1-Tevrat’ta yer alan Tufan efsanesinde Nuh peygamber tarafından gemiden salınan kuş, bilindiği üzere bir güvercindir.Tevrat’ta yer alan bu efsanenin kaynağının eski Sümer ve Babil efsaneleri olduğu bilinir. Benzer anlatımların Sümerlerde Gılgamış destanında da bulunması çok eski
2- dönemlerde Mezopotamya’da güvercinin evcilleştirilmiş olabileceğini düşündürmektedir...
Ayrıca Frigler, Lydialılar, Urartular, Yunan, Roma ve Bizans devletleri döneminde de Anadolu’da güvercin yetiştiriciliği yaygınlaşmıştır. Toplum hayatının içinde var olan ve onu yakından
3-etkileyen güvercinler bu toplumların sanatlarına da yansımıştır.
Eski Yunan mitolojisinde aşk ve güzellik tanrıçası olarak bilinen Aphorodite’nin sembolü de bir güvercindir.
Assos’da yapılan nekropol kazılarında 8 numaralı lahitin üzerindeki oymalardan
4- muhtemelen Afrodite ve güvercin kabartması Roma döneminden kalma olup 5. yüz yıla tarihlenmektedir. Bu eserleri Çanakkale müzesinde görebilirsiniz....
1- Bugünün Söke Ovası geçmişin deniziydi. Siyah nokta içine aldığım alan bir zamanlar denizdi. Kala kala Latmos Körfezi kaldı, yani Bafa Gölü. Gemiler oraya kadar sokulur, Herakleia Latmos/Kapıkırı Limanı'na yüklerini boşaltırdı. Bir zamanlar delice ve özgürce akan ama
2- bugün korka korka akan Büyük Menderes Nehri'nin getirdiği balçık, kum ve çamur tabakasının körfezi doldurmadan evvelki hâlini gösteren harita. (deprem de etkili) İlk Priene, Miletos ve Myus gibi kentler, bir zamanlar liman kentiydi. Haritada Hybanda Adası, bugünün Özbaşı Köyü.
3- Menderes onca badireye, iklim değişimine rağmen çalışmaya devam ediyor. Ve çok uzak olmayan bir zamanda Menderes, Dalyan denilen alanı denizden alıp göl haline getirecek. Eskinin en önemli liman şehri, bilimsel düşüncenin doğduğu şehir Miletos, Milet'in yanında bulunan
1- Dinazor Mumyası Yakın zamanda yapılan dinozor mumyası keşfi arkeologları şaşkınlık içinde bıraktı. Bu mumya şimdiye kadar bulunanların içinde en iyi korunmuş olanlardan birisidir. Bu durum mumyanın hala sağlam bir deriye ve sert bir kabuğa sahip görünümünden anlaşılmaktadır.
2- Madencilerin Kanada’da sondaj yaptığı sırada tamamen tesadüf eseri bulunmuş olan fosilin 110 milyon yıldan daha eski olduğu düşünülüyor. Mumya, Kanada’nın Alberta eyaletinde bulunan Royal Tyrell Paleontoloji Müzesi’ne yerleştirildi.
3- Dikkatle yapılan incelemelerin ardından hayvanın derisinin bozulmamış bağırsaklarını da koruduğu keşfedildi. #archaeology #historyofart
1- SUSMAK YERİNE FİKİRLERİNİ YAYMAYI TERCİH ETTİĞİ İÇİN DERİSİ YÜZÜLEREK ÖLDÜRÜLEN TÜRK ŞAİİRİ NESİMİ RUHU ŞAD OLSUN.
Büyük Türk Ozanı NESİMİ, bir tarikata gider.
Azgın softa Nesimi'nin TÜRKÇE konuşmasından rahatsız olur. Nesimi'den ya Arapça ya da Farsça konuşmasını ister.
2- NESİMİ ise azgın softaya şu cevabı verir:
"Har içinde biten gonca güle minnet eylemem!
Arabi, Farisi bilmem; dile minnet eylemem.
Sırat-ı Müstakim üzre gözetirim Rahim’i,
İblisin talim ettiği yola minnet eylemem.
3- Bir acayip derde düştüm, herkes gider kârına,
Bugün buldum, bugün yerim; Hak kerimdir yarına.
Zerrece tamahım yoktur, şu dünyanın varına
Rızkımı veren Hüdâ’dır, kula minnet eylemem.
Oy Nesimi, can Nesimi; ol Gâni Mihman iken,
Yarın şefaatlarım Ahmed-i Muhtar iken,
1-Babil Kulesi
Tevrat'ta,Kur'an'da ve dünyanın birçok bölgesinde yerel efsanelerde bahsi geçen, Tanrı'ya ulaşmak için inşa edilen kule.Akadca bāb-ilû sözcüğü Tanrı'nın kapısı demektir. Sümercede aynı anlama gelen sözcük Kadingirra'dır.Eski Ahit'te Babil sözcüğü Babel şeklindedir.
2- Bu kelime İbranice Bavel kelimesinden gelir ve Eski Ahit'te "kargaşa, karışıklık" şeklinde açıklanır. Dünyanın yedi harikasından biri sayılan ve Babil'in Asma Bahçeleri içinde bulunan Babil Kulesi,Tanrı Marduk adına yapılmıştır. Sümerliler, yükseklere taparlar ve yer ile göğü
3- bağlayan kutsal bir ağacın varlığına da inanırlardı. Sümerliler yeri göğe bağlayan bu ağacı temsil eden ve Tanrıdağı dedikleri kuleyi zamanımızdan 5.000 yıl kadar önce yapmışlardır.
Kule temelde 90 metre genişlikte ve 90 metre yüksekliğe sahip 7 katlı bir bina idi.
Bu bilim tarihindeki en korkunç deneylerden biri, bir fare kolonisinin davranışı aracılığıyla bilim insan toplumlarını açıklamak için yapılan bir girişimdir. "Evren 25" fikri 1958 ve 1962 yılları arasında Norveç fareleri üzerinde deneyler yapan
2-Amerikalı bilim adamı John Calhoun'dan geldi.
Calhoun,yüzlerce farenin yaşayıp üreyeceği bir "ideal dünya" yarattı.
Daha spesifik olarak Calhoun "Fare Cenneti" olarak adlandırılan kemirgenlerin yiyecek ve su bolluğunun yanı sıra büyük bir yaşam alanının olduğu özel tasarlanmış
3-bir alan. Başlangıçta, kısa sürede üremeye başlayan dört fare çiftini yerleştirdi ve bu da nüfuslarının hızla artmasına neden oldu. Ancak 315 gün sonra üremesi önemli ölçüde azalmaya başladı.
Kemirgen sayısı 600'e ulaştığında aralarında bir hiyerarşi oluştu ve sonra