Hasan Mert Kaya Profile picture
Sep 9, 2021 30 tweets 11 min read Read on X
İbni Batuta
Tüm Zamanların En Büyük Seyyahı

Fas’ın Tanca şehrinden Kore sınırına kadar gitti. Yolculukları 120.000 km sürdü. Avrupa, Asya ve Afrika'da 48 ülke, yüzlerce şehir gördü. Sultanlar, imparatorlar, krallar, beyler tanıdı. Marco Polo'dan 24.000km daha fazla gezdi.+
•1325’te 22 yaşında Tanca'dan yola çıktı.
•Varlıklı bir ailedendi, hukuk eğitimi almıştı.
•Hayallerini gerçekleştirmek üzere 26 yıl süren bir maceraya atıldı.
•45 ülke, yüzlerce şehir gezdi.
•Marco Polo'dan daha fazla dolaştı...
•Anadolu, Rusya, İran, Orta Asya, Afrika, Çin, Hindistan
•Doğu Afrika sahilleri, Zanzibar, Maldivler, Sri Lanka...
•Timbuktu, Pekin, İstanbul, Şiraz, Kudüs, Semerkand...
•Sultanlar, İmparatorlar, Kraliçeler...
•Yalçın dağlar, zorlu çöller, fırtınalı denizler
Varlıklı bir ailedendi ve iyi eğitim almış bir gençti İbni Batuta. Mağrib ve Endülüs'ün hakim İslam hukukunu oluşturan Maliki mezhebini hocalarının kadılık yapmasını isteyecekleri kadar iyi öğrenmişti. Fakat içinde seyahate karşı müthiş ve durduramadığı bir tutku vardı.
Bu tutkunun peşinde, 1325 yılında ve henüz 21 yaşındayken Hac yolculuğuna çıktı ve Tanca'dan ayrıldı. Zor bir ayrılıktı bu. ''Annem ve babam bana henüz doymamışlardı ve aslında ben de onlara'' diyor Er Rıhle adlı seyahatnamesinde Tanca'dan ayrılık anını anlatırken İbni Batuta.
Ve ekliyor: "Arkadaşlığından neşe duyabileceğim bir yol arkadaşım ya da katılabileceğim bir kervan olmadan, içimdeki baskın bir dürtü ve şanlı mabetleri ziyaret etmek için uzun zamandır içimde tuttuğum bir arzuyla sallanarak yalnız başıma yola çıktım.''
’Bu yüzden kadın, erkek tüm sevdiklerimden ayrılmaya karar verdim ve kuşların yuvalarını terk etmesi gibi evimi terk ettim. Annem babamla hayat bağlarımız henüz güçlü olduğu için onlardan ayrılmak bana çok ağır geldi ve hem onlar hem de ben bu ayrılığın üzüntüsünü yaşadık."
Döneminde Fas ve Tanca şehri Merini Hanedanlığı tarafından yönetiliyordu. Tanca'dan Tlemsen ve Bejaija üzerinden tüm Kuzey Afrika kıyılarını izleyerek kara yoluyla Mekke'ye hacca gitti. Berberi Zeyyani ve Hafsi Sultanlığı topraklarını geçti. Hafsiler'e ait Tunus'ta 2 ay kaldı.
İbni Batuta Tunus'ta kısa süren bir evlilik yaptı. Bu evlilik 26 yıl sürecek seyahatinde gerçekleştireceği onlarca evliliğin ilkiydi:) Tunus'tan itibaren güvenlik ve soyulma kaygısı artan İbni Batuta, kalan yolu geniş kervanlarla yolculuk yaparak tamamlamayı tercih etti.
1326 yılı baharında, 3.500 km'lik bir yolculuktan sonra İbn Battuta, Bahri Memlûk imparatorluğu'nun önemli bir merkezi olan İskenderiye Limanı'na geldi. İskenderiye'de iki münzevi dindar zatla tanıştı. Bu iki zat adeta onun mürşitleri olacaktı.
İbni Batuta'nın kaderinde büyük etkisi olan bu iki kişiden ilki Şeyh Burhaneddin'di ve ona "Bana öyle geliyor ki yabancı diyarlara seyahatleri seviyorsun. Kardeşim Feridüddin Hindistan'da, Rükneddin Sind'de. Onları ziyaret etmelisin. Gittiğinde onlara selamımı söyle’’ demişti.
İkinci kişi ise Şeyh Murşidi idi ve İbn Battuta'nın rüyasının yorumlayarak ona ''bir dünya gezgini olması gerektiğini'' söylemişti yorumunda. Kısacası İbni Batuta'nın içinde zaten var olan dünyayı dolaşma arzusu, tanıştığı bu iki kişinin ardından artık iyice kesinlik kazandı.
Mısır'da bir ay kadar konaklayan İbni Batuta'nın hac yolculuğunu tamamlamak için önünde üç alternatif yol vardı. O, Suriye üzerinden gitmeyi tercih etti ve bu sayede El-Halil, Kudüs, Şam gibi önemli şehirleri görüp, camileri, kiliseleri ve diğer mekânları bol bol ziyaret etti.
İbn-i Batuta 26 yıl süren seferleri esnasında iki defa Tanca’ya dönüp tekrar ayrıldı. Üçüncü dönüşü ise kesin dönüştü ve muhteşem eseri Er-Rıhle’yi bu kesin dönüşün ardından tamamladı. Bu muhteşem eser diğer birçok seyahatnameden çok daha fazla detay bilgi sunar okura.
Onun arada Tanca’ya dönüşleri dönemin Merini sultanının casusu olduğu ve rapor vermek üzere gelip gittiği şeklinde yorumlayanlar da var. Derinliğini bilmemekle beraber, Mağrib sultanına, şarkın sultanları, toplumsal yapıları ve orduları hakkında raporlar sunmuş olabilir.
İbni Batuta'nın en az üç defa hac yapmak üzere Mekke'ye gittiğini biliyoruz. Belki de hac esnasında kendisiyle orada buluşan ve verdiği bilgilere, Mağrib-i Aksa'ya, yani Fas-Endülüs'e götüren birileri de vardı. Bunlar tamamen iddiadan ibaret tabi.
Kesin olarak bildiğimiz, onun mutedil dindar, meraklı, heyacanlı bir karakter olduğu. Hayat enerjisi dolu, eğlenen, yeni insanlar ve mekânlar tanımaya tutkuyla bağlı maceracı ve özgür ruhlu bir gezgin olduğu. Hukuk bilgisi sayesinde gittiği İslam beldelerinde hep saygı gördü.
İbn-i Batuta, Mekke'deki hac ziyareti sonrasında hep daha uzakları görmeyi arzuladı. Avrupalıların o dönem çok az bildiği Afrika, Orta Doğu ve Uzak Doğu'ya cesaret isteyen yolculuklar yaptı. Dile kolay, ulaşımın zor olduğu koşullar altında 26 yıl durmadan gezdi.
Kuzey, Doğu ve Batı Afrika, Mısır, Arap Yarımadası, Irak, İran, Kafkasya, Ural - Volga beldeleri, Osmanlı Beyliği olmak Anadolu Türk Beylikleri, Bizans İstanbul'unu, Bulgar diyarını, Orta Asya'yı, Hindistan'ı, Maldivler'i, Çin'i, Vietnam'ı, Singapur'u ve Endülüs'ü gezdi.
İbni Batuta kendi dili Arapça'nın yanı sıra kısa zamanda Türkçe ve Farsça öğrendi. Gördüğü ülkelerin, şehirlerin, halkların coğrafi özelliklerini, önemli mekânlarını, inanç ve geleneklerini yazdı. Günümüzden 700 yıl öncesinin büyük ve önemli kültürel yapısını bugüne iletti.
Mekke'deki ilk hac ziyaretinin ardından İbni Batuta Mezopotamya topraklarına doğru giden kervana katıldı. Necef'te Hz.Ali'nin kabrini ziyaret etti ve Basra yoluyla İsfahan, Şiraz'a ve Bağdat'a gitti. Bağdat'ta İlhanlı hükümdarı Ebu Said Bahadır Han ile tanışıp kervanına katıldı.
Bu kervanla, teslim olduğu için Moğol yağma ve saldırılarından etkilenmeyen ve bu sayede kadim eserleri ayakta kalabilen ve İpekyolu üzerindeki önemli ticaret merkezlerinden biri olan Tebriz'e gitti. Burada bir müddet kaldıktan sonra tekrar hac için Mekke'ye doğru yola çıktı.
9 ay kaldığı ve kadılık yaptığı Maldivler'de ''dünyanın en güzel kadınlarına rastladığını ve bu süre zarfında bol bol evlendiğini'' yazar! Gerçekten de İbni Batuta 26 yıllık seferinde çok sayıda evlilik yaptı ve birçok beraberlik yaşadı.
İbni Batuta'nın Anadolu seyahati de oldukça renkli ve dönem hakkında ciddi bilgiler veren bir içerik sunar. ''Güneşli, güzel bir günde Lazkiye Limanı'ndan kalkan bir Ceneviz gemisiyle 3 günde Diyar-ı Rûm denen topraklara, Alâiye (Alanya) Limanı'na ulaştım'' der.
Batuta burada Türklerle tanışır. ''Çok iyi insanlardır. Misafiri severler. Kadınları bizim kadınlarımız gibi erkeklerden kaçmaz, köylerinde ürettikleri ürünleri pazarlarda satarlar, geçimlerini kazanırlar. Türklerin tek kötü huyu her gün öğleden sonra haşhaş içmeleridir'' der.
Alanya'dan Antalya'ya geçer. Ahilerle tanışır. Birçok yerde Ahiler onu misafir etmek için birbirleriyle yarışırlar hatta kimi zaman iş kılıç çekme noktasına kadar varır. İbni Batuta bu nedenle aralarını bulmak için bir gün birinde, diğer gün diğerinde misafir olup konaklar.
Anadolu Türk beyliklerinin en renkli günlerinde onlara misafir olur İbni Batuta. Aydınoğlu Mehmet Bey'i tanır. Orhan Gazi'nin Bursa fethinin hemen ardından şehre girer. Konya'yı, Karamanoğlullarını görür. Kütahya'da Germiyan, Kastamonu ve Sinop'ta Candaroğullarını görür.
Misafir olduğu yerlerden ayrılırken hediyeler verilir kendisine. Yeni, dinlenmiş atlar, kat kat elbiseler, kese kese paralar ve cariyeler, hizmetçiler hediye edilir. İstanbul'a da gider ve Bizans İmparatoru tarafından kabul edilir. Şehri gezer, gördüklerini hayranlıkla yazar.
Batuta Karadeniz’in kuzeyine, Kırım ve Ukrayna topraklarına gitti. Burada ilk ayak bastığı toprak Kefe Limanı oldu. Altınorda Hanının kervanıyla Astrahan’a gitti ve han ve hanın dört eşini ayrı ayrı saraylarında ziyaret edip, değerli armağanlar aldı.
İbni Batuta'nın Kırım'dan sonra devam eden 25 yıllık Asya, Afrika ve Endülüs seyahatini incelemeye takip eden seride devam edelim.

V'esselam

• • •

Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh
 

Keep Current with Hasan Mert Kaya

Hasan Mert Kaya Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

PDF

Twitter may remove this content at anytime! Save it as PDF for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video
  1. Follow @ThreadReaderApp to mention us!

  2. From a Twitter thread mention us with a keyword "unroll"
@threadreaderapp unroll

Practice here first or read more on our help page!

More from @kayamerthasan_

May 14
Bir Kıtayı Çalan Katliam

19.Yüzyıl'da Amerikalı yerleşimcilere, kıtanın doğu kıyısından batı kıyısına kadar genişlemeyi hedef gösteren Manifest Destiny çağrısıyla katliamlar tekrar başladı.

İnanılır gibi değil ama Kızılderili nüfusu hızla 12 milyondan 237 bine geriledi.++Image
Yuki Kızılderilileri kapatıldıkları rezervasyon çiftliğinde zorlama ile çalıştırıldılar. Yukilere yalnızca kişi başına günde altı buğday başağı olarak açlık diyeti (starvation diet) uygulandı ve yetersiz beslenme ile hastalıklardan çok sayıda ölümler görüldü. Image
Kaliforniya'da kendini human (insan) olarak tanımlayan beyaz yerleşimciler Yukileri ''Subhuman'' (insan-altı, alt-insan, insanımsı, insan olmayan, insanla aynı kategoride bulunmayan, insandan daha aşağıda bulunan) olarak tanımlıyordu.Image
Read 20 tweets
May 6
Az önce İsviçre'de yaşayan ama aslen Kuveytli olan çok sevdiğim bir dostumla görüştüm. Bana göre müthiş bir hayat hikâyesi var. Bir ara söz etmiştim. Şimdi konuşunca tekrar paylaşmak istedim:

Hikâye 2 Ağustos 1990'da Irak'ın Kuveyt'i işgal etmesiyle başlıyor. ++Image
Dostum o tarihte henüz 20'li yaşlarının başlarında. İşgal ile hemen herkes kaçıp ülkeyi boşaltırken, o ve kendisi gibi bir grup genç kalıp ülkelerini işgalcilere karşı savunuyor. Savaşanların çoğu öldürülüyor. Kendisinin de aralarında olduğu az sayıda direnişçi ise esir düşüyor. Image
Esirler Irak'ta Basra yakınlarında bir yer altı zindanına atılıyor. Burada gördükleri kötü muamele ve berbat koşullar nedeniyle esirlerin çoğu kolera ve tüberküloz nedeniyle ölüyor. Bir buçuk yıl sonra halem hayatta olan dostum esir takası ile serbest kalıp ülkesine dönüyor. Image
Read 22 tweets
May 2
Osmanlıyı İmparatorluğa Taşıyan Para:

SULTANİ

Fatih, ilk altın Osmanlı parasını #İstanbul ’da bastırmıştı.

Fetihten 23 yıl sonra, 1476 (Hicri 882) yılında basılan ve 'Sikke-i Sultani’ adı verilen Fatih Sultan Mehmet'in bu ilk altın parasının işçiliği de kusursuzdu.++ Image
Sadece 129 adet basılan bu ilk altın sikkeden günümüze çok az sayıda örnek ulaşabilmiş.

Hicri 882 / Miladi 1476 tarihli bu altın Osmanlı sikkesi ilklerin sikkesidir:

-İlk Osmanlı altını, -Fatih’in ilk altın parası, -İstanbul’da basılan ilk Osmanlı parası işte bu paraydı. Image
Fatih, az sayıda basılan bu ilk altının ardından bir yıl sonra, Hicri 883 / Miladi 1477’de bir altın sikke daha bastırdı ve bu defa bolca basılan bu altın para hızla tüm Avrupa, Afrika ve diğer Akdeniz ticaret havzalarına yayıldı. Image
Read 12 tweets
Apr 26
Bilinmeyen Suudi Arabistan

Tarihçi Heredot’un ‘Arabia Felix’, ‘Mutlu Arabistan’ olarak nitelendirdiği Arap Yarımadası, güneybatı Asya ile kuzeydoğu Afrika arasında uzanan dünyanın en büyük yarımadalarından biri.

Yarımadanın en büyük ve bence en güzel ülkesi ise burası++Image
Dünyanın bu özel coğrafyası gerçekten şaşırtıcı sürprizlerle dolu.
Üç tarafı denizler ve okyanus ile çevrili olan Arap Yarımadası'nın kültürel mirası ve doğal zenginliklerini en iyi görebileceğiniz yer Suudi Arabistan'dır.

Çöller, masmavi ve cam gibi denizler, vadiler ve dağlar. Image
Suudi Arabistan Arap Yarımadası'nın en büyük ülkesi. Ülkenin batısı Kızıldeniz kıyıları, doğusu ise Arap Körfezi'nin sahilleriyle çevrili.Kinde Krallığı, Himyeriler ve Nebatiler bu olağanüstü toprakların kadim medeniyetleri.Mimarisi, müziği ve sanatlarıyla büyük bir dünya burası. Image
Read 35 tweets
Apr 24
Taşkent Gece Notları -3-

Mekke'den - Semerkant'a
Orta Asya gezileri sırasında en etkilenilen şehirlerin başında Semerkand gelir.

Burada özellikle Şah-ı Zinde olarak bilinen ve Hz.Muhammed'eﷺ son dokunan kişi olan Kusem bin Abbas'ın hikâyesi ilginçtir.+

📷@orhandurgut hocamdan Image
Hz.Muhammed'eﷺ dokunan son kişi: Kusem bin Abbas'ın kabri Semerkant'ta. Siması peygambere çok benziyordu.
Babası peygamberin amcası Abbas, annesi Ümmü Lübabe, Hz.Hatice'den sonra Müslüman olan 2.kadındı.
Hz.Hüseyin'in süt kardeşiydi. Hz.Ali onu Mekke ve Medine valisi yapmıştı. Image
Hz.Muhammedﷺ vefat ettiğinde amcası Abbas ve onun oğulları Fadl ve Kusem, Hz.Ali(ra) ile birlikte peygamberi yıkayıp, kefenleyen ve kabre indiren isimlerdi.

Peygamberi kabre Kusem indirmişti ve çıkmadan ona dünyada dokunan son kişi de o olmuştu. Image
Read 24 tweets
Apr 11
Hacer'ül Esved'in İlginç Öyküsü

2022'de Suudi Arabistan'da Hacer'ül Esved'in şimdiye kadar çekilen en net fotoğrafı yayınlanmıştı.

Bu fotoğrafta taştan geriye kalan parçalar oldukça net biçimde görülüyor.

İşte Hacer'ül Esved'in öyküsü ve bilgiselin sonunda bir de soru.++Image
İslam öncesi cahiliye döneminden İslamiyet ile birlikte günümüze kadar gelen Kabe'ye ait tek parça Hacer'ül Esved.
Onun haricinde Kabe defalarca yıkılıp yeniden yapıldı.
Örtüsü yüzlerce yıldır her sene değişir. Zaman zaman kapısı ve yağmur oluğu da değiştirilir. Taş ise sabittir. Image
İslam inancında cennetten indirildiğine inanılan,
Nuh Tufanı'nda Mekke'deki Ebu Kubeys Dağı'nda saklanan, Hz.İbrahim ve İsmail'in Kabe'yi temellerinden yükselterek tekrar inşa ettikleri sırada yerine konulan Hacer'ül Esved, tarih boyunca ilginç müdahalelere maruz kaldı. Image
Read 24 tweets

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just two indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3/month or $30/year) and get exclusive features!

Become Premium

Don't want to be a Premium member but still want to support us?

Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal

Or Donate anonymously using crypto!

Ethereum

0xfe58350B80634f60Fa6Dc149a72b4DFbc17D341E copy

Bitcoin

3ATGMxNzCUFzxpMCHL5sWSt4DVtS8UqXpi copy

Thank you for your support!

Follow Us!

:(