Mustafa Kemal'in yolundan ayrıldığımız an ülkenin ne hâle geldiğini acı şekilde yaşayarak görüyoruz.
Emperyalizmin kuklası siyasal İslamcı partilerin ve tarikatlerin din kisvesi altında, kol kola vatanımıza nasıl saldırdıklarını,
Türk milletini, Türk Ordusunu ve Türk tarihini yok etme isteğine hep beraber şahitlik ediyoruz.
Türklüğe, kadına, çocuğa, bilimsel eğitime, sanata düşman bu karanlık zihniyetin tek gayesi; Mustafa Kemal'in kurmuş olduğu çağdaş Türk devletini yıkmak
ve kendi hukusuzluklarının egemen olduğu, yanlızca onlardan olanlara yaşama şansı verilen, biatcı, sorgulamayan bir halk ve toprak parçası yaratmaktır.
Tek kurtuluş yolu, Atatürk’ün izinde, akla ve bilime dayalı, anti emperyalist, tam bağımsızlıkçı politikalar izlemek ve sadece bunu savunan insanları desteklemektir.
Atatürk’ün 99 yıl önce milletin mutlak hakimiyetine emanet ederek kurduğu Cumhuriyet, Türk milletinin bağımsızlığının elde edildiği son kaledir.
Atatürk'ün bağımsızlık ideali ve fikirleri bu kalenin kilit taşıdır..
Ne onun ideallerinden ne de bu bağımsızlık yolculuğundan asla vazgeçemeyiz.
Büyük Türk milletinin bağımsızlığının ve onurunun tecellisi olan Cumhuriyetimiz hep daim olsun!
Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Türk milletinin kahraman evlatları.
RUHUNUZ ŞAD OLSUN..
ok 🇹🇷 HABERCİ
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
16 büyük devlet kurmakla övünürüz. Ancak, bunları nasıl yıktığımızı tartışmıyoruz. Tartışmadığımız için de, elimizdekinin benzer kaderi paylaştığını göremiyoruz.
Kurduğumuz devletler üç aşamalı şekilde varlığını sürdürmüş ve sonlanmış. Kuruluş ve gelişme. Durağanlık. Gerileme ve Yıkılma.
Kuruluş ve gelişme aşaması.
Türkler ilginç bir millet, devlet kuruyor. Türklerin yönetimde egemen olduğu dönemde, devletlerimiz hızlı bir gelişme sürecine giriyor. Büyüyor ve İmparatorluğa dönüşüyor.
KÜRT HALK HEYETİNİN LOZAN’A GÖNDERDİĞİ TARİHİ MEKTUP
Bu günlerde(Lozan Konferansı görüşmeleri sırasında) İngiltere yetkili kurul başkanı Lord Curzon’un Kürtlere bağımsızlık verilmesi fikrini ortaya atarak,Kürtlerin koruyucusu tavrını takınmasını,hayret ve şaşkınlıkla karşıladık.
Biz Kürtler, Turan neslinden bir kavimiz. Milli hatıralarımız ve özelliklerimizden dolayı Türkler bize “yiğit ve cesur” anlamına gelen “Kürt” ismini vermişlerdir.
Kürt adıyla anılan ve büyük hizmetleri geçen kahramanların isimlerinin yaşaması amacıyla Deminan, Hayderan, Kureyşan ve Lolan gibi isimler Kabile ve aşiretlere verilmiştir. Bu aşiretler bugün anavatanın Doğu Türklerini oluşturmaktadır.
1800'lü yılların başında Napolyon, Mısır'ı işgal etmek için donanmasıyla İskenderiye'yi kuşattı. Ancak, kıyı bölgesine çıkartma yapıp, oradan bir adım öteye ilerleyemedi.
Kahramanca direnen ve savaşan Mısır halkı, Napolyon'a bir adım daha attırmıyordu..
Napolyon zora düşmüştü.
Mısır içinden altınla devşirdiği işbirlikçilerini topladı ve sordu: Neden ilerleyemiyoruz?
İşbirlikçilerden biri cevap verdi: Efendim siz Hristiyansınız. Mısır halkı ise Müslüman. Bu nedenle sizi kabul etmiyorlar..
Ertesi gün Napolyon; Mısır halkına
" Besmele " ile başlayan bildiriler dağıtmaya başladı. İşbirlikçileri
" Napolyon Müslüman oldu " yalanını yaydı ve halk direnmeyi bıraktı..
Resmi özgeçmişine göre 1968 Ankara doğumlu. İlçesi belli değil. Anne ve babasının adı belli değil. Aslen nereliler belli değil.
Hangi ilkokul, orta okul, liseyi bitirdiği belli değil. Üniversiteye gitmiyor veya gidemiyor o da belli değil. Hatta sınava girip girmediği de belli değil. 1986 yılında Kara Kuvvetleri Muharebe Okulu’ndan mezun oluyor.
Ama Subay değil ASTSUBAY olabiliyor ancak.
Ama Kara Kuvvetleri Muharebe Okulu’na ne şekilde girdiği de belli değil, orayı nasıl tamamladığı da belli değil. Okul hayatının hiçbir alanına ilişkin bir başarı veya başarısızlık bilgisi elimizde yok.
Aselsan cinayetleri ve Tubitak cinayetleri diye anılan faili meçhul ölümler unutturuldu gitti.
Düşünün ki, ODTÜ ,Hacettepe ve Bilkent üniversitelerinin Elektrik elektronik bölümlerinden en iyi derecelerle mezun olan süper zeki mühendislerden en iyileri,
Aselsan'da ve Tübitak'ta çalışmaya başladılar. Bu mühendisler daha 30 yaşlarına varmadan başarılarının zirvesinde iken akıl almaz suikastlarla ortadan kaldırıldılar.
Burhanettin Volkan, Hüseyin Başbilen, Ünsem Ünal, Evrim Yançeken, Ercan Kuruoğlu, Mustafa Aytekin, Zafer Oluk, Hasan Öksüz.
Bunların her biri Türkiye'nin en zeki süper beyinleriydi. Hepsi de milli sanayinin geliştirilmesi yönünde fikir, inanç ve beyine sahiptiler.