Babil sürgünü sonrası Kudüs'te ikinci kez inşa edilen Süleyman Mabedi'nin, Yahudi isyanları sonrası isyanı bastıran Roma imparatoru Titus ve Vespasianus'un askerlerince yakılıp, yıkılma ve yağmalanma sahnesi. Yaptıran:İmp.Domitianus, M.S.81 yılı.
İsrail'in kuruluş aşamasında, devlet ambleminin belirlenmesi için yarışma açılmış, yarışma sonunda Roma, Via Sacra üzerinde bulunan bu Titus zafer takındaki yağma sahnesinde görülen menora devlet sembolü olarak seçilmişti. Hafızada ''Bir daha asla'' mesajını diri tutmak için.
Yahudi isyanlarını kan ve şiddetle bastıran Roma imparatorlarından Vespasianus, isyanın bastırılması anısına bu bronz Roma parasını bastırdı. Ön yüzünde Vespasianus'un portresi bulunan paranın diğer yüzü oldukça ilginçtir.
📷wikiwand.com
Paranın bu yüzünde Yahudiler, mağrur ve muzaffer Roma askerinin altında, bir hurma ağacının altında çaresizce ve üzgün bir halde duran kadın formunda personifikasyon ile tasvir edilmiş. Paranın etrafına ise Latince Filistin Fethedildi anlamına gelen ''Judea Capta'' yazılmış.
Roma Via Sacra'daki Titus Zafer Takı'nın genel görünümü:
📷wikipedia
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Ortaçağ'da robotik ile ilgili çağının çok ötesinde icatları gerçekleştiren, insan suretinde ve büyüklüğünde çalışan robotlar üreten meşhur mekanik ve robotik bilgini El Cezeri'nin Kitab'ul Hiyel adlı eserinden bazı çizimler. +
El Cezeri makaralı kaldıraç ve irtifa makinaları yapımında çok farklı modeller ortaya çıkardı.
Çalışmaları hayali modeller değildi. Hepsi üretilen ve çalışan modellerdi.
Fotoğraf 1975 yılından. Beyrut sokaklarında kan gövdeyi götürüyor. 1990 yılına kadar, 15 yıl boyunca devam edev iç savaşta 230 bin civarında insan öldü. On binlerce yaralı, binlerce kayıp ve sakat kalan insanlarla dolu yaralı bir ülke kaldı geriye.
Beyrut'ta iç savaş yıllarındaki çatışmaların şiddetini yaşamış bir bina.
Savaş Ortadoğu'nun cazibe merkezi olan Beyrut'ta korkunç bir yıkım meydana getirdi. 1990 yılında bitmiş olsa da, şehirde bugün dahi iç savaşın izlerini taşıyan binalar görebilirsiniz.
Pianist...
Savaş yüz yıllardır bir arada yaşayan, ayrı inanç ve mezheplerde olsalar da, birbirlerini tanıyan insanlar arasında başladı. Sonradan dışarında katılan çeşitli gruplarla genişledi.
Anadolu'da 19.yy'da American Board adlı Hristiyan Protestan misyonerlik örgütünün faaliyetleri kapsamında kurulan Bursa Amerikan Kız Koleji'nde 4 Türk öğrenci öğretmenlerin çabasıyla İslamı terk edip vaftiz edilmiş ve Hristiyan olmuşlardı. +
Muadelet, Kamran, Nemika ve Seniha adlı 4 kız öğrencinin, 'kendilerine yapılan telkinlerin tesirinde kalarak, İncil'e ve Hz.İsa'ya muhabbetle protestanlığı seçtikleri ve okulun misafirhanesinde vaftiz edildikleri' iddiasıyla ortalık karışmış ve 1928 yılında okul kapatılmıştı.
Öğretmenlerinin Protestan misyonerliği yaptığı kesinleşince, okul 1928'de, dönemin Bakanlar Kurulu tarafından kapatıldı. Aynı yıl Mustafa Kemal Atatürk'ün himayesinde ve İsmet İnönü'nün de başkanlığında Türk Maarif Cemiyeti kuruldu. Okul Bursa Kız Lisesi'ne dönüştürüldü.
2.Dünya Savaşı'nda 1939-1940 yılları arasında keskin nişancı olarak katıldığı Fin Ordusu bünyesinde 505 Sovyet askerini öldürdü. Bu sayı, bir savaşta en yüksek sayıda düşman askeri öldürme rekoruydu. Atışlarında optik dürbün kullanmıyordu. +
Rus Yüzbaşı Sergesi Mosin'in tasarladığı ve Belçikalı Nagant adlı firmanın 1891'de üretmeye başladığı Rus yapımı Mosin-Nagant tüfeği ile -40 ile -20 derece arasında değişen son derece soğuk bir iklimde karlar arasında beyaz kamuflajıyla Ruslara ölüm kustu Simo Hayha.
Atışlarında optik dürbün kullanmamasının nedeni dürbün camından yansıyabilecek ışıkla yerinin belli olma ihtimaliydi. Bu nedenle tüfekteki demir nişangahı kullandı. Keskin nişancılıkla öldürdüğü 505 askere ek olarak hafif makineli tüfekle 200 asker daha öldürdü. Toplam 3 ayda.
Oldukça kıymetli ve sevilen bir kumaş ipek ve binlerce yıllık ilginç bir tarihi var.
Ana vatanı Çin olan ipek böceği, hikayeye göre M.Ö. 2600'lerde hüküm süren Çin İmparatoru Hoang-Ti'nin saray bahçesinde dolaşırken dikkatini çeker. +
İmparator sarayın bahçesindeki dut ağacının üzerindeki bir tırtılın dut yaprağı yediğini ve ardından da kendi etrafında oldukça sık ve belirgin bir koza ördüğünü gözlemler.
Bu tırtılın daha yakından incelenmesini emreder ve bu görevi, eşi Kraliçe She-Ling-She'ye verir.
Kraliçe dikkatle yaptığı incelemeler sonucunda bu kozadan ipek çekilebileceğini ve bunun da dokumacılıkta kullanılabileceğini belirler. Bu nedenle ipekçilik tarihinde She-Ling-She adeta ipekçilerin piri olarak anılmaya başlar. Çin'de hızla saygın bir uğraş olur ipekçilik.