Mütareke yıllarında İstanbul şehrine ait fahişe istatistiği Müslümanlar için ibretliktir. Sultan Vahdettin’in saltanatının çirkin yüzü burada da sırıtır.
Vahdettin kendisine bütün “İslâmların Halifesi” sıfatını veriyordu. Halbuki onun Saltanat döneminde, İstanbul’da en fazla İslâm kadınları fahişelik eder hale geldi.
1920 yılında İstanbul’da toplam 175 genelev vardı. Bu genelevlerin 164 adedinin sahibi gayrimüslim, 11 adedi ise Osmanlı müslümanıydı...
Yıl 1944. Ilgaz dağlarının eteklerinde bir köy ilkokulu...
KöyEnstitüleri için güç bela aldırılmış dört jipten biriyle çok sayıda köyü bizzat gezmesiyle tanınan İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç, bir okulun önünde araçtan iner.
Bardaktan boşanırcasına yağan yağmurun altında uzun süre kapıyı açtırmaya çalışır.
Sonunda okulun başöğretmeni gelir ve okulu gezdirmeye başlar.
Tonguç, daha yeni inşa edilmiş okulun sınıflarından birinde tavandan damlamakta olan suyu görünce başöğretmene nedenini sorar.
Darbecilerin hükümet toplantısı yaptığı konağı bastı ve "Davranmayın" diye bağırdı. Darbenin başı hain paşayı göğsünden vurduktan sonra kaması ile ağzını iki taraftan da kulağına kadar yardı...
Değerli dostlar;
Türk tarihinde Ömer Halis Demir’ler çok vardır…
Hani 15 Temmuz 2016’daki hain kalkışmada milli direnişin kahramanı Ömer Halis Demir...
İşte 1800’lü yılların Ömer Halis Demir’i kim derseniz;
Temel sorunlarımızdan birisi de ahlaki yozlaşma ve kültürel değerlerimizin bozulması olduğuna göre, şu genetik işine biraz yakından bakalım.
Genetiği değiştirilmiş insan (GDİ), değer yargılarıyla oynanmış bir insan türüdür. Yetiştirilmesi için özel çaba gerekmez.
Kapitalizmin oluşturduğu iklimde kendiliğinden yetişir. Türdeşleriyle etkileşimi fazladır, bu nedenle çok hızlı ürer. Kapitalizmin ve sermayenin güvencesidir.