How to get URL link on X (Twitter) App
Bögü Kağanın Çin'den getirdiği Mani rahipleri Türkler arasında Maniheizm'i yayma faaliyetlerine girişirler. Türklere bu dini öğretebilmeleri için Türkçe hitap etmeleri gerekmektedir. Bir dini halka öğretebilmenin en önemli yolu o halkın diliyle konuşabilmektir.
Çok güçlü ve nesnel bir ahlâki kavrayışa sahipti. Örneğin, yabancı devletler ve hükümdarlar ile yapılan diplomatik sözleşme ve anlaşmalara büyük önem atfeder, karşılıklı olarak bunlara sadık kalınması noktasında neredeyse dinsel bir hassasiyet ortaya koyar.
...,silahlarımızdan tecrit edilerek elimiz ve kolumuz bağlandıktan sonra silahlı düşmanı üzerimize saldırtmışlardı. Matbuat hayattan ümidimiz kalmadığını bağırırken ve bir mandanın boyunduruğuna istiklal ve hürriyetimizi asarken manevi çöküntü baş göstermişti.
At, ona hayatta kalabilmesi için en çok ihtiyaç duyduğu dinamizmi verir. Bu yüzden Kaşgarlı Mahmud'un ifadesiyle "At, Türk'ün kanadıdır.". Türkler, bir savaş aracı olarak atı kullanmalarının çok fazla anlamı olmayan "kale kuşatmaları"nda teknik ve mekaniğe yönelmişlerdir.
Bu zamana kadar Oğuz Kağan'ın halkı, savaşta elde ettikleri malları, dört ayaklı hayvanlara yükler ve bu yolla evlerine götürürlerdi. Fakat bu sıralarda, Oğuz Kağan'ın akrabalarından olan ve onunla birlikte vuruşan bazı kimseler düşünerek kağnıyı icat etmişlerdi.
Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi'nin ciltlerinin konuları:
679 yılında ilk isyanla sona erdi. Çinlilerin esir Gök-Türkleri yönetmek için kurdukları askeri valilik idarecilerinden A-shih-te Wen-fu ve A-shih-te Feng-chih adlı iki lider Gök-Türk hanedan ailesine mensup A-shih-na Ni-shu-fu'yu kağan olması için ikna ettiler.
Türk sanat dünyası destanlarımızdaki bu ak ana motifi karşısında hareketsiz kalmıştır. Oysa Latinlerin Venüs dedikleri güzellik tanrıçası konusunda Batı sanatının her bölümünde birçok eser verilmiştir.
Bunun üzerine Tanrı, onlara bir varlık vermek istemiş. "Tanrının gönderdiği şey, büyümüş büyümüş ve iki tane büyük ayna (toli) olmuş. Bu aynalar, gökyüzüne çıkıp çevreye ışık saçmaya başlamışlar. Gökler ve yerler ısınmış.
2010 nüfus sayımına göre toplam nüfusu sadece 762 olan Tofa Türklerinin dili UNESCO tarafından Redbook "Kırmızı Kitap"a alınarak "varlığı tehlikedeki diller" listesine dahil edilmiştir.
Günün şartlarında Osmanlı da bu yanlışa sarılmıştır. "Emirü'l-mü'minin", dux fidelorumdan başka bir şey değildi. İstanbul'un fethinden önce de Türk sultanları bu unvanı kullandılar.
Kanglıların menşei konusunda, "Kanguy/Kang-kuo"dan, "Peçenek-Kangarlar"dan ve "Kıpçaklar"dan neşet ettikleri türünden çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. Bize göre üç görüş de doğru değildir.
Kalavun tıpkı Baybars gibi genç yaşta Mısır'a getirilmiş ve yedinci Eyyubi Sultanlarından Melikü's Salih'e satılmıştır. Kalavun için bin dinar gibi yüksek bir bedel ödendiği ve bu nedenle "Elfi" şeklinde isimlendirildiği belirtilir.
Dağlar arasında tek geçitten geçmek de yine çok zor idi. Hepsi bir araya gelip, bu dar geçitten nasıl geçeceklerini düşündüler ve kurtuluş için bir yol aradılar. Hemen bu geçitte bir demir madeni vardı. Bu madeni işletir ve onları eriterek, daima demir çıkarırlardı.
Çin kaynaklarına göre Kırgızlar arasında da Nevruz/Yenigün bayramının 6. yüzyıldan itibaren kutlandığı kaydedilmiştir. Nevruz, On iki hayvanlı eski Türk takviminde, gece ile gündüzün eşit olduğu 21 Mart günü yılbaşı olarak kabul edilmiş,+++
Kazak, 1913, N15, 9 Mart. Orenburg, sayısında Nevruz hakkında:
XVI. yüzyılda İgdir boyuna ait kırk üç köy ve ekinlik adı geçmektedir. Bu sayı ile İgdir, Çepni boyu ile birlikte onuncu sırada yer almaktadır. Kırk üç yer adından bugün ancak on dördü ismini koruyabilmiştir.
Bir yerdeki başarısızlıklarını başka bir yerdeki kanlı komplolarla örtmeye ve körletmeye çalışırlar. Daima kaba kuvvete kıymet verirler. Kendileri de ancak kaba kuvvetten korkar ve çekinirler. En azametli devirlerinde dahi en küçük komplolara karışılar.
Türklerin en büyük ve an'anevi düşmanı Çin İmparatorlugu idi. Göktürk hanedanından gelen 10. büyük Türk Hakanı Çuluk Kaganı Çinliler, bir Çin prensesi olan eşi İçing Hatun eliyle zehirletmişlerdi.
Biri bir söz söylese (doğruluğu konusunda) delil ister, kaş altından bakış ve göz işaretlerini sezerdi. Son derece uyanık, herhangi bir işareti görür, olan her şeyi detayları ile muhakeme ederdi.