Abbasilerin iddiasına göre; Peygamberinﷺ yaşayan, varisi olabilecek bir oğlu yoktu. Torunları Hasan ve Hüseyin, kızı Fatıma’dan torunlarıydı. Abbasoğulları ise 1.kuşaktan amca oğullarıydı ve varis olmaya daha çok hak sahibiydi.+
Hz.Peygamberﷺ ‘’Abbas babam gibidir. Onu inciten beni incitmiş olur’’ demişti. Hz.Ali, Fatıma ve çocuklarını abası altına alıp dua ettiği gibi Abbas ve çocuklarını da abası altına almış ve dua etmişti.
Abbasi İhtilali’nin aile dışından destekçisi olan 3 önemli isim görüyoruz: İmam-ı Azam Ebu Hanife Numan bin Sabit dini - ideolojik kanattan, Kûfeli Ebu Seleme iş dünyasından ve finansman yönünden ve Horasan – Merv’de Ebu Muslim ise askeri kanatta darbe planının destekçisiydi.
Abbasilerin resmi rengi ve bayrakları ‘’siyahtı’’. Siyah Sancaklılar deniyordu onlara. Abbasi hanedan üyeleri de siyah elbise giyer ve siyah sarık sararlardı. Siyah hem Hz.Muhammed'inﷺ sancağı Ukab'ın, hem de matemin rengiydi. Kerbelâ başta, Ehl-i Beyt'in acısının rengiydi.
Tabi, bu esnada Emeviler de boş durmuyordu. Bir taraftan fetihlerle, diğer taraftan da iç karışıklıklarla uğraşıyorlardı. İspanya ve Portekiz topraklarında Arap aşiretleri isyanlar çıkartıp kendi küçük devletlerini kurmaktaydı. Tüm gizliliğine rağmen darbe planı fark edilmişti.
Abbasi İhtilal Hareketi’nin hazırlıkları son safhaya geldiği esnada hareketin gizli imamı olan İbrahim bin Muhammed bin Ali bin Abdullah bin Abbas deşifre oldu ve yakalanıp Harran’daki Emevi sarayının zindanına atıldı. Burada son Emevi halifesi II.Mervan'ın emriyle öldürüldü.
Kendisi çok dikkatliydi, babası İmam Muhammed’in tavsiyesi hep aklındaydı. O, yapmış olduğu bir konuşmada: ‘‘Kufe ve çevresi, Ali ve evladı taraftarıdır. Basra ve çevresi Osman ahlakındandır; bir şeye engel olmama inancındadırlar. Allah’ın maktul kulu ol, katil kulu olma derler.+
‘’Cezire bölgesi Haricidir. Oradakiler Hristiyan Müslümandırlar. Suriyeliler ise Emevilere itaatten başka bir şey bilmezler. Mekke ve Medine’ye Ebu Bekir ve Ömer hâkim olmuştur. Fakat bir de Horasan’a bak! Orada kalabalık bir toplum ve sağlam bir kuvvet var.+
‘’Orada sağlam yürekler, basit arzuların parçalamadığı, paranın bölemediği temiz kalpler var. Onlar güçlü vücutlara, omuzlara ve pazulara sahip, gür sesli bir ordudur. Ben doğuyu; dünyanın ve halkın ışığının doğduğu yeri uğurlu sayıyorum. Gücünü orada topla’’ der.
Velhasıl, İmam İbrahim yakalandığında zehirlenip öldürüleceğini anlamıştı. Böyle bir durum için Abbasi ailesinin hazırlamış oldukları B Planı devreye alındı ve İmam İbrahim'in kardeşi Abdullah hareketin başında geçti. Gizlilik dönemi sona ermişti! Operasyon hızla başlatıldı.
Abbasiler, Hz.Ali'nin, Hz.Hasan ve Hüseyin'in yaşadıklarından çok ibret almışlardı. Cesaretlerine, yiğitliklerine diyecek söz yoktu. Fakat bu iş, daha çok sabır, daha çok hazırlık ve daha çok güç gerektiriyordu. Onlarca yıllık hazırlık sonunda artık bunların tamamı sağlanmıştı!
Tüm İslam coğrafyasında büyük isyan bir anda başlatıldı. Gizlilik dönemi artık sona ermişti. Hareketin askeri lideri Ebu Muslim Horasani Merv’den siyah sancaklar açan ordusuyla Emevi askeri kuvvetlerini kıra kıra ilerliyordu. Emevi valileri çaresizdi. Ortalık bir anda karışmıştı.
Özellikle Irak Vasıt valisi Nasr bin Seyyar basiretli bir Emevi valisiydi. Şam’daki son Halife II.Mervan’a yazdığı bir mektupta:'Burada çölde kumların altında kuluçkada kartal yumurtaları var. Kabuklarını kırdıklarında yetişkin ve saldıran birer kartal olarak çıkacaklar' diyordu.
Emevi halifesi II.Mervan cevaben: ‘’Buradakiler çoktan kabuklarını kılıçlarıyla kırıp çıktılar’’ yani, başının çaresine bak diyordu. Abbasi ordusu hızla her yeri ele geçirdi. Yakaladıkları tüm Emevi hanedan üyesini öldürdüler. Sadece Ömer bin Abdülaziz'in kabrine dokunmadılar.
İş artık II.Mervan’la yapacakları son savaşa gelip düğümlenmişti. Mervan’ın başında olduğu Emevi ordusu ile Abbasi ordusu Hakkâri yakınlarında, Zap Suyu kenarında karşılaştılar. Emeviler bozguna uğradı ve Mervan kaçarken yakalanıp öldürüldü! Emevi Devleti çökmüştü.
17.000 civarında Emevi hanedan üyesi erkek öldürüldü. Emevi prenseslerine ise Abbasi erkekleriyle evlenmeleri ya da öldürülecekleri teklif edildi. Kimi evlendi, çoğu ise öldürülmeyi seçti. Emevi hanedanından kurtulan bir erkek vardı: Prens Abdurrahman bin Muaviye’ydi adı.
Emevi prensi Abdurrahman, Abbasilerden kurtulmak için önce Mısır’a oradan da tüm Kuzey Afrika’yı geçerek Fas’a kaçtı. Annesi Fas’ın Zenata Berberi kabilesindendi ve o kabileye sığındı. Onları düzenleyip İspanya’ya çıktı ve 400 yıl sürecek olan Endülüs Emevi Devleti’ni kurdu!
Abbasi ihtilali başarılı olmuş, asayiş sağlanmıştı. Yeni halife / Emir el Mü’minin Abbasoğullarındandı. Hz.Ali’nin torunlarından değildi. Fakat onlar da Haşimi ve Ehl-i Beyt mensubuydu. Yani, teknik olarak Muhammed'inﷺ ailesinden olmaya ‘’Er Rıza min Âli Muhammed’’’e uygunlardı.
İlk Abbasi halifesi Ebu’l Abbas Abdullah es Seffah Kûfe’de adına para bastırdı ve halka bir konuşma yaptı. ‘’Seffah’’ hem cömert hem de kan dökücü demekti. ‘’Ey Irak halkı bize itaatkâr ve sadık olursanız cömert olurum. Aksi halde ise göreceğiniz bol kandır’’ demişti.
📷wikipedia
Devrimler kendi çocuklarını yer sözü Abbasi İhtilali’nde de kendisi gerçekleştirdi. Hareketin finansal destekçisi Ebu Seleme Kûfe’de öldürüldü. İkinci halife Mansur ise hile ile Ebu Muslim’i yanına getirmeyi başardı ve o da öldürüldü. Ebu Hanife ise zindana atıldı işkence gördü.
Abbasi İhtilali’ni başarılı kılan en önemli unsurlardan biri Arap olmayan Müslüman unsurların yani Fars ve Türklerin desteğidir. Emevilerin sert uygulamaları halkı bezdirmişti. Abbasiler ise ayrımcı olmayacaklarını ve merhametli olacaklarını vaad ediyorlardı.
Gerçekten de yönetime İranlı Bermeki Ailesi gibi Arap olmayan vezirler, Türk komutanlar getirildi zamanla. Abbasiler Bağdat (Medine’t es-Selam) ve Samarra (Serre men Rae / Gören Sevindi) şehirlerini kurdular. İlim adamlarını himaye ettiler. Büyük imar hareketleri yaptılar.
İkinci Halife Mansur çok otoriterdi. Harun Reşit gibi önemli bir halife çıktı. Bir sene hacca, bir sene ise cihada giderdi. Anadolu’nun önemli bir kısmını fethettiler. Ankara iki yıl Abbasiler’de kaldı. Beyt'ül Hikme'yi kurdular. Şairleri, bilginleri, tarihçileri himaye ettiler.
Harun Reşid’in hanımı Melike Zubeyde Mekke’de Arafat’ta izleri halen duran Bağdat Mekke arası su kuyuları açtırarak 1.500 km'den uzun bir Hac yolu olan ‘’Ayn Zubeyde Hac Yolu’nu yaptırmıştır. Abbasi İmparatorluğu 550 yıl devam etti ve Moğollar tarafından yıkıldı.
V'esselam🌿
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Dünyanın En Işıltılı Taşının Ardında Yatan Kanlı Düzen Bir babayı ve bir oğulu bu duruma düşüren hırsın, acının sebebi ne olabilir?
Elmas ve pırlantanın gerçek bedeli göz alıcı ışıltısının ardında çok iyi gizlendi.
İşte kanlı elmasın serüveni++
Afrika'yı delik deşik talan eden, binlerce masumun canına kıyan elmasın acımasız öyküsü Güney Afrika'da başladı ve hızla civarına yayıldı.
Dünyada elmas ve pırlanta fiyatlarını belirleyen, piyasayı domine eden, en önemli firma De Beers Elmas Şirketi burada doğup büyüdü.
''De Beers'' Dutch dilinde ''Ayılar'' demek. Güney Afrika'ya Hollanda'dan gelip kolonileştirdikleri bir çiftlikte yaşayan De Beers kardeşlerin tarlasında büyük bir elmas yatağının keşfedilmesiyle hem onların hem de Güney Afrika ve civarındaki ülkelerin kaderi değişti.
Prof.Muzaffer Şerif Nasıl "Muzafer Sherif"e Dönüştü?
Film gibi bir hayat. Sosyal psikolojinin kurucularından, literatüre adıyla giren deneyi olan, Harvard, Yale, Princeton, Oklahoma, Pennsylvania ve Columbia üniversitelerinde bulunan bir bilim insanını nasıl küstürüp kaçırdık?+
1906 yılında İzmir, Ödemiş'te zengin bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi.
1919 yılında, 13 yaşındayken İzmir'i işgal eden Yunan ordusundan bir asker yanındaki kişiyi öldürdükten sonra süngüsünü ona doğrultur.
Fakat muhtemelen yaşı küçük olduğu için öldürmekten vazgeçer.
Ölümler, işgal, savaşlar, esaret, kurtuluşla geçen ilginç bir çocukluğu olur.
Muzaffer Şerif belki de insanların toplu halde sergiledikleri uç davranışları ileride incelemesi için gerekli olan deneyimin en büyüğünü farkında olmadan bu yıllarda edinir.
En özel yiyeceklerden biridir bal. 2009 yılından bu yana bal koleksiyonu yapıyorum. Gittiğim tüm ülkelerden oraya ait yerel ve özel ballardan hem tattım hem de aldım. Dünya ve Türkiye balları üzerine epey araştırma ve okuma yaptım. İşte bal dünyası++
Bal kutsal metinlerde de geçer: ‘’Rabbin bal arısına şöyle vahyetti: "Dağlardan, ağaçlardan ve insanların kurdukları çardaklardan kendine göz göz ev (kovan) edin. Sonra da her türlü çiçekten, meyveden, ürünlerden ye ve Rabbinin sana yayılman için belirlediği yolları tut!"
Onların karınlarından renkleri çeşit çeşit bir şerbet çıkar ki, onda insanlara şifa vardır.’’ (Nahl Suresi, 68-69) Gerçekten de onlarca değişik türde bal vardır. Aromaları ve lezzetleri dışında temel olarak çiçek balları ve salgı balları olarak iki ana grupta ele alabiliriz balı.
İslam tarihine bakıldığında birçok önemli hadisenin Ramazan ayında gerçekleştiği görülür.
Kuşkusuz bu gelişmeler İslam tarihinin dönüm noktaları olarak ciddi bir hafızayı da ifade ediyor.
Örneğin Endülüs'ün fethi Ramazan ayında olmuştu.++
"En uzak batı" demek olan Magrib-i Aksa adıyla da bilinen Endülüs’ün, yani bugün İspanya ve Portekiz’in bulunduğu İber Yarımadası’nın Müslümanlarca fethi sadece İslam tarihi için değil, aynı zamanda dünya tarihi için de oldukça önemli gelişmelerden biri oldu.
Miladi 711 yılı, 19 Temmuz günü İslam ordusunun komutanı Tarık bin Ziyad ile Vizigotların komutanı Rodrik’in idaresinde yaşanan savaşı kesin zaferle kazanan Müslümanlar hızla İber Yarımadası’na yayıldı. Endülüs fethinin unutulmaması gereken bir diğer ismi de Tarif bin Malik oldu.
Arkasında onu kovalayıp ele geçirdikleri anda öldürmek isteyen bir ordu, önünde ise bilinmeyenlerle ve tehlikelerle dolu bir coğrafya vardı.
Eşine az rastlanan, insan üstü bir mücadele verdi ve Endülüs Emevi Devleti'ni kurdu.++
Emeviler iktidara geldikleri andan itibaren fetihlere giriştiler ve büyük askeri başarılar elde ettiler.
Afganistan'dan Hindistan'a, İran'dan Kuzey Afrika ve Endülüs'e uzanan inanılmaz büyüklükte bir coğrafyanın hakimi oldular. Kıbrıs'ı, Girit'i, Kafkasya'yı fethettiler.
Ancak fethettikleri coğrafyada son derece otoriter bir yönetim kurdular. Özellikle de devlet idaresi hususunda, İslamiyet öncesinden itibaren rekabet halinde oldukları Haşimoğulları'nı çok sıkı kontrol altında tutuyorlardı. Haşimoğulları'nın her hareketi izleniyordu.