Ortaya çıkış tarihini ve yerini gösteren net bir belge yok.
Arkeolojik bulgulardan elde edilen bilgiler ışığında, tarihin köklü medeniyetlerinden birisi olan Sümerlere kadar uzandığı, yine bu bulgular ışığında,
MÖ 2500’lü yıllarda Çin’de askerlerin bu oyunu oynadığı ortaya çıkmıştır.
Futbol, Dünya’da en çok sevilen ve takip edilen spor dallarından birisi.
Homeros’un eseri Odessa’da da topla oynanan bir oyundan söz ediliyor.
Romalı askerler tarafından oynanan Harpastum ise günümüzde oynanan modern futbolun temeli sayılabilir
Çinliler, iki takım halinde topu yere düşürmeden ortadaki çitin karşı tarafına atmaya çalışırlarken, Avustralya yerlilerinde topu en yüksek noktaya çıkaran gol atmış sayılıyordu.
Kızılderililer ise topu beş metre yüksekliğindeki kalelerden aşırmak için yarışırlardı.
Aztek tapınaklarında, topun sahanın iki yanına yerleştirilen taş halkalardan geçirilmesine çalışıldığı bilinir.
Futbol ,12.yy da İngiltere’de modern anlamda oynanmaya başlanmış ve oldukça da sevilmiştir.
İngiltere’de oynanan futbolun herhangi bir kuralı yoktu. Hakemsiz oynandığı ve kesin kuralları olmadığı için maçlar medeni bir şekilde bitmiyordu.
Rakip takım oyuncularını dövmek ve yaralamak çok normal kabul ediliyordu. Maçlarda oyuncu sınırı yoktu, bazı futbol maçlarının 500 kişiyle oynandığına dair belgeler bulunuyor
Bu yıllarda sevilme o kadar ileri gitmiş ki, futbolun rekabeti kamu düzenini bozmaya başlayınca kral tarafından bütün ülkede futbolun oynanması yasaklanmıştır.
Fransızlar bu oyunun Normanlar tarafından İngiltere’ye götürülen "la soule" den türediği görüşündedirler.
İtalyanlar ise İtalya’dan gitmiş olduğunu ileri sürerler.
Ülkede yasaklanma getirilen futbol, İngiltere’de 1583 yılında tekrar oynanmaya başlanmış ve bu sefer oyuna basit kurallar eklenmiştir.
Sertlik önleyici kurallar ve hakem seçimi bu kuralların en temelleridir.
Faul sistemi, o zaman futbola getirilmeye başlanmıştır.
Bu kurallar 1862 yılında çok daha genişletilmiş ve takımların 11 kişi ile sahaya çıkacağı, ofsayt kuralı ve elle oynamanın yasaklanması yeni kurallar arasına girmiştir.
1857’de , ilk futbol kulübü “Sheffield Club” adıyla kurulur.
1904 yılında Paris’te FIFA kurulur.
Belçika, Fransa, Danimarka, Hollanda, İspanya, İsveç ve İsviçre kurucu üyeler arasında bulunuyordu.
Futbolun Olimpiyat oyunlarına dahil edilmesi ilk kez 1908 yılında gerçekleşir. 19. yüzyılın sonlarında, sadece birkaç tane milli futbol takımı vardı.
İngiltere ve İskoçya ilk aktif takımlara sahip olan ülkelerdir ve 1870’lerde birbirlerine karşı oynamışlardır.
Günümüzde ise 211 ulusal takım FIFA üyesidir.
Kaşgarlı Mahmut Divan-ı Lügati-t Türk’te; Türklerin Orta Asya’da “Tepük” ismiyle “ayak topu” oynadığını belirtiyor.
Benzer şekilde La Tartarie isimli antik Çin kaynağında da,
Türklerin yuvarlak bir nesneye ayakla ve başla vurarak oyun oynadığını yazıyor.
Türklerin Orta Asya’nın bozkırlarında oynadığı Tepük, pek çok destanda geçiyor.
1897 yılında İzmir’den gelen bir karmanın İstanbul karmasıyla karşılaşması,
Türk topraklarındaki ilk futbol maçı olarak tarihe geçmiştir.
İlk futbol takımı ise Hüsnü Bey ile Reşat Danyal bey tarafından İngilizce isimle kurulan Black Stocking olmuştur.
Black Stocking takımının Papazın Çayırı’nda 1901’da oynadığı maç ise bir Türk takımının ilk futbol maçı olarak kayda geçmiştir.
1903 yılında İstanbul Futbol Ligi kurulmuştur.
1905 yılında Mekteb-i Sultani’nin 10. sınıf öğrencileri, arkadaşları Ali Sami Yen’in önderliğinde Galatasaray’ı kurmuştur.
1907’de Fenerbahçe kurulmuş, Beşiktaş 1903’de kurulmuştur ancak futbol branşına 1910’da başlamıştır.
FIFA üyesi Türkiye, ilk milli maçını Cumhuriyetin ilanından üç gün önce oynar. 26 Ekim 1923 tarihinde İstanbul Taksim Stadı’nda Romanya’yla oynanan bu maç 2-2 sonuçlanmıştır.
“Futbol olmasaydı ben Portekiz’i yönetemezdim” diyen General Antonio Salazar’ın sözüyle anlatılmak istendiği gibi futbol, İngiliz emperyalizmi için Sanayi Devrimi ile yaşanan büyük toplumsal dönüşüm sonrasında direniş odakları oluşturabilecek kitleleri (işçileri)
denetim altında tutmanın bir aracı olmuştur.
Günümüzde futbol, yalnızca bir spor olmaktan öte bir endüstri niteliği de kazanmıştır.
Eduardo Galeano’ya göre; aslında futbol ile Tanrı arasında bir benzerlik vardır!
“Birçok insanın ona inanması ve entelektüellerin ona kuşkuyla yaklaşması”
“Dünya bir meşin yuvarlaktır – Allah da gol”
Can Yücel
1799 , Fransız General Napolyon Bonaparte, Osmanlı yönetimindeki Filistin'de bir Yahudi devleti kurulması fikrini ortaya attı.
Birinci Siyonizm Kongresi İsviçre'nin Basel şehrinde toplandı. 1896'da gazeteci Theodor Herzl, ''Der Judenstaat'' yani Yahudi Devleti adlı
bir kitap yayınlamıştı ve kongrede bu kitaptaki fikirler tartışıldı.
Kongrenin sonunda, Basel Programı yayınlandı. Bu belgede, Filistin'de bir Yahudi vatanının kurulması ve Dünya Siyonizm Teşkilatı'nın bu amaca ulaşmak için faaliyete geçirilmesi öngörülüyordu
1903'e kadar, göçmen sayısı 25 bine ulaştı. Çoğu Doğu Avrupa'dan gelmişti.
O zamanlar Filistin, Osmanlı İmparatorluğu'nun parçasıydı.
1904 ila 1914 arasında 40 bin kişilik bir ikinci göçmen dalgası geldi.
Ünlü yönetmen Steven Spielberg'in filmine ilham verdi.
1942’de İran’da doğdu. 1973 yılında Bradford Üniversitesinden kabul aldı ve 3 yıl boyunca İngiltere’de yaşadıktan ve okul bittikten sonra ülkesi İran’a geri döndü.
Mehran Karimi Nasseri, hayatı , 2004 yılında Steven Spielberg’in yapımcısı olduğu ve Tom Hanks’in başrolünü oynadığı “Terminal” filmine konu oldu.
O zamanlar İran’da Şah’a karşı başlatılan isyanda Nasseri de yer almıştı.
Annesinin İngiliz olması sebebiyle 1986 yılında İngiltere'ye yerleşme kararı alan Nasseri, yolculuk esnasında evrak çantasının çalınması sonrası yine de Londra uçağına bindi.
Belirli bir bölgeye yeni doğmuş bir tavşan çifti (bir dişi, bir erkek) konuluyor. Her tavşan çifti ikinci aydan itibaren yetişkin hale geliyor ve her ay yeni bir tavşan çifti (bir dişi, bir erkek) doğuruyor.
Tavşanların hiç ölmediği varsayılırsa bu bölgede bir yıl sonra kaç çift tavşan olur?
Bu problem İtalyan matematikçi Leonardo Fibonacci’nin 1202 yılında yazdığı Liber Abaci (Hesap Kitabı) adlı kitabında yer alır.
Problemin cevabı Fibonacci dizisidir ve {1, 1, 2, 3, 5, 8, 13, 21, 34, 55, 89, 144, 233, 377, …} şeklinde devam eden sonsuz sayılardan oluşur.
Fibonacci dizisinin özelliği kendinden önceki iki ardışık sayının toplamının kendisinden sonraki sayıya eşit olmasıdır.
Büyük Taarruz zaferi ile Anadolu’daki Yunan işgali sona erip, 11 Ekim 1922’de Mudanya Ateşkes Anlaşması imzalandığında artık ülkenin tek siyasi gücü fiilen TBMM Hükümeti olmuştu.
İtilaf Devletleri, İsviçre’nin Lozan kentinde toplanacak olan barış konferansına yine ikilik çıkarmak için TBMM’nin yanı sıra İstanbul Hükümeti’ni de davet etti.
İstanbul Hükümeti de Ankara’ya barış konferansına birlikte katılmayı teklif etti. Fakat Mustafa Kemal; ““Barış konferansında Türkiye Devleti yalnız ve ancak TBMM Hükümeti tarafından temsil olunur.” diyerek bu durumu reddetti.
Osmanlı’da 1848’den beri Galatalı İngiliz bankerlerin Sırbistan, Dalmaçya ve Karadağ’dan getirdiği taş ustası işçilerle gerçekleştirilen kömür üretimi ve İngiltere’den ithal edilen kömür, ihtiyacı karşılamadığı için 24 Nisan 1867’de Dilaver Paşa tarafından
“Ereğli Kömür Maden-ü Hümayunu” adıyla bir nizamname yayınlandı.
100 maddelik nizamname Ereğli Sancağı’nın Bartın, Eskipazar, Akçaşehir ve Karasu, Safranbolu, Perşembe, Ulus, Amasra, Gökçebey, Ereğli, Horcanaz, Yenice, Devrek, Karabük ve Eflani gibi 14 kazasını kapsıyordu.
Mükellefiyet yasası 13-50 yaş arasındaki erkeklerin sağlam olanlarının ocakta kazmacı, küfeci ve direkçi olarak çalışmasını zorunlu kılıyordu.
Madende çalışacakları ise muhtar belirleyecekti.
9000 yıldan daha uzun bir süre önce inşa edilmiş olan bu şehir şimdiye kadar keşfedilen en büyük Neolitik yerleşim yerlerinden biridir.
İngiliz kaşif James Mellaart tarafından 1958 yılında keşfedildi.
Konya’nın 52 kilometre güneydoğusunda, Çumra ilçesinin sınırları içinde yer alan tarihöncesi yerleşim alanı Çatalhöyük Batı ve Doğu olarak iki höyükten oluşuyor.
Doğudaki Neolitik, batıdaki ise Kalkolitik döneme tarihleniyor.
MÖ. 7.400 ve MÖ. 6.200 yılları arasında tarihlenen 18 adet neolitik yerleşim katmanı bulunuyor.
Neolitik yerleşimler, göçebe yaşamdan yerleşik yaşama, başka bir deyişle tarım yaşamına geçişi işaret eder.