Merkez Bankası politika faizini %13'e indirdi, #dolar tepkiyle 18 liranın üzerine çıktı.
Peki hükümet ne yapmak istiyor?
Doların yükselişine dur demek için muhalif ekonomistlerin dediği gibi faizi yükseltmek risk değil mi?
Elinde ne var ki taviz vermeden ilerliyor?
⬇️
Önümüzde seçim var, hükümet bu seçimi kazanmak istiyorsa doları ve enflasyonu dizginlemek, ekonomik ortamı düzeltmek zorunda.
Muhalif ekonomistlere göre bunun yolu faizi yükseltmek, ekonomi yönetimine Kemal derviş gibi küresel sistemin adamlarından birini getirmek.
⬇️
Ama hükümet bunları yapmıyor.
Faizi yine düşürdü, ekonomi yönetimini kendi ekonomik planını uygulayacak kadrolarla kurdu ve devam ediyor.
Peki neden daha kolay olanı yapmıyor?
Yükselt faizi, düşür doları, getir küresel çetenin onay vereceği bir ismi, tüm veriler düzelsin!
⬇️
İki sebeple yapmıyor.
Birincisi, bunun bir sömürü düzeni olduğunu, bugünü kurtarıp yarını satmış olacağını biliyor ve bunu yapmıyor.
İkincisi ise, ekonomiyi düzeltmek konusunda kendine ve elindeki kızlara güveniyor.
Taviz vermeden, dayatmalara boyun eğmeden yapacağım diyor.
⬇️
Tabi önümüzde bir seçim var ve riskli bir döneme giriliyor.
Ama burada da şu var;
Hükümet eğer muhalif ekonomistlerin dediğini yapsa ve ekonomik veriler yarınları satmak pahasına dizelde dahi buradan siyasi rant elde eden onlar olacak.
⬇️
"Hükümet faizleri düşürerek hata yaptı, dolar ve enflasyon bu yüzden düzeldi, biz yapma dedik, sonra bizi dinledi, faizleri artırdı, ekonominin başına doğru(!) kişileri getirdi ve ekonomi düzeldi" diyecekler.
Yani yine kerameti kendilerinden olacak !
⬇️
Hükümet ise riske giriyor ama anladığım şu ki kendine ve kozlarına güveniyor.
"Sizin dediginizi yapmayacağım. Çünkü doğru olan bu değil. Benz sizin itiraz ettiğini doğru ama zor olan yoldan gidip ekonomiyi kalıcı olarak düzelteceğim ' diyor.
⬇️
Eğer bunu başarırsa, bu ülkede kimse bir daha faiz lobisinin işine gelecek bir öneride bulunamaz.
Kimse ekonomi yönetimine küresel çetenin bir adamını öneremez.
Kimse hükümete ekonomi konusunda had bildirmeye kalkamaz.
⬇️
Evet, bugün yaşanan sadece dolarla, enflasyonla mücadele değil.
Bugün, ülkenin ekonomisini, kaynaklarını, parasını kimin yöneteceğinin, kimin ülke üzerinde söz sahibi olacağının mücadelesi.
Allah, bu ülkeyi gerçekten sevenleri muvaffak etsin...
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Koç holding kârını %400, ona bağlı Tüpraş ise %1100 artırmış (TL bazda).
Demek ki diğer birçok büyükbaş gibi bu zor dönemin fırsatlarını değerlendirmiş, milletin kanını emmişler.
Boğazlarında kalsın!
Peki devlet, hükümet niye buna müsade etmiş?
Lütfen aşağı doğru okuyun⬇️
Geçen aylarda ABD'deki petrol şirketlerinin de karları açıklanmıştı.
Rakamlar öyle yüksekti ki ABD başkanı Biden şöyle demişti;
"Petrol şirketleri tanrıdan bile çok para kazanıyor!"
Evet, ABD devleti bile bunu engelleyemedi.
Çünkü sistem ona göre kurulmuştu.
Peki bizde?
⬇️
Bizdeki holdingler, onlar üzerinden kurulan sistem farklı mı?
Hayır değil!
On yıllar öncesine dayanan, dışarıdan beslenen ve bağlı olan, ülke ekonomisini büyük ölçüde konsolide eden, böylece öyle kolay kolay ekarte edilemeyen holdingler bunlar!
⬇️
Erdoğan'ın Fidan'a bu kadar güvenmesinin sebebi ne?
MİT'i bölgenin en güçlü istihbaratı yapma planı ne zaman başladı?
⬇️
Hiç not almadığı ama hiçbir şeyi de unutmadığı söylenen,
Psikoloji eğitimi almadığı ama psikolojik tahlil konusunda üstüne kimsenin olmadığı iddia edilen bir adamdan bahsediyoruz.
⬇️
Geçmişine dair öyle çok ekstra sayılabilecek bilgiler yok.
Ancak parçaları birleştirince, Hakan Fidan'ın MİT'in başına kadar uzanan yolculuğunun, sıradan bir adamın, sıradan yolculuğu olmadığını görebiliyoruz.
⬇️
Türkiye'de siyaset, maalesef ki hizmet yarışı değil beka meselesi.
Çünkü siyasetin sağı-solu milli değil, bir tarafı mutlaka dışarıdan besleniyor, millete değil dışarıya vaat veriyor.
En az o kadar büyük ama yeterince ilgilenilmeyen bir tehlike daha var;
Kültürel emperyalizm!
Benim aklım hep burada, bir elimin de hep burada olması için çabalıyorum.
Ama imkanlar kısıtlı, alanlar kapalı, imkanı olanlar ise bu çok önemli alana sırtını dönmüş, sadece siyasetle ilgileniyor.
Bunu adı günü kurtarmaktır. Elbette bugün önemli ancak yarınlar boş bırakılamaz!
Biliyorum..
Siz de ilgi duymayacaksınız bu yazdıklarıma. Tıpkı o makam, mevki, imkan sahipleri gibi "bana bugüne dair, gündeme dair, insanların ilgisini çekecek şeylerle gel" diyecek bir tarafınız.
Çünkü zihniniz bugüne odaklanmış, yarına kör olmuş maalesef.
"Enflasyona karşı çok sert tedbirler alabilirdik ama biz büyümeyi tercih ettik."
Bakan Nebati bu sözü söylediğinde, vatandaş;
"Bana ne, benim cebim büyümedi ki" dedi.
-Peki büyüme rakamları vatandaşı cebine yansır mı?
-Ne zaman yansır?
Herkesin anlayacağı şekilde anlatalım.
⬇️
Ekonomik büyüme, bir ülkenin ürettiği ve sattığı mal ve hizmetlerin artmasıdır.
Bir şirket düşünün;
Mesela üretim yapan bir fabrika..
Fabrika geçen yıl 100 birim mal üretiyordu,
Bu sene siparişler arttı, 120 birim üretip sattı.
O fabrika %20 büyüdü diyebiliriz.
⬇️
Ya da bir restoran düşünelim.
Geçen yıl günde 100 liralık yemek satıyordu,
bu yıl satışı 120 birime çıktı.
Bu restoran da %20 büyümüş olur.
Şimdi bu duruma muhalefet kafasıyla bakarsak;
Fabrikanın sahibi daha zengin olmuş,
Restoranın sahibi parasına para katmış diyebiliriz.
⬇️