1)Daha önce altın buzağı hadisesine değinmiştik. Yahudiler haricinde Hrıstiyanlar ve Müslümanlar tarafından da putperestlik olarak görünen bu hadise, acaba gerçekten de öyle midir? Çöldeki İsrail kavmi, Musa’nın yokluğunda başka bir tanrıya tapmış mıdır?
2)Tanah’ın Çıkış kitabında açıkça görüldüğü gibi, insanları altın bir buzağı yapmaya iten kendilerini Mısır’dan henüz çıkarmış olan ve minnettar olmaları gereken tanrıları Yahve’den ümit kesmiş olmaları değildir.
3)Tam tersine Yahve’nin kendileri için yaptıklarının farkındadırlar ama Musa’nın dağda çok uzun kalmasından dolayı Yahve ile bağları ortadan kalkmıştır. Yeni bir tanrıya ihtiyaçları yoktur, Rableri hala Yahve’dir ama onunla bağlantıyı yeniden tesis etmek gerekmektedir.
4)Nesiller boyu Mısırda yaşadıkları için hiç bilmedikleri çölde, öndersiz, rehbersiz kalmışlardır. Harun dökme altından buzağıyı yapar yapmaz “Ey İsrail seni Mısır diyarından çıkaran ilahların bunlardır” demeleri ise kimi müfessirlerin kafasını karıştırmıştır.
5)Daha önceki yazılarda belirttiğimiz bir noktaya tekrar değinelim. Türkçede “ilahlar” olarak çevrilen kelimenin İbranicesi olan “Elohim” çoğuldur yani ilahlar / tanrılar anlamına gelir ama İbrani Kutsal Kitabında her zaman için tekil anlamda kullanılır.
6)Burada bir başka detay daha var - önceden bahsetmiştik. Çıkış kitabına son şekilleri verilirken güneyli kahinler kuzey krallığında Kral Yarovam'ın inşa ettirdiği Dan ve Beytel kentlerinde bulunan iki altın buzağıyı ve sunağı da eleştirmek amacı gütmektedirler.
7)Yarovam, aynı tanrıya inanan ve çeşitli farklar olsa da güneylilerle temelde aynı inanç sistemi altında toplanmış, kuzey halkına yeni bir din sunamazdı. Ancak bu dinin bazı öğelerini kontrol altında tutabilirdi.
8)Bunun için iki yeni dini merkez inşa etti. Biri krallığının en kuzeyindeki Dan kentinde, diğeri en güneyindeki Beyt-El kentindeydi. Beyt-El “Tanrının Evi” anlamına geliyordu ve Yakup, Tekvin kitabına göre burada uykuya dalıp düşünde gökyüzüne erişen bir merdiven görmüştü.
9)Kuzey krallığının dini simgesi olarak iki dökme altın buzağıyı seçti. Kenanlıların tanrısı El de genç bir boğa olarak betimlendiği için, Yarovam İsrail krallığında önemli bir nüfusa ve etkiye sahip olan olan Kenanlılara da birlikte yaşamak için bir imkan sunuyordu.
10)Dan ve Beytel'deki altın buzağı heykelleri aynı Çıkış kitabında Harun’un yaptığı altın buzağı gibi başka bir tanrıya adanmış değildi yahut İsrail kavmi bu heykellere put olarak tapmamıştı. Yahve’yi temsil için yapılmışlardı.
11)Henüz Musa dağdan tabletleri getirmediği için On Emirin ilkini de ihlal ettikleri söylenemez. Çıkış Kitabı 20.babdaki ünlü emirler “Etik/Ahlaki On Emir” olarak bilinir. 34.babdaki emirleriyse “Ritüel On Emir” yahut Ahit Düsturu olarak adlandırırlar
12)Bu ikinci liste, güney kökenli “J” metnine aittir ve temelde Yahve’ye ibadet kurallarıyla ilgilenmektedir. Dolayısıyla altın buzağı buradaki “kendin için dökme ilahlar yapmayacaksın” emrinin bir ihlalidir – doğrudan Kral Yarovam’ın altın buzağılarını hedef alır.
13)Aynı asırlar sonra Kral Yarovam’ın dinden dönmesi söz konusu olmadığı gibi, bu hadise puta tapma da değildir. E metnindeki dökme ilah, kuzey krallığının suçlanması için yeterlidir ama Süleyman mabedindeki altın kaplama keruvlar bu kapsama girmez.
14)Bronz Çağında farklı anlamlara gelebilecek olan bu sembolizm, hem erken Hrıstiyan, hem de Müslüman müfessirlerce – her ikisinin ama özellikle İslamın puta tapma hassasiyetleri sonucunda - yanlış yorumlanmış gibi görünüyor.
15)Nitekim Çıkış Kitabında Harun altın buzağı dökülüp hazır olduktan hemen sonra bir mezbah / sunak yapar ve ertesi günü “Yahve için bayram” ilan eder ki şükran ve selamet takdimeleri sunulabilsin. Başka bir tanrıya değil elbette ki Yahve’ye.
16)Dolayısıyla burada söylenebilecek olan tek şey İsrail kavminin Musa’nın yokluğunda Yahve ile irtibatı tesis etmeye çalıştıklarıdır. Doğru tanrıyla irtibat tesisine çalışmışladır ama yöntemleri yanlıştır, Ahit Düsturuna aykırıdır.
17)Son olarak da Kur’an’daki versiyonda ilginç detaylara değinelim. Kur’an Torah’ın tersine sahneyi altın buzağının dökülmesiyle değil, Musa ve Allahın konuşmasıyla açıp bir gerilim yaşatır – çünkü Musa kavminin ne günah işlediğini henüz bilmemektedir ve endişelidir.
18)Ku’ran altın buzağıyı yapanın Harun olduğunu söylemez, anlatıya yeni bir karakter ekler -Samiri. İnsanları yoldan çıkarıp –Torahta olmayan bir detayla böğürebilen – altın buzağıyı döken Samiri’dir. Harun kavmin kendini öldürmesinden korktuğundan sessiz kalmıştır.
19)Ancak Samiri karakterinin kim olduğuna dair bugüne kadar tatmin edici bir cevap verilememiştir. Kimileri bunun bir şahıs değil kabile olduğunu söylese de, Kuzeydeki Samiriler ile tam bır bağlantı kurulması mümkün değildir.
20) Farklı teoriler olmakla birlikte, makul görünen bir teori çöldeki altın buzağı ile Yarovam’ın Dan ve Beyteldeki altın buzağıları arasında fazla bilgi vermeden bağ kurulması olabilir. Zira Samiriye bölgesi kuzey krallığının bir parçasıdır.
21)Harun'un altın buzağı hadisesindeki rolünü – İbrani Kutsal Kitabında açıkça suçlanmasına rağmen – polemik konusu haline getirmeyen bir başka şahıs da M.S 578’de ölen Süryani alim Urfa piskoposu Yakup Baradey'dir.
22) Samiri kelimesine etimolojik olarak en çok benzerlik gösteren İbranice “Şomron/ Şemer” yahut Aramice “Şamray” kelimeleri değil Etiyopyanın Ge’ez dilindeki Kutsal Kitapta geçtiği şekliyle “Samravi” olmalıdır.
23) Dolayısıyla anlatıdaki karakter (Samiri) Kurana özgüdür ama kelimenin kökündeki bağlantı Ge’ez diline yakındır. Bu durum söz konusu kelimenin o dilden alındığını göstermez, sadece iki kültürde ortak bir kavramsal anlayışın söz konusu olabileceğini gösterir.
24) Kaynaklar 1) Joel Baden, “The Composition of the Pentateuch: Renewing the Documentary Hypothesis” 2012, 2) Michael Pregill “The Golden Calf Between Bible and Quran” 2020
25) 3) Knoppers & Levinson “The Pentateuch as Torah: New Models for Understanding Its Promulgation and Acceptance” 2007 4) R.E Friedman “The Bible with Sources Revealed” 2003
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
1/16) Tekvindeki Nuh tufanı ile kadim Mezopotamya tufan anlatıları (özellikle Gılgamış ve Atrahasis destanları) arasındaki paralellikler uzun zamandan beri bilinmektedir. Ancak çoğu zaman metinler arasında kurulan bağ, yaygın olarak zannedildiğinden farklı olabilir.
2/16) Söz konusu destanlarla, Tekvin kitabı arasında yüzlerce yıl, hatta bir milenyumdan fazla zaman vardır. Nuh tufanı anlatısının daha yakın dönemdeki bir başka metinle, Berossus’un tarihi ile ortak noktaları olması dikkat çekicidir ve akademide önem kazanmaktadır.
3/16) Berossus, Selevkos İmparatorluğu döneminde M.Ö 3. yüzyılda yaşamış Baal rahibi astronom ve tarihçidir. En büyük eseri, İmparator I. Antiokhos Soter’e adadığı üç ciltlik Babyloniaka’dır (Babil Tarihi). Kitap günümüze ancak parçalar halinde gelebilmiştir.
1/11) İbrani Kutsal Kitabının ünlü hikayesi Habil ve Kabil (metinde Kayin), içerdiği bazı kelimelerle, öğeleri hayli bulanık olan anlatıyı biraz daha anlaşılır kılmaktadır. “....günah kapıda pusuya yatmış, seni bekliyor. Ona egemen olmalısın.” cümlesi buna iyi bir örnektir.
2/11) Burada "pusu kurmuş" olarak çevrilen, kimi zaman kapı yahut eşik önünde çömelmiş olarak çevrilen ץבר “robes” bize önemli bir ipucu verir. Bu kelime esasen Akkad dilindeki “rabitsu/rabisu” denilen kötü cinlerle benzer özellikler gösterir
3/11) Bu tip kötü cinler, Mezopotamya genelinde günah işlemiş olan insanları emrinde oldukları Tanrının/ ilahın adına cezalandırmalarıyla ünlüydüler. Ritüele uygun kurban sunmamak da en nihayetinde bir günah olarak görülür ve cezalandırılması gerekir.
1/17) İbrani Kutsal Kitabında bilinen anlamıyla ahiret hayatı kavramı yoktur. Sıklıkla kullanılan bir kelime Türkçeye “Ölüler Diyarı” olarak çevrilen “Şeol”dür. Ancak bu yine de ölüm sonrası ödül/ceza kavramları içermez, çünkü Şeol tüm ölülerin gideceği yerdir.
2/17) Tüm ölülerden kasıt şudur, iyiler ve kötüler, inananlar ve inanmayanlar, İsrailoğulları ve diğer milletler; her ölen Şeol’e gider, yahut metinde kullanılan deyimle Şeol’e iner. Burası, yer altında gölgeler ve karanlıklar içerisindeki ıssız bir mekandır.
3/17) Halbuki örneğin antik Mısır kültürü bunun tam tersidir. Mısır’da ölüm ötesine özel bir önem verilmiş, yeryüzünde yapılan iyiliklerin de kötülüklerin de yargılanacağı belirtilmiştir. Ancak Eski Çağ İbranileri bu fikirlerden etkilenmemişlerdir.
1/14) İbrani Kutsal Kitabının kaynakları, farklı devir ve geleneklerden geldiği için metinde gerek açık, gerekse üstü kapalı çelişkiler, farklı anlatımlar vardır. Bunların arasında pek de dikkat çekmeyen bir tanesine değinelim: Lut ve İbrahim’in akrabalık derecesi.
2/14) M.Ö 8.yüzyıla tarihlenen J kaynağında İbrahim ve Lot kardeş olarak tanıtılır. (Tekvin 13:8) Ama soykütüklerinin bulunduğu ve M.Ö 6 yahut 5. Yüzyıla tarihlenen P Kahinler kaynağında Lut’un İbrahim’in kardeşinin oğlu yani yeğeni olduğu söylenir.
3/14) Ancak Kutsal Kitabın M.Ö 4.yüzyılda kahinlerce yazılan Tarihler kitabındaki soykütüklerinde ise Lut’tan hiç bahsedilmez. Bir karakter olarak kavmin tarihinden çıkarılmıştır.
1/9) İbrani Kutsal Kitabındaki altın buzağı anlatısını bilirsiniz. On Emiri almak için Sina dağına çıkan Musa’nın dağda kalma süresi uzamış, halk da Harun’dan kendilerine bir altın buzağı yapmasını istemiştir.
2/9) Yahve dağdaki Musa’ya halkının azdığını ve onları helak edeceğini, Musanın soyundan itaatkar yeni bir halk yaratacağını söyler. Musa bunu kabul etmez ve kavmi için merhamet diler.
3/9) Musa nihayetinde dağdan iner. Altın buzağıyı ve ahalinin şenliğini gördüğünde öfkeyle elindeki levhaları yere atar ve levhalar parçalanır. Musa, ayrıca Haruna hesap sorar. Harun hatasından dolayı utanmıştır ve Musa’ya “Efendim” diye hitap etmektedir.
1/8 İbrani Kutsal Kitabının ilk beş kitabı Torah henüz krallığın olmadığı erken bir çağı tasvir eder. Bu dönemde geleneksel olarak monarşiye atfedilebilecek siyasi ve dini fonksiyonlar Musa’ya atfedilmiştir. Ama Musa, İbrahim İshak ve Yakup gibi atalardan birisi değildir.
2/8 Gerçekten de yakından bakıldığında metin Musa’nın soykütüğüyle ilgilenmez. Çıkış Kitabı 6. Babda bir soykütüğü vardır ama bu daha çok Harun için yapılmışa benzer. Zira Haruni tapınak kahinleri için bu soydan gelmek ve bunu kanıtlamak elzemdi.
3/8 Musa’nın soyunun göz ardı edilmesi iki önemli dönüm noktasında iyice açığa çıkar. Çıkış Kitabı 32. bab ve Sayılar Kitabı 14. babda kavmin tavırlarından ve hatalarından usanan Yahve, hepsini yok edip, Musa’nın soyundan yeni bir kavim yaratmak ister.