bir trajedi. bir katliam. belgeler ve kirli ilişkiler ortada. çünkü bu katliamın yaşanmaması için çabalanmış. hukuk mücadelesi verilmiş. yetkililere bildirilmiş. ama hepsi göz göre göre gelen katliama adeta önceden onay vermiş. detayları anlatayım.
78 can kaybı. 27 yaralı. 35 kayıp. böyle olacağı belliymiş. müteahhitten başlayalım. fevzi yılmaz, projeye 'farklı yaşam rende sitesi' adını vermiş. onun yüksek yerlerde tanıdıkları var. milletvekili @Sabahatozgursoy onlardan biri.
milletvekili @Sabahatozgursoy'u depremde çöken yeni site güçlü bahçe city açılışında da görmüştük. hem o açılışta hem rende sitesi müteahhitini ziyaretinde yanında ak parti antakya ilçe başkanı @EmrullahGuln de var.
şimdi rende sitesi için asıl suçluya gelebiliriz: arsa sahibi arif sami rende. müteahhit ile blok karşılığı anlaşıyor. kendisine düşen 2 bloğun alt katlarına ise kreş açmaya karar veriyor. bu amaçla yapıyı değiştirip kolon bile kesiyor. sitenin çöken blokları sadece bu iki blok.
katliamı önlemeye çalışan avukat @coskun_atilgan mayıs 2016'da antakya belediyesine başvuruyor. belediye başkanı @kimyecis mimar. insan hayatını umursamayan, rantçı bir mimar. uyarıya rağmen ruhsat veriyor. yine depremde çöken yeni site güçlü bahçe city'e onay veren de bu başkan.
avukat @coskun_atilgan site sakinlerine binanın kaçınılmaz olarak çökeceğini anlatıyor. buna izin vermemeleri gerektiğini söylüyor. birlikte şikayet ediyorlar. belediyeden sonuç alamayınca hatay millî eğitim müdürlüğü'ne başvuruyorlar. bu kreşe ruhsat verilmemesini istiyorlar.
maalesef milli eğitimde de rende ailesinin sözü/rüşveti insan hayatından daha çok önemseniyor. ruhsat veriliyor. arsa sahibinin kızı, aynı zamanda söz konusu rende kreşin sahibi olan hülya rende milli eğitim bakanı ile bile poz verebiliyor.
avukat @coskun_atilgan ve site sakinleri bu kez hatay valiliğine başvuruyor. onlar da umursamıyor. rant hesapları göz göre göre gelen katliamdan daha çok önemseniyor.
ve son bir umutla savcılığa suç duyurusunda bulunuyorlar. savcı da diğer yetkililer gibi katliama göz yumuyor. ifadeye bile çağırmıyor. antakya belediyesi'nin 'sorun yok' dediği tutanaklara istinaden takipsizlik kararı veriyor.
sonuç olarak.. 78 ölü, 27 yaralı, 35 kayıp. başta arsa sahibi arif sami rende ve kolonları kesen kreşin sahibi hülya rende olmak üzere yukarıda isim isim verdiğim katiller şu an elini kolunu sallayarak dolaşıyor. bazıları hâlâ makam koltuklarında oturuyor.
rende sitesinde son durum maalesef 104 ölü, 27 yaralı, 10 kayıp şeklinde. kolonları kesen kreş sahibi hülya rende, müteahhit babası arif sami rende, katliama onay veren göz yuman belediye, valilik, milli eğitim müdürlüğü ve savcılık. içlerinde şu ana kadar hesap veren kimse yok.
yeni belgelere ulaştım. alışık olduğumuzun tersine, müteahhit firma (fevzi yılmaz inşaat) katliamı önlemeye çalışıyor. açıklama gönderdiler. ilk olarak o açıklamayı paylaşıyorum. çabaları yetmiyor. rende inşaat, belediye, valilik, meb ve savcı elbirliğiyle katliamın önünü açıyor.
rende sitesi sakinlerinin antakya belediye başkanlığına yaptığı başvuru ve bu başvuruya eklenen fotoğraflar. belediye onları dikkate alsaydı, bina yıkılmayacak ve insanlar hayatını kaybetmeyecekti.
bu da savcılığın takipsizlik kararına itirazın belgesi. "eksiltilen ve zayıflatılan kolon ve kirişler site sakinlerinin can güvenliğini tehdit etmektedir" diyor. her başvuruda benzer ifadeler var. ne yazık ki umursamıyorlar. maalesef bu itiraz da reddedilmiş.
rende katliamı failleri açıklama yaptı. baştan sona manipülasyon. özetle "belediye ve savcılık bizden yana. onlara güvenin. haberlere inanmayın." diyor. (içerikte kafanıza takılan bir şey olursa sorabilirsiniz. yanıtlarım.)
neden gözaltı yok? kaçtılar mı? @TC_HSK@adalet_bakanlik
rende inşaat'ın yıkılan başka binaları da var. yardım çağrılarından görebiliyoruz. ne yazık ki, enkaz altında kalan rende soyadlı insanlar da var.
şimdiye kadar ne oldu? bundan sonra ne olmalı? güncel bilgilerle açıklamaya çalıştım.
sadece burak erdoğan mı? mesajın peşine düştüm ve binali yıldırım'ın oğlu erkam'ın gemilerinin de gazze bombalanırken, 16 ekim'den 7 kasım'a kadar, israil limanlarında olduğunu tespit ettim. yine filistin'e dua, israil'e ise gemi gönderilmiş. kanıtlar için devamını okuyun lütfen
hazar s ve sun s adlı bu iki gemi, oras denizcilik adı altında sevkiyat yapıyorlar ve gazze'nin bombalandığı 3 hafta boyunca israil limanlarında sevkiyatı sürdürüyorlar. marinetraffic kayıtlarına bakarak siz de kolaylıkla tespit edebilirsiniz. devam edelim.
bu gemilerin israil limanlarındaki kayıtlarnı ekliyorum. yalanlanamayacak bir bilgi bu. kayıtlar uluslararası düzeyde tutuluyor. şirketi oras denizcilik ve ülkeyi israil olarak seçtiğimizde bu liste ortaya çıkıyor. (sadece israil'in gazze'ye saldırdığı tarih aralığını listeledim)
türkiye-israil arasındaki gemi sevkiyatını araştırırken acayip bağlantılar yakaladım ama işin bu raddeye varmasını beklemiyordum. meğer, israil gazze'yi bombalarken, cumhurbaşkanının oğlu burak erdoğan'ın gemisi israil'den sevkiyat yapıyormuş. kanıtlar için lütfen devamını okuyun
11 ekim'de limak'a ait iskenderun limanından kalkan manta denizcilik'e ait halit yıldırım adlı gemi, 14 ekim'de israil'in aşdod limanına vardı. burada yükleme yaptıktan sonra 18 ekim'de yükünü teslim etmek üzere florida'ya hareket etti. bu sırada israil gazze'yi bombalıyordu.
bu geminin burak erdoğan ile ne ilgisi var? google arama satırına şirketin adını (manta denizcilik) ya da geminin adını (halit yıldırım) yazın, yanına da burak erdoğan ekleyin, birçok haber göreceksiniz. fakat ben bununla yetinmeyeceğim. resmi kaynaklardan kanıtlar sunacağım.
geçen gece bir vakit uyanıp buraya baktığımda yine gazze'de katliam haberleri vardı. niye elimizden bir şey gelmiyor diye düşündüm. mevcut protestolar caydırıcı değildi. herkesin rolünü oynadığı bir oyun gibiydi. hep tekrar eden, çocukların öldüğü bir oyun+ #israilesevkiyatıdurur
sonra hüdapar'lı bir milletvekilinin twitini gördüm. kocaeli'nden kalkan bir uçağın israil'in jet uçaklarına yakıt taşıdığını yazıyordu. israil'in bizden yakıt almaya ihtiyacı var mı ki diye düşündüm, biraz araştırdım. israil'in petrolde tamamen dışa bağımlı olduğunu gördüm.
başta azerbaycan ve kazakistan olmak üzere petrol ihtiyacını dış ülkelerden karşılıyordu. peki sevkiyat nasıl oluyordu? gördüm ki türkiye üzerinden. ve aralıksız devam ediyor. bakü tiflis ceyhan boru hattı sonunda, türkiye bu sevkiyatı aksatırsa bp'ye ağır tazminat ödüyor.
4 yıl önce bugün, 14 temmuz 2019'da (ben yazana kadar dün oldu), hakkımdaki soruşturmayı ve saçma sapan suçlamaları öğrenince, vizesiz bir ülkeye en ucuz bileti bulup sırt çantam ve çadırımla aynı gece ukrayna'ya uçtum. hapse girme olasılığını kabullenmekte zorlanmıştım.+
bütün bunlar rabia naz cinayetini araştırıp duyurduğum için başıma gelmişti. pişman değilim. hiç pişman olmadım. ama hayatımı bu kadar değiştireceğini de tahmin etmemiştim.
çevremdeki insanlar yaptığım haberlerin başıma "iş" açabileceği konusunda uyarıyordu ama ben, saflık mı aşırı iyimserlik mi dersiniz, sanılanın aksine, bu cinayetin örtbasını engellemeye katkı sunacağımı ve rabia naz'ın ailesinin adalet arayışının karşılık bulacağını sanmıştım.
"savcı görevini yapmış. belediye tutanağı varsa takipsizlik vermek zorunda." vb yorumlara istinaden... burada asıl sorumlunun belediye olduğu gerçeğini unutmadan, savcının fonksiyonu üzerine düşünelim. bildiklerimi ve yorumlarımı paylaşayım. sizin yorumlarınızı da önemsiyorum.
anadolu bir savcı olduğunuzu düşünün. üstelik deprem bölgesinde görev yapıyorsunuz. size bir suç duyurusunda bulunuluyor. avukat üç kez kapınızı çalıyor. 144 daireli sitede zemin kattaki kreş için kolonlar kesildiği ve statik bozulduğu için yıkımın kaçınılmaz olduğunu anlatıyor.
sabah sabah ömer abi düştü aklıma. şimdi nerede ne yapıyor acaba? siz tanımazsınız. anlatayım.
2015 baharı. her sabah okula gider gibi yapıyorum ama gitmiyorum. tıklım tıklım tramvaydan beyazıt’ta inip doğruca çorlulu ali paşa medresesinin yolunu tutuyorum. o zamanlar böyle her tarafa nargileci açılmamış. elit takılıyoruz.
yani elit dediğim de işte kürt böreği yiyorum çayımı nargilemi söylüyorum falan.. ama haytalık sanmayın ha, yığınla ders notunu ve dizüstü bilgisayarımı açıp sınavlara hazırlanıyorum. neyse konuyu dağıtmayalım.