Büyük Bengal Kıtlığı (3/Son)
60 milyondan fazla Hintliyi öldüren onlarca kıtlığı tek tek açıklamak zor ama 1 milyon üzeri insanın ölümüne neden olanlardan bazıları şunlardı:
• 1770 Bengal Kıtlığı: 10 milyon ölüm
• 1783-84'teki Chalisa Kıtlığı: en az 11 milyon ölüm.
• 1791-92 Doji Bara Kıtlığı (veya Kafatası Kıtlığı): Açlık ve ardından gelen salgın hastalıklardan yaklaşık 11 milyon ölüm.
• 1860-61 Yukarı Doab Kıtlığı: Resmi İngiliz raporlarına göre yaklaşık iki milyon ölüm.
• 1866'daki Orissa Kıtlığı: bir milyon kişi ölüm.
• 1869'daki Rajputana Kıtlığı: 1,5 milyon ölüm.
• 1876-78 Büyük Kıtlığı: 5,5 - 11 milyon kişi aralığında ölüm.
• 1896-97 ve 1899-1900 Hindistan Kıtlığı: milyonlarca... ölümlerin sayısı bilinmiyor.
• 1943-44 Bengal Kıtlığı: 3.5 ilâ 5 milyon ölüm.
''Yardım Kampları veya Toplama Kampları''
Adolf Hitler'in milyonları öldürmek için İngiliz sadakasından ödünç almış olabileceği birkaç politika oku vardı. Ancak ölüm kamplarını kurarken kesin olarak ödünç aldığı ''rahatlatma'' vaadiydi.
İngilizlerin açlıktan ölmek üzere olan milyonları ''rahatlatmak üzere aldığı bu kamplarda kimse "rahatlamadı.'' Bu yardım kamplarına giren hiç kimse canlı çıkmadı. Aslında bir anlamda kamplarda rahatlatıyorlardı. Öldürerek... Ölünce, rahatlıyordu insanlar.
Bu kamplar Nazi toplama kamplarından çok farklı değildi.Zaten açlıktan yarı ölü insanlar bu yardım kamplarına ulaşmak için yüzlerce kilometre yürümek zorunda kaldı. Kamplarda çalıştırılan ve açlıktan ölmek üzere olan insanlar için verilen, yal gibi bir avuç lapa ya da nişastaydı.
İngilizler, ''tembelliği teşvik edeceği'' gerekçesiyle kıtlık kurbanları için yeterli yardım sağlamayı reddetti. 1877'de kıtlık yardım çabalarını organize etmek üzere seçilen Sir Richard Temple, açlıktan ölmek üzere olan Hintliler için günde birkaç kaşık pirinç tahsis etti.
Bu miktar Hitler Almanya'sının Yahudiler için Buchenwald toplama kampındaki mahkumlara uygun gördüğü tayından daha azdı. İngilizlerin gıda kıtlığına acilen ve şevkle yanıt verme konusundaki isteksizliği, işgali sırasında art arda yaklaşık iki düzine korkunç kıtlıkla sonuçlandı.
Büyük Bengal Kıtlığı ve İngiltere'nin Hindistan sömürgesinde yaşananlar hakkında daha detaylı bilgi edinmek isteyenler bu kaynaklardan yararlanabilir.
Milyonlarca hayatla oynan bir kumar eşliğinde Hindistan bir menfaat çiftliği haline getirildi. Burada test edilen yitip giden insanlık ve merhametti. Avrupa'nın kuzey batısındaki bir adadan gelip on milyonlarca insanın ruhunu emip, silip süpürenler bu testte kaybetti.
V'esselam
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
19.Yüzyıl'da Amerikalı yerleşimcilere, kıtanın doğu kıyısından batı kıyısına kadar genişlemeyi hedef gösteren Manifest Destiny çağrısıyla katliamlar tekrar başladı.
İnanılır gibi değil ama Kızılderili nüfusu hızla 12 milyondan 237 bine geriledi.++
Yuki Kızılderilileri kapatıldıkları rezervasyon çiftliğinde zorlama ile çalıştırıldılar. Yukilere yalnızca kişi başına günde altı buğday başağı olarak açlık diyeti (starvation diet) uygulandı ve yetersiz beslenme ile hastalıklardan çok sayıda ölümler görüldü.
Kaliforniya'da kendini human (insan) olarak tanımlayan beyaz yerleşimciler Yukileri ''Subhuman'' (insan-altı, alt-insan, insanımsı, insan olmayan, insanla aynı kategoride bulunmayan, insandan daha aşağıda bulunan) olarak tanımlıyordu.
Az önce İsviçre'de yaşayan ama aslen Kuveytli olan çok sevdiğim bir dostumla görüştüm. Bana göre müthiş bir hayat hikâyesi var. Bir ara söz etmiştim. Şimdi konuşunca tekrar paylaşmak istedim:
Hikâye 2 Ağustos 1990'da Irak'ın Kuveyt'i işgal etmesiyle başlıyor. ++
Dostum o tarihte henüz 20'li yaşlarının başlarında. İşgal ile hemen herkes kaçıp ülkeyi boşaltırken, o ve kendisi gibi bir grup genç kalıp ülkelerini işgalcilere karşı savunuyor. Savaşanların çoğu öldürülüyor. Kendisinin de aralarında olduğu az sayıda direnişçi ise esir düşüyor.
Esirler Irak'ta Basra yakınlarında bir yer altı zindanına atılıyor. Burada gördükleri kötü muamele ve berbat koşullar nedeniyle esirlerin çoğu kolera ve tüberküloz nedeniyle ölüyor. Bir buçuk yıl sonra halem hayatta olan dostum esir takası ile serbest kalıp ülkesine dönüyor.
Fatih, ilk altın Osmanlı parasını #İstanbul ’da bastırmıştı.
Fetihten 23 yıl sonra, 1476 (Hicri 882) yılında basılan ve 'Sikke-i Sultani’ adı verilen Fatih Sultan Mehmet'in bu ilk altın parasının işçiliği de kusursuzdu.++
Sadece 129 adet basılan bu ilk altın sikkeden günümüze çok az sayıda örnek ulaşabilmiş.
Hicri 882 / Miladi 1476 tarihli bu altın Osmanlı sikkesi ilklerin sikkesidir:
-İlk Osmanlı altını, -Fatih’in ilk altın parası, -İstanbul’da basılan ilk Osmanlı parası işte bu paraydı.
Fatih, az sayıda basılan bu ilk altının ardından bir yıl sonra, Hicri 883 / Miladi 1477’de bir altın sikke daha bastırdı ve bu defa bolca basılan bu altın para hızla tüm Avrupa, Afrika ve diğer Akdeniz ticaret havzalarına yayıldı.
Tarihçi Heredot’un ‘Arabia Felix’, ‘Mutlu Arabistan’ olarak nitelendirdiği Arap Yarımadası, güneybatı Asya ile kuzeydoğu Afrika arasında uzanan dünyanın en büyük yarımadalarından biri.
Yarımadanın en büyük ve bence en güzel ülkesi ise burası++
Dünyanın bu özel coğrafyası gerçekten şaşırtıcı sürprizlerle dolu.
Üç tarafı denizler ve okyanus ile çevrili olan Arap Yarımadası'nın kültürel mirası ve doğal zenginliklerini en iyi görebileceğiniz yer Suudi Arabistan'dır.
Çöller, masmavi ve cam gibi denizler, vadiler ve dağlar.
Suudi Arabistan Arap Yarımadası'nın en büyük ülkesi. Ülkenin batısı Kızıldeniz kıyıları, doğusu ise Arap Körfezi'nin sahilleriyle çevrili.Kinde Krallığı, Himyeriler ve Nebatiler bu olağanüstü toprakların kadim medeniyetleri.Mimarisi, müziği ve sanatlarıyla büyük bir dünya burası.
Mekke'den - Semerkant'a
Orta Asya gezileri sırasında en etkilenilen şehirlerin başında Semerkand gelir.
Burada özellikle Şah-ı Zinde olarak bilinen ve Hz.Muhammed'eﷺ son dokunan kişi olan Kusem bin Abbas'ın hikâyesi ilginçtir.+
📷@orhandurgut hocamdan
Hz.Muhammed'eﷺ dokunan son kişi: Kusem bin Abbas'ın kabri Semerkant'ta. Siması peygambere çok benziyordu.
Babası peygamberin amcası Abbas, annesi Ümmü Lübabe, Hz.Hatice'den sonra Müslüman olan 2.kadındı.
Hz.Hüseyin'in süt kardeşiydi. Hz.Ali onu Mekke ve Medine valisi yapmıştı.
Hz.Muhammedﷺ vefat ettiğinde amcası Abbas ve onun oğulları Fadl ve Kusem, Hz.Ali(ra) ile birlikte peygamberi yıkayıp, kefenleyen ve kabre indiren isimlerdi.
Peygamberi kabre Kusem indirmişti ve çıkmadan ona dünyada dokunan son kişi de o olmuştu.
2022'de Suudi Arabistan'da Hacer'ül Esved'in şimdiye kadar çekilen en net fotoğrafı yayınlanmıştı.
Bu fotoğrafta taştan geriye kalan parçalar oldukça net biçimde görülüyor.
İşte Hacer'ül Esved'in öyküsü ve bilgiselin sonunda bir de soru.++
İslam öncesi cahiliye döneminden İslamiyet ile birlikte günümüze kadar gelen Kabe'ye ait tek parça Hacer'ül Esved.
Onun haricinde Kabe defalarca yıkılıp yeniden yapıldı.
Örtüsü yüzlerce yıldır her sene değişir. Zaman zaman kapısı ve yağmur oluğu da değiştirilir. Taş ise sabittir.
İslam inancında cennetten indirildiğine inanılan,
Nuh Tufanı'nda Mekke'deki Ebu Kubeys Dağı'nda saklanan, Hz.İbrahim ve İsmail'in Kabe'yi temellerinden yükselterek tekrar inşa ettikleri sırada yerine konulan Hacer'ül Esved, tarih boyunca ilginç müdahalelere maruz kaldı.