Koskoca ülkenin geleceğini bir kişinin keyfine bırakılarak yönetilmesi ekonomik sıkıntılar başta olmak üzere iç ve dış politikada bir milim ilerletmez...
Öyle kürsüden boş sallamakla olmaz, önce gönül vereceksin.
Atatürk'ün asker ve kumandan, devlet kurucusu ve yöneticisi, toplumsal ve siyasal önder olarak büyük dehası bütün dünya ülkelerinde kabul görmüş,
Büyük Önder'in #ekonomi
alanında da, dehasının ışıklarını yansıtan bir ekonomik kalkınma modelini geliştirdiğini, uyguladığını ve büyük ekonomik sonuçlar aldığını göstermiştir...
Dünyanın ezilen uluslarına bağımsızlık konusunda verdiği büyük örnekle birlikte, dünyanın ekonomik ve toplumsal kalkınmada geri kalmış ülkelerine bir #kalkınma#modeli örneği de vermiştir.
Halâ geliştirdiği,
tüm stratejileri ile canlı en yol gösterici KALKINMA MODELİDİR..❗
Ölümünden sonra ki, #sapmalardan dolayı yaşanan bugünkü durumun ,
ATATÜRK kendi ekonomik ideolojisini zaman içinde oluşturmuş ve onu yıllarca uygulamıştır.
📌Bu ekonomik kalkınma modeli, sosyalist bir model değildir;
📌kapitalist bir model de değildir;
📌O'nun ifadesi ile "ferdiyetçi" değildir;
📌 "bolşevik" değildir.
📌 "İhtilalci sendikalist" değildir.
"demokratik düzen içinde #dengeli ve #hızlı bir plânlı #karma ekonomi kalkınma modeli" dir.
📌KENDİNE HAStır...❗
Atatürk'ün ekonomik kalkınma amacına ulaşmak için benimseyip uyguladığı bu sistem yaklaşımının en, özlü ifadesi yine kendisine aittir :
''Şimdi arkadaşlar, ekonomi hayatımızı gözden geçireğim.
Derhal bildirmeliyim ki ben ekonomik hayat denince, ziraat, ticaret, sanayi faaliyetlerini ve bütün nafıa (bayındırlık) işlerini, birbirinden ayrı düşünülmesi doğru olmayan bir kül (bütün) sayarım.
Bu vesile ile şunu da hatırlatayım ki, bir millete müstakil (bağımsız) hüviyet ve kıymet veren siyasi varlık makinasında, devlet fikir ve ekonomi hayat mekanizmaları, birbirlerine bağlı ve birbirlerine tâbîdirler.
O kadar ki, bu cihazları
birbirine uyarak aynı ahenkte çalıştırılmazsa, hükümet makinasının motris (önde gelen, sürükleyici) kuvveti israf edilmiş olur; ondan beklenen tam verim elde edilemez.
Onun içindir ki, bir milletin kültür seviyesi üç sahada,
devlet, fikir ve ekonomi sahalarındaki faaliyet ve başarıları neticelerinin hasılası ile ölçülür".
Atatürk,uyguladığı KENDİNE ÖZGÜ KALKINMA MODELİ ile,
1922 -1938 arasında ekonomik politikalarla, ilgili söylev ve demeçleri uygulamaları ve davranış biçimleri üst üste konup incelendiğinde, insana hayranlık veren bir sistem yaklaşımı içinde,
bütün politikaları çelişmez biçimde yan yana gelmekte ve ikinci Dünya Savaşı sonrasında
"mazlum milletler"
için ortaya konan
"Kalkınma Ekonomisi"
politikalarına benzer olgunlukta bir kalkınma modeli ortaya çıkmaktadır.
devlet harcamalarının kısılması ve gelirlerinin arttırılması, yabancı ülkeler borsalarında,
Türk lirası değerinin desteklenmesi yolundan O'nun deyimi ile
"Millî Para Buhranı",
1930 yılı sonuna kadar kontrol altına alınmıştır.
Atatürk,
Türk Para Piyasası'nın Türkler'in yönetiminde ve Türkler'in elinde olmasını istemiş ve ekonomiyi bu amaca ulaştırmıştır.
1930'da T.C. Merkez Bankası'nı kurarken danıştığı Dünya'nın iki ünlü Merkez Bankacısının (Almanya'yı korkunç "Weimar Enflasyonu"ndan kurtaran ve bu hizmeti nedeniyle "Mali Sihirbaz" ünvanı verilen zamanın
📌Türk Bankacılığı da Türk'lerin yönetiminde ve mülkiyetinde olmalıdır. ❗❗
📌O, yabancı bankaların Türkiye'de çalışmalarına karşı değildir.
Ancak, Türk mevduatanın büyük çoğunluğunun yabancı bankalar elinde olmasını da uygun görmemektedir.
Atatürk'ün tasarrufu teşvik yönündeki önderliğinin bir sonucu olarak, bu dönemdeki kalkınmanın finansmanında da önemli katkıda bulunmuştur.
O'na göre, enflasyona gitmeden yatırımların hızlandırılabilmesi için,
halkın tasarrufa yöneltilmesi ve halk tasarruflarının büyük yatırımları gerçekleştirebilmek için birleştirilmesini sağlayan bir mali yapımın kurulması gereklidir.
Atatürk'ün kararı ile başlatılan
"Millî İktisat ve Tasarruf Hamlesi" ve
"Yerli Mallar Haftaları"
ile T.İş Bankası'nın kurulması, bu amaca yönelik uygulamalardır.
ÖZETLE,
UYGULADIĞI KALKINMA MODELİ
Yatırım politikasının temel amacı, sağlam kaynaklarla finanse etmek şartıyla, en kısa zamanda ülkenin bütün faaliyet alanlarının ve bütün bölgelerinin #kalkındırılmasıdır.
SONUÇ OLARAK,
Ülkemize yaşanmış olan
⭕yüksek enflasyon,
⭕döviz darboğazı,
⭕işsizlik,
⭕şiddetli doktriner akımlar ve hattâ
⭕sosyal huzursuzluklar,
ATATÜRK'ün ÖLÜMÜNDEN SONRA,
ONU ANLAYAMAMIŞ,
TÜM KAZANIMLARIMIZI EMPERYALİZMİN #KUCAĞINA ATMIŞ KİŞİLERCE KASTEN VE BİLEREK ATATÜRK'ÜN KENDİNE ÖZGÜ YAPILAN TÜRK KALKINMA MODELİNDEN UZAKLAŞMA,
TERK ETME GAFLETİ İLE ORTAYA ÇIKMIŞTIR.
Cumhuriyetin O'nun yönetimindeki 15 yıllık
Atatürk Dönemi,
📌Ekonominin en
istikrarlı hızlı gelişme dönemidir.❗❗
Zamanımıza dönersek,
Şimdiki siyaset ve devlet adamlığı rolüne bürünenlerin,
EYLEMİ SADECE SÖZ ÜRETMEK OLAN
SİYASETÇİnin ARTIK
MÜŞTERİSİ KALMADIĞI gibi ÇALIŞAMAYARAK masal ANLATARAK ZAMAN TÜKETENlerden başka bir hükmü yoktur..
Oturduğu makamlarda,
yalan dolan ve görev bilincinden uzak hınç ve öfke ile ipini tutanların emirlerini yerine getirmek için
ÜLKENİN GELECEĞİ OLAN İNSANLAR ÜZERİNDE DEVLETİN GÜCÜNÜ KENDİ NEFSİ İÇİN KULLANANLAR
ile ekonomi kurtulmaz...
Başımıza getireceklerimizi iyi seçmeli önce...
TÜRK KALKINMA MODELİNİ hayata geçirebilecek...
BANKALARI yabancılardan kurtarmalı...
TARIMI , sanayiyi , üretimi DİRİLTMELİ önce...
Atatürk'ün kararı ile başlatılan
"Millî İktisat ve Tasarruf Hamlesi" ve
"Yerli Mallar Haftaları"
diriltilmeli...
Ülkeyi her alanda yine yeniden yapılandırırken hiç bir İDEOLOJİYE dayanmadan, kendine özgü TÜRK DEVRİMİ GERÇEKLEŞTİRİLMELİR...❗
• • •
Missing some Tweet in this thread? You can try to
force a refresh
Basit bir kişi, başarısız bir üniversite öğrencisi iken, 1978 yıllarında apo'nun üç kişiyle bir örgüt kurup, dışardan
bu kadar destek görmesini aklınız
alıyor mu..?
Bu dil bilmez, yol-yordam bilmez
taşralının, Alman parlamento heyetleriyle görüşmesini, Yunan diplomatları ve istihbarat
elemanları tarafından Kenya'ya kaçırılmasını nasıl izah
edebilirsiniz ki..?
Bizim mason / dönme basının Artin Agopyan'ı "apo" diye yıllardır
Televizyon programımdaki 4 konuktan ikisi
Sırrı Sakık ile Murat Bozlak’tı.
Diğer ikisi ise Kamer Genç ile Mehmet Gül.
(İkisi de ışıklar içinde olsunlar)
Programın ortasında
Sırrı Sakık,
Kamer Genç’e hücum eder: