Bu ana kadar emri altındaki askerî birliklere ve mülkî amirlere doğrudan emir verebilirken, artık sıradan bir Osmanlı vatandaşı durumuna gelmişti. Düşünceliydi… Makam ve rütbe olmadan ne yapılabilirdi?
Güvendiği komutanlar bu duruma nasıl bir tepki gösterirlerdi? Millî gaye için başlatılan çalışmaların yarıda kalmasından endişe ediyordu. Memleketin parçalanmasına göz mü yumacaktı?
Rauf Bey’le bu konular üzerine konuşuyorlardı. Mustafa Kemal endişeli biçimde söze başladı:
-Raufçuğum, her şey bitti. Hele böyle buhranlı zamanlarda makam ve rütbenin halk üzerindeki tesiri büyüktür. Bunlarsız ne yapılabilir?
Rauf Bey:
- Bilâkis Paşam, asıl şimdi mevki ve itibarınızın bir kat daha arttığı kanaatindeyim. Vatanın kurtarılması davasına, bir millet ferdi gibi nefsinizi vakfedişiniz üzerine gerek ordu, gerekse halk gözünde eskisinden fazla sevgi ve itimada mazhar olacağınızdan eminim.
Bu sohbetin devam ettiği müfettişlik kurmay başkanı Kazım Dirik, koltuğunun altındaki bir dosyayla odaya girip, “Paşam askerlikten istifa eylediğinize göre bundan sonra benimde vazifeme devam etmeme imkan kalmadı. Evrakı kime teslim etmemi emir buyurursunuz?” deyiverdi.
Kazım Bey, Bandırma vapuruyla Samsun’a çıkan heyetin kurmay başkanıydı. Sonuna kadar birlikte olacağına inandığı dostunun bu anlamsız hareketi karşısında donakalan Mustafa Kemal, Kazım Bey’i tepeden tırnağa süzdükten sonra “Ya, öyle mi efendim? Peki efendim…
Evrakı Hüsrev Bey’e devrediniz efendim…” diyebildi. Sonra da Rauf Bey’e dönerek: -“Gördün mü Rauf? Haklı değil mi imişim? Rütbe ve makamın ehemmiyetini anladın mı?
Düne kadar benimle asla şüpheye yer vermeyecek bir samimiyet ve bağlılıkla çalışarak azami gayret gösteren bu adamın şu hareketi benim görüşümdeki isabeti teyit etmiyor mu?”
Bir süre sonra odaya Kazım Karabekir Paşa girdi, selam durdu ve kesin bir ifadeyle şu sözleri söyledi:
“Kumandamda bulunan zabitlerle askerlerin saygı ve tazimlerini arza geldim.
Siz, bundan evvel olduğunu gibi, bundan böyle de bizim muhterem kumandanımızsınız. Hepimiz emrindeyiz Paşam…”
ALINTIDIR.
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Yavv kimsede bu genç nesil niye geliyor demiyor....
Karısını kızını bırakıp kimin için geliyor...
Soran var mı...
Mülteci dediğin yaşlı olur, kadın olur, çocuk olur...
Gelenler arasında Özbek Türkmen yok. Onlar hem yurtlarını korumaya hem kendilerini tecavüzden cinayetten soykırımdan korumaya çalışıyor.
"Senelerdir mantığımın almadığı tek düşünce şu oldu; nasıl olur da bir ülkenin halkı kendisini işgalden kurtaran, kölelikten kurtaran, ona insanca, özgür bir yaşam kurmaya çalışan kurucusundan nefret eder?
Nasıl olur da savaş alanında askerlerini kaybeden ülkelerin halkları bile onu ders kitaplarına koyar, ona saygı duyarken, kendi halkı ona bu derece nankörlük eder?
Parlamenter demokrasi bu ülkeye onunla gelmişken, onun sistemi en kifayetsiz, en vasıfsızın bile bu ülkede seçilme hakkını sağlamışken; neden onun verdiği bu haklardan bu derece nefret ederler?
''BANA MALİYEDEN HİÇ ANLAMAYAN BİRİNİ BULUN!''
Mustafa Kemal Atatürk
1879-1961 yılları arasında yaşayan ve Mustafa Kemal'in 'maliyeden hiç anlamayan' birini istemesi üzerine Kurtuluş Savaşı'nın en sıcak zamanlarında göreve getirilen Ataç'ın hikayesi.
Hasan Fehmi Ataç, 'maliyeden hiç anlamayan Maliye Bakanı'dır.
Ama kendisi kurtuluş savaşının mali kahramanı olarak tarihe geçer.
Şöyle ki, Milli mücadelenin ilk yıllarında maliye bakanı olan Hasan Bey'i (Hasan Saka) mali durumun berbat olması sebebiyle muhalefet istifaya zorlamış ve Mustafa Kemal ve arkadaşları buna sinirlenmiştir.
Yobazların, devşirme ve türedilerinin sık sık dillendirdiği; ‘Kemalistleri’ dinsiz hâtta ve hâtta vatan haini olarak gösterip milyonlarca gencin beyinlerini yıkadığı günümüzde ‘Kemâlistlerin’ aslında kim olduğu sorusunun cevabını gelin hep beraber bulalım:
17 Eylül 1922’nin L’Illustration dergisi…
Yani Büyük zaferden yalnızca birkaç gün sonra dış basında zaferi anlatan yazılı ve görsel bir belgeyi görüyoruz. Kapağında Mustafa Kemâl ve İsmet Paşa var.
Tarihin, en acı olaylarının yaşandığı ve insanlık dışı katliamlarının yapıldığı yerin adıdır #Srebrenitsa…
İnsanlığın kendini inkar ettiği, Ortodoks ve katolik batı dünyasının kirli ittifakının neticesi 8.500 Boşnak Müslümanı katletmenin, kadeh tokuşturarak kutlandığı katliamın adı…
Kazıklı Voyvoda’nın torunu Ratko Mladic’e; Hollandalı komutanın, silahlardan arındırarak teslim ettiği ”Mavi kelebekler”diyarıdır Srebrenitsa…
GAZİ MUSTAFA KEMAL PAŞA'NIN ÜNİFORMASINDAKİ MADALYALAR
1 ve 2_ II. Sınıf Osmaniye Nişanı ve Şemsesi (Kafkasya Cephesi'ndeki üstün hizmetlerinden ötürü) 1916
3_ Harp Madalyası (I. Dünya Savaşı'ndaki cesaretinden ötürü) 1918
4_ Altın İmtiyaz Madalyası 1917
5_ Altın Liyakat Madalyası 1917
6_ Gümüş İmtiyaz Madalyası 1915 7- Gümüş Liyakat Madalyası 1915