasan Öksüz.
Bunların her biri Türkiye'nin en zeki süper beyinleriydi. Hepsi de milli sanayinin geliştirilmesi yönünde fikir, inanç ve beyine sahiptiler.