Bugünkü Tefeülümüz
Öyle bir Allah ki vücub-u vücud ve vahdetine, şu kitab-ı kebir denilen âlem, bütün yazıları ve fasıllarıyla, sahifeleriyle, satırlarıyla, cümleleriyle, harfleriyle şehadet ettiği gibi; şu insan-ı kebir denilen kâinat da bütün azasıyla, cevarihiyle,
hüceyratıyla, zerratıyla, evsafıyla, ahvaliyle delâlet eder.
Yani bu kâinat, ihtiva ettiği bütün envaıyla
لَٓا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ
ve o âlemlerin erkânıyla
لَا خَالِقَ اِلَّا هُوَ
ve o erkânın azasıyla
لَا صَانِعَ اِلَّا هُوَ
ve o azanın eczasıyla
لَا مُدَبِّرَ اِلَّا هُوَ
ve o eczanın cüz'iyatıyla
لَا مُرَبِّىَ اِلَّا هُوَ
ve o cüz'iyatın hüceyratıyla
لَا مُتَصَرِّفَ اِلَّا هُوَ
ve o hüceyratın zerratıyla
لَا خَالِقَ اِلَّا هُوَ
Mesnevî-i Nuriye
ve o zerratın tarlası olan esîriyle
لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُو
söyleyerek; bütün envaıyla, erkânıyla, azasıyla, eczasıyla, hüceyratıyla, zerratıyla, esîriyle (elli beş lisan ile) vücub-u vücud ve vahdetine şehadet ve delâlet eder. Şu lisanların tafsili gelecektir.
Hemen linç etmeyin, cennet annelerin ayakları altındaysa farkı bulmak lazım.
3039)- Hz. Câbir (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ile birlikte bayrama katıldım. Efendimiz hutbeden önce, ezansız ve ikâmetsiz namaz kılardı. Sonra Bilâl (ra)'e
dayanarak kalktı. Allah'tan korkmayı emretti ve O'na itâate teşvik etti. İnsanlara vaaz edip (ölümü, âhireti, cenneti, cehennemi) hatırlattı.
Sonra kadınlar bölümüne geçti. Onlara da aynı şekilde vaaz etti, hatırlatmalarda bulundu. Ve:
"Allah için tasadduk edin, zira
sizin ekseriyetiniz cehennem odunusunuz!" buyurdu. Yanakları kararmış itibarlı kadınlardan biri kalkarak:
"Niçin ey Allah'ın Resûlü? dedi (niye cehennem odunlarıyız?)" Resûlullah açıkladı:
"Zira siz kadınlar çok şikâyette bulunuyor, kocalarınıza nankörlük ediyorsunuz.
Bir hatıra;
Sene 79 annemle,babam 6 sene olmuş ayrılmış, evin en küçüğü benim annemle kalıyoruz, babam başka bir kadınla evlendi. Annemle aralarında korkunç bir kültür farkı vardı, yürümemiş. Annem 40li yılların okumuş kadını, babam reçber ruhlu sert mizaçli bir Anadolu erkeği
Annem ata binmeyi bile bilmezken,at tımar eden bir kalabalık aileye gelin gitmiş. 10 a yakın doğum 4 yaşayan çocukla beraber üstüne kuma gelince hayat çekilmez bir hal almış, ben 2 yaşındaydım hatırlıyorum babam eşyalarımızı dışarı attı. Hele annemin dikiş makinesi vardı siyah
Singer)halter kaldırır gibi kaldırdı sokaga atti su an bile gözümün önünde canlandı. Sene 67 dedemin evine taşındık. 73 ayrıldılar resmi. Annem demiş uzaktan bakıcı olasın inş. Yaklaşamayasin bizlere ,sen bize çok çektirdin Allah da sana çektirsin ve bakıcı etsin seni. Geldik 79
Dostlar ramazandan beri migrenle aram iyidi ama nerde ne varsa gelmişler. Perişan haldeyim. Dua buyrun. Biliyorum dün akşam zulümle biten hayatlar programın da oldu. Yoldaşlar anlattıkça hatıralar yenileniyor, esasta konuşmacı yanlış format geliyor bana. Teselli den çok kendine
konuşuyor. Üstüne üstlük risale ve pırlanta mukayesesi çok yakışıksız dı. Hizmeti temsil eden ,daha doğrusu vitrinde rol alan insanların önce risaleyi sonra HE anlaması gerek. Gerçekten anatomim bozuluyor her program sonrası. Katılmak istemediğimi, gruptan çıkarılmamı talep ettim
Bu konuda programda ki yaralı insanlardan özür diliyorum. Allah biliyor her program yaram tazeleniyor zira her programa yeni vefat etmiş birisi dahil oluyor. İnanın kendi derdimi unutup onları düşünüyorum, bu hafta Hatice abla,hatice abla diye Meriçte bağıran abi vardı.
Allah'ım!
Bizleri; Sana güven ve itimad yolunda kalben her türlü beşerî güç ve kuvvetten teberrî edip her şeyi yegâne Kudret Sahibi olan San'a havale etme, başka güç kaynakları mülahazasından bütün bütün sıyrılma, sıyrılıp da eşyanın perde arkasına (kalbî ve ruhî hayata)
uyanma, sebeplere tevessül ile beraber onlara tesir-i hakiki vermeme ve vicdanen itimâd-ı tâmma ulaşmanın ünvanı olan “teslim” pâyesiyle şereflendir.
Sadece aklı, mantığı ve inançlarıyla değil, bütün zâhir ve bâtın duygularıyla Sen'in emir ve iş'ârlarında erimiş, Sana mir'ât-ı
mücellâ haline gelmiş huzur erlerinin ihraz ettiği mertebe olan “tefviz” mertebesiyle bizleri onurlandır. Ve bu doygunluğun süreklilik halini arz eden, hâslar üstü hâslara mahsus “sika” makamıyla bizleri serfiraz eyle. Öyle ki ihtiyaçlarımızı giderme
108- Maddiyyunluk manevî taundur ki beşere şu müthiş sıtmayı tutturdu, gazab-ı İlahîye çarptırdı. Telkin ve tenkit kabiliyeti tevessü ettikçe o taun da tevessü eder.
109- En bedbaht en muzdarip en sıkıntılı, işsiz adamdır. Zira atalet, ademin biraderzadesidir; sa'y, vücudun
hayatı ve hayatın yakazasıdır.
110- Ribanın kap ve kapıları olan bankaların nef'i, beşerin fenası olan gâvurlara ve onların en zalimlerine ve bunların en sefihlerinedir. Âlem-i İslâm'a zarar-ı mutlaktır, mutlak beşerin refahı nazara alınmaz.Zira gâvur, harbî ve mütecaviz ise
hürmetsiz ve ismetsizdir.
111- Cumada hutbe; zaruriyat ve müsellematı tezkirdir, nazariyatı talim değildir. İbare-i Arabiye daha ulvi ihtar eder. Hadîs ile âyet muvazene edilse görünür ki beşerin en beliği dahi âyetin belâgatına yetişemez, ona benzemez.
3.kuyusunu yaptıran ablayla bir proje üzerinde konuşurken kaderin yönlendirmesini ihmal etmemek lazım derken,aklıma geldi dedim, bari size de diyeyim. Malum MADAM vefat edince 5 senedir öküzün trene baktığı gibi baktığım kuyuya o gün farklı gözle bakmışım ki Allah bu insanlara
Böyle bir kapı açtı, çok şükür. Puzzle parçalarının bir araya gelmesi gibi Allah sebepler dünyasında parçaları bir araya getirerek puzzle tamamlıyor. Bu abla ilk yeni kuyu için aradı beni 3500$ dedi size nasıl güvenirim, haklısınız dedim. Ben olsam aynı şeyi derim ,doğru. Ancak
Siz kuyu konusunda samimi iseniz Allah size yardımcı olacaktır o zaman dönün bana. Burdaki insanların ihtiyacından dolayı Allah yardımcı oldu, bir sinyal gönderdi ablaya. Telefonum çaldı 😉bildim abla sinyali almış. Elh. Tek başına mücadele ediyor 3.kuyuyu açıyoruz. Şimdi 38 oldu