Vedat Türkali, Güven, Cilt I'de II. Dünya Savaşı sırasında karneli yılların fukara üzerinde yarattığı darlık- yokluğu, bu yokluğa rağmen zengin doğal kaynakların, köydeki akrabalardan gönderilerin kentteki işçi sınıfını besleyebildiğini anlatıyor. Biraz da şikayetçi bu durumdan+
Karnı doğan işçi sınıf savaşına konsantre olamıyormuş :) :
"Halk çok acı çekiyor, pahalılık canavar gibi. Doğanın eli açık, yoksa neylerdi yoksullar?
Balık bol. Sebze bol. Kuzu gibi toriği bizim iş yerinin önünden sürüyüp götürüyordu adam. +
+İyi kötü işi varsa karnını doyurabiliyor. O doğa kavgayı da soğutup geciktiriyor ama. İş bulmak kolay mı? Balığın ucuzluğu ondan. Pekmeziyle, bulguruyla, tarhanasıyla, yuvarlanıp gidiyor ülke. Bizim atölyede bile çalışanların çoğunun yeygileri köyden geliyor.+
Gel de sınıf kavgasını anlat! "
İbretlik bir paragraf. modern Türkiye tarihinde en çok şikayet edilen, popüler hafızada "karneli yokluk dönemi" olarak hafızada yer etmiş dönem.
Anlattıkları çocukluğunu Bursa köylerinde geçirmiş anneannemin anlatısıyla da tutuyor.+
Bu yıllarda 6-7 yaşlarında 5 yumurta karşılığı köy meydanından aldığı sazanı, omzuna vurup sürüye sürüye eve getirmiş bir gün.
O kadar büyükmüş ki balık, başını omzuna attığı balığın kuyruğu yeri süpürüyormuş. Pekmezi, bulaması, cevizi, sebzesi bol memleket. Buğdayı devlete +
ucuza satmak zorundaymışsın, ama herkes saklarmış buğdayının memurlardan...
Neyse özetle ibretlik olan, elbette artık köyün kentli fukarayı beslemekten çok uzak olduğu. Denizleri kuruttuk, gölleri kuruttuk... 90ların sonuna köyden gönderilen gıda kentli fukara+ orta sınıfı+
hâlâ besleyebiliyordu, şimdi köylü de aç, aile babaları borçlu, hapiste. Ürettiğin, üretme masrafını karşılamaktan uzak.
Eh Vedat Türkali'nin hesabına göre sınıf bilincinin pırıl pırıl kazanılması, devrim için on numara ortamlarda olmamız lazım şimdi ama... öyle de olmuyor.
*Karnı doğan değil, doyan tabii!
Ekranı zor görüyorum, bu kadar yazabildim, af buyurun 🙏🌸
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
1. Valla iki gözümün ciğer gibi kıpkırmızı, adenoviral konjonktivitten muzdarip olduğu şu günlerde, aha şöylecene “sizin anlamayacak kadar gerizekalı olduğunuzu varsaydığımdan, durun ben size anlatayım“ edebiyatından +
2. “uç veren” Semanım’ın kaburga kemiklerine, östaki borularına, yumrulara, cücüklere, göbeleklere falan ithafen yazdığı ve gerçekten artık kabak tadı veren mevzuya dair, aptal yerine konmayı ve manipüle edilmeyi sindiremeyen, ama temyiz
3. kararını da bekleyemeyip inatla konuya dair sahih ve ayıklanmamış verilere ulaşmak isteyen herkese, ben de aşağıdaki adrese yazıp mahkeme kararını, sunulan delilller vs. +
1. Şimdi şunun adını bir koyalım @KaygusuzSema. Siz sanki daha evvel hiiiiç denenmemiş işmiş gibi, Twitter’ı, medyayı, sosyal medyayı mahkeme salonuna çevirmeye çalışıyorsunuz yine. Yani, zaten işlemekte olan, ama çoktan kaybedilmiş,
2. "ve bana sorarsanız, ısrarlı takibin ve cinsel tacizin delili tek bir kayıt da delil olarak ortaya konamadığı için yeniden kaybetmeye de mahkum, hatta PD açısından temyizde sonucu daha beter neticelenme olasılığı yüksek bir davayı,
3. iddialarınızı sosyal medyada ezbercilere, yargısız infazcılara, aklını tatile göndermişlere hâlâ yedirebileceğinizin hesabıyla yeniden bu şekilde gündeme getirmek gayretindesiniz.
İşleyen bir mahkeme sürecini bulandırmak sizin gayeniz.
Bir feminist ilke falan değil, varsa bir ilke o da kadınları ve savunma silahlarını çıkarcının ve müfterinin gaspından korumak. KİB savcılık soruşturması ve mahkemede geçerli bir ilke ve iyi ki de var!
Saptırmaya çalışan bin defa Kabataş yalancısı pozisyonuna düşer, +
bu da en çok kadına zarar, çocuğa zarar, lgbti bireye zarar. Çelişkili, yalanı ispatlanmış hiç bir beyanı, sırf beyanın sahibi kadın diye desteklemek zorunda değilsiniz.
Ha aptal yerine konmak, asıl mağdurların hakkını yemek hobinizse, bu da bir seçim tabii. Ama o silahlara ihtiyacı olan, muhtaç olan binler en önce gaspçıyı sonra ona koltuk çıkanları lanetle anar. Bunun da idrakinde olun.
2. Sen üstte, PD’nin polise şikayeti üstüne AÇILDIĞINI VE DEVAM ETTİĞİNİ BEYAN ETTİĞİN İSVEÇ SAVCILIK SORUŞTURMASInı, “avukat” kimliğinle kamuoyuna duyurduğun şu tweetin arkasında durabildin mi?
3. Sana burada sordum: “Bak adamın yayınladığı şu şu belgeler polisin soruşturmayı kapattığını, savcılık soruşturmasının hiçbir zaman açılmadığını, çünkü PD’nin iddiasını ispatlayacak nitelikte hiçbir kanıt sunamadığını gösteriyor. Hanginiz doğru söylüyor,
1. Ha bu da işte cümle medya kuruluşlarına, derneklere, üniversitelerdeki ilgili birimlere, yayınevlerine, gazete ve dergilere ders olsun, ibret olsun.
Hesap günü geldiğinde aha böyle de cascavlak ortada bırakılıverirsiniz işte. Bu çetenin tümü bunun ağzının içine bakıyor. Papağan gibi maşallah dergilerinde falan, izansız analojilerine
3. kadar, zerre akıl süzgecinden geçirmeden, bu manipülatör ne dese ne yazsa onu tekrarlıyorlar. Hepsini de biiir bir dökerim.
Siz de bunların sefil cadı avına alet olduğunuzla, bu alet olmanın ifşasıyla kalakalırsınız alemin gözü önünde.