Hasan Mert Kaya Profile picture
Jul 30, 2021 41 tweets 16 min read Read on X
Dünyanın En Acı Çikolatası

Belçika Kralı II.Leopold 1908'e kadar sömürdüğü Kongo'da 15 milyon insanı katletti. Kauçuk hasatını eksik yapan kölelerin ceza olarak ellerinin kesildiği bir vahşeti sergiledi. ‘’Kesik el çikolatası’’ ile ünlü Belçika’ya kakao Kongo’dan geliyordu...+
El kesme cezası korkutucu ve ''ucuzdu''. Leopold'a göre bir mermi, bir yerlinin hayatından daha değerli bir malzemeydi. Kesilen ellerin konulması için özel sepetler yapılmıştı. Fotoda yeteri kadar kauçuk toplayamayan bir babanın 5 yaşındaki çocuğunun kesilen el ve ayağı önünde...
Belçika'da 1958 yılına kadar, zaman zaman ''Human Zoo''lar kuruldu! Türkçe'ye çevrilmesi utandırıcı ama en yakın anlam sanırım ''İnsanat Bahçesi''. Hayvan yerine insan, Batılılara göre ''İnsanımsı / Semi-Humane'' zencilerin kafeste, çitlerin ardında beyazlara 'sergilenmesi'...
Bugün fiziken olmasa da batının zihin dünyasında ''Human Zoo''lar halen caridir. Bunun en somut örneklerini ABD'de görürsünüz. Bu Human Zoo meselesini başka bir bilgiselde ele alacağım nasipse. Kongo'ya devam edelim.+
1885'te toplanan Berlin Konferansı'nda büyük güçler tarafından "Kongo'nun Hâkimi" olarak kabul edilen II.Leopold tam bir yayılma politikası güdüyordu. Afrika'da kalan tek ''Terra Incognita'' (Tanımlanmamış Toprak) olan Kongo'ya büyük bir iştahla yöneldi. Kongo'nun tapusu onundu!
Leopold hemen maceracı ve hırslı bir İngiliz olan Henry Morton Stanley'i Kongo'ya keşfe ve olabildiğince fazla toprağa el koymaya gönderdi. Stanley Kongo halkını hızla köleleştirirken, Leopold Avrupa'da 'Kölelik insanlık suçudur, sona erdirmeliyiz' propagandası yapıyordu!
Doğal zenginlikleriyle iştah kabartan Kongo’da Stanley, yönetimini kurmuş, şiddet ve hileyle 450 kabile reisini dize getirmiş, topraklara el koymuş, halkı ağır şartlarda köle olarak çalıştırmaya başlamıştı. “Hristiyanlık-insanlık-uygarlık” sosu yaşananları gözlerden gizliyordu.
Kongo halkını köleleştiren II. Leopold şiddetle “köleliğin kaldırılması”nı savunuyordu. Bu nedenle ABD tarafından ödüllendirildi ve ABD, “Kongo Bağımsız Devleti’ni tanıyan ilk devlet oldu! Belçika Kralı öncelikle ülkedeki tüm filleri öldürmeye yöneldi. Fildişi para demekti!
Belçika, ilk on yıl fildişi talebini karşılamak üzere köleleştirdiği Kongo halkını fil katliamına zorladı. Sadece filler değil, bir gecede yüzlerce su aygırı da zevk için katlediliyor, ay ışığı altında Avrupalılar için “su aygırı avı” partileri düzenleniyordu.
İnsanlık dışı koşullarda çalışmaya zorlanan Kongo halkının en az yarısının (10-15 milyon) Kongo’nun II. Leopold’un özel mülkü olduğu dönemde hayatını kaybetti. Kongo tarihinin en kanlı ve acımasız bu döneminde on binlerce Kongolu çocuğun eli kesildi.
"Komşularınızı taklit edin; fırsat çıktığı anda denizlerin ötesine yayılın. Orada ürünleriniz için kıymetli pazarlar, ticaretiniz için gıda ve büyük Avrupa ailesi içinde daha iyi bir konum bulacaksınız.”
II.Leopold'un sömürgecilik yarışında geç kalan Belçikalılara öğüdü buydu.
İnsanlık dışı koşullarda çalışmaya zorlanan Kongo halkının en az yarısının (10-15 milyon) Kongo’nun II. Leopold’un özel mülkü olduğu dönemde hayatını kaybettiği kabul edilmekte. 1908 yılına kadar süren bu dönem Kongo tarihinin en kanlı ve acımasız dönemi olarak biliniyor.
Kauçuk üretimi fildişine göre çok daha kârlıydı. Otomobil adlı icadın lastiklerinde kullanılmak üzere Good Year ve Dunlop adlı üretici firmaların kauçuk ihtiyacı giderek artıyordu. Zaten fildişi ticareti artık eskisi kadar para getirmiyordu çünkü avlana avlana fil kalmamıştı.
Fil avından yeterince fildişi ile dönemeyen yerliler, su aygırı derisinden yapılan ve ucu düğümlü kırbaçlarla kırbaçlanıyor, bedenlerinde kalıcı hasar bırakan ağır cezalara çarptırılıyorlardı. Kauçuk ve kakao için de ormanlar acımasızca yakılıp yeni tarlalar açılıyordu.
Kendi ülkelerinde köleleştirilip kauçuk elde etmek için ormanlara 'salınan' Kongolular, yoğun akışkan ve yapışkan kauçuk salgısını tüm vücutlarına sürerek adeta yürüyen kauçuk şeklinde geri dönüyorlardı. Donarak iyice vücuda yapışan kauçuk sökülürken derileri de kalkıyordu...
Düşünebiliyor musunuz? Tüm bunları yapan 'Kongo'nun Hâkimi' II.Leopold Kongo'ya bir kere bile gitmedi. Başkent Kinşasa'nın adı o zaman Leopoldville'ydi, kendi adını vermişti. Ve bu câni zalime ''Köleliğin Kaldırılmasını Savunma'' ödülü veriliyordu! İnanılır gibi değil ama gerçek
Avrupa’nın kauçuk talebi yükseldikçe mazlum Kongo halkına yapılan baskı da giderek arttı. Yağmur ormanları kauçuk ağaçlarıyla doluydu. II. Leopold’un “Force Publique” adlı Halk(!) Ordusu kurdu. Kauçuk toplatmada insanlara kan kusturma işini onlar düzenleyecekti.
Bu ordunun subayları Belçikalı beyazlardı. Askerleri ise yerli halktan üç kuruşa kardeşlerini satan ''ev zencileri'' oluşturuyordu. Bunlar kraldan daha çok kralcı olan, şuursuz acımasızlardı. Zorla çalıştırılan ve can veren yüz binlerce Kongolunun kanı işte bunların elindeydi.
Herkesin orman dönüşü getireceği kauçuk miktarı belirlenmişti. Bu miktarı getirmeyenlerin eli ceza olarak kesiliyordu. Ek bir önlem olarak kauçukları getirene kadar erkeklerin karısı, çocukları rehin tutuluyordu. Geri gelmez ya da miktarı tutturamazsa rehinlerin eli kesiliyordu.
Kesilen eller özel kovalarda toplanıyor, böylece askerler komutanlarına hem verdikleri cezayı hem de kurşun harcamadıklarını kanıtlıyorlardı. Askerler kestikleri el kadar fazladan ek ücret alıyordu. 1906 yılında bir günde tam 1308 kesik sağ el Kongo sömürge valisine verilmişti.
Kongo II. Leopold’un özel mülküydü. Zulme baş kaldıranlar hemen öldürülüyor, köyleri tamamen yok ediliyor ve toplu katliamlar yapılıyordu. Kadınlar ise kaçırılıyor, onlarca Belçikalı tarafından tecavüz ediliyor ve ondan sonra öldürülüyordu.
II.Leopold, Kongo’dan muazzam meblağlarla gelen kanlı paralarla hızla zenginleşti. Para bol olunca Belçika’da Antwerpen Garı, Kraliyet Orta Afrika Müzesi, Ostendes Kraliyet Galerisi gibi büyük ve gösterişli binalar inşa etti. O artık “inşaat kralı” olmuştu.
İletişim kısıtlıydı. Kongo'ya gelen İngiliz misyonerler, az sayıda gazeteci ve yazarlar gözlerinin önündeki vahşetin tanığı oluyor ve yazıyorlardı. II. Leopold’un Kongo zulmüne karşı sesler yükselince Kongo, 1908 yılında, II. Leopold’dan alınarak Belçika’ya verildi.
Bu noktada Mark Twain ve Sir Arthur Canon Doyle gibi o zamanın tanınmış yazarlarının haklarını teslim etmek lazım. Kongo’ya gidip, yok edilen bir dünyayı görüp, Kongo’nun bu vampirden kurtulması yolunda ellerinden gelen desteği vermişti bu iki isim.
Yani Kongo artık Leopold'un 'şahsi mülkü' değil, kralı olduğu Belçika'nın kamu malıydı! Sonuçta hiçbir şey değişmedi. Emperyalizmin kanlı yağma ve sömürü düzeni aynen devam etti. Zaten Leopold'da bir sene sonra ardında varis bırakmadan öldü gitti. Yeğeni Belçika Kralı oldu.
II. Leopold, Kongo’da acımasızca kan dökerken, Sultan II. Abdülhamit’in yönetimini şiddetle eleştiriyor ve Osmanlı Devleti üzerinde de baskı kurmaya çalışıyordu. Bir ara İstanbul'a gelip gezmişti.
1905 yılında Ermeni Devrimci Federasyonu’ndan militanların II. Abdülhamit’e düzenlediği ve Padişahın son anda kurtulduğu bombalı saldırıda Belçikalı anarşist Edward Joris yakalandı ve hapse girdi. Belçika ve diğer emperyalist güçlerin baskısıyla serbest bırakıldı ve geri döndü.
Kongo, Belçika Kongo’su adıyla sömürge olmaya devam etti. Sömürü mekaniğinin kutsal üçlüsü: Devlet-Kilise-Özel Şirket” kurgusu ile kauçuğun da ötesinde ülkenin bakır, altın, elmas, kobalt gibi tüm yeraltı zenginlikleri sömürüldü. 'White Man's Burden' Beyaz Adam'ın Yükü!
Tabi bu yük manevi bir yük. Bu yük, Afrikalı cahil vahşileren beyaz adamın uygarlık, insani değerler, demokrasi, aydınlanma ve gelişim getirme vazifesinin manevi duyarlılığının getirdiği öz-sorumluluk yükü(!..) İnsanların ruhlarını emdiler, hayatlarını ve geleceklerini çaldılar.
Beyaz adamın bu duyarlılık abidesi yükü Kongo'yu öylesinde aydınlatı ki, 1960 yılında Kongo'da üniversite mezunu sayısı sadece 30 kişiydi. Kitleler halinde neye inandığını bilmeden vaftiz edilip Hristiyanlaştırılan ve bundan dolayı da minnet duyması beklenilen cahil milyonlar...
Kongo’da yıllarca süren bu utanç verici zulüm Belçika’da ilk olarak 1998’de Adam Hochshilds’in “Kral Leopold’un Hayaleti” adlı kitabı yayınlandığında tartışılmaya başlandı. 1998'e kadar kimsenin umurunda dahi olmayan 15 milyon kişinin ölümünden sorumlu bir zulüm gerçeği!
Kongo’nun acısı 20.yy boyunca hiç dinmeden devam etti. Darbeler, ABD-Rusya-Fransa’nın dirsek kavgalarının getirdiği istikrarsızlıklar, suikastler ve ekonomik çalkantılarla savrulan bir ülke oldu hep. 1960 seçimlerini tüm sandık hilelerine rağmen Patrice Lumumba kazandı.
Lumumba'nın başında olduğu Kongo Milli Hareketi kazandı ve Lumumba başbakan oldu. Bağımsızlık ilan edildi. Ülkenin adı ''Kongo Cumhuriyeti” olarak değiştirildi. Kongolular için artık ayrımcılığın ve soygunun sonuna gelindi ama Belçika ve ABD bunu kabullenemedi.
Lumumba yola bir burjuva milliyetçisi olarak çıkmıştı ama zamanla sosyalizme yöneldi ve Rusya ile (SSCB) işbirliği yaptı. Öldürülmesine de bu işbirliği neden oldu... Cinayet, 2000 yılında Ludo de Wittes’in “Lumumba Suikastı” kitabında yeni delillerle ele alındı.
Lumumba 36 yaşında öldürüldü ama yetmedi ve bir gün sonra Belçikalı askerler mezarını açtı, cesedi parçalara ayırdı, bir fıçıdaki asidin içinde eritildi. Dişleri ve kemikleri öğütüldü, rüzgarla ormana saçıldı. Belçika bu cinayeti tam 40 yıl kabul etmedi.
2005 yılında “Orta Afrika Kraliyet Müzesi’nde, Belçika’nın sömürgeci geçmişiyle ilgili bir sergi açıldı. 2019 yılında BM Afrika Uzmanlar Grubu, Belçika hükümetinin Kongo’da yapılanlar için özür dilemesini ve II. Leopold’un heykellerini kaldırılmasını istedi.
Belçika Başbakanı Charles Michel bu isteği reddetti. 2019'da ABD’de işlenen George Floyd cinayetinden sonra “Siyah Hayatlar Önemlidir” (Black Lives Matter) hareketinin Brüksel’de yaptığı gösterilerin ardından II. Leopold’un heykeli kaldırıldı.
Belçika'nın Antwerp şehrinin kelime anlamı 'kesilip atılan el’. Bu ismin masalsı bir de hikâyesi var: Bir varmış, bir yokmuş, şehirdeki tacirlerin önünü kesen bir dev varmış. Günün birinde bir kahraman gelmiş devin elini kesip nehre atmış ve şehri devden kurtarmış. Masal bu kadar
Bu masalda Belçikalılar; Psikopat, zalim bir despot dev tarafından terörize edilen asil tüccarlar olarak anlatılır. Ancak gerçek hayatta kendileri o zalim devin ta kendisi oldular. Ne ironik bir metafor! Kesilip Kongo Nehri’ne atılması gereken el II.Leopold’un eliydi oysa...
Bu efsane, bu masal bir şehir hikâyesi olarak Belçikalı çocuklara anlatılsın, yerel kültür yaşatılsın, eyvallah. Fakat 15 milyon Kongo insanına yapılan katliamı ve korkunç acıları hatırlatan ve arsızca halâ satılmakta olan çikolata eller artık yapılmasın, satılmasın.
Son Söz: Kahrolsun Emperyalizm / We Can't Breathe

V'esselam

• • •

Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh
 

Keep Current with Hasan Mert Kaya

Hasan Mert Kaya Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

PDF

Twitter may remove this content at anytime! Save it as PDF for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video
  1. Follow @ThreadReaderApp to mention us!

  2. From a Twitter thread mention us with a keyword "unroll"
@threadreaderapp unroll

Practice here first or read more on our help page!

More from @kayamerthasan_

Jul 20
B E D E V İ L E R

❝Kardeşime karşı ben, kuzenime karşı kardeşim ve ben, yabancıya karşı kardeşim, kuzenim ve ben.❞

Arap Yarımadası'nın Hint Okyanusu sahillerinden Atlas Okyanusu'na uzanan geniş coğrafyanın göçebe halkı Bedevileri anlatan en kısa ve öz cümle bu olsa gerek.++Image
Bedevi kelimesi başlangıç, çıkış, kök, çölde yaşayan, önce gelen bedavet kelimesinden geliyor. Bedevi bu özellikleri taşıyan kişi demek. Bu kelimenin zıttı ise yerleşik hayat, medeniyet / uygarlık anlamına gelen "hadaret". Bu hayatı yaşayanlara da hadari deniyor.Image
Bedevilerde kabile bağı her şeyden önce geliyor. Geçmişten bugüne gelebilmeleri, diğer kabilelere karşı ayakta kalabilmeleri, bölgelerini, vaha ve su kuyularını koruyabilmeleri hep bu kabile bağı ile mümkün olmuş. Kabilelerini öven şiirler Arap edebiyatının önemli bir bölümüdür. Image
Read 24 tweets
Jun 2
Kanlı Elmas & Pırlanta

Dünyanın En Işıltılı Taşının Ardında Yatan Kanlı Düzen Bir babayı ve bir oğulu bu duruma düşüren hırsın, acının sebebi ne olabilir?

Elmas ve pırlantanın gerçek bedeli göz alıcı ışıltısının ardında çok iyi gizlendi.

İşte kanlı elmasın serüveni++Image
Afrika'yı delik deşik talan eden, binlerce masumun canına kıyan elmasın acımasız öyküsü Güney Afrika'da başladı ve hızla civarına yayıldı.

Dünyada elmas ve pırlanta fiyatlarını belirleyen, piyasayı domine eden, en önemli firma De Beers Elmas Şirketi burada doğup büyüdü. Image
''De Beers'' Dutch dilinde ''Ayılar'' demek. Güney Afrika'ya Hollanda'dan gelip kolonileştirdikleri bir çiftlikte yaşayan De Beers kardeşlerin tarlasında büyük bir elmas yatağının keşfedilmesiyle hem onların hem de Güney Afrika ve civarındaki ülkelerin kaderi değişti.Image
Image
Read 60 tweets
Apr 8
Yuvarlak şehir Bağdat

Bağdat’ın doğuşu dünya medeniyeti için önemli bir dönüm noktasıydı.

İkinci Abbasi halifesi Mansur tarafından kurulan şehre ilk kurulduğunda ‘Barış Şehri’ anlamına gelen ‘Medine’t us-Selam’ adı verilmişti.

Kültür üreten muhteşem bir şehir oldu Bağdat.++Image
MS 762'de Halife Mansur’un temel tuğlasını koyduğu ‘Yuvarlak Şehir’in temeli, şehir planlama ve tasarım tarihinde görkemli bir dönüm noktasıydı.

Kısa zamanda dünyanın kültür merkezi haline gelen Bağdat 10. yüzyılda Abbasi Halifeliği’nin zirve dönemi yaşanıyordu. Image
Bugün Bağdat tarifi imkansız bir çürüme ve şiddetin merkezi olsa da, 1.250 yıl önceki kuruluşu insanlık için görkemli bir kilometre taşı oldu.

Dahası, medeniyet için bir dönüm noktasıydı bu kuruluş çünkü olağanüstü bir hızla dünyanın kültürel yıldızı olacak bir şehir doğmuştu. Image
Read 29 tweets
Mar 30
Prof.Muzaffer Şerif Nasıl "Muzafer Sherif"e Dönüştü?

Film gibi bir hayat. Sosyal psikolojinin kurucularından, literatüre adıyla giren deneyi olan, Harvard, Yale, Princeton, Oklahoma, Pennsylvania ve Columbia üniversitelerinde bulunan bir bilim insanını nasıl küstürüp kaçırdık?+Image
1906 yılında İzmir, Ödemiş'te zengin bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi.

1919 yılında, 13 yaşındayken İzmir'i işgal eden Yunan ordusundan bir asker yanındaki kişiyi öldürdükten sonra süngüsünü ona doğrultur.

Fakat muhtemelen yaşı küçük olduğu için öldürmekten vazgeçer. Image
Ölümler, işgal, savaşlar, esaret, kurtuluşla geçen ilginç bir çocukluğu olur.

Muzaffer Şerif belki de insanların toplu halde sergiledikleri uç davranışları ileride incelemesi için gerekli olan deneyimin en büyüğünü farkında olmadan bu yıllarda edinir. Image
Read 25 tweets
Mar 16
Doğanın en özel ikramı: BAL

En özel yiyeceklerden biridir bal. 2009 yılından bu yana bal koleksiyonu yapıyorum. Gittiğim tüm ülkelerden oraya ait yerel ve özel ballardan hem tattım hem de aldım. Dünya ve Türkiye balları üzerine epey araştırma ve okuma yaptım. İşte bal dünyası++Image
Bal kutsal metinlerde de geçer: ‘’Rabbin bal arısına şöyle vahyetti: "Dağlardan, ağaçlardan ve insanların kurdukları çardaklardan kendine göz göz ev (kovan) edin. Sonra da her türlü çiçekten, meyveden, ürünlerden ye ve Rabbinin sana yayılman için belirlediği yolları tut!"Image
Image
Image
Image
Onların karınlarından renkleri çeşit çeşit bir şerbet çıkar ki, onda insanlara şifa vardır.’’ (Nahl Suresi, 68-69) Gerçekten de onlarca değişik türde bal vardır. Aromaları ve lezzetleri dışında temel olarak çiçek balları ve salgı balları olarak iki ana grupta ele alabiliriz balı.Image
Read 24 tweets
Mar 15
İslam Tarihinde Ramazan Ayı

İslam tarihine bakıldığında birçok önemli hadisenin Ramazan ayında gerçekleştiği görülür.

Kuşkusuz bu gelişmeler İslam tarihinin dönüm noktaları olarak ciddi bir hafızayı da ifade ediyor.

Örneğin Endülüs'ün fethi Ramazan ayında olmuştu.++Image
"En uzak batı" demek olan Magrib-i Aksa adıyla da bilinen Endülüs’ün, yani bugün İspanya ve Portekiz’in bulunduğu İber Yarımadası’nın Müslümanlarca fethi sadece İslam tarihi için değil, aynı zamanda dünya tarihi için de oldukça önemli gelişmelerden biri oldu. Image
Miladi 711 yılı, 19 Temmuz günü İslam ordusunun komutanı Tarık bin Ziyad ile Vizigotların komutanı Rodrik’in idaresinde yaşanan savaşı kesin zaferle kazanan Müslümanlar hızla İber Yarımadası’na yayıldı. Endülüs fethinin unutulmaması gereken bir diğer ismi de Tarif bin Malik oldu.Image
Read 19 tweets

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just two indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3/month or $30/year) and get exclusive features!

Become Premium

Don't want to be a Premium member but still want to support us?

Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal

Or Donate anonymously using crypto!

Ethereum

0xfe58350B80634f60Fa6Dc149a72b4DFbc17D341E copy

Bitcoin

3ATGMxNzCUFzxpMCHL5sWSt4DVtS8UqXpi copy

Thank you for your support!

Follow Us!

:(