Gülfem Yeni'nin, eşini ve çocuklarını Ege'de kaybetme anını anlattığı birkaç paragrafı, yazarın izniyle aşağıda paylaşıyorum. (Tamamı Umuda Tutunmak kitabında)

Yüreği dayanabilen buyursun okusun. @adalet_bakanlik

GülfemYeniye AcıÜstüneAcı
1- İşte yola çıkmıştık. Heyecanlıydık, umuda koşuyorduk adeta. Deniz dalgalı, hava hissedilir derecede soğuktu. Yüzümüze bıçak gibi çarpan sulara aldırmıyor, ellerimizi siper ederek bebeklerimizi (teknede üç bebek vardı) korumaya çalışıyorduk.
2- Sadece beş dakika sonraydı, en uçta oturan adamın feryadıyla irkildik; tekne su alıyor! Zaten korkmakta olan herkes iyice paniklerken, kaptan gayet soğukkanlıydı. "Panik yapmayın!" dedi, "motor çalıştığı için bu çok normal!"
3- Kendimizi güvende hissetmeye ihtiyacımız vardı. Acı gerçeği ise, "bari can yeleklerini verin de giyelim" diye ısrar edince öğrenecektik. Koltukların altında olduğu söylenen can yelekleri yoktu, sadece bir tane can yeleği vardı o da muhtemelen kaptanın kendisi içindi...
4- Çaresizdik. Çocuklar iyice ıslanmış, bağıra bağıra ağlıyorlardı ve kimse sesini çıkartamasa da, yüzlerden korku ve panik havası okunuyordu. Zira tekne su almaya devam ediyordu! Kaptan en sonunda motoru durdurup arka tarafa geçti.
5- Geçmesiyle de dudaklarından gayri ihtiyari şu cümleler döküldü; "eyvah devrileceğiz!" O ana dek sessizce bekleşen bizler, içimizdeki zemberek boşalmışçasına ağlayarak çığlık atmaya başladık. Kaptan panikle ön tarafa geçti ve motoru tekrar çalıştırmayı denedi.
6- Fakat çalışmıyordu! "Keşke" diyordu, "keşke motoru hiç durdurmasaydım, hata ettim!" İşte o hata, bizim canımıza mal olmak üzereydi ve "Allaah!" diye feryat ediyorduk, "Ya Allaah!" Aynı anda teknenin diklemesine yarıya kadar batışına şahitlik edecek, korkunç bir can pazarında
7- bizler de herkes gibi, çaresizce teknenin yüzeyde kalan kısmına tutunacaktık. Zifiri karanlıkta adeta mahşeri yaşıyor gibiydik. Suyun içine batıp çıktıkça çocuklar ağlıyor, yüzlerini siliyorlardı. Bizler bir yandan tekneye tutunmaya uğraşıyor,
8- bir yandan dalga geldikçe içine girmeyelim diye hoplamaya çalışıyor, bir yandan da bağıra bağıra ağlayıp dua ediyorduk. Kaptan ise o karmaşada ortadan yok olmuştu. Nereye gitmişti, nasıl gitmişti? Kendi derdimizden göremedik bile... Bu sırada aklımıza telefonlar geldi.
9- Fakat maalesef kimsenin telefonu çekmiyordu. Nihayet içimizden birinin çaresizce denemeleri fayda verdi ve hemen 156 Jandarma'yı aradık. Nihayet telefon açıldığında hepimiz feryat ediyorduk; "teknemiz battı, ölüyoruz! Lütfen kurtarın bizi!"
10- Cevap olarak karşıdan şöyle dendi; "konum atın!" Zaten telefon doğru dürüst çekmiyordu, bizler tek elleriyle yarısı batmış bir tekneye tutunmaya çalışan bir avuç insandık. Konum atmamız söz konusu bile olamazdı!
11- "Yapamıyoruz!" diye bağrıştık, "n’olur telefon sinyalinden yerimizi tespit edin! Gelmezseniz hepimiz öleceğiz!" ... "Konum atın!" dedi tekrar karşıdaki ses, "konum atın...""Konum atın!" dedi tekrar karşıdaki ses, "konum atın..." Sonra ne mi oldu?
12- Teknenin diğer yarısı da usulca suya gömüldü, telefon bağlantısı koptu ve bizler, çil yavrusu gibi çığlıklar içinde denizin yüzeyine dağıldık. Öyle bir can pazarı yaşanıyordu ki koca koca dalgalar kadınları kocalarından ayırdı, çocukları anne babalarından...
13- Tıpkı kıyamet günü gibi, herkes kendi canının derdindeydi ve kimse kimseye yardım edemedi. Aynı tekneyi paylaştığımız kader arkadaşlarıma dair gördüğüm son kare; bir çocuğuyla sürüklenen bir anne ve ona yardım edemeyip başka tarafa sürüklenen bir aile reisiydi...
14- Dalgalar herkesi tek tek bir tarafa fırlatmıştı ama biz ayrılmamıştık. Biz zaten eşimle normalde de birbirimize inanılmaz bağlıydık. Her şeyi birlikte yapar, her yere birlikte giderdik. Birbirimize gene sıkı sıkıya tutunmuştuk...
15- Onun boynundaki kanguruda oğlumuz, benim boynumdaki bebek askısında ise kızımız asılıydı. Ben çok korkuyor, durmadan ağlıyordum. "Şimdi ne olacak?!" diye sordum gözyaşları içinde...
15- O her zamanki gibi pozitifti; "her şey güzel olacak" dedi, "lütfen ağlama..." Zaten kendisi iyi yüzme bilirdi, "bana tutun" dedi, "kıyıya doğru yüzeceğim." Umutluydu, azimliydi. Canını dişine takarak ne kadar kulaç attı bilmiyorum.
16- Ben ona tutunmuş, peşinden sürükleniyordum. Sonra birden durdu, devam edemiyordu. Bir umutla cebinden telefonu çıkarttı fakat tabi ki çalışmıyordu. Gözlerinde ilk kez umutsuzluğu, pes etmişliği gördüm o an...
17- Canım oğlumla canım kızım korkudan ve soğuktan seslerini çıkaramaz hale gelmişlerdi. Kabul etmek istemiyordum ama galiba büyük umutlarla çıktığımız yolculuğun sonuna gelmiştik. İçim kan ağlayarak "hakkını helal et!" diyebildim.
18- "Helal olsun" dedi, "sende hakkını helal et!" Bende bir hakkı yoktu muhtemelen, hep iyi bir eş, iyi bir baba olmuştu bize ama "helal olsun" dedim yine de... Üstünden çok geçmedi, o yorgun gözler bana son kez baktı ve dudaklarından "yoruldum..." kelimesi döküldü.
19- Bunun adı, sebepler planında "yoruldum" idi belki ama kaderi planda muhtemelen 'ecel'di. İş onun iradesine kalsaydı zannetmiyorum ki pes etsin, bizi orda öylece bırakıp gidebilsin.
20- Zira "yoruldum" dedikten hemen sonra kendini karanlık sulara bıraktı. Tabi onunla birlikte boynundaki kanguruda asılı oğlum da gitmişti. Saniyeler sonra da tekrar yüzeye çıktılar. Hiçbir şey düşünemiyor, hiçbir şey yapamıyordum.
21- Sadece refleks olarak eşimin boynundan kanguruyu çekip aldığımı hatırlıyorum. Hem de tek elimle. (Diğer elimle kızımı tutuyordum) Bunu nasıl başarabildim? Hala bilmiyorum.
22- Sadece oğlumun kangurusunu çekip aldım ve diğer omzuma asabildim. Zaten hemen sonrasında eşim suda tekrar kaybolacaktı, hem de bir daha canlı olarak çıkmamak üzere...

• • •

Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh
 

Keep Current with Sevinç Özarslan

Sevinç Özarslan Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

PDF

Twitter may remove this content at anytime! Save it as PDF for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video
  1. Follow @ThreadReaderApp to mention us!

  2. From a Twitter thread mention us with a keyword "unroll"
@threadreaderapp unroll

Practice here first or read more on our help page!

More from @sevincozarslan

25 May
Çok soran oluyor. Korona nedeniyle cezaevlerinde kaç kişi öldü?

İsim, yaş, meslek, ölüm tarihi ve cezaevi sırasına göre hepsi aşağıda👇 @adalet_bakanlik

Bilmediklerimizi ltf söyleyin, ekleyelim.

1- Mehmet Yeter (70), 3 Nisan 2020, Bafra T Tipi Cezaevi ve Samsun Cezaevi. Image
2- İsmet Nice (60), 4 Nisan 2020, Şakran Cezaevi (fotoğrafına ulaşamadım).

3- Arif Yıldırım (70), 14 Nisan 2020, Ankara Sincan Cezaevi (fotoğrafına ulaşamadım).
4- Veysel Atasoy, polis, 12 Eylül 2020, Kütahya Tavşanlı Cezaevi. Image
Read 14 tweets

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just two indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3/month or $30/year) and get exclusive features!

Become Premium

Too expensive? Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal Become our Patreon

Thank you for your support!

Follow Us on Twitter!

:(