#İsmailağaCemaati ve #CübbeliAhmetin Sapık inanışları, itikat problemleri, küfürlerine dair bir kaç bir şey paylaşmak istiyorum.
Rabbim bizleri bunların şerrinden muhafaza etsin.
1) Şirk - bidat ve Hurafe ile insanları kandıran, Allah'ın vahyinden ve yolundan alıkoyup, şeytanın yoluna sevk eden bu sapıkların söylediği bu sözleri Allah'a ve resulüne nisbet ederek söylerken asla utanmıyorlar.
2) Kendileri için alim, gavs, şeyh gibi kavramları kullandıkları için "kolayca saygı ve hürmet" eğiliminde olursunuz. Bu kişilerin dış görüntüsüne bakarsınız, ve kalabalıkların peşinden gittiğini görürsünüz ve onun için "çok muhterem biridir" dersiniz.
3) Eğer bugün ki kayıt cihazları olmasaydı bu sapık sözleri asla ifşa etme fırsatımız olmayacak ve bu tipler veli olarak bilineceklerdi (sonra ki dönem için).
4) Önce ki dönemde yaşayan meşhur sapkınların en büyük avantajı kayıt cihazlarının olmamasıydı. İnsanların da gösterdiği aşırı hürmetten dolayı onların hakkında gerçekler hep gizli kalıyordu.
5) Şimdi tarikatci sofilerin dini yaşamak deyince anladığı şeyler:
- Uydurma hadislere iman etmek.
- Aslı astarı olmayan mantıksız keramet hikâyelerini yaymak.
- Şeyhi tanrı görüp ona bağlanmak.
- Rüyalara, zuhuratlara, ilhamlara, keşif ve kerametlere sarılmaktır.
6) - Allah dostu dedikleri ruhbanlık.
-Allah ve Resülü'nün bildirmediği ibadet çeşitlerini yapmak
-Bidati işlemek.
7) Gelin şimdi İslam dinini nasıl yozlaştırıp afyonladıklarını kendi konuşmalarına ve temel kaynaklarına bakarak görelim.
Kitleleri hipnoz eden, en küçük eleştiriye hakaret, tehdit ve iftira ile cevap veren korkunç hurafeler ağına tek tek misal vererek şahitlik edelim..
8) Cübbeli Ahmet'e inen vahiy.!
İslam'a göre vahiy kapısı kapanmıştır ama İsmailağa cemaati biraz farklı düşünür. Onlara göre Allah, Cübbeli Ahmet'i savunmak için vahiy indirmiş, hem de Arifan Dergisi'nin 55. sayısına! Buyrun kendiniz okuyun.
9) İslam'a iftira atan şahısların karakteristik özelliğini hatırlayalım:
Onlardan öyle bir grup vardır ki; (okuduklarını) Kitab’ın ayetlerinden sanasınız diye dillerini Kitap’la eğip bükerler. Oysa (ağızlarında geveledikleri şeyler) Kitap’tan değildir.
10- (Ağızlarında geveledikleri şeyler için:) “Bu, Allah katındandır.” derler. Oysa o, Allah katından değildir. Bile bile Allah’a karşı yalan söylerler. (Âl-i İmran, 78)
11) Az bir dünyalık elde etmek için elleriyle kitap yazan, sonra da: “Bu, Allah’ın katındandır.” diyenlere yazıklar olsun. Elleriyle yazdıklarından ötürü yazıklar olsun onlara!
12) (Uydurdukları kitaplar için: “Allah tarafından yazdırıldı.” diyerek) elde ettikleri kazançtan ötürü de yazıklar olsun onlara. Bakara, 79)
Bu ayetlerden haberleri mi yok yok yoksa açıkça bile bile Allah'a iftara mı atıyorlar siz mukayese edin!
13) Başka bir sapık inanışları ise ''İlişkiye girerken şeyhini düşünmek.''!
Bu tavsiye Cübbeli Ahmet'in Rabıta kitabında geçmektedir. İddiaya göre eşiyle ilişkiye giren kişi salih kişileri düşünürse doğacak çocuk bu salih zata benzeyebilirmiş.
14) Sizin aklınız, mantığınız, ahlakınız, vicdanınız böyle bir şeyi kabul ediyor mu? İnsan eşine o en özel mahrem anında başka bir erkeği/kadını düşünmesini tavsiye edebilir mi? Hiç bir dini dayanağı yok!
Öyle bir hurafe ki, düşünün daha ne korkunç sapkınlıklara kapı açar?
15) -Mezarda cinsellik yaşayan peygamber(!).
Sapık Cübbeli Ahmet'in itikatına göre peygamberler mezarlarında diri olup gerçek hayattan daha kuvvetli cinsellik yaşıyorlarmış.
Akıl ve dilin tutulduğu bu iğrenç iddiaya ne yorum yapılabilir bilemiyorum.!
16) -Röntgenciliği keramet diye anlatıyor.!
Cübbeli Ahmet kafayı bozduğu erotik masalları Allah'a yama yapmayı iyi bilir. Şeylerin, müritlerini yatak odasında nasıl dikizlediklerini keramet diye ballandıra ballandıra anlatır.
17) -Cinsel organa ayet okuma rezaleti.
Cübbeli Ahmet'e göre ölü durumda olan cinsel organlara ölülerin diriltilmesi ile ilgili ayetleri okuyunca penis canlanıp eski gücüne kavuşuyormuş. Bu nasıl bir ahmaklık.
18) Lütfen dikkat edin!
Ayetleri ilgisiz olduğu için mealini vermemiş.
Türkçesi yazılsaydı okuyan kişi ne alakası var diyecekti.
İşte bu yüzden bu tasavvufçular müridlerinden meal okumamasını istiyor.
19) Mahmut Ustaosmanoğlu Allah'tır inancı.!
Cübbeli Ahmet şeyhinin Allah'ın ete kemiğe bürünmüş hali olduğunu iddia eder, Allah'a hamd eder gibi şeyhine tapar. Aslında tüm İsmailağa'da durum aynı, onun zatının kutsal olduğu düşünülür ve tabi ki şirk kapısı sonuna kadar açıktır.
20) Mahmut Ustaosmanoğlu günahsızdır.!
Yine Cübbeli'ye göre "Mahmut'un sol tarafına hiç günah yazılmamış". Allah Muhammed (as)'a bile günahından tevbe et der ama Mahmut Efendi zaten günahsız olduğu için tevbeye lüzum yoktur. Şimdi bu sakat anlayış İslam, Kuran ile bağdaşır mı?
21) Peeygamber (as) Mahmut'u karşılayacakmış!
İsmailağa cemaati Mahmud Ustaosmanoğlu'nu kutsama yarış içindedir. Bu sapık kendisinden gayet emin bir şekilde Mahmut Efendi'nin ölümünden sonra Allah'ın elçisi tarafından ahirette karşılanacağını iddia ediyor.
22) Hiç şüphesi yokmuş, Allah akıl fikir versin...
Muhammed (as) "Ben Allah'ın elçiyim ama nasıl karşılanacağımı vallahi bilmiyorum" diyor, Kur’an'da koskoca Ahkaf, 9. ayet var, zerre kadar umurlarında değil.
Muhammed (as) ile özel görüşme mi yaptınız, yoksa vahiy mi geldi?
24) Nakşiler Cennetlik inancı.!
Cübbeli'ye göre mezarından kalkan birisi cehennem meleklerine Nakşibendi tarikatının halidi kolundan olduğunu söylerse onu bırakırlar azaba götürmezlermiş...
25) Eğer bunlar cübbelinin iddiaları bütün İsmailağa cemaatini bağlamaz derseniz yanılırsınız çünkü cemaat lideriniz Mahmut'da aynı düşüncede, bu hurafe inancına sahiptir.
26) Peygamber (as) iftira.
İsmailağa cemaatinin tamamı Ruhul Furkan isimli hurafe ve şirk dolu kendi yazdıkları tefsirin her sayfasının Hz. Muhammed'e gösterildiğini, onun onaylandığı iddia eder ve bunu açıkça söylerler.
Güya peygamber (as) onlara tefsir yazdırmış.
27) Ruhul Furkan tefsirinin yazımı sürdüğüne göre, yeni ciltler çıktıkça Allah’ın elçisine mi götürüyorsunuz? Peygamberin (as) onayı gerekiyorsa siz niye uğraşıyorsunuz? Peygamber (as) yazsın.
28) Bu yalanın asıl mimarı Mahmut(!) Peygamber (as) bu tefsirdeki uydurma hadisleri de onayladı mı?, yanlış görüşlerden hangilerini düzeltti?, neden Müslümanların genel durumu hakkından bir şey demiyor(?) da sizin uydurma tefsirinize bu kadar önem veriyor?
29) İsmailağa Cemaati'nin hurafe ve zehirli din anlayışından Allah bizleri muhafaza etsin Bunları islam'dan gibi anlatan islam'a hurafe, bidat bulaştıranlara Allah fırsat vermesin.
Yalancıların şirk kokan sözlerini,bidatlerini, hurafelerini vs vs ifşa etmek ve insanları bu hurafelerden sakındırıp uzaklaştırmak Allah'ın emridir.
31) Peygamber (as) yüzü Mahmut'un yüzü.
Bir Cübbeli Ahmet masalı ile devam edelim.
Rüyamda Resulullah'ı gördüm yüzü en çok Mahmut efendiye benziyordu, kaldır onun yüzünü koy buna aynı!
Zaten hangi tarikata gitseniz kesin peygamber o tarikatın şeyhine benziyordur.
32) Ruhul Furkan tefsirine (daha doğrusu tefsir rezaletine) zina eklemesi. Ayetleri kullanarak zamparalık yapan bir yaratığı -kendi içlerinden birinin ifadeleriyle- yakından tanıyalım.
33) Kendisin yazmadığı, söylemediği küfür sözü kalmayan Mahmut, Mevdudi ve Allah yolunda canını veren Seyyid Kutub'u kafir ilan ediyor. Yazıklar olsun.
34) Sufiler şirke doymuyorlar. Muhammed eşitir Allah inancı.
Bu sözü diyenle "İsa eşittir Allah!" diyenler arasında fark yoktur.
Adım adım Ehl-i Kitab'ı izleyen sufiler "onlar İsa'ya tapıyorsa biz de Muhammed'e taparız" sapıklığına düştüler.
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Yusuf (as) 'ın, Mısır Kral'ının yanında görev alması.
Demokrasi ile yönetilen ülkelerde parlamentoya girmenin ve bu şekilde İslam'ı hâkim kılmanın küfür olmayacağına dair delili olarak getirelen iddia.
İlimlerini tağutların saltanatını koruma adına harcayan ehli okusun.
1) Allah'a (cc) Hamd. Resülüne salat ve selam olsun.
Bismillah.
Allah nasip ederse bugün demokratların parlemantoya girmeleri ve bu yolla islamı hakim kılmak veya şerait getirmek için bunu bir araç olarak kullandıkları iddialarını çürüteceğiz.
2) Kuran-ı Kerim'de Yusuf Suresi'nde ayrıntılı bir şekilde Yusuf (as)'ın kıssası anlatılmıştır.
Öncelikle bu floodu okumadan meselenin daha iyi anlaşılabilmesi için Yusuf Suresi'nin okunmasını daha sonra bu yazının okunmasını tavsiye ediyorum.
Allah'ın dışında hüküm koyma, teşri yapma yetkisini bir partiye, bir şahsa veya parlemontaya verenlerin durumu nedir?
Delilleri ile oy kullanma meselesi.
👇👇👇
1) Allah’a Hamd, Resülü'ne salât ve selam olsun.
Bismillah..
Bugün ki konumuz, Rey/Oy kullanma meselesidir. Davetçilerin sıklıkla karşılaştığı bir durum, insanlara oy kullanmanın şirk olduğunu anlattığımız ve ayetleri tebliğ ettiğimiz halde inkar etmeleri ve yalanlamalarıdır.
2) Öncelikle şunu belirtmek isterim ki;
-Oy meselesinin küfründe, yani kişiyi İslam dininden çıkarması konusunda hiç bir kapalılığa yer kalmayacak şekilde açıktır. Bu konuda bir çok ayeti delil olarak zikredebiliriz.
De ki: “Ey Ehl-i Kitap! Gelin sizinle bizim aramızda ortak bir kelimede buluşalım: Yalnızca Allah’a ibadet edelim, hiçbir şeyi O’na ortak koşmayalım, (Allah’ı bırakıp da) birbirimizi Allah’ın dışında rabler edinmeyelim.
” Şayet yüz çevirirlerse deyin ki: “Şahit olun ki biz Müslimlerdeniz/şirki terk ederek tevhidle Allah’a yönelen kullardanız.”
Ömer, yaralandıktan hemen sonra Abdurrahman b. Avf’ın elini tutup namaz için öne geçirdi. Abdurrahman (ra) cemaate namazı kısa bir şekilde kıldırıp tamamlattı.
Cemaat namazdan çıkınca Ömer (ra): “Ey İbni Abbâs, bak bakalım beni kim yaraladı!” dedi.
İbn-i Abbâs (ra) bir müddet dolaşıp döndü ve: “Muğîre bin Şu’be’nin kölesi” dedi.
Ömer: “Şu sanatkâr olan mı?” diye sordu.
Abdullah: "Evet” dedi.
Ömer: "Allah canını alsın, ben yalnızca ona mârufu, doğru olanı emretmiştim!.. Ölümümü, Müslim bir kimsenin elinden kılmayan Allah’a hamdolsun!" dedi.
Sonra evine taşındı. Onunla birlikte biz de gittik. Sanki insanların başına o güne kadar hiç musibet gelmemişti.
İnsanlar yıllarca bir diktatör tarafından yönetiliyormuş gibi 18 sene boyunca uygulanan ve rejimin en büyük dayatması olan Türkçe ezan, M.Kamal tarafından "dinde reform yılı olarak ilan edilen 1932 yılında" kanunen hayata geçti.
30 Ocak 1932 tarihinde ise ilk Türkçe ezan, Hafız Rıfat Bey tarafından Fatih Camii'nde okundu. 3 Şubat 1932 tarihine denk gelen Kadir Gecesi'nde de, Ayasofya Camii'nde Türkçe Kuran, tekbir ve kamet okundu. 18 Temmuz 1932 tarihinde Diyanet, ezanın Türkçe okunmasına karar verdi.
Yıllarca halkın yaptığı ibadette ne dediğini anlaması için uygulandığı iddia edildi, fakat hiç Türkçe bilmeyen Kürt ve Arapların yaşadığı köylerde de ezanın Türkçe okutulmasının neden zorunlu olduğu sorusuna hiçbir zaman cevap verilemedi!
Çağımızın en büyük putu nedir diye sorulacak olursak bunun cevabı mutlaka #Demokrasi olurdu. Evet, bir Müslümanın #Demokrasiyi kabul etmesi bu yüzden mümkün değildir, ve çok çarpıcı bir ifade ile söylüyorum #Demokrasi bir dindir.
#Demokrasi asıl itibari ile Yunanca bir kelime olup ‘demos’ ve ‘kratos’ kelimelerinin bileşiminden oluşmaktadır. ‘Demos’, ‘halk’ anlamına gelmektedir. ‘Kratos’ ise ‘idare’ demektir.
2- Bu iki kelime ‘demokrasi’ şeklinde telaffuz edilir. Manası ise harfi harfine ‘halkın idaresi’, ‘halkın otoritesi’ ya da ‘halkın yasama yetkisi’ demektir.
Demokrasi, “Halkın İlahı bile olsa başka hiçbir otoriteye boyun eğmeden kendi kendini yönetmesi, idare etmesi demektir.