Uzun zamandır sözünü ediyorum, ama giderek daha çok insan tarafından söze dökülüp tarifi yapıldığından, şu konuların nedenlerine yeniden dikkat çekmek gerek:
1. Artık hiç bir partinin/politikacının oyu çantada keklik değil.
2. Sol kökenli yönetimler devrine giriliyor... >>
Çok yakın zaman kadar, hangi partinin ne dediğine bakmaktan ziyade eski temüllere ve kültürel kimliklere göre oy vermek esastı. Neoliberal dönemde böyleydi. Laik modernleri, milliyetçileri, Kürtleri, muhafazakarları, islamcıları, Solcuları "temsil eden" partiler vardı...
"Seçmenlik" bir tür alışkanlık haline gelmişti. Bu nedenle bir tür "mecburiyet" de işliyordu. Kendini temsil ettirmek için seçmenlerin kimliğine uygun partiye mahkum olduğu düşünülüyordu. Kültürcü paradigmanın bozulmakta olduğunu 2012 öncesinde uzun süre yazdım. Bu ne demekti? >
2008 sonrasında Dünyada, biraz gecikmeyle Türkiye'de, kültürcü söylemlerle "Liberaller" tipi entel dalgametrenin işlemediği, kültürcü söylemlerin zaten hiçbir sorunu açıklamadığı, neoliberal kültürcü paradigmanın yerini SOSYOEKONOMİK PARADİGMA'nın aldığı görülüyordu...
Bunun anlamı, insanların sorunlarına sadece kimlikleri üzerinden yaklaşarak sorun çözmek imkansız hale geliyordu. Yani -bugün çok iyi anlaşıldığı üzere- ister Kürt ister Milliyetçi ister İslamcı olsun, herkesin "Enflasyon/pahalılık sorunu" aynı. Konu artık kimlik mimlik değil...
Sosyoekonomik Paradigma, zaman içinde çokca yol aldı. Mesela yakın geleceği şekillendirecek "Z Kuşağı" için siyaset, kimlikler dalgametresinden ziyade somut sorunların somut çözümüne odaklı. O çözümleri AHP mi BHP mi CHP mi DHP mi çözer, hiç umurlarında değil. Önemli olan çözüm..
Paradigmanın değiştiği istikameti anlayan siyasiler, bu konuda -kör topal ilerlerken- belli başarılar da kazandılar elbette ama şunu da öğrendiler/öğreniyorlar:
A. Bu yeni seçmen asla unutmuyor,
B. İlkelerden taviz veren ve "bana mahkumlar" diyen laçkalaşmayı asla affetmiyor...
Paradigmanın İlerlediği istikamete bakarak ve zamanın acaip bir biçimde getirip dayattığı üzere, partiler önemsizleşirken tek tek kişiler önem kazanmaya başladı ve önem kazanan o tek kişiler sadece politikacılar değil, bazı yorumcular ("gazeteciler"), STK önderleri vd...
Şimdi önemli olan, kişinin hangi bilmemne partisinin elemanı olması değil, NE DEDİĞİ ve ne kadar tutarlı olduğu ve söylediklerini, fikirlerini, özel hayatını da kapsayan bir alanda hangi ciddiyetle NASIL temsil ettiği. Ve gelecekte oylar/tercihler bunlara göre yapılacak...
Paradigma giderek daha belirinleştikçe, bu yeni 'Seçmen Davranışı', eskinin kimlik manyağı "kemik" seçmeni de etkileyecektir ve etkilemeye başladı bile. Yani bugün herkesin teveccüh/tercih ettiği estiği politikacılar yarın yaya kalıp şaşkınlıktan küçük dillerini yutabilirler...
2. Gelecekte "Sol kökenliler"in hakim olduğu -en az- 30 yıl sürecek bir dönemin eşiğinde durduğumuzu söylediğimde en çok şu soruya muhatap oluyorum: "Hangi Sol?"
Cevap elbette, "Sol Kökenliler", zira bu tanımlama, değişmiş dönüşmüş Sol düşüncelere sahip olanları anlatmış oluyor..
> Yani 'Sol', hâlâ Lenin'den alıntı yapıp, Marx'ın "Arbeit" diye aşağıladığı "Ücretli iş"i "Emek" diye kutsamayan, Eşitliği Özgürlüğü, sistemin barışçı/akılcı yoldan yaşamın ve doğanın lehine değiştirilmesini esas alan YENi, yaratıcı politikaların uygulayıcılarını tarif ediyor...
Bu yeni 'Sol' anlayış, aküt hale gelecek sorunlar karşısında Paradigmanın dayattığı bir tür zorunluluk olduğundan kendi dinamiği içinde değişip gelişecek, ama ana fikir eski Sol'dan geldiğinden ŞİMDİLİK 'Sol' diyoruz, gelecekte başka bir adı olacağı kesin...
Peki neden "Akıllı uslu aklı başında eğitimli Sağ" değil de "Sol"?!
Çünkü son 200 yılı belirleyen maddiyatçı zihniyetin günlük hayatının merkezini teşkil eden "Ökönomi"yi (yani Kapitalizmi) bu mantalitenin içinden sistemli bir şekilde eleştirmeye başlayan fikriyatın adı "Sol"...
Yani insanlığın geride bırakmak istikametinde ilerlediği bir sistem Dünyanın tamamını kaplarken, bu sistemi bir şekilde eleştirmeye başlayan ve bu konuda en az yüz küsür yıllık bir tecrübe edinen ve mesela onca mücadele sonucu "Sosyal Devlet"in kurulmasını sağlayan fikriyat Sol..
Kısacası, tarih, sistemin mecburen aşılması istikametinde ilerlerken (yoksa Yeryüzü insanlar/canlılar için yaşanmaz bir yer haline gelecektir, kuru "çevrecilik" ile böyle dev sorunlar aşılamaz) sistemin içinden geldiği halde bu konuda en uygun politikaları "Sol" üretecektir...
Elbette, artık Sol ile Sağ arasında "Bu politikaları kim uygulayacak" konusunda bi fark yoktur, ama zaten "işadamı" ve firmasının "kâr"ını hep kafasının bir yerinde tutan Sağcı (veya "Sol"cu) politikacılar yerine, böyle "kâr"lı dalgametrelerle uğraşmayanlar tercih edilecektir...
Bazıları "Ne oluyoruz" diye soruyor olabilir...
Şu oluyor:
1. Din iman vs. laftan ibaret "teminatlar"a artık kimse inanmıyor, "gerçekler"e bakıyor. Buna yeni bir tür "Rasyonalizm" diyebiliriz. Yani bazı kişilerden işi/hayatı gereği "geleceğin aranılan politikacısı" çıkmayacak...
2. Yeni bir mantalite hakim oluyor, ve bu yeni mantalite sadece seçtiği/seçeceği kişileri değil, değer yargılarını ve öncelikleri de değiştiriyor.
Yeni mantalite (yeni bir tür) "rasyonalizm" ile alakalı olduğundan, sözden ziyade işe/pratiğe ve hayata bakıyor...
Konuya daha sonra yeniden değinmek üzere, başa dönüyorum:
1. Bundan sonra her kim olursa olsun, kimsenin oyu çantada keklik değil, kimse de kimseye mecbur/mahkum değil.
2. Çağın koşulları, Türkiye'de de Sol kökenli yönetimleri ön plana çıkaracak gibi... <<
#KonstantiniyeNotları

• • •

Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh
 

Keep Current with Selçuk Salih Caydı

Selçuk Salih Caydı Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

PDF

Twitter may remove this content at anytime! Save it as PDF for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video
  1. Follow @ThreadReaderApp to mention us!

  2. From a Twitter thread mention us with a keyword "unroll"
@threadreaderapp unroll

Practice here first or read more on our help page!

More from @selcuksalih

May 7
Yaşını başını almış ama ergen kalmış görüntüsü/duyuntusu arzeden Türk politikacılar kendilerini, önümüzdeki dönemi belirleyecek "birkaç alternatif"ten biri hissedebilirler ama önümüzdeki dönemde seçmenin kimselere "mecbur/mahkum" olmadığını fena halde anlayabilirler... >
Türkiye'nin yeni döneme geçişinin tek bir seçimden ziyade kısa süre içinde birkaç seçimle gerçekleşmesi mümkün. Şansın/tesadüflerin yardım ettiği, ama titrini taşımakta zorlananların karşısına, hiç ummadıkları alternatifler çıkabilir. Artık herşey meydanda, internet unutmuyor...
Türkiye'yi yakın gelecekte yönetme ihtimali olanlar, şimdinin "alternatifsiz politikacı"larını çok şaşırtabilir, zira "Şimdinin karşıtı" olmak dışında hiçbir özelliği olmayanların, "Şimdinin türevi" olmaktan başka bi yol izleyemeyeceklerini peşinen anlayan bir seçmen kuşağı var..
Read 4 tweets
May 7
"Knives Out" (2019) ya da "Bıçaklar Çekildi" ("Mord ist Familiensache") yıllardır seyrettiğim en iyi kriminal hikaye, -filmden önce, çok iyi bir hikaye. 4 kez gördüğüm film hakkında düştüğüm notlardan bazılarını buraya aktarıyorum... >>

#mikROMANya
Filmi Netflix'de keşfettim ve çok beğendim, çünkü Agatha Christie'nin yarattığı "Katil kim?" formatını severim ve Christie'nin romanlarının çoğunu okumuş bir olarak hikaye hakkında şunu söyleyebilirim:
İnsan DNA'sı gibi Christie hikayeleri 2 sarmallıysa, bu 4 sarmallı bi hikaye..
Filmin senaryosunu yazan, aynı zamanda rejisörü de olan Rian Johnson'un yarattığı hikaye neredeyse kusursuz, -neredeyse- çünkü aynı zamanda komediye özgü grotesk yanlara da sahip olduğundan,bazen inandırıcılığını zayıflatıyor ama detay zenginliği muazzam...
Read 9 tweets
May 6
Türkiye'nin geleceğine bakarken -benim için önemli- iki çizgiden sözedeceğim. Bunlardan biri, benim tercihim olabilecek çizgi, diğeri objektif gerçekler ışığında Türkiye'nin yönelebileceği (benim tercihime daha uzak ama) olası çizgi... >>
#KonstantiniyeNotları
Türkiye Mozambik değil. Dünya'nın merkezinde, bütün önemli gelişmelerin ya yanıbaşında ya da ortasında bulunuyor ve bu haliyle yaşananlarla ve yaşanacaklarla hem uyumlu bir siyasi/toplumsal hayat sörmesi gerekiyor, hem de kendi tercihleri hakkında cidden kafa yorması gerekiyor...
Eski "Sol" dille konuşacak olursak şu anda saflaşmanın iki tarafı, bazılarının "gördüğü" gibi "Doğu (Rusya & Çin) ile Batı" değil, 'ESKİ ile YENİ' ve burada, "Eski" dediğimiz şeyin ne olduğunu iyi anlamak gerekiyor. Eski, sadece belli siyasi gruplar/akımlar değil, bir mantalite..
Read 31 tweets
Apr 19
Dünya gibi Türkiye de, hızla yepyeni bir döneme doğru ilerliyor. Bu arada kimse yeni döneme hazırlıklı görünmüyor. Konuşulanlar hâlâ nicel farklılıklar, ama gelen dönem öncekinden nicel değil nitel anlamda oldukça farklı olacak ve bu özelliği zaman içinde ortaya çıkacak gibi.. >>
Çıkış eşiğinde bulunduğumuz ve hayatın merkezini maddiyatın teşkil ettiği devri, 1800'lerle başlatabiliriz. Napolyon Bonapart devri. Fransa'nın Luisiana'yı ABD'ya satıp Amerika'dan çekildiği, Mısır seferi ertesi Napolyon'un Avrupa'da laik imparator olarak ortaya çıktığı dönem...
Bugünkü anlamda Kapitalist sistemin işlemeye başladığı ve bugüne kadar bir çok şeyi belirleyen düşünme biçimlerinin de ortaya çıktığı, şekillendiği 1800'lerin başı. Çay ithalatıyla İngiltere'den Çin'e çuvalla altın ve Sterlin taşınıyor. Qing Çin'i hâlâ dünyanın en zengin ülkesi..
Read 13 tweets
Apr 4
Son bir haftadır beni ilgilendiren konulardan bahsetmek istiyorum...
1. Bugünlerde, 2008'de başlayan "postkapitalist mental değişim"in son evresine girmiş bulunuyoruz. 2024'de bitecek ve konunun "pratik" aşaması başlayacağından konu gerçekten çok ilginç... >>
Bu tarihî dönüşümden bahsederken hafiften, "Postkapitalist" lafını da iptal etmeyi düşünüyorum (konuyu Avrupalı Postmarksist entelektüel dostlarımla tartışacağım, onlar da daha az kullanıyorlar).
Zira yeni başlayacak dönemde hayat, şimdiki gibi "ökönomi" üzerinden okunmayacak...
"2024 yılbaşısından itibaren böyle olcek" gibi bir saçmalıktan sözetmiyorum elbette, ama trendlerin eskisi gibi "biz paramıza bakalım" dandikizmindn ziyade 'Hayat' istikametinde işleyeceğini tonlamak istiyorum.
Önce, 30 yıllık bir "Sol kökenli yeni yönetimler" devri yolda...
Read 15 tweets
Mar 17
Ukrayna'nın Rusya tarafından işgali Rusya için tam bir utanca dönüşmeye doğru gidiyor, zira sahada baştan beri -Ukrayna'nın direnmesi halinde- kesin bir şekilde görülmesi beklendiği üzere, Rus ordusunun değil Ukrayna'yı işgal etmesi, Kiev'i alması bile zor görünüyor... >>
Bugünün kesin gerçeği şu:
Halkları ikna etmeden tankla topla yenmek, hiç mümkün değildir. İş ciddiye binince, kaybeden mutlaka otokratlar olacaktır. Bunun bi tür askerî matematiği bile var: Bir ülkeyi/yeri işgal edip elinizde tutabilmek için her 25 kişiye 1 asker düşmelidir...
Mesela, (bu konularda hayal kuranlar varsa bilmeleri açısından) İstanbul'u işgal edip elinde tutmak isteyecek modern bir ordunun en az 650 bin kişi falan olması gerekir, -ki o da yetmeyecektir çünkü bunun jojistiği falanı filanı vardır ve bunu karşılayabilecek ülke yoktur...
Read 15 tweets

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just two indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3/month or $30/year) and get exclusive features!

Become Premium

Don't want to be a Premium member but still want to support us?

Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal

Or Donate anonymously using crypto!

Ethereum

0xfe58350B80634f60Fa6Dc149a72b4DFbc17D341E copy

Bitcoin

3ATGMxNzCUFzxpMCHL5sWSt4DVtS8UqXpi copy

Thank you for your support!

Follow Us on Twitter!

:(