Sokaklar sessiz.
Yürek kimsesiz.
Yürüyorsun nefessiz karanlığa doğru...
ne sokak lambaları aydınlatıyor yüreğini,
ne ısıtıyor ellerini.
Ve sen üşüyorsun kuytu akşamlarda.
Ve yürüyorsun nefessiz...
yürüyorsun kimsesiz karanlığa doğru.
Çiçekleri solmuş, yaprakları dökülmüş mevsimin
Dönüşü yok mu, bu nasıl bir yemin?
Sokağı ıslatan gözyaşları söyle kimin?
Yollar ıslak ve de kumludur.
Yürüyorsun hala...
yeter artık, dur!
Bütün saatleri durdur.
Beklediğin an-ı seyyale bu mudur?
Ne sokak kaldı gözlerde.
Kaldırımlar inişli çıkışlı hayat basamakları,
İnip de çıkamadığın...
bu dem her şey oldu darmadağın.
Çık Benden Bakiye sığın.
Sokaklar sessiz.
Yollar ıslak.
Ne okuldan çıkan çocukların sesi var kulaklarında.
Ne bir nağme yüreğini sızlatan, dudaklarında.
Çık, çıkabilirsen bu bilmeceden.
Ne ağla, ne de yüreğini dağla...
Hani istiğfar, hani tevbe...
Hani yürek sızlamaları...
Artık ne kırmızı var, ne yeşil, ne mavi, ne sarı.
Bütün renkler döndü siyaha.
Beklediğin bir tek sayha...
ne çileyi yükledin sırtına.
Ne dindi yürekteki fırtına.
Sokaklar sessiz.
Yürek kimsesiz.
Ve sen yürüyorsun hala!
Söyle bu sığındığın kaçıncı kal'a
Eski Anam Babam takvimi.
Her yerde bulamazsınız.
Gençler bilmez….
Doğum tarihlerinde ve diğer olaylarda tabirleri duyduğunuz bu terimlerde tahmini zaman belirlemek için kullanabilirsiniz.
Rumi Aylar Miladi Takvime Göre Başlangıç Bitiş
Zemheri Ayı 14 Ocak – 13 Şubat
Gücük Ayı 14 Şubat – 13 Mart
Mart Ayı 14 Mart – 13 Nisan
Abrul Ayı 14 Nisan – 13 Mayıs
Mayıs Ayı 14 Mayıs – 13 Haziran
Kiraz Ayı 14 Haziran – 13 Temmuz
Orak Ayı 14 Temmuz – 13 Ağustos
Ağustos 14 Ağustos – 13 Eylül
İlk Güz 14 Eylül – 13 Ekim
Orta Güz 14 Ekim – 13 Kasım
Son Güz 14 Kasım – 13 Aralık
Kara Kış 14 Aralık – 13 Ocak
CEMRELER
Cemre Havaya Düşer7 Gücük 20 Şubat
Cemre Suya Düşer14 Gücük 27 Şubat
Cemre Toprağa Düşer21 Gücük 6 Mart
Rumi Takvim Ayları
Rumi Takvimime Göre 2 Ay vardır
“Yaşları ilerleyip torun torbaya karışsalar bile yiyip içtiğine dikkat eden, pantolonuna uyacak bluzu seçen, saçlarını şarap kızılına yahut platin sarısına boyatmakta beis görmeyen; onları tarayan, şekil veren,
ellerinin üzeri güneşle ve geçen zamanla beneklenip buruşsa da onları özenle kremleyen; cümle sonlarına muzipçe ‘şekerim’ kelimesini ekleyen;
hayvanları, çiçekleri ve çocukları sevmekten vazgeçmeyen,
umudunu ve şükrünü asla yitirmeyen,
yaşa bağlı ağrı ve sızılar yaşasa da bunu belli etmeyen;
bu ağrı ve sızıları yaşamın güzelliklerini ve renklerini görmeye engel meseleler saymayan,
yürüyüşünde bir eda olan,
yaşam deneyimlerini üstüne başına, saçına, gözündeki ışıltıya, beslenmesine,
1500'lerde İngiltere'de insanların çoğu Haziran'da evleniyordu senelik banyolarını da Mayıs'da yapıyorlar, Haziran'da hala çok kötü kokmuyorlardı..
Ama yine de kokmaya başladıkları için gelinler vücutlarından çıkan kokuyu bastırmak amacıyla ellerinde bir buket çiçek taşıyordu.
Banyolar içi sıcak suyla doldurulmuş büyük bir fıçıdan meydana geliyordu.
Evin erkeği temiz suyla yıkanma imtiyazına sahipti. Ondan sonra oğulları ve diğer erkekler, daha sonra kadınlar, sonra çocuklar ve en son olarak da bebekler aynı suda yıkanıyordu.
Bu esnada su o kadar kirli hale geliyordu ki, içinde gerçekten bir şeyleri kaybetmek mümkündü.
İngilizce'deki 'banyo suyuyla birlikte bebeği de atmayın' (Don't throw the Baby out with the Bathwater) deyimi buradan gelmektedir.