Az bilinen bir Miraç hatırası paylaşayım:
2009-2019 yılları arasında THY’nin hac ve umre seferlerine özel dergiler hazırlamak için yılda en az iki defa Mekke ve Medine’ye gidip dosya çalışmaları ve @orhandurgut hocam ile fotoğraf çekimleri yaptık. +
Bu esnada Mescid-i Haram’ın genişletme ve Türk revakları olarak bilinen bol sütunlu, kubbeli alanın restorasyonunu da yakından izleme ve fotoğraflama fırsatı bulduk. Şimdi fotoğrafta en soldan ikinci, koyu renkli sütuna bakın. Bu sütunun çok ilginç bir hikayesi ve hatırası var:)
Çünkü bu gece idrak ettiğimiz Miraç yolculuğu işte tam bu noktada başlamıştı. Burada Hz.Muhammed’in(sav) amcası Ebu Talib’in kızı Ümmü Hani’nin evi vardı. Miraç için İsra, yani gece yolculuğu, Burak’ın Hz.Muhammed’i bu evdeyken almasıyla başlamıştı. Sütunun 2009’daki eski hali:
Restorasyon çalışması sırasında bu sütun bir gece geç saatte yerinden kaldırılıp, gerekli bakımlar için şantiyeye doğru götürülecekti. Sütun sökülünce altındaki bir taştan inanılmaz güzel bir koku etrafa yayılmaya başladı. Sütunun etrafındaki işçiler ağlıyor, dualar ediyordu.
Sürekli kokan bu taş yerinden alındı ve şantiyeye götürüldü. Konulduğu odaya da o güzel koku yayılıyordu. Durum Mekke’deki yetkililere haber verildi. İçlerinden bazıları gelip o taşı görmek istediler. Taşa sarılıp ağlayanlar, şehadet, salavat getirenler vs çok oldu.
Sütunun altındaki bu taş melekler aleminden gelen Burak’ın Hz.Muhammed’i aldığı noktaydı. Taşın kokusunun sebebi buydu. Peki ne olacaktı? Taş ne yapılacaktı?
Bir, iki gün değerlendirmeler yapıldıktan sonra taşın tekrar yerine konulması kararlaştırıldı ve öyle de oldu. Bu taşın olduğu yerde Osmanlı döneminde yerinin belli olması için farklı renkte bir sütun vardı ve adı da kokulu sütundu.
Miraç yolculuğunun başladığı nokta bugün Mescid-i Haram’da fotoğrafta gördüğünüz işaretli direğin tam altına denk düşüyor:
Fotoğraftaki soldan üçüncü, kırmızı sütunun da başka bir hikayesi var. Bu sütun Mescid-i Haram’daki çoğu sütun gibi antik Yunan ve Roma şehirlerinden devşirme unsur olarak getirilmiş. @orhandurgut hocam bu sütunun nereden geldiğini buldu!
Sütun Ürdün’deki antik Jarash şehrindeki bir Roma tapınağından geliyordu! Çünkü altlığı ve başlığı ile birebir aynısını orada bulmuştu @orhandurgut
Bu sütunun yanı sıra restorasyon esnasında yaptığımız araştırmalarda Mescid-i Haram içinde Grek alfabesi ile yazılı sütun kaideleri örnekleri de tespit ettik. Ancak bunları yayınlamayı şimdilik düşünmüyoruz. @orhandurgut hocamı instagram hesabından da takip edebilirsiniz.
Mekke’de Mescid-i Haram’da çok değerli izler ve hatıralar var. Önemli olan iyi iz sürmek:)
Miraç gecesi affa, barışa ve iyiliğe vesile olsun.
V’esselam🌿
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Prof.Muzaffer Şerif Nasıl "Muzafer Sherif"e Dönüştü?
Film gibi bir hayat. Sosyal psikolojinin kurucularından, literatüre adıyla giren deneyi olan, Harvard, Yale, Princeton, Oklahoma, Pennsylvania ve Columbia üniversitelerinde bulunan bir bilim insanını nasıl küstürüp kaçırdık?+
1906 yılında İzmir, Ödemiş'te zengin bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi.
1919 yılında, 13 yaşındayken İzmir'i işgal eden Yunan ordusundan bir asker yanındaki kişiyi öldürdükten sonra süngüsünü ona doğrultur.
Fakat muhtemelen yaşı küçük olduğu için öldürmekten vazgeçer.
Ölümler, işgal, savaşlar, esaret, kurtuluşla geçen ilginç bir çocukluğu olur.
Muzaffer Şerif belki de insanların toplu halde sergiledikleri uç davranışları ileride incelemesi için gerekli olan deneyimin en büyüğünü farkında olmadan bu yıllarda edinir.
En özel yiyeceklerden biridir bal. 2009 yılından bu yana bal koleksiyonu yapıyorum. Gittiğim tüm ülkelerden oraya ait yerel ve özel ballardan hem tattım hem de aldım. Dünya ve Türkiye balları üzerine epey araştırma ve okuma yaptım. İşte bal dünyası++
Bal kutsal metinlerde de geçer: ‘’Rabbin bal arısına şöyle vahyetti: "Dağlardan, ağaçlardan ve insanların kurdukları çardaklardan kendine göz göz ev (kovan) edin. Sonra da her türlü çiçekten, meyveden, ürünlerden ye ve Rabbinin sana yayılman için belirlediği yolları tut!"
Onların karınlarından renkleri çeşit çeşit bir şerbet çıkar ki, onda insanlara şifa vardır.’’ (Nahl Suresi, 68-69) Gerçekten de onlarca değişik türde bal vardır. Aromaları ve lezzetleri dışında temel olarak çiçek balları ve salgı balları olarak iki ana grupta ele alabiliriz balı.
İslam tarihine bakıldığında birçok önemli hadisenin Ramazan ayında gerçekleştiği görülür.
Kuşkusuz bu gelişmeler İslam tarihinin dönüm noktaları olarak ciddi bir hafızayı da ifade ediyor.
Örneğin Endülüs'ün fethi Ramazan ayında olmuştu.++
"En uzak batı" demek olan Magrib-i Aksa adıyla da bilinen Endülüs’ün, yani bugün İspanya ve Portekiz’in bulunduğu İber Yarımadası’nın Müslümanlarca fethi sadece İslam tarihi için değil, aynı zamanda dünya tarihi için de oldukça önemli gelişmelerden biri oldu.
Miladi 711 yılı, 19 Temmuz günü İslam ordusunun komutanı Tarık bin Ziyad ile Vizigotların komutanı Rodrik’in idaresinde yaşanan savaşı kesin zaferle kazanan Müslümanlar hızla İber Yarımadası’na yayıldı. Endülüs fethinin unutulmaması gereken bir diğer ismi de Tarif bin Malik oldu.
Arkasında onu kovalayıp ele geçirdikleri anda öldürmek isteyen bir ordu, önünde ise bilinmeyenlerle ve tehlikelerle dolu bir coğrafya vardı.
Eşine az rastlanan, insan üstü bir mücadele verdi ve Endülüs Emevi Devleti'ni kurdu.++
Emeviler iktidara geldikleri andan itibaren fetihlere giriştiler ve büyük askeri başarılar elde ettiler.
Afganistan'dan Hindistan'a, İran'dan Kuzey Afrika ve Endülüs'e uzanan inanılmaz büyüklükte bir coğrafyanın hakimi oldular. Kıbrıs'ı, Girit'i, Kafkasya'yı fethettiler.
Ancak fethettikleri coğrafyada son derece otoriter bir yönetim kurdular. Özellikle de devlet idaresi hususunda, İslamiyet öncesinden itibaren rekabet halinde oldukları Haşimoğulları'nı çok sıkı kontrol altında tutuyorlardı. Haşimoğulları'nın her hareketi izleniyordu.
1989 yılında Mekke’de ender görülen, istisnai bir arkeolojik kazı gerçekleştirildi.
Kazının arkasında dönemin güçlü isimlerinden, 1973 petrol ambargosu ile Avrupa’yı dize getiren, S.Arabistan Petrol Bakanı, Mekke doğumlu Zeki el-Yemani vardı.++
Bu kazı çok değerliydi. Çünkü Mekke döneminde vahyin önemli bir bölümü bu evin çatısı altında gelmişti. Hz.Muhammed'inﷺ küçük bir mescidinin de olduğu bu evde Hatice(ra); Kasım, Abdullah, Rukiyye, Zeynep, Ümmü Gülsüm ve Fatıma'yı doğurmuştu.
Yapılan kazı, Hz.Muhammed’inﷺ eşi Hz.Hatice’nin evini açığa çıkarmıştı.
Olabildiğince hızlı, adeta bir kurtarma kazısı gibi gerçekleştirilip tamamlanan çalışmanın ardından, bir kazı raporu niteliğinde de olan “The House of Khadijah bint Huwaylid" adlı kitap yayınlandı.