1-Başta CHP olmak üzere #LGBT sapkınlığını meşrulaştırmaya çalışanlar bilerek ya da bilmeden doğrudan insan fıtratına saldırmakta ve aile kurumunu hedef almaktadır. Şimdi soruyoruz: Siz kendi çocuklarınızın cinsiyetsizleştirilmesine razı mısınız? #SapkınlığaDurDe
2-Türkiye’deki #LGBT destekçileri açık açık “Çocukları ergenlik engelleyici ilaçlara devam etmeleri ve cinsiyet değiştirme ameliyatı olmaları için desteklememiz gerekiyor” diyen ABD Sağlık Bakanı Yardımcısı Rachel Levine’mi dinliyor? #SapkınlığaDurDe
3-Sapkın cinsel yönelimleri, insan hakları ve eşitlik kavramı altında çocuklarımızın dahi gözüne soka soka topluma dayatılmasına rıza gösterip omuz verenler küreselcilerin insanlığa ihanetlerinden olan LGBT’nin kuklacılığına soyunmuş durumdalar. Yazık! #SapkınlığaDurDe
4-Küresel içerik akışını kontrol edenlerin dijital platformlar ve örgütler aracılığıyla dayatmaya çalıştığı gayri meşruluklar; eşcinsellik, #LGBT, çocuk istismarı ve pedofoli’ye karşı gerekli duyarlılığının ve tavrın acilen gösterilmesi gerekiyor. #SapkınlığaDurDe
5-EY DİNİMİZ, MİLLETİMİZ, TARİHİMİZ VE KADERİMİZ BİR KARDEŞLERİM!
Ailesiz ve zürriyetsiz toplum oluşturma amacıyla 4 koldan saldıran küresel işgalcilerin ve işbirlikçilerinin çocuklarınızı cinsiyetsizleştirmesi ve eşcinselliği normalleştirmesine razı mısınız? #SapkınlığaDurDe
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Bu kanun teklifini kamu bürokratlarıyla hazırlayan hangi siyasetçi arkadaşlarsa,
Sayın Cumhurbaşkanımıza arz ederken soracağımız bu soruların cevaplarını da verdiler mi?
Vermedilerse, 86 milyonun hayatını ilgilendiren bu kanunla ilgili olarak kamuoyuna bu soruların cevaplarını vermek zorundadırlar.
İklim Sözleşmesi üzerinden bu ülkenin bugününü ve geleceğini küresel egemenlerin iradesine teslim edecek her adıma, bu milletin her ferdi elbette itiraz edecektir.
Bir kısım siyasetçilerin, geçmişten bugüne Sayın Erdoğan’ın yanındaymış gibi görünürken aslında Evangelist-Siyonist yapıların
“Mesih’in gelmesi ve bunun için dünyanın kaosa tutsak edilmesi, büyük savaşın çıkarılması” odaklı küreselci yaklaşımın içerideki karşılıkları oldukarının farkındayız.
Ümit ediyoruz ki Sayın Cumhurbaşkanımız bu sarmalı görecek ve aşacaktır.
Çünkü Türkiye’nin,
Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan beyefendinin tarihin bu kritik dönemindeki liderliğine ihtiyacı vardır.
Ancak bu liderlik gücünün sürekli farklı başlıklar altında toplumun bütün kesimlerinde tartışmalı hale getirilmesinin sorumluları, AK Parti hareketi içerisinden artık ayrışmalıdır.
Şimdi sorularımıza gelelim:
1-Kanuna göre emisyon verilerini gizleyen ya da yanlış beyan eden kurumlara idari para cezaları verilecek?
Bu cezalar farklı kalemlerde toplumun diğer bireylerine de yansıyacak mı?
Peki, bunun toplumsal karşılığı ne olacak?
2-Fosil yakıtlara dayalı yeni yatırımlar zora girecek.
Güneş, rüzgâr ve biyokütle gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına teşvik artacak.
Ülkemizde #Fetö üzerinde temellendirilmiş bir çalışmanın çok daha güçlü olması gerekirdi.
İşte o güçlü çalışmalardan birisini #Sınırsız YouTube kanalında Mahir Esen bey gerçekleştirmiş ve kendisine çok ama çok teşekkür ediyoruz
Önemine binaen programın kendisini ve yazılı halini sizlerle paylaşmamızın bu ülke için ve #Fetö terör örgütünün nasıl bir büyük tehdit olduğunun anlaşılması noktasında çok önemli olduğuna inanıyoruz.
ASIL CASUSLAR İÇERİDEYDİ: İRAN'DA O GECE NELER OLDU? (1)
İsrail bütün uluslararası hukuk kurallarını hiçe sayarak, büyük bir barbarlıkla İran'a saldırdı ve dünyada büyük yankı uyandırdı. İsrail durmadan Amerikan-İngiliz ve hatta tüm Batı’nın desteğiyle İran'da bulabildiği her hedefi vurdu. Bunun karşısındaysa İran direndi, karşılık verdi. Sorulması gereken çok ama çok önemli bir soru var:
İsrail İran'a saldırdı, fakat saldırısından çok önce bile İran'daki gerek askerî, gerekse nükleer alanlarda çalışan bilim adamlarına yönelik suikastlar yaşanıyordu. Yetmemiş gibi, saldırının daha ilk dakikalarında İran'ın Genelkurmay Başkanı ile İstihbarat Başkanı ile birlikte birçok önemli üst düzey yetkilisi suikastlara kurban gitti. Daha önce HAMAS lideri Haniye, biliyorsunuz İran'da çok korunaklı, çok güvenli bir evde, İran istihbaratının, Devrim Muhafızlarının misafirhanesinde suikasta uğradı. Peki, bu size garip gelmiyor mu? Yani İran gibi bir güvenlik devletinde (bazı zafiyetler elbette olabilir) bu kadar kolay şekilde MOSSAD, hedeflerini nasıl buluyor ve nasıl öldürüyor?
İsrail, kendi eliyle koymuş gibi hedeflerini buldu ve öldürdü. Bazı iddialara göre, biliyorsunuz HAMAS liderine yapılan suikastın bir benzerinin İran Dışişleri Bakanına da yapılmak istendiği ve önlendiği iddia edildi. (Kaldı ki İran Cumhurbaşkanı Ruhani, yanındaki birçok devlet adamıyla birlikte bir helikopter kazasında yaşamını yitirdi.) Yine bazı iddialarda, İran'ın dinî lideri Hamaney’e de bir suikast girişiminin önlendiği belirtiliyor. Ne zaman? Savaşın daha ilk başında…
Bu soruya cevap vermek için bizim de başımıza gelen benzer bir olaydan yola çıkarak anlamamız gereken çok şey olduğunu düşünüyoruz. İran'daki devlet yapısının içerisinde ne olduğunu anlamak için sizi biraz geriye götüreceğim. Anlatacaklarım, inanın kafamızda daha fazla soru işareti oluşmasına yol açacak. Çünkü akılla izah edilir bir şey değil.
Bir tarafta Evanjelist Hristiyanlar Mehdi/Mesih'in gelişini hazırlamak için dünyayı ateşe atıyor, bir tarafta Mesihçi Siyonistler dünyada tekrar Mehdi/Mesih'in gelişini hazırlamak için bir savaş ortamı yaratıyor. İnançları böyle. Peki, bunun İran ayağı var mı, yok mu? Önce isterseniz bir de Türkiye ayağına bakalım…
Yer: Tahran… Tarih: 19 Ağustos 1953… Başbakan Musaddık devrilir… Musaddık, biliyorsunuz, İran'ın petrolünü millileştirme iddiasıyla yola çıkmıştı. CIA dosyalarında “Ajax” kod adını taşır. Fakat sararmış arşiv yapraklarının satır araları, daha keskin bir sırrı fısıldar: Mahmut Halebi, 41 yaşındaki bu din adamıdır; darbe gecesi, 1953'te kaosu fırsata çevirerek gizli bir toplantı düzenler. İşte tam o anda, o saatlerde ilerleyen yıllarda İran'ın devlet ve toplum hayatına sinsi sinsi yerleşecek bir yapılanmanın ilk adımlarını atmıştır: Encümen-i Hocatiye Mahtaviyat.
Bu duvarlara kazılan isim, ilginç bir manifesto taşıyordur ve manifesto nettir: “Mehdi gelmeden hiçbir dünyevî otorite meşru değildir. O halde mevcut düzen bozulmalı, çelik çarklar içeriden kırılmalıdır.”
Halebi, Şah'ın sarayına muhaliftir ama en büyük muhalefeti gelecekte Humeyni'nin kuracağı Velayeti-i Fakih dogmasına yöneliktir. Çünkü Halebi'ye göre kutsal otorite gaybdadır, insan eliyle kurulamaz. Böylece Hocatiye cemiyeti hem Şah rejiminin, hem de ilerideki devrimci ulemanın kalbine aynı anda hançer çakmaya and içmiştir. Kuruluş stratejisi şaşırtıcı ölçüde moderndir. Hücre tipi örgütlenme, katı bir hiyerarşi, takiye, kapalı seminerler, zekat fonlu burs ağları… Her hücre altısını tanır, yedincisini asla bilmez. Bilgi şifredir. Sadakatse kan bağı gibidir.
20 yıl geçmeden, medrese öğrencilerinden üniversite asistanlarına, istihbarat memurlarından genç subaylara kadar sızmayı başarır. Ama Halebi'nin asıl sırrı şudur: Dış dünyaya karşı tamamen apolitik görünmek… Yani Hocatiye mensupları oy kullanmaz, gösteri yapmaz, devlet işlerine asla karışmazlar. Bu tavır onları gözlerden uzak tutar.
📌ABD’nin Kapadokya üzerinden mesajları ve ekonomideki iyileşmenin aciliyeti,
📌Türkiye’yi ve de Cumhuriyetimizi bekleyen tehlikeler
Emir Timur der ki: "ülkeler kılıçla alınır ancak adaletle korunur."
Koçibey ilave eder ve der ki: "Devletin kudreti asker iledir, askerin ayakta durması hazine iledir, hazinenin geliri halk iledir, halkın ayakta durması ise adalet iledir."
📌Sözlerin sahipleri Devlet kuranlar ve Devlet yönetenlerdir.
📌Bu sözlere atfen diyoruz ki,
📌Türkiye'de en temelde bizi ayakta tutan yegane güç halktır.
📌Halkın gücü ekonominin gücüdür, 📌ekonominin gücü ordunun gücüdür.
Bugünkü resim:
📌ABD sınırımızda bir terör ordusu tahkim ediyor.
📌Ve bu terör ordusunun tek hedefi Türkiye. 📌Bunun yanında Türkiye'de iç karışıklık çıkarmak için sürekli hareket halinde olan ve ülkemizde özellikle Suriyeli sığınmacılar üzerinden eylem ve faaliyet alanı açmak isteyen yabancı istihbarat unsurları var. 📌Suriyeli sığınmacıların yoğun olarak yaşadığı bölgelerde içlerine sızmış olabilecek istihbarat elemanlarına karşı tüm kamu bürokrasisinin ve sivil toplumun uyanık olması önemlidir.
Çok net ifade ediyorum; Gladyo’nun FETÖ unsurları sızmayı çok iyi bilir
Çünkü karakter olarak ajan yetiştirilmişlerdir.
Şimdi yüzyılın seçimine kısa bir zaman kala
Aday adaylık başvuruları çok yoğun
Özellikle FETÖ’nün tekrar ve tekrar, milletvekilliği listelerine sızmak için tüm kaynakları kullanarak hareket ettiğini ve edeceğini görüyoruz.
Özellikle FETÖ’nün tekrar ve tekrar, milletvekilliği listelerine sızmak için tüm kaynakları kullanarak hareket ettiğini ve edeceğini görüyoruz.
Güne Merhaba
14 MAYIS 2023 85 MİLYONUN ZAFERİ OLACAKTIR. Türkiye elbette 21.Yüzyılı tüm küresel ve bölgesel sorunlara rağmen başaracak ve aydınlık yarınlara ulaşacaktır. Her bir vatandaşımızın bu ülkenin harcında emeği vardır.
Tarihten bugüne her türden mücadeleler vermiş ve zaferlere erişmiş olan milletimiz bu seçimlere hangi iklimde gidildiğini ve kimlerin ajandalarında neler olduğunu gayet iyi bilmektedir ve de 8'li masanın kendi içinde yaşadığı gelgitlerin analizini yapmaktadır.
Samuel Huntington’ın “medeniyetler çatışması” tezinde söylediği; BATI İÇİN DÜNYA, KENDİSİ VE KENDİ DIŞINDA OLANLAR OLARAK İKİYE AYRILIR yaklaşımını son 10 yılda en çok hissetmiş bir millet olarak 8'li masanın Batıya cici görünme çabasını ve vaatlerini milletimiz görmektedir.
8’li masa laf cambazlığı yaparak ULUSLARARARASI ANLAŞMALARIN ARKASINA SAKLANIP FİİLEN DEVLETİMİZİN ÇÖKMESİNE,VATANIMIZIN BÖLÜNMESİNE sebep olacak kendi mutabakatlarını gözümüzün içine baka baka yazıyorlar ve de savunuyorlar
Dikkat.
Çok ama çok tehlikeli çok tehlikeli ülkemizin iç savaşa sürükleme tehlikesi olacak bu maddeleri herkes bu 8’li masanın etrafında oturanlara sormalıdır.