1:}Papa, 11.Pius, M.Kemal'den ne istedi? #AyasofyaCamii neden kapatıldı? Neye karşılık kapatıldı?
Yıl 1922’de, Lozan Barış Konferansı başladığı sıralarda İngiliz “gazeteci” Grace Mary Ellison’un, Ankara’ya gelip M.Kemal ile görüşmüştür.
2:}Bu görüşmede söz Ayasofya Camine gelir ve Ellison o dönem Vatikan’da Papa olan 11.Pius’un teklifini M. Kemal’e iletir.
Devamını kendisinden dinleyin.
Ankara'da M.Kemal'a Papa’nın barış için isteğini söyledim.
Paşa’ya Hristiyanlara karşı cömert davranışının ne olacağını sordum
3:}M.Kemal cevaben, Ayasofya’yı bir Cami olarak korumakla, Katolik kilisesinin gerçekten haysiyetini incitiyorsak, onu ya bir müzeye çevireceğiz, ya da tamamen kapatacağız.
Hiç kimse bizim, bilerek, planlı Hristiyan kilisesini incittiğimizi söyleyememelidir.
4:}Paşa’ya Hristiyan dinine karşı gösterdiği içten duygularından ötürü teşekkür ettim.
Ellison, M. Kemal ile yaptığı görüşmeyi ve Ankara’daki izlenimlerini, “An Englishwoman in Angora” başlığıyla kitaplaştırıp 1923’te İngilizce neşretti.
5:}M.Kemal’in hakim olduğu Türkiye’de ise bu kitaba itiraz eden, yukarıdaki iddiaları tekzip eden kimse çıkmadı.
Yani burada kesinlikle bir iftira söz konusu değildir.
Papa, M.Kemal’den Ayasofya konusunda taviz istiyor.
Üstelik Lozan Barış Konferansının devam ettiği hengame de.
6:}Peki ne karşılığında?
Kemalistler sürekli olarak “Lozan, Türkiye Cumhuriyetinin tapusudur” diyorlar ya.!
O halde bu tavizi, “Türkiye Cumhuriyetini M.Kemal’e ‘ihale’ etmek karşılığında istiyor”.
7:}Nasıl Suudi Arabistan’ı, Suriye’yi, Irak’ı,Yemen’i birilerine “ihale” etmişlerse, Türkiye’yi de M.Kemal’e ihale etmişlerdir.
Peki M.Kemal niçin “siz kim oluyorsunuz, biz muzafferiz, Ayasofya bizim hakkımızdır” demedi.
Hani 7 düveli kovmuştu hepsi resmi tarihin yalanlarıdır.
8:)1923’te neşredildi bu sözler.
Neyi inkar edeceksiniz?
Peki Müslümanların haysiyeti ne olacak?
Bunu hiç düşündünüz mü?
Peki Hristiyan şapkasını Müslüman milletin başına zorla geçirdiğinde Müslümanların haysiyetini bir an olsun düşündümü.?
9:}Müslümanların Halifesini sürgün eder, fakat Papa’ya saygıda kusur etmez.
Türklerin hakanı ve Osmanlı Padişahını kovar, ancak İngiltere Kralı 8. Edward’a saygıda kusur etmez ve onu Dolmabahçe rıhtımında “bizzat” eliyle karaya çıkarır.
10:}Hristiyanların haysiyeti için Sultan Fatih Sultan Mehmet'in emaneti olan koskoca Ayasofya Camini kapatır, fakat Müslümanların camilerini başlarına yıkar ve haysiyetleri hiç umrunda olmaz.
Bütün bunları hangi Müslüman Türk yapabilirdi ?
11:} Kaynak:
Grace Mary Ellison, An Englishwoman In Angora, 1923, sayfa 244, 245.
Tercüme eden;
İbrahim S. Türek, Milliyet Yayınları, 1. Baskı, Istanbul 1973, sayfa 247, 248.
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
5️⃣/#SABETAYİST
1•Ilgaz Zorlu'nun röportajı :
Söylediklerimi aynen yazmanızı beklemiyorum ama en azından çarpıtmadan yazacağınızı umuyorum.
Nedenmiş o.?
Sanıyorum bazı sıkıntılar yaşayacaksınız ama ben size durumu anlatayım. Sabetaycılık hakkında rahatça konuşulabilmeli.
2•Bunda ciddi bir sakınca yok aslında. Türkiye’de bir resmî tarih ve Cumhuriyet Halk Partisinin getirdiği bir seçkin bürokrat Türkler anlayışı var.
Bu anlayış, 1924’teki mübadelede Sabetaycıların Türkiye’ye getirilmesiyle doğdu.
3•Sabetaycılığın devlet içindeki rolünün anlaşılabilmesi için Türkiye tarihindeki iki noktanın aydınlatılması gerekiyor.
Bir dakika. 1924’te gayri Müslimler dışarı gönderildi ve Müslümanlar Misak-ı Millî sınırlarına dahil edildi.
1/Biliyor musunuz, en güçlü silah gıdadır.
Bu toplumu yıllardır gıda terörü ile zehirlediler.
Kadim Anadolu toprağının ata tohumunu öldürdüler, bu yetmezmiş gibi GDO'lu beyaz unlara en az 50 çeşit katkı maddesi eklediler.
2/Ekmek bizde kutsaldır, bu millet ekmeği yerde görse yerden alır, öper ve kuşlara yem olsun diye yüksek yerlere koyardı. Tıpkı o ekmek gibi, o eski nesil gitti bambaşka bir nesil geldi. Genetiği değiştirilmiş ekmek gibi genetiği değiştirilmiş bir nesil türedi.
3/Evet kesinlikle savunma amaçlı top, tüfek, uçak hepsi çok önemli silahlardır ancak bundan çok daha önemli olan silah zehirsiz, sağlıklı gıda, genetiği değiştirilmemiş ve kısır olmayan ata tohumudur.
En büyük terör gıda terörüdür.
1/CHP zihniyetinin suç olarak gördüğü iki konu vardır,
Milli kaynaklarla yatırım ve hizmet yapmak,
Müslümanlara ibadet özgürlüğü sağlamaktır.
2/CHP belediyeleri, milletin milyarlarca lirasını heba ederken sesi çıkmayan CHP'liler, #MelihGökçek'in belediye kaynakları ile Ankaralıların eğleneceği, esnafın para kazanacağı #Ankapark'ı yapmasını suç ,milletin parasının çarçur edilmesi olarak görüyor.
3/Ankapark'ı günah keçisi yaptılar. CHP zihniyetinin usulsüzlüklerini unutturmaya çalışıyorlar.
CHP'li Ekrem İmamoğlu'nun yönetimindeki İBB'ye ait şirketler, 2019 seçimlerinin ardından kardan zarara geçti.
1:)Sabetay Zincir Şeker Fabrikaları:
Yıl 1925.. İş Bankası Grubu olarak anılan kaymak tabaka var.
Başrollerde, dönemin İstanbul MV Şakir Kesebir, Edirne MV dede Faik Öztrak, Bilecik MV İbrahim Çolak ve ‘Şeker Kralı’ Hayri İpar var. Kurulan Şirketin adı ise ‘Şeker Şirketi’
2:)Bu 4 ortak, önce İş Bankası’nı ardından da Ziraat Bankası’nı arkalarına alıp Türkiye’nin Şeker ithalatını ele geçirirken,
İş Bankası’nın ve başını Celal Bayar’ın çektiği İş Bankası Grubu’nun nüfuzunu kullanarak fabrikaların şeker üretimini düşük tuttular.
3:)Şeker Fabrikaları’nın üretimini düşük tutan bu 4 kurnaz ortak, bu sayede kendi kurdukları şirket üzerinden ithal malı şekerleri Tekel üzerinden satarak astronomik kazançlar elde ederek servet sahibi oldular.
1~2'ci Dünya savaşı 1945'de bittiğinde Avrupa'nın hiçbir ülkesinde ve Japonya'da taş taş üstünde kalmamış harap olmuşlardı adamlar 15-20 yılda Avrupa ve Japonya tekrar ayağa kalktı güçlendi en büyük ekonomik ülkelerden oldular.
2~Şimdi o dönem bizi yöneten zihniyete sormak lazım, Cumhuriyetten bu yana, Türkiye böyle yıkıcı ağır bi savaşa girmemişken neden Türkiye bi Japonya, Almanya, Fransa veya İtalya kadar olamadı da bizim insanımız yurt dışına gidip gurbetçi olmak zorunda bırakıldı.
3~Eğer birilerine sövülecekse
Türkiye'yi bu ülkelerin gerisinde bırakan ülkeye yatırım yapıp zenginleştirmek yerine milletin inancıyla uğraşan sürekli irtica yaygarası koparan millete küfredercesine gerici yobaz diyen zihniyete küfür edilmeye daha layıktır çünkü..
1-İstanbul'un bilinen ilk fotoğrafı.
Beyazıt Kulesinden İstanbul, 1843
Girault de Prangey, fotoğraf makinesinin en ilkel hali Dagerotip'in icadından tam 3 yıl sonra Doğu'ya doğru yola çıkar.
2-Prangey'nin 1842'de başladığı fotoğraf seyahati esnasında uğrak yerlerinden Anadolu ve İstanbul'da 1843'te çektiği fotoğraflar, çok sayıda uzman ve tarihçi tarafından ‘İstanbul'un bilinen ilk fotoğrafları’ olarak kabul ediliyor.
3-İzleyicileri 19.yy tarihine doğru yolculuğa çıkaran ‘Monumental Journey’ (Anıtsal Yolculuk) adlı serginin ‘Anadolu’ olarak geçen bölümündeki İstanbul fotoğrafları arasında, Beyazıt Kulesinden çekilen ve İstanbul'un o dönemki panoramik manzarasının görüldüğü fotoğraf öne çıkıyor