“Bugün #üniversite ve bölüm tercihi yapıyor olsaydım neleri dikkate alırdım acaba?” diye düşündüm ve “Belki faydası olur.” diye düşüncelerimi burada da paylaşmak istedim. ++
1) Öncelikle gerçekten neye ilgim olduğunu ve ömrümün uzun bir bölümünü geçireceğim işimde nasıl sıkılmayacağımı anlamaya çalışırdım. Bunun için okuduğum kitaplar, izlediğim dizi ve filmler, vakit geçirmekten keyif aldığım ortamları inceler ve analiz ederdim.++
2) Bu analizden sonra muhtemelen ciddi bir daraltmaya giderdim diye düşünüyorum. Örneğin ben daha ölçülebilir çıktıları olan işlerle meşgul olmayı seviyorum. Sosyal bilimlerden ziyade sayısal ve mühendislik bilimlerine yönelirdim. ++
3) Daha sonra birkaç saatlik araştırma ile hangi meslekten kaç kişinin olduğu, üniversitelerin hangi bölümlerde kaç kişilik kontenjanları olduğunu bir tablo olarak hazırlardım. Meslek arzının fazla olduğu alanlarda alt bilim dallarında uzmanlaşabiliyor muyum diye bakardım.++
4) Eğer hem mesleki arz fazla hem de bölümde alt alanlarda uzmanlaşma sınırlı ise o bölümün mezunlarının rekabete maruz kalacağı kesindir deyip o bölümlerden uzaklaşırdım. ++
5) Kati kabulleri olan ve inovasyona ya da argeye müsait olmayan bölümleri de elerdim. Yıllarca son derece durağan bir şekilde çalışmak istemezdim kesinlikle. ++
6) İşimi dünyanın herhangi bir yerinde de yapabileceğim alanlar öncelikli tercihim olurdu. Bir mühendis Somali’de de mühendistir Avustralya’da da. ++
7) Müfredatı çok ağır olmayan bir bölümü tercih eder ve boş zamanlarımda kişisel gelişimime ve iş tecrübeleri edinmeye ağırlık verirdim. Tabii ki gezmek, eğlenmek ve bir daha gelmeyecek olan kampüs yaşantımın da tadını çıkarırdım.++
8) Kesinlikle ailemden uzakta bir şehiri tercih ederdim. Bu birçok açıdan çok büyük avantajlar sağlar. Mücadele, özgürlüğün kıymeti, kararlarının sorumluluğunu alma gibi…++
9) Kariyer. net gibi sitelerden insight edinmeye çalışır ve hangi alanda daha fazla iş ilanı var, o alanın ortalama ücretleri neler, bunlara ne kadar başvuru oluyor, geçmişten itibaren nasıl bir trendi var gibi soruların cevaplarını arardım.++
10) Aynı sorguları uluslararası kariyer sitelerinde de yapmaya çalışırdım. Bununla birlikte Upwork gibi sitelerde en çok aranan freelance işleri inceler ve bunlarla ilgili bölümlere odaklanırdım. ++
11) Ücretli çalışma imkanıyla birlikte hem serbest çalışan hem de girişimci olarak şansımın olabileceği bölümleri tercih ederdim. ++
12) Gelecekle ilgili trendleri anlayabilmek için derin bir makale araştırmasına girer ve geleceğin neye benzeyeceği konusunda fikir sahibi olurdum. İlerleyen teknolojinin mesleğimi tehdit edemeyeceği ve dijitalleşmede bir ürün değil üretici olabileceğim alanları tercih ederdim.++
13) Ailemde veya yakın çevremde alanımla ilgili danışabileceğim kişilerin olduğu bir bölümü tercih eder ve tecrübelerindem faydalanırdım. Aynı zamanda onları birer çıta gibi düşünüp ilk hedef olarak onları geçmeyi belirlerdim.++
14) Seyahat ve network imkanlarının bol olduğu bir bölümü tercih ederdim. Bu sayede kendime sürekli yeni fırsatlar doğurabilirim. ++
15) Son olarak buraya kadar yaptığım bölüm elemelerinin ardından, lobiciliği yüksek, kampüsü olan, öğretim üyesi kadrosu geniş, iş dünyası ile irtibatlı ve global networkleri olan bir üniversitede bu bölümü okumayı tercih ederdim.
Hepinize mutlu bir gelecek ve başarı dilerim. :)
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Bazı işler imkansız gibi gözükebilir. Fakat küçük adımlar ile başlamak, onları ulaşılabilir yapar. Başlamak bitirmenin yarısıdır denir ya hani, gerçekten neden öyle olduğunu ve bunu nasıl yapacağınızı açıklamaya çalışayım. Buyrun flooda :)
1) Ezik Düşünce kitabında bu konuya hipnoz tarafından örnek veriliyor. Bir hipnoz uzmanı, derinlerde yer etmiş bir travmayı ya fa fobiyi anlayabilmek için kişiyi hipnotize etmeye “göz kapakların ağırlaşıyor…” diyerek başlar ve adım adım ilerler. ++
2) Projelere ya da değişikliklere bir bütün olarak bakmak ürkütücü ve caydırıcı olabilir. İnsan kafasında süreci otomatik olarak akışa döker ve “bu çok uzun ve yorucu” deyip genelde bırakır. Çünkü insan enerji tasarrufuna meyillidir ve enerjiyi korumakta ustalaşmıştır.++
Hadi biraz vaka yorumlayalım. @HBRTurkiye’nin bu ayki sayısındaki vakayı tartışalım. Özetle hikaye şöyle: Et ağırlıklı sporcu besinleri satan ve ülke çapında ünlenen Protein Power Plates ortaklarından birine et benzeri vegan ürünler yapan bir firmadan partnerlik teklifi gelir.++
2) Protein Power Plates’in kurucusu Jamie, altın madalyalı bir gülle atma sporcusudur ve salata barlara eleştirel bakışı ile ünlenmiştir. Fakat kız kardeşi Mila, vegan menüye sıcak bakmakta ve bu şekilde ciddi bir kitlenin hedeflenebileceğini düşünmektedir. ++
3) Jamie ise markalarının ve kendisinin et ile ünlendiğini ve vegan menünün bu imaja zarar vereceğini düşünmektedir. Buna rağmen vegan köfteyi denemeyi kabul etmiştir. Deneme sonrasında aslında tadı beğendiğini fakat gerçek etin yerini tutmayacağını söylemiştir. ++