Laiklik Tarikatının Okullarında Tacizci ve Tecavüzcü BAZI Öğretmenler-1
1-İzmir Karşıyaka'da beden Eğitimi Öğretmeni O.Ç, liseli gençleri sözlü ve elle taciz ettiği gerekçesiyle tutuklanarak cezaevine kondu.
-->>
2) İstanbul Bayrampaşa'da bir öğretmen, İlkokul 5. sınıfta okuyan 6 öğrencisini taciz ettiği
gerekçesiyle 90 yıl hapis cezasına mahkum edildi.
-->>
3)
İzmir'de lise öğrencisi D.C'yi taciz edip şantaj yoluyla 5 yıl boyunca tacize devam eden Türk Dili ve Edebiyat Öğretmeni C.G, idari soruşturma kapsamında görevden uzaklaştırıldı.
-->>
4) Antalya'da Öğrencisi A.B'yi Okul kütüphanesinde ve boş sınıfta taciz eden İngilizce Öğretmeni N.D, 15 yıl 11 ay hapis cezasına mahkum edildi.
-->>
5) Bilecik'in Bozöyük ilçesinde ortaokul Beden eğitimi öğretmeni S.K, 14 yaşındaki kız
çocuğunu istismar ettiği gerekçesiyle tutuklandı.
-->>
6) Tunceli'de İlkokul 4. Sınıf Öğrencisi bir kızı defalarca taciz ettiği gerekçesiyle tutuklanan Serkan Kıt, 18 yıl 9 ay hapse mahkum edildi.
-->>
7) Antalya Kemer'de bir ilkokul Öğretmeninin, 6 ve 7. sınıfta okuyan biri engelli 3 kız çocuğunu taciz ettiği ortaya çıktı. Veliler "onu bize verin öldürelim" diye eylem yaptı.
-->>
8)
Diyarbakır'da 7 yaşındaki 4 ayrı kız çocuğunu taciz ettiği gerekçesiyle tutuklanan Öğretmen A.D için
48 yıl hapis cezası istendi.
-->>
9) Avcılar'da Resim Öğretmeni T.Ö, bir çok öğrencinin taciz şikayeti üzerine aileleri tarafından ihbar edildi ve tutuklandı.
-->>
10) Hatay'da bir İlkokul öğretmeni M.S'nin, evlilik vaadiyle reşit olmayan 10 ayrı kız ile ilişkiye girdiği ortaya çıktı. (Burada tek suçlu Öğretmen değil) Olaylar, bir kızın ihbarı üzerine patlak verdi. El konulan bilgisayarında da işlediği suçlara dair deliller bulundu.
-->>
11) İzmir'in Buca ilçesinde Özel ders verdiği 8 yaşındaki Y.S'yi taciz ettiği gizli kamerayla ortaya çıkan Mustafa B. hakkında 23 yıl hapis cezası istendi.
-->>
12) Ümraniye'deki bir engelli okulunda, zihinsel engelliler Öğretmeni M.Ü'nün 3 engelli çocuğu taciz ettiği ortaya çıktı.Daha da vahimi,tacizci Öğretmen,"kendisinde psikolojik rahatsızlık olduğu için tacizde bulunduğunu" belirten bir dilekçe vererek okuldan ayrılmak isterken -->>
13) Okul idâresi MEB ile yapılan sözleşmenin bozulmaması ve ödeneğin kesilmemesi için;
“Eğer ayrılırsan dilekçeni savcılığa veririz” tehdidinde bulunarak tacizci öğretmenin eğitime devam etmesini sağladı. Bir müddet daha okulda çalışmaya devam eden M.Ü’nün,
-->>
14) tacize uğrayan öğrenci ailelerinin okul idaresine baskı yapması üzerine işine son verildi.
Timur Soykan'ın Birgün gazetesinde tarikatlarla ilgili ortaya attığı iddiaların kat be kat fazlası,günümüze uyarlamak istedikleri "Köy Enstitüleri"nde ortaya çıktı.
Milli Eğitim Bakanlığının 27.6.1951 tarih ve 64064 sayılı emirleriyle tanzim olunup
2) adli mercilere verilmiş olan ve onlarca belge ihtiva eden bir rapordan sadece beş adet belge naklediyorum:
Köy Enstitüleri'nin mimarı eski Ilköğretim Genel Müdürü Ismail Hakkı Tonguç zamanında,köy enstitülerinde ahlaksızlığın geniş ölçüde terviç edilmesi ve memleket ahlakının
3) ifsadı ve dolayısiyle komünizmin bir esasının daha yerleştirilmesi yoluna gidildiği anlaşılmaktadır. Köy enstitülerinde ahlaka aykırı olaylar, o derece zuhur etmiş ve müsamaha görmüştür ki, emsali hiçbir müessese ile kıyaslanması kaabil değildir. Bu olaylardan tespit edilen
M. Kemal Atatürk, “Gökten Indiği Sanılan Kitaplar” sözüyle ne demek istedi?
Esasen M. Kemal’in bu konuşmada ilahi kitapları kastettiğini kemalistlerin az çok “okumuş” kesimi biliyor, fakat yalan yanlış teviller yapmak suretiyle müslüman aile
2) ortamında doğup büyümüş ve Islami hassasiyetlere sahip olmakla birlikte dini-tarihi malumatı zayıf insanları aldatmaya ve böylelikle de bu batıl rejimi ayakta tutmaya çalışıyorlar. Işte bizim bütün gaye ve gayretimiz gerçekleri olduğu gibi ortaya koyup insanların aldatılmasına
3) mani olmaktır.
Bu kısa bilgilendirmeden sonra artık asıl meselemize geçebilirz. Yazıyı ikiye taksim ettik. Evvela M. Kemal’e ait sözlerin “ne” manaya geldiği üzerinde duracağız, ardından “Gökten inen kitaplar” ifadesinin gerek sözlüklerde, gerek Hukuk metinlerinde ve gerekse
#TOGG2022 1) Cumhuriyet 29 Ekim’de mi ilan edildi?
Okullarda “belletilen tarih”e göre M.Kemal 28 Ekim 1923 akşamı Çankaya’da arkadaşlarına; “Yarın Cumhuriyet’i ilan edeceğiz” demiş ve ertesi günü de etmiştir.
Sanki daha evvel hiç Cumhuriyet’ten bahsetmemiş gibi.
Halbuki -->>
2) Viyana’da neşredilen “Neue Freie Presse” gazetesinin muhabirine verdiği bir mülakatta “Cumhuriyet’in ilan edileceğini” ifade etmişti.
Acaba 29 Ekim’den ne kadar evvel açıkladı bir tahmin edin…
2 gün?..
5 gün?..
10 gün?..
15 gün?..
20 gün?..
1 ay?..
Hiçbiri… Daha
3) evvel... Tarihini verelim:
22 Eylül 1923!
29 Ekim nerede, 22 Eylül nerede…
Bahsi geçen gazetenin muhabiri bu haberi 26 Eylül’de Ankara’dan Viyana’ya bildirdi. 28 Eylül’de ise gazetede neşredildi ve aynı nüshada “Türkiye bir Cumhuriyet-M.Kemal Cumhurbaşkanı” başlıklı bir
New York'ta yayınlanan "Forward" adlı bir gazetede M.Kemal'in Kudüs Kamenitz Otel'de Elizier Ben Yehuda adlı bir yahudiyle görüştüğü ve Sabetayist olduğunu söylediğine dair bir yazı çıkmıştı.
Türk Tarih Kurumu Müdürü Uluğ Iğdemir'in
2) "Atatürk'ün Yaşamı" adlı kitabında da bu görüşmenin gerçekleştiği doğrulanır ama Sabetayistlik iddiasına temas edilmez.
Kemalistler ise başka kaynaklarda geçmediğini ileri sürerek iki kaynağı reddediyor ve adı geçen yahudiyle görüşülmediğini söylüyorlar.
Bunlara da kaynak
3) beğendiremiyoruz. Ama başka bir kaynak daha var.
M.Kemal ile 1909’da tanışan ve o sırada “Yenice” (Bulgaristan) kaymakamı olan dostu Ibrahim Süreyya Yiğit, tanışma hikayesini anlatırken onun ağzından şunları nakleder:
"Bak Ibrahim Süreyya Bey. Ben Erkanı Harbiye’den 1905’te
1) Bazı kitap tüccarı sözde tarihçiler, Sultan II.Abdülhamid devrinde Bomonti bira fabrikasının açıldığını söyleyerek sanki padişahın bizzat kurduğu şeklinde bir algı oluşturmak istiyorlar.
Halbuki Osmanlı Devleti’ndeki bira fabrikasını yabancı bir şirket kurmuştur.
Dahası,
2) o dönem içki içmek yalnız gayri müslimlere serbest, Müslümanlara ise yasaktı.
Kaldı ki o dönem İstanbul'un yarısından fazlası gayri müslim olduğu için alkollü içkiler daha ziyade Beyoğlu ve Galata çevresinde satılırdı.
Ayrıca Devlet, Müslümanları içkiden koruma vazifesini de
3) ihmal etmemiştir. Bu belgeden de görüldüğü üzere, cami yakınlarında ve müslüman mahallelerinde, hatta müslüman mezarları çevresinde dabi meyhane açmak yasaktı.
M.Kemal ise bizzat bira fabrikası kurmuştur. Üstelik müslümanlara olan yasağı kaldırdığı gibi içmeye de teşvik