Terken Hatun Profile picture
Jan 6 22 tweets 3 min read
Oğuz Türklerinde Kadının Giyim Kuşamı

Oğuzlarda kadın giyim kuşamında üst giyimi olarak kaftan, cübbe, don kullanıldığı Dede Korkut boylarında görülmektedir. Gittiği ve gezdiği yerlerde halkın dış görünüşleriyle ilgili geniş bilgiler veren Evliya Çelebi ise Seyahatname`sinde⏬⏬
Edirne kadın ve erkek giyim kuşamını anlatırken; "sayısız ve sınırsız ileri gelenleri samur kürk ve renk renk değerli (atlas) kumaşlar giyip, sarıklarının uçlarını sarkıtıp salınırlar, orta halli olanları çuka ve boğası kaftan giyerler "der.
Buradan da belli olduğu gibi 17. yüzyılda yaşamış seyyah Evliya Çelebi üst ve orta olmak üzere iki sınıf tabakanın yaşamında giyim kuşam farkını vurgulamıştır.
Dolaysıyla üst tabaka yaşam tarzı süren "Han kızı Burla Hatun samur cübbesin egnine aldı" şeklinde Kazan Biy oğlu Uruz Bigin Tutsak Olduğu Boy’da geçen ifade bu farkı gösterir mahiyettedir.
Türkler tarihlerinin en eski zamanlarından başlayarak, uzun zaman beş ana renk olarak kara, ak, kızıl, yeşil ve sarı renkleri esas görmüş ve bu renklerden her birini dünyanın dört yönü ile merkezini ifade etmekte kullanmışlardır.
Türklerde sarı renk, güneşin, merkezin veya yerin rengidir. Sarı renk bazen altın sarısı olarak ya da sadece altın olarak geçmektedir. Bu renk güneşin simgesi olarak akıl, zihin, idrak, sezgi, iman gibi kavramları içerir.
Nitekim Türk sözlü ve yazılı kültür geleneklerinde sarı renkle sıklıkla "Kaşgarlı’nın, XI. yüzyılda Türk piyasalarında alınıp satılan Çin ipeklilerinden söz ederken sık sık, kırmızı, yeşil ve sarı renkli kumaşlardan söz etmesi,+++
++söz konusu renklerin Türk günlük hayatındaki yerini ve onların kültürüne yansımasını göstermesi bakımından dikkat çekicidir". Dede Korkut’ta Müslüman kızların kırmızı, siyah elbiseler giydikleri görülürken kâfir kızlarının Selcen Hatun örneğinde olduğu gibi+++
++sarı giysi giydikleri görülür. Önemli bir kadın tipi olan Saru tonlu Selcen Hatun boylarda bu epitet/sıfatlama ile zikredilmektedir. Sarının altın ile yakınlığı göz önünde bulundurulduğunda buradaki sarının zenginlik, kibarlık ve soyluluğu ifade ettiği düşünülebilir.
Kanlı Koca oğlu Kanturalı Boy’unda "Cemi yanında olan kızlar al giymişler idi, kendü saru geymiş idi". Yine aynı boyda Beyrek’in Selcen Hatun’a:+++
"Yalap yalap yalabıyan ince donlum"; seslenişi, Selcen Hatun’un giysisinin kadını zarif ve narin gösteren ince, parıldayan kumaştan olduğunu göstermektedir.
Başlık

Oğuz giyim kuşamı içinde başlıklar önemli bir yer tutmaktadır. Başa ve yüze bağlanan "yaşmak", "duvak" ve "çenber" toplumda kadının yerini ve statüsünü göstermektedir.
Örneğin, Kam Pürenin Oğlu Bamsı Beyrek Boy’unda “Banı Çiçek yaşmaklandı haber sordı."; "Vay al duvağum iyesi."; Kazan Big Oğlu Uruz Bigün Tutsak Olduğu Boy’da "Çenberüme alça kanum dökeyin mi?" şeklinde metinlerde geçmektedir.
Kadınların başlarını örten ve omuzlara kadar inen kumaşa yaşmak denirdi. Yaşmak sokağa çıkarken kullanılırdı.
Kuşak

Dede Korkut Kitabı’nda bağdama, tarak Oğuz kadınlarının, ayrıca ergen kızların bellerine kurşak yerine bağladığı belbağı olarak geçmektedir.
Bu kelimelere; "Bamsı Beyrek Boyu"ndaki "Beyrek güreşirken Banu Çiçek’in bağdamasın" aldı ve "Sarı Tonlu Selcen hatun köşkden bakar idi, taraklığı boşaldı" ifadelerinde rastlanmaktadır.
Ayakkabı

Ayakkabı, giysinin bir parçasıdır, ayakları kaplayan ve ayakları hava şartlarından koruyan giysidir. Ayakkabının temel amacı ayakları dış etkenlerden korumaktır. Zamanla dış giyim ile bütünlük sağlayan ayakkabılar ayaklar için giysi haline gelmiştir.
Oğuz Türklerinin giydiği ayakkabılar çeşitlilik göstermektedir. Dış giyimin bir diğer unsurunu çizme veya ayakkabı oluşturmaktadır. Fakat Dede Korkut Kitabı’nda bununla ilgili ayrıntılı malumat bulunmamaktadır.
Yalnızca incelenen metinlerde kadın çizmesi olarak adı geçen "sermüze", "paşmak" kelimelerine rastlanmıştır. Bu çizme ile ilgili bilgiler oldukça az olup Kazan Big Oğlu Uruz Bigün Tutsak Olduğu Boy’da şöyle geçmektedir: "Yoksa a Kazan ayağumdan sermüze atayın mı?".
Ayrıca Dede Korkut Kitabı’nın mukaddime kısmında geçen "Ayağum paşmak, yüzüm yaşmak görmedi." ifadesi ile ayakkabıdan bahsedilmektedir. Orta Asya’da başta çizme olmak üzere çarık, başmak ayakkabı türleri giyilmiştir. Bu ayakkabılar Selçuklularla Anadolu’ya taşınmıştır.
Takı

Türkler arasında kulağa halka yahut küpe takmak âdetinin İslamiyet’ten önceki devirlerde de olduğu bilinmektedir. Boylara bakıldığında erkeklerin küpe kullandığı anlaşılmakla birlikte kadınların kullanıyor olmasına rağmen bu bilginin geçmediği görülmektedir.
Kaynaklar:

• • •

Missing some Tweet in this thread? You can try to force a refresh
 

Keep Current with Terken Hatun

Terken Hatun Profile picture

Stay in touch and get notified when new unrolls are available from this author!

Read all threads

This Thread may be Removed Anytime!

PDF

Twitter may remove this content at anytime! Save it as PDF for later use!

Try unrolling a thread yourself!

how to unroll video
  1. Follow @ThreadReaderApp to mention us!

  2. From a Twitter thread mention us with a keyword "unroll"
@threadreaderapp unroll

Practice here first or read more on our help page!

More from @terken_hatun_

Jan 5
Oğuzlara böylesine büyük önem veren Kâşgarlı Mahmud, her Türk boyunun yaşadığı bölgeleri en batıdan başlayarak doğuya doğru sıralamıştır:

Rum ülkesine en yakın boy Beçenek ‘Peçenek’tir. Sonra Kıfçak ‘Kıpçak’, Oğuz, Yemek, Başgırt, Basmıl, Kay, Yabagu, Tatar, Kırgız gelir.
Kırgızlar Çin ülkesine yakındırlar. Daha sonra Çigil, Tohsı, Yagma, Ograk, Çaruk, Çomul, Uygur, Tangut ve Çin’de olan Hıtay gelir. Bundan sonra Tavgaç gelir, bunların ülkesi de Maçin’dir.
Yirmi boyu, batıdan doğuya doğru sıralayan ve bunları Türk adı altında toplayan Kâşgarlı Mahmud günümüzde, çeşitli adlarla anılan soydaş boyların nasıl tanımlanması gerektiğine de bin yıl öncesinden ışık tutmaktadır.
Read 8 tweets
Jan 5
Türk Ne Demektir?

Tarihte Türk adına birçok manalar verilmiştir. Göktürk Devri’ndeki Sui-şu Çin kaynağına göre, T’u-küe, Türk dilinde miğfer manasına gelir. Çünkü Türkler adlarını, Altay bölgesinde, eteklerinde oturdukları, miğfer biçiminde yükselen dağın şeklinden almışlardır.
Hunlar ve Türkler hakkındaki büyük eserini 1756-1758’de yazmış olan De Guignes’ten beri Orta Asya tarihi ile meşgul olan Batılı bilginlerden çoğu Türk sözünün miğfer demek olduğu hususundaki Çin tefsirine ehemmiyet vermiş ve kendi açılarından bu kaydı izaha çalışmışlardır:
J. Klaproth (1826) T’u-küe’yi "takye" ile, J. Schmidt (1824) "dugulga" (miğfer) ile, Gobelentz (1837) ve Schott (1849) Farsça "targ" (miğfer) ile, J. J. Hess (1918), Türklerin silâh imalcisi bir kavim olduğunu ileri sürerek, keza "targ" ile, B. Munkacsi (1921) "dugulga"nın aslı++
Read 19 tweets
Jan 5
Tarihte Bugün

I. Dünya Savaşı’ndan sonra Adana ve çevresi Fransa tarafından işgal edildi. Mustafa Kemal Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı esnasında gösterdiği diplomatik başarı sonucu yapılan 20 Ekim 1921 tarihli Ankara Anlaşması ile Fransa, Adana ve çevresinden çekilmek zorunda kaldı.
5 Ağustos 1920'de Mustafa Kemal Paşa, Fevzi Bey (Çakmak) ve milletvekilleri Pozantıya geldi, burayı il haline getirerek Pozantı Kongresi'ni yaptılar. Fransızlar bölgede Kasım 1920 sonlarında ağır yenilgiye uğratıldı. Fransa, TBMM hükümetini resmen tanıdı.
Türk-Fransız barış anlaşması, 20 Ekim 1921'de Ankara'da yapıldı. Buna göre 5 Ocak 1922'de Fransızlar Çukurova'dan tamamen çekildi. Fransızlarla gidemeyen veya yerli olan Ermeniler de bölgeden kaçtı. Bunlardan 120 bini tekrar Suriye'ye, 30 bini Kıbrıs veya İstanbul'a gitti.
Read 7 tweets
Jan 4
Türk Mitolojisindeki İyilik Tanrısı Ülgen

İyilik, merhamet, güç, cömertlik, bolluk, gıda ve verimli yağmuru temsil eden Ülgen; Türk mitolojisine göre baş tanrı Kara Han’dan sonraki en büyük tanrıdır. Göğün 16. katında yaşar. Kayra Han’ın oğludur.
Adı, kavimlerdeki lehçe farklarına göre; Ülken, Ülgön, Ölken, Ülken, Jürgen şeklinde telafuz edilmektedir. Moğollar onu Ulgan, Sibirler ise Ürüng Ay Toyun şeklinde telaffuz eder.
Unvan olarak isminden sonra Han ifadesi ve isminden önce genelde Bay veya Bey ifadesi kullanılır; yani Ülgen Han, Bay Ülgen veya Bey Ülgen ifadeleri onu tanımlar.
Read 33 tweets
Jan 3
Kırgızistan devlet tarih müzesinde bulunan erkek figürlü savaşçı balbal. Erkek figürlü Balballar da kadın figürlü Balballarda olduğu gibi kabartma, kazıma ya da oyma tekniği ile yapılmışlardır. Erkek figürlü Balballarda savaşçı/asker özellikleri özellikle verilmiştir.
Bu Balballarda genellikle ayakta durur vaziyette bazen başlarında şapka detayı verilmiştir. Erkek figürlü Balbalların en belirgin özellikleri arasında sol elde bir kadeh, sağ elinde kılıç tutar vaziyette olmalarıdır.
Ayrıca elbise detayları işlenen erkek figürlü Balbalların bellerinde kılıcın takılı olduğu kemer detayları da taşa işlenmiştir.
Read 4 tweets
Jan 3
Bilge Kağan anıt mezarı kazısından çıkan, Göktürk Kağanı Bilge Kağana ait Gümüş Geyik. Türk mitolojisi ve kültüründe geyik, kurt gibi kutsal sayılan hayvanlardan olup Türklerin Orta Asya’dan Anadolu’ya taşıdıkları çok önemli mitolojik bir hayvandır.
Geyiğin gök ve yer unsurlarına bağlı olması, Ağaç Ana ile birlikte yaratıcı Tanrıça gibi telakki edilmesi, onun Türklerde çok erken devirlerde totem olarak kabul edildiğini göstermektedir. Daha sonraki dönemlerde at geyiğin yerini almıştır.
Bu yüzden Türkler Anadolu’ya geldikten sonra da geyiğe önem atfetmişler şiirlerde, masallarda, destanlarda, mimaride, el sanatlarında vb. değişik özellikleriyle kullanmışlardır.
Read 19 tweets

Did Thread Reader help you today?

Support us! We are indie developers!


This site is made by just two indie developers on a laptop doing marketing, support and development! Read more about the story.

Become a Premium Member ($3/month or $30/year) and get exclusive features!

Become Premium

Don't want to be a Premium member but still want to support us?

Make a small donation by buying us coffee ($5) or help with server cost ($10)

Donate via Paypal

Or Donate anonymously using crypto!

Ethereum

0xfe58350B80634f60Fa6Dc149a72b4DFbc17D341E copy

Bitcoin

3ATGMxNzCUFzxpMCHL5sWSt4DVtS8UqXpi copy

Thank you for your support!

Follow Us on Twitter!

:(