Ebu'd-Derdâ (r.a.) anlatıyor:
Bir gün Rasûlullah (s.a.v.):
"–Cuma günü bana çok salevât getirin! Zira o gün, meleklerin hazır ve şâhid olduğu bir gündür. O gün bir kişi bana salât ettiğinde onun salâtı mutlakâ bana arz edilir. >
Salavât getirmeyi bırakıncaya kadar bu durum böyle devam eder." buyurdular. Ben:"–Vefâtınızdan sonra da mı?" diye sordum. Efendimiz (s.a.v.) :"–Evet, vefâtımdan sonra da! Allah Teâlâ peygamberlerin vücutlarını yemeyi yeryüzüne haram kılmıştır.>
Allâh'ın Nebîsi hayattadır ve dâimâ rızıklandırılır." buyurdu.
“…Hz.Peygamber (s.a.v.) bizim yanımıza geldi. Biz ona ‘Ya Resûlallah! Bizler sana nasıl selam okuyacağımızı öğrendik. Fakat sana nasıl salât okuyacağız?’ diye sorduk. Resûlullah (s.a.s.) bize şöyle buyurdu:>
“Kalb, ya’nî gönül birden fazla şeyi sevmez.
Bu bir şeye olan sevgisi kesilmedikçe başka şeyi sevemez. >
Kalbin mal, evlâd, mevkı’, medh olunmak gibi çeşidli arzûları ve bağlantıları ve sevdikleri görülür
ise de bu sevgilileri hakîkatde hep bir sevgilisi içindir. >
O biricik sevgilisi de, kendi nefsidir. Onların hepsini, kendi nefsi için sevmekdedir. Bunları, hep kendi nefsi için istemekdedir. Onların nefslerini düşünmemekdedir. Nefsine olan sevgisi kalmazsa, nefsi için onlara olan sevgisi de kalmaz. >
“(Allah) her çeşit korkudan güvenliğe kavuşturandır.”
(Kureyş 106/4.)
(Gerek Kur’ân-ı Kerîm’de gerekse hadislerde haşyet, takvâ, işfâk, vecel ve rehbet kelimeleri veya türevleri ‘havf’ ile aynı ya da yakın anlamları ifade eden kavramlar olarak geçmektedir.)
Gazzâlî’ye göre havf hali nefsânî arzuların önüne geçerse iffet, haramlardan sakındırırsa vera‘, şüpheli şeylerden uzak tutarsa takvâ, Allah’a mânen yaklaştırmayan şeylere engel olursa sıdk adını alır (İḥyâʾ, IV, 156). Gerçek mutluluk, muhabbet ve mârifetle Allah’ı sevmek ve >
İmam Gazalî: “Günahlara bulanmanın nedeni şehvetlerin yoğunluğu ve sık sık ülfet ve adet edinilmeleriyle gönüllerde kökleşmeleridir.
İnsan ömür boyu neye alışmış, neye gönül bağlamış, ne ile ünsiyet etmiş ise ölürken aklına o gelir. >
Eğer normal hayatında ibadetlere karşı daha çok temayülkardı ise,o anda aklına daha çok Allah’ı anmak,Allah’a taatte bulunmak gelir.Eğer genel meyli, günahlara yönelikse ölürken kalbini bunları düşünmek istila eder ve muhtemelen ruh, dünya arzularından biriyle meşgulken çıkıverir
kalbi o arzuya bağlanıp kalır ve Allah’tan perdelenir.
Zaman zaman günah işleyen ise bu tehlikelerden çok uzaktır. Hiç günah işlemeyen ise iyice uzaktır. Günahları taatlerini bastıran, kalbi taatlerden çok günahlarla coşanın durumu, tehlikesi ise oldukça yamandır. >
“Helâl kazançtan bir hurma tanesi tasadduk edenin sadakasını Allah kabul eder ve sizden birinizin tayını veya dişi deve yavrusunu büyüttüğü gibi büyütür. Öyle ki o (sadaka), dağ kadar hatta daha büyük olur.”
(Müslim, Zekât, 64)
“Allah ancak abdestli olarak (kılınan) namazı kabul eder. Ve kamu malından aşırılıp verilen sadakayı da kabul etmez.”
(İbn Mâce, Tahâret, 2)
“Hediyeyi, hediye olduğu sürece alın. Borç karşılığında bir rüşvete dönüşünce onu sakın almayın!”