80 Yıllık utanç "Varlık Vergisi" üzerine notlar...
1- 1939'da başlayan 65 milyonun üzerinde insanın yaşamını yitirdiği İkinci Dünya Savaşı olanca hızıyla devam ettiği ve savaş şartlarının Türkiye'yi de yakından etkilediği yıllardı..
2- 1942 yılının 5 Ağustos günü Başbakan Şükrü Saraçoğlu TBMM'de "Biz Türküz, Türkçüyüz ve daima Türkçü kalacağız(...)." sözleri ile yeni hükumetin sosyal politikasını açıklamıştı.
3- Başbakan Saraçoğlu'nun TBMM'de yaptığı konuşmadan sonra İstanbul Gazetelerin yayın politikaları birden değişti ve 1942 yılı yaz ayı boyunca bütün gazetelerde hırsızlık, karaborsacılık, vurgunculuk ile ilgili haber ve yazılar çıkmaya başladı.
4- Hemen her gün ve her gazetede "karaborsacı Yahudi" "vurguncu Ermeni" tiplemesini içeren karikatürler yayınlanmaya başladı.
5- Hükumet II. Dünya Savaşının çetin koşullarında sözde sosyal adaleti sağlamak için bir kanun hazırlıyordu. Bu kanun ile karaborsacılık ve vurgunculukla zenginleşenler, bedelini ödeyecekti.
6- VE her gün yayınlanan bu haberlerle toplum "bir şeye" hazırlanıyordu ve bu "bir şeyin" ne olduğu Maliye Bakanlığı’nın, 12 Eylül 1942’de İstanbul Defterdarlığı’na atanan Faik Ökte’ye yaptığı gizli bir ricası ile çok sürmeden ortaya çıktı.
7- 2. Dünya Savaşı dönemindeki özellikle azınlıkların haksız kazançları vergilendirmek için cetveller hazırlanması gerekiyordu. Bu sebeple hazırlanan cetvellerde kimin, ne olduğu özellikle belirtilmeliydi.
8-Büyük yerden gelen bu emir derhal uygulamaya kondu ve hazırlanan cetvellerde Müslümanlar M, gayrimüslimler G, dönenler (sabetayistler) D, Ecnebiler E harfleriyle kodlandı.
9-Gazetelerin haberleri ile toplum hazırlanırken bir yandan ülke genelinde gizli ibareli emirlerle ticaretle uğraşan azınlıkların tek tek fişlemesi yapılıyordu.
10-Bütün bu hazırlıklar bittikten sonra hazırlanan Varlık Vergisi Kanunu, Saraçoğlu hükumetince 9 Kasım 1942’de TBMM’ye gönderildi. İki gün sonra 350 milletvekilinin oy birliği ile kabul edildi.
11-12 Kasım 1942’de 4305 sayılı Varlık Vergisi Kanunu, Resmi Gazetede yayımlandı. 17 maddelik kanuna göre büyük çiftçiler, yüksek gayrimenkul sahipleri ve şirket ortakları bu kapsamda vergilendirilecekti. Kanun oldukça sertti ve kanuna itiraz hakkı yoktu.
12-KANUNA göre il ve ilçe merkezinde kimin ne kadar vergi vereceğini belirleyecek kararları kesin olan servet tespit komisyonları kurulacak vergi ödeme süresi 15 gün olacak, 15 gün içinde tahakkuk eden vergiyi ödemeyenlerin malları haczedilerek icra yoluyla satılacaktı.
13-Borcunu 1 ay içerisinde ödemeyen mükelleflerin bedeni kabiliyetlerine göre genel hizmetler ve belediye hizmetlerinde çalıştırılmasını öngörüyordu.
14- Kanun kesindi. Kanuna itiraz merci yoktu. Ve her şey görünüşte kanuna göre yapılıyordu.
15-İstanbul'da kurulan komisyon tahakkuk eden vergi listelerini 18 Aralık 1942'de açıkladı. Tahakkuk eden vergilerin %87'si gayrimüslim, %7'si Müslim mükelleflere yüklenmişti. Geri kalan %6 değişik kalemlerde olup, bunların da çoğu gayrımüslim azınlıklar ve ecnebilerdi.
16- 4 Ocağa kadar vergisini ödemeyen mükelleflere birinci hafta için %1, sonraki haftalar için %2 gecikme zammı uygulanacağı ilan edildi.
17-Aralık 1942 ve Ocak 1943 tarihleri arasında İstanbul'da gayrimüslimlere ait binlerce taşınmaz mülk el değiştirdi. Kısacası devlet operasyonu ile Türkleştirildi.
18- O günler en çok anlatılan bu fıkra oldu.
Salomon soruyor:
-Mişon, sen ne verdin?
-10.050 lira 20 kuruş.
-Kirkor, sen?
-20.195 lira 30 kuruş.
-Yani, ya sen?
-29.715 lira 40 kuruş.
-Ahmed Bey, sen ne verdin?
-50 lira 10 kuruş. Atatürk, ne demiş “Ne Mutlu Türk'üm diyene!”
19- El değiştiren mülkler arasında İstiklal Caddesi'ndeki yapıların büyük bir kısmı bulunuyordu.
20- Satılan mülklerin %67 kadarı Müslüman Türkler, %30 kadarı resmi kurum ve kuruluşlar tarafından alındı. 21 Ocak 1943'ten itibaren İstanbul'da binlerce gayrimüslime ait ev ve iş yerleri haczedilerek haraç mezat satıldı.
21- Devletin istediği vergiyi veremeyenler 27 Ocak ile 3 Temmuz 1943 arasında, Erzurum Aşkale'ye yollandı.
Çalıştırılacaklara verilen ücretlerin yarısı borçlarına mahsup edilecekti..
22- Türkiye'de bütün bunlar yaşanırken New York Times gazetesinde Cyrus Sulzberger imzasıyla 9-13 Eylül 1943 tarihlerinde Türkiye'deki Varlık Vergisi uygulamasını eleştiren bir dizi yazı çıktı.
23-Yazı dizisi dünyada büyük yankı buldu. Uluslararası bir tepki ortaya çıkınca 17 Eylül'de toplanan TBMM, henüz tahsil edilmemiş olan Varlık Vergisi borçlarının silinmesine karar verdi
24- Halkın servetini, devlet elinde toplamayı hedefleyen Varlık Vergisi, Nazilerden ilham almış; yakın tarihin bir yüz karası olarak hatırlanmaya devam etmektedir.
25-İshak Alaton 2012'de Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nda yaptığı konuşmada babasının Varlık Vergisi’ni ödeyemeyip Aşkale’ye sürüldüğünü, döndükten sonra da kendine hiç gelemediğini anlattı.
26- İşadamı İshak Alaton 2012 yılında Radikal'den Ezgi Başaran'ın Varlık Vergisi’nden sonra babanız “Vatandaş devletine ihanet ederse, cezası bellidir. Devlet vatandaşına ihanet ederse, ne yapmalı İshak” dediğinde ne hissettiniz? sorusu karşısında şunları söyleyecekti:
27- "Cevap veremedim. Çünkü devletine hayrandı babam. CHP üyesiydi, şişli Halkevi’nde bedava Fransızca dersleri verirdi. Böyle bir heyecanı olan adamın, 1938’de Atatürk ölünce hayatı değişti.
28- İnönü’nün politikalarında gariplikler olduğunu anlıyor, Varlık Vergisi’yle de zaten iki seksen yerde adam. Karakteri değişiyor, depresyona giriyor. Gün be gün görüyoruz, o cevval adam evden çıkmamaya başladı."
29- 29 Ocak 2012 yılında Milliyet'ten Miraç Zeynep Özkartal’ın sorularını cevaplayan Varlık Vergisi mağduru Şabat Levi muhabirin Devletin sizden özür dilemesini ister misiniz?" sorusu üzerine şu yanıtı verir. "Hata ettik” demelerini isterim tabii. Ama ne değişir?
30- Ayhan Aktar'ın "Varlık Vergisi ve Türkleştirme Politikaları" adlı kitabında aslında olayın özünü anlatıyor. Varlık Vergisi, Türkleştirme politikası olduğunu gözler önüne seriyor.
31- Varlık Vergisi kanunu bahane edilerek azınlıklardan alınan malların, arsaların, evlerin o dönem belli güçlü, olan Türklere geçtiği biliniyor. Kısacası servet Türkleştiriliyor.
32- “Follow The Money”, parayı izle. Ve paranın nereye gittiğine bakarsak Varlık Vergisi kanunun amacını da anlıyoruz.
33- Faik Ökte'nin 1948’de yazdığı “#VarlıkVergisi Faciası” kitabında geçen ifadeler oldukça önemli.
Öke kitabın önsözden şunları yazıyor: “Bu devlet adamları yapılan mezalimi kör ve sağır bir kalple seyrettiklerinden dolayı lanetle anıldıkları bir durum. Ve tarih önünde de en aşağı mevkilere kadar düşmüşlerdir”
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
1- Demirci Nurettin'in oğlu Hayrettin Karaman'ın İslamiyet’i temsil ettiğini zannederek dine karşı tepki gösterenlere İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe’nin hayatından kısaca bahsetmek gerekir.
2- Çünkü doğru kaynak oğullarına ve damatlarına makamlardan makam beğenenler ve Hayrettin Karaman değildir. İmâm Âzam Ebû Hanîfe'dir.
3-İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe İslâm düşünce tarihine itikadî, ahlâkî ve hukukî alanda damgasını vuran büyük bir alimdi.