İstanbul Sosyoloji Profile picture
Jul 9, 2021 81 tweets 22 min read Read on X
📝🔎
“İnsanoğlunun yaptığı her şey, var olan her şey, insan ruhunun bir parçasını içerir. Bu soylu ruh, bilimde ve her şeyden çok sanatta yaşar. Ve bu ruh en açık, en belirgin ve en güzel biçimde yalnızca kitaplar aracılığıyla konuşur.”
Maksim Gorki
(28 Mart 1868-18 Haziran 1936)
Aleksey Maksimoviç Peşkov, bilinen adıyla Maksim Gorki, 1868’de doğar. Annesi Varvara Kaşirin, gençliğinde çok çalışıp yaşlılığında rahata eren esnaf Vasili Kaşirin’in kızıdır. Varvara, babasının bütün telkinlerine rağmen alt gelir grubundan Savatiyeviç Peşkov ile evlenir.
Gorki’nin babası Savatiyeviç Peşkov, nakliyecilikle uğraşan bir adamdır. Ölü doğan üç çocuğun ardından gelen Aleksey Maksimoviç, babasının işi sebebiyle bulundukları Astrahan’da koleraya yakalanır. Kendisi kurtulsa da bulaştırdığı hastalık babasını hayatından eder.
Baba Peşkov’un hastalığı sırasında hamile olan anne Varvara, ölümün hemen ardından bir erkek çocuk sahibi daha olur. Çocuğun adını “Maksim” koyar. Bu isim, Gorki’nin yıllar sonra hem kendisi için kullanacağı takma ad hem de oğluna vereceği ön ad olacaktır.
Genç yaşta dul kalan kadın, evliliğini onaylamadığı için onu reddeden babasının yanına dönmek zorunda kalır. Henüz yoldayken küçük oğlu Maksim’i kaybeden anne, baba ocağı olan Nijniy Novgorod’a, “geleceğin yazarı”yla döner.
Dede evinde istenen huzur bir türlü yakalanamaz. Alkolik ve kavgacı dayılara bir de işlerinin bozulması ile iyice gerginleşen dedesinin agresifliği eşlik eder. Annesi ise kısa süre sonra, sonradan parasını yiyip terk edileceği, kendisinden oldukça genç bir adamla evlenir.
Küçük Aleksey’in okul hayatına başlaması ile okuldan ayrılması bir olur. Çok kısa süren formel eğitime bir daha dönmeyecektir. Annesinin tüberkülozdan ölümüyle 11 yaşında hem öksüz hem yetim kalır. Böylece soluğu yeniden dedesinin yanında alacaktır.
Annesinin cenazesinden sonra dedesinin ona söyledikleri, ömrünün kalan kısmının nasıl şekilleneceğini de gösteren bir ayna olacaktır adeta: “Aleksey, sen bir madalyon değilsin, her zaman boynumda asılı kalamazsın. İnsanların arasına karışıp kendi ekmeğini kazan artık!”
Çocukluğunu masalları ile süsleyen ve “Dünyaya yönelik çıkar gözetmeyen sevgisi beni zenginleştirip, zor bir hayat için kuvvetle doldurdu,” dediği büyükannesinin hatırası, dedesinin aksine, son derece sıcaktır.Bu merhametli kadın, Gorki’nin çocukluğunu bir nebze katlanılır kılar.
Çocuk yaşta çalışma hayatına atılan Aleksey’i hayat oradan oraya iter. 12 yaşında ayda 2 ruble maaşla bir gemide işe başlar. Geminin kitaplara meraklı aşçısının yanında çalışması, Gorki’nin de kitaplara ilgi duymasına yol açar. Gogol’un Taras Bulba’sını okuyunca duygulanıp ağlar.
Çocukluğunun zorlu yılları, işçi sınıfını yakından tanımasına, alt gelir grubundan insanların yaşamlarını yakından gözlemlemesine vesile de olacaktır.Öyle ki henüz çocukluğunda edindiği bu tecrübeler ileride sadece edebi olarak değil politik olarak da pozisyonunu belirleyecektir.
Ergenliği bir dizi bunalımla geçer. “Bir şey yapmam gerek, yoksa mahvolurum,” diye yazacaktır sonradan Benim Üniversitelerim’de. Manevi olarak büyük bir yalnızlık içinde olan Gorki, liseli arkadaşlarından Nikolay Evreynov’un teşvikiyle Kazan’a gitmeye karar verir.
1884 sonbaharında büyükannesi ile vedalaşan Aleksey, cebi boş ama kafası dolu bir şekilde, üniversiteye kaydolma umuduyla Kazan’a doğru yola koyulur. Kazan’da, arkadaşı Nikolay’ın evinde kalır. Bir yandan da aileye yük olduğunu düşündüğünden tedirgindir.
Bir süre sonra hayata dair endişeleri, karamsarlığı artar. Kazan’da da işler düşündüğü gibi gitmez. Bütün bunların yanında bir de büyükannesinin öldüğüne dair bir mektup alır. Deyim yerindeyse yıkılır. 1887’nin sonunda, biriktirdiği parayla eski bir ordu tabancası satın alır.
Kendini öldürmeye niyetli 19 yaşındaki genç Aleksey, Kazanka Irmağı’nın kıyısına gidip “Ölümümden Alman şair Heine’ın sorumlu tutulmasını rica ediyorum” diye bir not yazarak göğsüne bir kurşun sıkar. Neyse ki kurşun kalbine denk gelmez. Umulandan daha iyi bir ameliyatla kurtulur.
Hastane odasında, bir şişedeki hidrokloridi içerek bir kere daha intiharı dener. Midesi yıkanır ve yeniden kendine gelir. Ortodoks kilisesi, bu intihar vakalarından ötürü “hayatın amacını hatırlatma” misyonuyla ona yaklaşır. Gorki, kiliseyle alay eder. 7 yıllığına aforoz edilir.
Sonraki yıllarda Rusya’nın farklı bölgelerinde çeşitli işlerle uğraşarak vakit geçirir. Aynı dönemde bir yandan da çeşitli türlerde metinler karalamaya başlamıştır. Kırsal bölgelerde köylülerle vakit geçirir ancak zaman zaman onları belli yönleriyle anlamakta da zorlanır.
1889’da, Tsaritsyn Tren İstasyonunda çalıştığı dönemde, oradaki bazı arkadaşlarıyla kır hayatı yaşama planları kurar. Bunun için Tolstoy’a ulaşmak ister. 25 Nisan tarihinde ona bir mektup yazar ve işlenmemiş topraklarından bir kısmını ister. Mektubuna bir cevap alamaz.
Sonradan Tolstoy’la hem iletişim kurma hem de görüşme imkânı bulan Gorki için Tolstoy sadece Rusya’nın değil, dünyanın en büyük yazarı olarak nitelendirilecektir. 1890’lardan itibaren edebiyata olan ilgisi iyice artan Aleksey, artık kendini yazı ile ifade etmeye çabalayacaktır.
1891’de birkaç parça kişisel eşyasını da yanına alarak ülkesini ve biraz da kendisini keşfetmek üzere yaşadığı yerden ayrılır. 1892’de, Tiflis’te bulunduğu sırada ilk otobiyografik anlatısı denebilecek Makar Çudra’yı yazar ve Kafkasya Gazetesine pek de umudu olmadan gönderir.
İlk eseri için olumlu dönüş alan Aleksey, sevinçten buna inanamaz ve gazetenin yazı işlerine gider. Orada kararı teyit ettirir ve ona yazısının hangi isimle basılmasını istediğini sorarlar. Yaşadıkları ve gördükleri, ona Rusçada “acı” anlamına gelen Gorki ismini hatırlatır.
İlk adını da “Maksim” olarak değiştiren Aleksey’in ilk eseri denebilecek Makar Çudra, Kafkasya gazetesinde Maksim Gorki adıyla yayımlanır. Böylece edebiyat alemi ilk kez Maksim Gorki ile tanışmış olur. Aynı dönemde evine, Nijniy Novgorod’a geri döner.
Gorki, devam eden yıllarda farklı gazete ve dergilere yazdıklarını göndermeyi sürdürür. Pek çoğu olumsuz dönüş alır. 1895’te St. Petersburg’un önemli dergilerinden Rus Zenginliği’nde “Çelkaş” adlı hikayesi yayımlanır. Gorki’ye esas ününü kazandıracak olan budur.
1895’te de Samara’da bulunur. Samara’da bulunduğu dönemde oranın yerel gazetesinde düzenli günlük yazılar yazmaya başlar. Yazdıkları ses getiren Gorki, 1896’da Nijniy Novgorod’un yeni gazetesinde kadrolu redaktör olarak çalışmaya başlayacaktır.
Samara Gazetesinde çalıştığı dönemde Katerina Pavlovna Voljin adlı bir kadınla tanışır.İkili 1896’da evlenir. Aynı yıl verem başlangıcı teşhisi konan Gorki karısıyla birlikte tedavi için Kırım’a gider.Çiftin 27 Temmuz 1897’de “Maksim” adını verdikleri bir çocukları dünyaya gelir.
1899’da ilk romanı Foma yayımlanır. 1899’un sonlarına doğru Gorki’nin ünü şaşırtıcı derecede artar. Pek az eser yayımlamasına rağmen St. Petersburg’da hakkında konferanslar verilir. Ilya Repin tarafından yapılan portresi gezici bir serginin önemli parçalarından biri haline gelir.
Bu ününe rağmen geldiği yeri hiçbir zaman unutmaz Gorki. Fakir çocukların okul ihtiyaçları için para toplar, yoksulların barınma ihtiyaçları için çabalar, hayır baloları düzenler, Noel ağaçları süsleyip düşkünlere hediyeler dağıtır.
Gorki diğer yandan muhalif fikirlerini açıkça beyan etmekten de geri durmaz. Rejim tarafından sürekli gözetim altındadır.1901 martında bir öğrenci protestosuna katılır.Kısa süre sonra önce gözaltına alınır, sonra hapsedilir.Akciğer hastalığı sebebiyle cezası oda hapsine çevrilir.
Aynı yıl, üç adamın (Lunyev, Graçev, Filimonov) kendi mizaçlarına göre hayattaki yollarını aradığı ve hayali ile yaşadıklarını birleştirebilen tek kişinin, bir politik çevreye girdikten sonra sosyalist fikirleri benimseyen işçi Graçev olduğu romanı Üçler’i yayımlar.
Sağlık sorunları sebebiyle Kırım’a gitme izni verilen Gorki, bir süre Yalta’da Çehov’un evinde kalır. Yine de polisler tarafından sık sık gözetim altındadır. Bu süreç ve sonrasında Çehov ile dostlukları daha da artar. Birlikte, fırsat buldukça Tolstoy’u ziyarete giderler.
İleride “Bu adam Tanrı’ya benziyor,” diyeceği Tolstoy ile belli konularda anlaşmazlığa düşecek olan Gorki yine de Tolstoy için “tanıdığım en iyi yazar” demekten geri durmayacaktır. Tolstoy da Gorki’nin özellikle kişiliği ve fikirlerini oldukça önemser.
Birkaç yıl sonra bir mektupta Tolstoy’dan şöyle bahseder: “Tolstoy dahi bir sanatçı, belki de bizim Shakespeare’imiz. Lakin çok beğensem de onu sevmiyorum. Samimi bir adam değil: Kendine fazla hayran olduğu için, başka hiçbir şey görmüyor ve kendinden başka bir şey tanımıyor.”
Bu sırada, Gorki Kırım’dayken Bilimler Akademisinin onu edebiyat bölümüne asil üye seçtiğini öğrenir. 1 Mart 1902’de olayı resmi gazetede okuyan Çar II. Nikolay, durumdan rahatsız olur. Böylesi saygıdeğer bir mecliste “hapis yatmış” bir ismin yer almaması gerektiğini düşünür.
Hızlı bir kararla akademi Gorki’nin üyeliğini iptal eder.Bu kararı öfkeyle karşılayan Çehov da dostunun böylesi politik bir tavra kurban gitmesine üzülür ve hemen onunla dayanışma adına asil üyelikten istifa eder.Böylece Gorki’nin muhalif imajı da dolaylı yoldan vurgulanmış olur.
1902’nin sonbaharında, önemli eserlerinden Ayaktakımı Arasında’yı Moskova Sanat Tiyatrosu oyuncularına okur. Eser, hem sanat çevrelerinde hem de halk arasında büyük yankı uyandırır ve bir önceki oyun olan Küçük Burjuvalar’ın başarısızlığını unutturur.
Bu sırada Gorki Sanat Tiyatrosu’ndan, oyuncu Maria Andreyeva ile tanışır. Maria, neredeyse ilk gördüğü anda Gorki’ye aşık olur. Kısa süre içinde ikili birlikte olmaya başlar ancak Gorki, toplum içerisinde Maria ile arasına belli bir mesafe koyarak hareket etmeyi tercih eder.
1903’te, yedi yıllık evlilik sonrası karısı Katerina Peşkov’dan resmiyette olmasa bile ayrılır. Çocukları Maks ve Katyuşa annesiyle kalır. İkili hiçbir zaman tam anlamıyla kopmaz. Gorki bu süreçte hayatını Maria Andreyeva ile birleştirir.
Toplum içinde ünü iyice artan Gorki sağ çevrelerdeki homurtuların yükselmesine sebep olur. 1903 sonunda, Volga kıyısında gezindiği bir akşam suikasta uğrar. Üzerine saldıran bir adam onu kalbinden bıçaklar ancak bıçak sigara tabakasına saplanır ve Gorki ölümden döner.
Bu olay halk tarafından tepkiyle karşılanır ve Gorki’nin toplumdaki değeri daha da artar. Çok geçmeden Ayaktakımı Arasında, önemli bir edebiyat ödülü olan Griboyedov Ödülünü alır. Gorki bu ödül sonrası daha da yüreklenir ve yeni oyunu olan Yazlıkçılar’ı yazmaya koyulur.
2 Temmuz 1904 tarihinde, Almanya’da bir süredir tedavi gören Çehov’un ölüm haberini alır. Aslında hazırlıklı olduğu bu haber yine de Gorki’yi derinden sarsar. Moskova’daki cenaze törenine katılan Gorki, dostunun yasını tuttuktan sonra yeniden gündelik işlerine koyulur.
1905 kışında Petersburg’da işçilerin Çar’a bir dilekçe sunmak üzere yürüyüş için toplanmaları çarın askerleri tarafından topa tutulmalarına sebep olur.Silahsız binlerce işçiye açılan ateş çok sayıda ölü ve daha fazla yaralıyla sonuçlanır. Olay tarihte “Kanlı Pazar” olarak anılır.
Gorki de bu olayın taraflarındandır.Dilekçenin imzacılarından olan Gorki polis tarafından yakalanır ve Petersburg’daki Petro ve Pavel Kalesinde hapsedilir.Kısa sürede yayılan haber tüm dünyada Gorki lehine bir propagandaya dönüşür. Çok geçmeden kefaletle şartlı serbest bırakılır.
Ayaklanmalar sonucunda 17 Ekim 1905’te Çar II. Nikolay, temsilciler meclisi toplamaya söz verdiği bir manifesto yayınlar. Bu arada Gorki ve arkadaşları da ilk yasal Bolşevik gazete olan Yeni Hayat’ı çıkarır. Gorki, Küçük Burjuva İdeolojisinin Eleştirisi’ni burada yayımlar.
1905 sonbaharında, devrimin ateşli taraftarı Lenin’le ilk kez karşılaşır. Bu karşılaşma zamanla dostluğa dönüşür. 1906 kışında Gorki ve Maria Andreyeva, devrimi dışarıdan örgütlemek için Finlandiya üzerinden Almanya’ya, sonra Fransa’ya; aynı yılın baharında da ABD’ye giderler.
1906 yazında eski karısından aldığı telgrafla yıkılır: Kızı Katyuşa veremden ölür. Aynı yıl en bilindik eserlerinden olan Ana’yı tamamlar.1906’da bir Amerikan dergisinde çıkan roman, ancak Berlin’de Rusça bütün olarak basılır. Rusya’da 1907’de ciddi bir sansüre uğrar, toplatılır.
Ana, 1902’de Sormovo’daki 1 Mayıs gösterisiyle gösteriye katılanların yargılanması olaylarını, kendi halinde bir kadının ateşli bir eylemciye dönüşmesi üzerinden anlatır. Romanda, proletaryanın çara ve kapitalistlere karşı Ekim Devrimi’ne kadar giden mücadelesi ele alınır.
Gorki’nin ünü bütün dünyaya yayılsa da fikirleri de onunla beraber gider. Takipçileri kadar tepki gösterenleri de çoktur. Ayıplanmadığı tek yer olan İtalya’ya gitmeye karar verir. 1906 sonbaharında New York’tan ayrılır ve uzun yıllar yaşayacağı İtalya’ya gider.
Halka doğaüstü bir anlam yükleme kaygısıyla yazdığı; hem Marksizm hem de Hıristiyanlığın cezbettiği bir karakterin manevi çatışmasını tahlil ettiği hikâyesi “İtiraf” 1908’de yayımlanır. Gorki bu hikâyeyi, Rus opera sanatçısı Fyodor Şalyapin’e ithaf eder.
1910’da onu derinden üzen bir başka ölüm haberini alır. Bütün mal varlığını ve ailesini bırakıp evinden kaçan Tolstoy, Astapovo tren istasyonunda 7 Kasım günü hayata veda eder. Gorki bu ölümü: “Bir bilge çekip gidiyor. Hatta o sevmediğim peygamber için ölesiye üzülüyorum,” der.
İtalya’yı seviyor olsa da orada olmak yazın hayatını etkiler. Dil bilmiyor olması, halk arasına karışmasına engel olur. Capri’de yazdığı “İtalya Hikâyeleri” kendisini dahi hayal kırıklığına uğratır. 1912’de Lenin, ondan 1 Mayıs için bir bildiri yazmasını ister.
1913’te Çar II. Nikolay’ın bir dizi siyasi af ilan etmesiyle Gorki yıl bitmeden yurda döner. Elinde otobiyografisinin ilk cildi olan “Çocukluğum”un müsveddeleri vardır. Çocukluğum’u “Ekmeğimi Kazanırken” ve “Benim Üniversitelerim” izleyecektir.
1914’te, “Küresel bir trajedinin ilk perdesine giriyoruz,” dediği Birinci Dünya Savaşı çıkar. Rusya bir yandan rejim muhalifleriyle iç sorunlar yaşarken diğer yandan da dünyanın eşlik etmek zorunda kalacağı bu trajedinin başrollerinden biri olur.
Birinci Dünya Savaşı koşulları, Rusya’nın hem içeride hem dışarıda mücadele etmesini zorlaştırır. Nihayetinde tarihler 2 Mart 1917’yi gösterdiğinde Çar, tahttan feragat eder. Böylece Rusya imparatorluk olmaktan çıkar ve geçici hükümet göreve gelir.
Rusya’daki sular uzun süre durulmaz. Lenin önderliğindeki Bolşevikler, başarısız bazı girişimlerden sonra, nihayet 25 Ekim 1917’de idareyi ele aldıklarını duyurur. Bu iki başlılık bir süre devam etse de Bolşeviklerin baskın gücü karşısında geçici hükümet de daha fazla direnemez.
Tarihe “Ekim Devrimi” olarak geçen bu devrim sonrasında Rusya’da yönetim tamamen değişir. Gorki bu değişimin savunucularından biri olsa da yaşananlara karşı temkinli tutumunu sürdürür. Mart 1918’de başkent taşınır, temmuzda Çar ve ailesi köşkünde katledilir.
Aynı yılın ağustos ayında Lenin de bir suikasta uğrar. Gorki bu durumdan ötürü endişesini ve üzüntüsünü hemen dile getirir. Bu sıralarda Gorki’nin oğlu Maks da büyük bir Bolşevik taraftarıdır. Kendileri adına savaşmak isteğini Lenin “babanın yanında olman gerek” diyerek reddeder.
Gorki, her ne kadar devrim yanlısı olsa da bir süre sonra yeni düzenin de eskiye benzemeye başladığını fark eder. Lenin’in de tavsiyesi üzerine 1921’de sağlık sorunlarından ötürü yeniden Rusya’dan ayrılır. Bu ayrılışın bir sebebi de Bolşevik dostlarının entrikalarından kaçışıdır.
Gorki bu yıllarda, bir önceki eşi Maria Andreyeva’dan dostça ayrılmış ve bir ajan olduğu söylentileri dilden dile dolaşan Maria Ignatievna Budberg ile birlikte olmaya başlamıştır. Birliktelikleri uzun yıllar yazar-sekreter ilişkisi ekseninin ilerisinde de devam edecektir.
Gorki ilk etapta İtalya’ya gitmek istese de İtalyan hükümetinin katı tavrından ötürü rotayı Sovyet Rusya’ya daha sıcak bakan Almanya’ya çevirir. 1922 sonbaharında oğlu Maks ve gelini ile bir süre yaşayacağı Berlin civarındaki bir villaya yerleşir.
1923-24 kışını, bugünkü Çek Cumhuriyeti sınırlarındaki Marienbad kentinde geçirir. Sağlık problemleri yakasını tam anlamıyla bırakmasa da kendini yazmaktan alıkoymaz. Sık sık gelip giden misafirlerinin azalmasıyla yeni romanı “Artamonov Ailesi” üzerinde çalışmaya başlar.
Ocak 1924’te hayatının en sarsıcı dönemlerinden biridir. “Tolstoy’un ölümüne bile bu kadar üzülmemiştim” dediği Lenin’in ölüm haberini alır. Lenin’e dair anılarını kâğıda dökerken “hüngür hüngür ağladığını” söyler. Lenin’in tabutuna “Elveda dostum” yazılı bir mesaj bırakır.
1925’te kendi külliyatı içinde özel bir yeri olan ve “muazzam bir şey olacak, roman değil, 1880-1918 yıllarına ait bir kronik” diye nitelediği önemli eseri “Klim Samgin'in Yaşamı”nı kaleme alır. Dört ciltten oluşan kitabın tamamlanması Gorki’nin uzun yıllarını alacaktır.
Klim Samgin'in Yaşamı’nda Gorki, devrim öncesi Rusya’nın panoramik bir fotoğrafını çekerken; Klim Samgin adlı ortalama bir aydın tipi üzerinden, dönemin ruhsal ve entelektüel yaşamını, siyasal kamplaşmaları ve sınıf bilinci gelişimini, liberalizm eleştirisi ile ele alır.
1926’daki bir mektubunda sağlığından şiddetle şikâyet eden Gorki, bir yandan da yurt hasreti çekmektedir. 1927 tarihli bir makalesinde SSCB’nin parlak geleceğine inancını, “Sevincim ve gururum, yeni bir devlet inşa eden yeni Rus insanıdır,” diye yazar.
1928’de 60. yaş günü vesilesiyle New York Times bir kutlama mesajı yayımlar. Bütün dünyadan coşkulu mesajlar alır. Stefan Zweig, Romain Rolland, H. G. Wells ve batı dünyasının daha pek çok büyük ismi, Gorki karşısında saygıyla eğilir.
Rusya’dan ikinci ayrılışı da 1928’de son bulur. Ülke yıllar önce ayrıldığı yer değildir artık. Güçlenmiş iktidarın başında Lenin’in yerini alan Stalin vardır. Ülkeye dönüşünde iktidarın ona iyiniyetli tavrı kadar halkın teveccühü de etkili olmuştur. Büyük bir coşkuyla karşılanır.
Temmuz 1928’de, taşradan gelen ricalara boyun eğerek ülkede uzun bir seyahate çıkar. Ermenistan, Kafkasya, Kırım… Doğduğu, hor görüldüğü yer olan Nijniy Novgorod’a dünya çapında tanınan bir yazar olarak dönmüştür artık. Gittiği her yerde alkışlarla karşılanır.
Mayıs 1929’da Moskova’ya dönerek gazetecilik, halk hatipliği, sovyetik yazarlara danışmanlık gibi faaliyetlerde bulunur. 5. Sovyetler Kongresinde, Yürütme Komitesi üyesi seçilir. Aynı yılın yazında kısa bir seyahate daha çıksa da sağlık sorunlarından ötürü hemen Moskova’ya döner.
Ekim 1929’da kısmen iyileşen sağlığı yeniden yazmaya iter onu. Lenin’den Anılar, Meslek Üzerine Konuşmalar gibi makalelerin yanında, Somov ve Diğerleri adlı oyununu da bu dönemde kaleme alır. 1930 yazındaki deprem halkın tamamı gibi Gorki’yi de korkutup endişelendirir.
1931 sonlarına doğru sağlığı yeniden bozulur ve soluğu tekrar İtalya’da alır. Nisan 1932’de Rusya’ya döner. Bu dönemde adı Nobel edebiyat ödülü ile anılır. Stefan Zweig bir mektubunda, “Nobel ödülünü almanızı sınırlı bir çevrede yeniden talep ettik,” diyecektir.
Aynı yıl kendisi devlet tarafından da tam anlamıyla kutsanır. Nijniy Novgorod şehri, şan ve şerefle yüzyılları aşmış adından vazgeçip “Gorki” ismini alır. (Şehrin adı 1990’da yeniden Nijniy Novgorod olarak değişecektir.)
Gorki’ye hayranlık tam anlamıyla bir yurttaşlık görevi haline gelir. Ekim 1932’de tekrar gittiği İtalya’dan 9 Mayıs 1933’te bir daha dönmemek üzere ayrılır. Gorki dönüş yolunda İstanbul’a da uğrar. Gorki’nin İstanbul ziyareti basında da yer bulur.
11 Mayıs 1934’te oğlu Maks’ı zatürreden kaybeder. Pek çok üst düzey devlet yetkilisi Gorki’ye taziye mesajlarını iletir. Oğlu Maks’ın ölümü Gorki’yi ciddi ölçüde etkiler. Annesi, babası, büyükannesi, yazar dostları, kızı ve sonunda oğlu da ona ölüm acısını tattırmıştır.
Ağustos 1934’te gerçekleşen “Birinci Sovyet Yazarlar Kongresi”nde toplantı başkanı seçilir. Açılış konuşmasında şunları söyler: “Dünyada bilim ve edebiyatın bizdeki kadar kardeşçe bir yardımdan faydalandığı bir devlet mevcut değil ve hiç olmadı.”
Gorki’nin son yılları Stalin yönetiminin tasfiyeleri ve diktatörlüğü üzerine düşünerek geçer. Ağustos 1935’te kendi adını taşıyan kente gelir. Daha sonra istirahat için Kırım’a gider. Mayıs 1936’da Moskova’ya dönmeye karar verir. Hayatının son yılları da oldukça hareketli geçer.
Son Moskova yolculuğunda bir hayli yorulur. Ölümün eşiğinde bile tek düşündüğü “Klim Samgin’in Yaşamı”nı bitirmektir. 1936 haziranında sayıklamalar eşliğinde son nefesini verir. 20 Haziran’da Kızıl Meydan’da görkemli bir veda merasimi gerçekleştirilir.
Gorki’nin ölümü, Stalin’in bir komplosu olduğuna yönelik bir dizi spekülatif söylemi beraberinde getirse de bu durum net bir sonuca ulaşmaz. Halkın büyük çoğunluğu onun doğal yollardan öldüğüne ikna olmuştur. Halk, anısı önünde saygıyla eğilir.
Maksim Gorki üzerine Türkçede yer alan en kapsamlı çalışmalardan biri için bkz. Henri Troyat, “Gorki”. @alfakitap
Gorki’nin otobiyografik metinlerini bir de beyazperdede izlemek için bkz.

- Çocukluğum (1938)
- Ekmeğimi Kazanırken (1939)
- Benim Üniversitelerim (1940)
Gorki üzerine hazırlanan TRT yapımı bir belgesel için bkz. “Kentler ve Gölgeler: Tiflis - Maksim Gorki”

Maksim Gorki paylaşımını arkadaşımız İlker ASLAN @_ilkeraslan hazırladı.

Çok teşekkür ederiz.

İlker Hocanın sayfamıza katkıları sürecek.

• • •

Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh
 

Keep Current with İstanbul Sosyoloji

İstanbul Sosyoloji Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

PDF

Twitter may remove this content at anytime! Save it as PDF for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video
  1. Follow @ThreadReaderApp to mention us!

  2. From a Twitter thread mention us with a keyword "unroll"
@threadreaderapp unroll

Practice here first or read more on our help page!

More from @iuefsosyoloji

Jun 10, 2023
Bugünün akademisinde nadiren karşılaşılan bir biliminsanı profiline sahip olan, birçok alanda birden uluslararası düzeyde usta olarak kabul edilen, ABD’li gelişimsel psikolog, karşılaştırmalı primatolog, dilbilimci ve antropolog Michael Tomasello’yu (“Mike”) yakından tanıyalım. Image
Tomasello, 18 Ocak 1950’de Florida’da doğdu. 1972’de Duke Üniversitesi’nde psikoloji lisansını aldı. Lisans sırasında aldığı “biyolojik psikoloji” dersine hayran kalmıştı. Mezuniyetinden sonra Georgia Üniversitesi’nde deneysel psikoloji doktora eğitimine başladı.
Tez konusu bebeklerin ilk sözcükleri idi. Konuya ilkin Piaget’nin perspektifiyle yaklaştı (Piaget hk: ). Araştırmaları onu psikodilbilim tartışmalarına itti. Bu bağlamda Bruner’in çok yönlü çalışmaları ilgisini çekti.
Read 39 tweets
Jun 9, 2023
📚📝
Bölümümüz bünyesinde, Darülaceze Vakfı @DarulacezeVakfi işbirliğiyle yaşlanma ve yaşlılık çalışmaları odaklı yeni bir akademik dergi yayın hayatına merhaba dedi: Senectus.

🔗Dergiyi çevrimiçi incelemek için:
iupress.istanbul.edu.tr/tr/journal/sen… ImageImage
Senectus sıkı bir hazırlık çalışmasının, sahadaki sivil aktörlerle yakın bir ilişki ve işbirliği arayışının ürünü.

İşbirliği ve destekleri için @DarulacezeVakfi’na, Vakıf Başkanı Sn Fatih R. Saraçoğlu’na, Belgin Turgay’dan başlayarak vakıf yönetim üyelerine çok teşekkür ederiz.
Hazırlık çalışmalarında bölüm öğretim üye ve yardımcıları özveriyle çalıştılar. Murat Şentürk @muratsenturke Hocadan başlayarak tüm arkadaşlarımıza, derginin A-Z’ya neşir sürecinin aksamaksızın yürütülmesini sağlayan Adem Başpınar @adembaspinar Hocaya çok teşekkür ederiz.
Read 4 tweets
Mar 3, 2023
💰📄🔓⛓️
Bugün kripto paralarla özdeşleşen Blockchain (Blok zincir) teknolojisi kripto para sisteminin dışında hayatın pek çok alanında kullanılıyor. Kripto paraların ortaya çıktığı 2008 yılından bu yana kullanım alanı gittikçe genişleyen bu teknolojiyi birlikte tanıyalım.
Aslında her şey 1991 yılında Stuart Haber ve W. Scott Stornetta isimli iki araştırmacının bir dokumanın orijinalliğini nasıl koruyabiliriz sorusuyla başlamıştı. Haber ve Stornetta, bir dokumanın orijinalliğini doğrulamak için ilk olarak onları bloklar halinde parçalamış >>>
>>> ardından bu blokları birbirlerine özel şifrelerle bağlamışlardı. İlk başta kulağa basit gelen bu şifreleme işlemi, aslında çok ince bir detay barındırıyordu: Haber ve Stornetta blokları birbirine bağlamak için şifreleri oluştururken bloklar içindeki bilgiyi kullanıyordu.
Read 50 tweets
Nov 25, 2022
✍️🔎
Tutkularını siyasete taşıyamamış başarılı bir bürokrat, yazar ve şair; bir asırlık ömrüyle Türkiye’ye tanıklık etmiş bir ismi, Ömer Cahit Kayra’yı (1917 - 30 Ocak 2021) birlikte tanıyalım.
👇👇👇 Image
“… O vakit İstanbul’daki Senegalli askerleri hayal meyal hatırlıyorum, bir de işgal İstanbul’unu.”

1917 yılında varlıklı bir ailenin, Tiflis muhaciri Ahıska Türkü bir anne ile Azerbaycan muhaciri bir babanın çocuğu olarak Trabzon’da dünyaya gelmiştir.
Kayra’nın ablaları ve abisinin çocukluk yılları Trabzon’da geçmiş ama ailenin bitmeyen göç çilesi 1916 yılında Rus işgalinin ardından tekrar başlamıştır. Böylece Kayra çocukluk yıllarını işgal İstanbul’unda geçirmiş, Kurtuluş Savaşı’na erken yaşta tanıklık etmiştir.
Read 90 tweets
Nov 23, 2022
✍️📌
Çarşamba Toplantıları'nın 48. oturumunda "Türkiye’de ve Dünya’da Haçlı Seferi Çalışmaları: Karşılaştırmalı Bir Tarihyazım İncelemesi" başlıklı konuşmasıyla Doğan Mert DEMİR'i @doganmertdemir dinliyoruz.. ImageImage
📝 "Haçlı olmanın nerede başlayıp nerede bittiği; bunun getirdiği hak ve sorumlulukların araştırılması alandaki akademik çalışmaların başlangıcı oldu. Omuzlara takılan Haç sembolüyle Kudüsü fethetmeyi amaçlayan kutsal bir görev olan Haçlı unvanı zamanla yozlaştı." Image
📝 "Konuşmamda başvuracağım Doğu ve Batı kavramlarını kullanırken Eric Hobsbawn’dan yararlanacağım. Batı kavramı, Hobsbawn’a göre “entelektüel bir kurgu”dur. Yani sınırları kesin olarak tayin edilebilecek coğrafyaya işaret etmez. Doğu'yu da bu şablon çerçevesinde kullanacağım." ImageImage
Read 5 tweets
Oct 21, 2022
🔎✍️🔗
The American Soldier (TAS)...

2. Dünya Savaşı’nda ABD ordusuna çok fazla asker alınması sonucunda orduda moral ve verimlilik gibi birtakım sorunların artması nedeniyle bu sorunların keşfedilmesi ve bunlara çözüm aranması amacıyla yürütülen bu çalışmayı tanıyalım...
👇👇👇
Sosyal bilimcilerin ordudaki incelemelerine ve bu incelemelerin bulgularına dayanan TAS, 1949-1950 yılları arasında yayımlanmıştır.
Samuel A. Stouffer öncülüğünde, sosyolog, psikolog ve istatistikçilerin yanı sıra askerî ve sivil personelin de aralarında bulunduğu büyük bir ekip çalışmasının ürünü olan TAS, ilk önemli disiplinlerarası çalışmalardan biri olarak nitelendirilmektedir.
Read 28 tweets

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just two indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3/month or $30/year) and get exclusive features!

Become Premium

Don't want to be a Premium member but still want to support us?

Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal

Or Donate anonymously using crypto!

Ethereum

0xfe58350B80634f60Fa6Dc149a72b4DFbc17D341E copy

Bitcoin

3ATGMxNzCUFzxpMCHL5sWSt4DVtS8UqXpi copy

Thank you for your support!

Follow Us!

:(